headerLogo2b-18pt-myriadpro

Kur’an’ın İsa’nın Çarmıha Gerilmediğiyle İlgili İddiasını Çürütmek İçin Bana Sağlam Bir Kanıt Sunabilir Misiniz?

 

Şu ana kadar Kuran hakkındaki yorumların sizi herhangi bir şekilde gücendirdiyse özür dilerim. Amacım inancınızı veya inancınızın dayandığı kutsal kitabı küçümsemek değil. 07 truth face it 45Kutsal kitabınıza karşı herhangi bir önyargım olduğu için Kuran’ı kullanamayacağınızı söylüyor değilim. Gerçek şu ki, Batı’da yaşadığım halde, okuduğum ilk kutsal kitap Kuran’dı. İncil’i çalışmadan çok önce okudum. İncil’in değiştirildiği iddianızın geçerliliğini korumak için Kuran kullanamamanızın iyi bir nedeni var. Fakat nedenin benimle ilgisi yok.

Kanıtlama yükümlülüğü kime aitti? Yeni kuramlar ya da sözde gerçekler ileri sürenlere mi? Yoksa kutsal kitapları hâlihazırda tarihsel olarak kabul edilenlere mi? İsa Mesih’in ölümü ve dirilişiyle ilgili bazı kanıtları sizinle seve seve paylaşırım, sadece istediğiniz için. Ama söylediğim gibi, kanıtlama yükümlülüğü size aittir. Kuran’ın söylediklerinin gerçek olduğunu kanıtlamalısınız. Kimse kanıt olmadan bunların doğru olduğunu varsayamaz. 

Göz önünde bulundurmamız gereken son bir nokta daha.

Bir şeyi kanıtlamak için dairesel akıl yürütmenin ötesine geçmek her zaman iyidir. Dairesel akıl yürütme bu konuda şöyle düşünmeyi gerektirir: Kuran yetkisini Muhammed’e mucizevî bir şekilde verilmesinden, Muhammed ise yetkisini Kuran’dan alır, Kuran ise yetkisini Muhammed’e mucizevî bir şekilde verilmesinden alır. Ve saire.  

Eğer varsayımınızda sonuçta söyleyeceklerinizi varsaydıysanız, başladığınız yerde bitirdiniz ve hiçbir şeyi kanıtlamadınız demektir. Dairesel akıl yürütmedeki sorun işte budur. Hangi önermeyi seçersek seçelim fark etmez. Dairesel akıl yürütme, varsayım için varsayımın geçerliliğini kabul eden bir varsayımın geçerliliği için kanıt sağlamaktır.

Yine tekrarlıyorum, söylediğimi yanlış anlamayın. Kuran veya İncil hakkındaki iddialarınızın gerçek olup olmadığından söz etmiyorum. Sadece bunları kanıtlama biçiminizden söz ediyorum. İnancımızı dairesel akıl yürütme kullanarak savunamayız. Ben de benzer bir açıklamayla, Kutsal Kitap’la çeliştiği için Kuran’ın hatalı olduğunu söyleyebilirdim. Tek söylemek istediğim bu.

Tipitaka’yı Okudunuz Mu?

08 image10695 buddha 45Dünyadaki bütün dinler Kutsal Yazıları’na büyük saygı duyar ve ilahi olduklarına inanırlar. Budizm’in kutsal kitabının adı Tipitaka’dır. Pali adında eski bir Hint dilinde yazılmıştır. Bu dil Buda’nın kendi diline çok yakındır. Tipitaka çok büyük bir kitaptır. İngilizce çevirisi yaklaşık kırk ciltten oluşmaktadır. Bu kırk cildin Tanrı esini olduğunu kabul etmeli miyiz? Onlar bunun Tanrı’dan geldiğine inanıyorlar.

Peki, biz de inanmalı mıyız? Bu konuda bir yargıya varmamız, tarihçilerin eski belgeleri ve elyazmalarını değerlendirmelerinden çok farklı değildir. Buna da dahildir. Tarihçiler için en önemli kural hiçbir şeyi varsaymamaktır. Gerçekliğini ya da güvenilirliğini kanıtlamadan hiçbir belgenin ya da elyazmasının gerçek ya da güvenilir olduğunu varsaymayın. Örneğin, Kuran hatasız olduğunu iddia ettiği için Kuran’ın Tanrı tarafından esinlendiğini ya da hatasız olduğunu söylemeyin. Bu düşünce biçimini avukatların kaçındıkları mantık yürütme hataları listesinde de bulabilirsiniz. Mantıksal bir hatadır ve hiçbir şeyi kanıtlamaz. Bir hukuk mahkemesinde ‘dairesel akıl yürütmeyi’ deneyin, ya savcı hemen savlarınıza itiraz edecektir ya da hâkim hemen sizi susturacaktır.

Nuh Ve Tufan

Kuran’ın iddiasını çürütmek ya da İncil’in iddiasını kanıtlamakla ilgili olarak önüme koyduğunuz meydan okumaya gelmeden önce Nuh ve Tufan’la ilgili anlatıma bakalım. Kuran şöyle diyor:

“Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nuh, gemiden uzakta bulunan oğluna: Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma! diye seslendi. Oğlu: Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım, dedi. (Nuh): "Bugün Allah'ın emrinden (azabından), merhamet sahibi Allah'tan başka koruyacak kimse yoktur" dedi. Aralarına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu.” (Hud 11:42-43)

Kutsal Kitap şöyle diyor:

09 image10697 noah ark flood 45I. “Nuh'un öyküsü şöyledir: Nuh doğru bir insandı. Çağdaşları arasında kusursuz biriydi. Tanrı yolunda yürüdü. Üç oğlu vardı: Sam, Ham, Yafet.” (Yaratılış 6: 8-9, Tevrat)

II. “Yeryüzüne kırk gün kırk gece yağmur yağdı. Nuh, oğulları Sam, Ham, Yafet, Nuh'un karısıyla üç gelini tam o gün gemiye bindiler.” (Yaratılış 7:12-13, Tevrat)

III. “Gemiden çıkan Nuh'un oğulları Sam, Ham ve Yafet idi. Ham Kenan'ın babasıydı. Nuh'un üç oğlu bunlardı. Yeryüzüne yayılan bütün insanlar onlardan üredi.” (Yaratılış 9:18-19, Tevrat)

IV. "Bir zamanlar, Nuh'un günlerinde gemi yapılırken, Tanrı'nın sabırla beklemesine karşın bu ruhlar söz dinlememişlerdi. O gemide birkaç kişi, daha doğrusu sekiz kişi suyla kurtuldu." (1. Petrus 3: 20, İncil)

İlk olarak Nuh’un itaatsizlik eden ve Tufan’dan dağlara kaçmaya çalışan bir oğlu yoktu. Nuh’un sadece üç oğlu vardı. Hepsi eşleriyle birlikte gemideydiler. O halde Kuran’daki bu ifadeyle ne yapmalıyız? Müslüman arkadaşlarım hemen bir yargıya varıp bunun Kutsal Kitap’ın değiştirildiğine ilişkin bir kanıt olduğunu söylüyorlar. Kutsal Kitap Kuran’ın söylediklerinden farklıdır ve bu nedenle güvenilir değildir. Böyle söyleyemeyiz. Hatırlıyor musunuz, eski olan yeniyi sınar. Hâlihazırda kurulmuş ve kabul edilmiş olan, yetkiyle ilgili yeni iddiaları sınar. Bu, özellikle Eski Antlaşma’nın durumunda doğrudur. Tevrat, Nuh ve oğullarıyla ilgili anlatım da burada yer alır.