headerLogo2b-18pt-myriadpro

Muhammed'in Geleceği İncil'de Önceden Bildirilmiş miydi? 4- Göklerin Egemenliği'nin Unsurları Nedir?

EGEMENLİĞİN YASALARI

13 love book3 temp5 red 45Egemenliğin en üstün yasası sevgidir- Kral’a karşı sevgi ve birbirimize karşı sevgi. “Komşunu kendin gibi seveceksin" diyen Kutsal Yazı'ya uyarak Kralımız Tanrı'nın Yasası'nı gerçekten yerine getiriyorsanız, iyi ediyorsunuz.” (Yakup 2: 8, İncil). Birbirinize karşı iyi yürekli, şefkatli olun. Tanrı sizi Mesih'te bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın. Bunun için, sevgili çocukları olarak Tanrı'yı örnek alın.” (Efesliler 4: 32-5:1, İncil)

Şu anda, Göklerin Egemenliği ve kilise çağı birbirine paralel olarak var olmaktadır. Kral döndüğünde ikincisi sona erecek. Göklerin Egemenliğinin beş evresini hatırlıyorsanız, şu anda Egemenliğin geçici olan evresini yaşıyoruz. Kral, fiziksel olarak yok fakat sürekli olarak genişleyen egemenliği sürmektedir.

Peki, bu geçici dönemde ne oluyor? Hem Göklerin Egemenliği hem de daha küçük olan yerel bir imanlılar topluluğuna üye olanlar, haftalık olarak İsa’nın ölümü ve dirilişini kutladıkları bir törene katılırlar. Buna Rab’bin Sofrası denir. Haftalık olarak hem bu amaçla hem de Kutsal Kitap’ı çalışmak için bir araya geliyorlar ve böylece imanlarında güçleniyorlar. Dünyanın ulusları arasında bu egemenliğin yayılmasını önleyebilecek dünyasal bir güç ya da yerel bir yönetim yoktur.

NOT: Tanrı’dan yeniden doğumu deneyim etmeyen kişi, ne İsa’ya gerçekten iman eden biri olabilir ne de Göklerin Egemenliğinin kulu olabilir. Dünyada Hıristiyan olduklarını iddia eden fakat aslında Hıristiyan olmayan çok sayıda insan var mı? Ben kimse üzerinde yargıç değilim fakat eğer birinin inancı Kutsal Yazılar’a dayanıyorsa insanın neye inandığını anlamak çok zor bir şey değildir. İsa, sadece birkaç sözle bu konuda aslında o kadar çok şey söylüyor ki:

“Dar kapıdan girin. Çünkü yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur. Oysa yaşama götüren kapı dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır.” (Matta 7:13-14, İncil)

14 image12254 crowd xxx iron gray 45Cennete giden yok, insanların genel olarak seçtikleri yol bu yol değildir. İsa, büyük olasılıkla burada eski kentlerden söz ediyordu. Bu kentlerin çevresi duvarlarla çevriliydi ve kente kapıdan girilirdi. Bu kapıların bazıları kente geniş yollarla bağlıydı ve çok kalabalıktı. Diğerleri, daha özel amaçlar için dardı. Pek az insanın bunlardan girdiği görülürdü. İsa, cennete giden yolun böyle bir yol olduğunu söylüyor. Dardır. İnsanların geçtikleri büyük otoyollar gibi değildir. Arada bir, orada burada biri, yalnız başına ya da bir arkadaş ya da sevdiği biriyle yolculuk ederken görülebilir. Öte yandan yıkıma giden yol enlidir. Kalabalıklar bu yolu kullanır. Sayıları artar. Neden mi? Kalabalık nasıl hataya düşebilir? Sayılar konuşuyor ve insanlar fazla üzerinde düşünmüyorlar. Kalabalığa katılıyorlar. Çünkü bu çok az çaba gerektiriyor.

GÖKLERİN EGEMENLİĞİNİN BÖLGESİ

Yazımın başlarında İsa’nın, kendisini ölüm cezasına çarptırmak üzere olan Roma Valisi’ne sözünü ettiği egemenlikten bahsettim. Bu nedenle, Göklerin Egemenliğinin bu yönünden çok fazla bahsetmeyeceğim. Göklerin Egemenliği dışında, diğer bütün krallıklarda odak noktaları; bölge, ulusal egemenlik ve mirastır. Göklerin Egemenliğinin dünyasal sınırları olmasa da, dünya Kral’a aittir öyle değil mi? RAB'bindir yeryüzü ve içindeki her şey, dünya ve üzerinde yaşayanlar.” (Mezmur 24:1, Eski Antlaşma)

Bu Mezmur’un birinci ayetinden dünyada yaşayan herkesin Göklerin Egemenliğinden olduğu düşüncesini çıkartabiliriz çünkü her şey Rab’be aittir. O Kral’dır, bizler de kullarıyız. Bütün yaratılışın Kral’ı olarak, kuşkusuz O’na bağlılık borçluyuz. Bununla birlikte, Mezmurcu önemli bir soru sorarak, zaten Göklerin Egemenliğinde olduğumuz düşüncesini yok ediyor:

15 image11557 mirror hide guilt 45“RAB'bin dağına kim çıkabilir, kutsal yerinde kim durabilir?” (Mezmur 24: 3)

Diğer bir deyişle, “Saraya girip, Kral’la konuşma iznine sahip olan var mı?” “Elleri pak, yüreği temiz olan...” (Mezmur 24:4)

Göklerin Egemenliğinde oturmak için insanın ellerinin temiz olması, yani suçtan arınmış olması gerekir. Hiç günah işlememiş olması gerekir. Aynı şekilde, yürekleri temiz olmalıdır. Yani, suçsuz ve kirden arınmış... Buna, hiçbir zaman pak olmayan niyet ve düşüncelere sahip olmamak ve hayatta hiç bencilce seçimler yapmamış olmak da dahildir. Bu ölçü, kuşkusuz, çok yüksektir. Bundan ne öğrenmemiz gerekiyor?

1) Tanrı’nın standardını ölçü almalıyız ve bu standart yetkinliktir. Tanrımız daha aşağı bir ölçü koyup hala Tanrı olmayı sürdüremez. Fakat kim bu krallık ölçüsüne uyabilir ve Kral’la görüşme izni alabilir. Bizlerin tanıdığı kimse değil.

2) Tanrı’nın bizi kendi gözünde kusursuz yapmasının bir yolu olmalı çünkü bunu biz kendimiz yapamıyoruz. Bu da bize ikinci doğuma duyulan ihtiyacı anımsatıyor. Bu, bizi Göklerin Egemenliğine götüren olaydır. Bu doğaüstü alana giriş, doğaüstü bir doğumla gerçekleşir. “Kendisini [İsa’yı] kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular.” (Yuhanna 1:12-13, İncil)