headerLogo2b-18pt-myriadpro

Kıyamet Günü

Düşlere ve görümlere inanır mısınız? Tanrı’nın esinlediği ve İncil’in son bölümünde kaydedilmiş bir görüm var, gelecek olan olaylarla ilgili. Aşağıdaki ayetler, tüm insanların yaşayacağı son yargıyı betimliyor. Yargı Günü’nde tanık olacaklarımız şöyle anlatılıyor:

“Sonra büyük, beyaz bir taht ve tahtta oturanı gördüm. Yerle gök önünden kaçtılar, yok olup gittiler. Tahtın önünde duran küçük büyük, ölüleri gördüm. Sonra kitaplar açıldı. Yaşam kitabı denen başka bir kitap daha açıldı. Ölüler kitaplarda yazılanlara bakılarak yaptıklarına göre yargılandı. Deniz kendisinde olan ölüleri, ölüm ve ölüler diyarı da kendilerinde olan ölüleri teslim ettiler. Her biri yaptıklarına göre yargılandı. Ölüm ve ölüler diyarı ateş gölüne atıldı. İşte bu ateş gölü ikinci ölümdür. Adı yaşam kitabına yazılmamış olanlar ateş gölüne atıldı.” (Vahiy 20:11-15, İncil)

Bu ayetlerde Tanrı ne öğretmektedir? Pek çok şey. Bunların bazıları yüreğimizi burkar. Bazıları ise kimsenin betimleyemeyeceği kadar ‘harikadır’. Fakat gördüğünüz gibi, insan kendi yaptıklarına göre yargılanacak. Yargılanacağımızı bilmek kötü hissettirir. Ama yine bu konuda kaçırmamamız gereken çok rahatlatıcı bir gerçek vardır: Bu ayetlerde söz edilen yaşam kitabında adı yazılı olanlar için yargı yoktur. Yargı ve cehennem, bu dünyadayken Tanrı’nın adlarının yaşam kitabına yazılması teklifini reddedenler içindir. Bu insanlar için mahkumiyet olamaz, ÇÜNKÜ KİTABIN YAZARI ONLARIN YERİNE CEZAYI VE YARGIYI YÜKLENMİŞTİR!

Önce kötü haberi verdim, sonra iyisini. Bu ayetlerde ben bunu görüyorum ve bütün günü iş yerimde geçirdikten sonra eve geldiğimde yaşadığım bir şeyi hatırlatıyor bana: Bazen, “Bir iyi bir de kötü haberim var. Hangisini önce duymak istiyorsunuz?” derim onlara. Ailem her seferinde, “Önce kötü haberi” söyle der. Şimdi de öyle yapmak istiyorum.

Kötü bir haberim var, inanılmaz kötü! Aden bahçesinde neler olduğunu Kutsal Kitap’ın ilk birkaç bölümünde okusanız, Adem ile Havva’nın Tanrı’ya ve buyruğuna nasıl başkaldırdıklarını görürsünüz. O zamandan beri, günah insanlığın bütün kuşaklarına aktarılmıştır. İlk anne ve babamızdan günaha eğilimi miras aldık. Adem’le günah dünyaya girdi ve ölüm bütün insanlara aktarıldı, çünkü ‘günahın ücreti ölümdür.’ (Romalılar 6:23, İncil). Kutsal Kitap bunu öğretiyor. Biz kimiz ki Tanrı’yı sorguluyoruz?

‘Ama bu haksızlık!’ diye çılgın gibi bağırmadan önce iyi haberi duymanızı istiyorum. Kutsal Kitap’ın aynı zamanda, Tanrı’nın doğruluğunun, İsa Mesih aracılığıyla bizlere aktarıldığını söylediğini de duymaya hakkınız var. Bir gün cennette olmak ve bu dünyada o dünyaya geçişinizi beklerken Tanrı’yla iyi bir ilişkiye sahip olmak için ihtiyacınız olacak olan işte bu doğruluktur. Hikayenin tümünü duymadan önce ‘Haksızlık’ diye bağırmayın. En azından yukarıda alıntı yaptığım ayetin ikinci kısmını okuyana kadar bekleyin: “Çünkü günahın ücreti ölüm…”

“Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır.” (Romalılar 6:23, İncil)

Tanrı, “hesabına aktarma” ilkesini insanlığın yararına kullandı. Nasıl mı? İmanlıların günahlarını, çarmıhta günahın cezasını ödeyen İsa Mesih’in hesabına geçirerek. Ayeti okudunuz, değil mi? “Günahın ücreti ölüm...” Günahımızı İsa’nın hesabına geçirmesi, Tanrı’nın İsa’ya -günahkar olmadığı halde- bir günahkar gibi davranması demektir. İsa, isteyerek ve belli bir amaçla bunu sizin için yaptı. Buna ‘sevgi’ deniyor, Tanrı’nın tanımladığı şekliyle sevgi. İsa’ya kulak verin:

“Hiç kimsede, insanın, dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur.” (Yuhanna 15:13, İncil)

“Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir. Canımı, tekrar geri almak üzere veririm. Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var.” (Yuhanna 10:11, 17-18, İncil)

Günahın İsa’nın hesabına aktarılmasını anlamak önemlidir. İsa bunu Adem’den miras almadı. İsa, günahın cezasını yüklendi ama asla günahkar olmadı. Pak ve yetkin doğasına günah dokunmamıştı. İncil’i online olarak okuyun. Kendinize bir İncil alın ve gece yatak odanızda tek başınıza okuyun. İsa Mesih’in yaşamını ve öğretişlerini inceleyin. Size söylediklerine kulak verin. Kendisine inanan herkesin günahlarından dolayı kendisine sanki kendisi suçluymuş gibi davranılmasına izin verdiğini görerek hayret edin, sevgili dostlar. Kendisi o günahlardan hiçbirini işlemediği halde böyle oldu. İsa’nın öldüğü ölüm tepesinde bir değiş tokuş gerçekleşti. Gömüldüğü ve üçüncü gün dirildiği mezardan uzak değildi. İsa’nın öldüğü gün nasıl bir tarihsel değiş tokuş gerçekleşti?

1) Tanrı, bizim günahlarımızı kendi hesabına yazdı. (İnsanların cennete gidebilmesi de ancak böyle mümkündür.)

2) Tanrı İsa Mesih’in doğruluğunu imanlıların hesabına aktardı. Umarım, bu olağanüstü gerçek ve Tanrı’nın cömert eylemi ‘Haksızlık’ çığlığınızı yatıştırır!

Adları yaşam kitabından yazılı olan bu insanlar Yargı Günü’nde nasıl bir yargı görecekler? Kitabın Yazarı, yaşamlarını gözden geçirecek ama gerçekleşen yargı sadece ödüllerle ilgili olacak. Bu Yazar’ı (İsa Mesih’i) izleyenlerin bir kısmı dünyada Kurtarıcıları’na adamış bir yaşam sürdüler. Onların ödülleri daha az sadık olanlardan daha büyük olacaktır. Cennette herkes sevinçle dolup taşacak. Fakat bazıları cennetten diğerlerine göre daha fazla zevk alacak. Yargı kaybetmekle ilgili olsa da, cennetin kaybedilmesiyle ilgili değildir. Sadece bazı insanların cennette yaşayacakları deneyim diğerleriyle karşılaştırıldığında farklı oranlarda ve şekillerde daha az olacak.

Bunu şöyle düşünün. Cennette herkesin bardağı, ağzına kadar güzel bir içecekle dolu olacak. Fakat bazılarının bardağı daha büyük olacak. Yani, kapasiteleri diğerlerininkinden daha fazla olacak. Kimse, kendi bardaklarının diğerlerinin bardağından daha küçük olduğu için yakınmayacak. Doyumsuzluk sorunu olmayacak, çünkü herkes Tanrı’nın kendisine verdikleriyle sevinçten coşuyor olacak.

