headerLogo2b-18pt-myriadpro

Kutsal Kitap Fahişelik Hakkında Ne Söylüyor? Tanrı Bir Fahişeyi Bağışlar mı?

Tutsaklık

04 prison of pride9 45Rab İsa bu tutsaklığı kırmak için dünyaya geldi. Satıcıdan alınan şey, tamamıyla alan kişiye aittir, öyle değil mi? Yani, alıcı talep edilen ücretin hepsini ödediğinde böyledir. Alıcı o zaman, aldığı şeyi saklayabilir, atabilir, kullanabilir, vs. Başka hiçbir şey ya da hiç kimse sahibi olan kişinin rızası olmadan bunu kontrol edemez. Burada kullanılan dil kuşkusuz simgeseldir ama İsa’nın çarmıhta yaptığı budur. Bir ticaret ilişkisi yoktur. El değiştiren para yoktur. Fakat gerçek Hıristiyanlar Tanrı tarafından alınmış kişilerdir. Günahkârların kendilerini günahın kötü efendisinden alabilmek için ödeyebilecekleri bir bedel yoktur. Kendisini bağışlatamaz. Ama Tanrı bağışlatabilir. “Çünkü İnsanoğlu [İsa Mesih] bile hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi.” (Markos 10: 45, İncil)

İsa’nın dünyaya geliş amacının yeni bir din kurmak olduğunu düşünmüş olabilirsiniz. Size bu öğretilmiş olabilir. Ama kendisinden alıntı yapmak en doğru olacaktır. Şöyle dedi, “...canımı birçokları için fidye olarak vermeye geldim.”

İncil’den, coğrafya açısından memleketinize daha yakın bir yerlerin adı geçen bir padadan alıntı yapmak istiyorum. Elçi Petrus bunu Türkiye’deki kiliselere yazmıştı: “Mesih İsa'nın elçisi ben Petrus'tan Pontus, Galatya, Kapadokya, Asya İli ve Bitinya'ya dağılmış ve buralarda yabancı olarak yaşayan seçilmişlere selam!” (1. Petrus 1:1). Bu bölümden ödenen fidye hakkında daha çok şey öğrenebilirsiniz. Kaç milyon tane iyi iş (sevap) yapmak gerekmiş? Bulabiliyor musunuz?

Fidye O’nun Değerli Kanıyla Ödenmiştir!

“Biliyorsunuz ki, atalarınızdan kalma boş yaşayışınızdan altın ya da gümüş gibi geçici şeylerle değil, kusursuz ve lekesiz kuzuyu andıran Mesih'in değerli kanının fidyesiyle kurtuldunuz. Dünyanın kuruluşundan önce bilinen Mesih, çağların sonunda sizin yararınıza ortaya çıktı.” (1. Petrus 1:18-20). Doğru, fidye O’nun değerli kanıyla ödenmişti. 05 image10769 blood sharper 45Kurtarıcımız’ın çarmıha gerilmesinin bir kaza olmadığını, Romalı askerlerin gücü ya da nefret dolu kurnaz Yahudi din önderlerinin gücü sonucu olmadığının altını çizmek istiyorum. Bu kurtuluş görevi dünyanın kurulmasından önce tasarlanmıştı. Bu nedenle, İsa Mesih’in dirilişinden sonra elçinin ilk vaazında, bunu büyük bir Yahudi topluluğu karşısında bildirebiliyordu:

Tanrı'nın belirlenmiş amacı ve öngörüsü uyarınca elinize teslim edilen bu adamı, yasa tanımaz kişilerin eliyle çarmıha çivileyip öldürdünüz. Tanrı ise, ölüm acılarına son vererek O'nu diriltti. Çünkü O'nun ölüme tutsak kalması olanaksızdı.” (Elçilerin İşleri 2: 23-24, İncil)

Neden kan döküldü?

Kutsal Kitap boyunca günahın sonuçları anlatılır. Tanrı, günahlarımızın bağışlanması için bir yol açmıştır ama günah konusunu çok ciddiye aldığını da görmemizi ister. Tanrı Adem’e, Havva için de geçerli olanı şu sözleri söyledi: “Ona, ‘Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin’ diye buyurdu, ‘Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.’” (Yaratılışı 2:16-17, Eski Antlaşma)

Yaratılış’ın bir sonraki bölümünde bu tek buyruğun, İblis’in ayartmasına ve aldatmacasına kandıklarında Adem ve Havva tarafından çiğnendiğini görüyoruz. Tanrı ölüm cezalarını aşağıdaki sözleri söyleyerek onayladı,

“Toprağa dönünceye dek ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın. Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın ve yine toprağa döneceksin.” (Yaratılışı 3:19, Eski Antlaşma)

Adem ve Havva’nın günah işlediği gün, ruhsal olarak öldükleri gündü. Yani, Tanrı’yla ilişkileri kesilmişti. Işığın karanlıkla nasıl bir paydaşlığı olabilir? Günah işledikleri gün, aynı zamanda fiziksel olarak ölmeye başladıkları gündü. Daha önce deneyim etmedikleri fiziksel değişimler yaşamaya başladılar. Bedenlerinde yavaş yavaş gerçekleşen bu bozulma nihai olarak ölüme, yani, canlarının bedenlerinden ve bütün dünyasal bağlarından ayrılmasına neden oldu.  

06 image8096 face sin bondage prison 45Dediğim gibi günah, korkunç bir angaryacıdır. Eski Antlaşma (Tevrat, Zebur) ve Yeni Antlaşma'da (İncil’de) günahın ücretinin ölüm olduğunu öğreniyoruz. Bu zalim angaryacı sadece Tanrı’yla sahip olduğunuz yaşayan ve yakın ilişkiyi koparmakla kalmıyor, aynı zamanda öldüğünüzde bu dünyadaki yaşamdan da koparıyor. Bu arada, çevrenizdeki herkesle ilişkinize zarar vermek ve bu ilişkileri germek için sürekli çalışmaya devam ediyor. Yaşamlarımızın günahtan özgür olup Tanrı’yla onarılmış bir ilişkiye kavuşmamızın tek yolu O’na günahlarımızın bedeli ödenmiş olarak gelmemizdir. Tevrat’taki bu ayet bunun nasıl olabileceğini anlamanıza yardımcı olacaktır.

“Çünkü canlılara yaşam veren kandır. Ben onu size sunakta kendinizi günahtan bağışlatmanız için verdim. Kan yaşam karşılığı günah bağışlatır.” (Levililer 17:11, Eski Antlaşma)