Yargı Günü’nde açılacağı bildirilen bu şaşılacak kitap İncil’in başka bir bölümünde ‘Kuzu’nun yaşam kitabı’ olarak tanımlanır. Kurbanın Üzerindeki Sır Perdelerinin Kaldırılması adlı makaleyi okursanız, İsa’nın sahip olduğu unvanlardan birini nedenini öğrenirsiniz: Tanrı Kuzusu. Ancak adı Kuzu’nun yaşam kitabında yazılı olanlar cennete girecektir. “Oraya [cennete] murdar hiçbir şey, iğrenç ve aldatıcı işler yapan hiç kimse asla girmeyecek; YALNIZ ADLARI KUZU’NUN YAŞAM KİTABINDA YAZILI OLAN GİRECEK.” (Vahiy 21:27, İncil). Sonsuz yazgınız, adınızın kitapta bulunup bulunmamasına bağlı olduğu için sizi makaleyi en kısa zamanda okumaya teşvik etmek isterim!

Adı bu kitapta yazılı olanlar için ceza yok mu diye soruyor olabilirsiniz? “Hiçbir ceza yok mu onlar için?” diye söylendiğinizi duyabiliyorum…Bu nasıl bir adalet böyle?…Bu adil mi şimdi?… vs. Tanrı bu insanların yaşarken işledikleri günahları görmezden mi gelecek? Hayır, bunu yapamaz. Ama işledikleri günahlar için onları iki kez de yargılayamaz. Günahlarının yargısı çoktan verildi. Bedel ödendi. Bedel ölümdü. İsa Mesih bunu iman edenlerin yerine ölerek ödedi.

“Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir.” (Yuhanna 5:24, İncil)

“Nitekim Mesih de bizleri Tanrı'ya ulaştırmak amacıyla doğru kişi olarak doğru olmayanlar için günah sunusu olarak ilk ve son kez öldü.” (1. Petrus 3:18, İncil)

“Böylece Mesih İsa'ya ait olanlara artık hiçbir mahkumiyet yoktur.” (Romalılar 8:1, İncil)

Tanrı’nın, sözleri, Tanrı Kuzusu ve cennet konusundaki vahiyi bazılarınıza şaşırtıcı gelmiş olabilir, ancak şimdi söyleyeceğim gerçekle ilgili daha da fazla şaşıracağınıza inanıyorum. “Büyük beyaz tahttaki yargı” konusu, insanların cehennemde göreceği cezanın derecesiyle ilgilidir. (Burada adları Kuzu’nun yaşam kitabında yazılı olmayanlardan söz ediyorum.)

Bazılarınıza öğretilenlerin aksine, ciddi dini törenler insanın cennete gidip gitmeyeceğini belirlemez. İnsanın cenneti hak edip etmediğini anlamak için iyiliklerin ve kötülüklerin ölçülmesi gibi bir durum yaşanmayacak. Yaptıkları iyilikler kötülüklerden fazla geldiği için insanların cennetle ödüllendirildiği sevinç dolu anlar olmayacak. “Büyük beyaz taht”taki yargı konusu, verilecek olan cezadır. Ödül değil, ceza. Adı Kuzu’nun yaşam kitabında yazılı olmayan herkes sonsuza dek acı çekecek. Acının oranı, tıpkı ödüllerde olduğu gibi, dünyada nasıl yaşadıklarıyla doğru orantılı olacak. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için Sorular bölümünde Cehennemde Farklı Ceza Düzeyleri Var mı? sorusunun yanıtını okuyabilirsiniz. Hitler ve Stalin gibi çok kötü insanlar en büyük acıyı çekecek. Bunun böyle olmasını bekleriz, öyle değil mi?

Tanrı’nın “büyük beyaz taht”ta izlediği yargı süreci bizim hukuk mahkemelerimizdekilere benzemez. Bir Yargıç olacak ama tanıklar ve insanın savunma yapması veya davranışlarını açıklaması için fırsat olmayacak. Bir Savcı olacak ama savunma avukatı olmayacak. Ceza verilecek ama üst mahkemeye itiraz hakkı olmayacak. Bu göksel mahkeme salonunda bunların hiçbir olmayacak, çünkü Yargıç, adı Kuzu’nun yaşam kitabında yazılı olmayanları tam bir adaletle yargılayacak. Çağların nihai yargılaması sırasında, tarih boyunca yaşamış insanlar Tanrı önüne çıktıkça, hiçbir şey gözden kaçmayacak veya görmezden gelinmeyecek.