headerLogo2b-18pt-myriadpro

Bebeklerin ve Çocukların Davranışları İçin Tanrı’nın Önünde Sorumlu Tutulabilecekleri Duruma Geldikleri Bir Yaş Var mıdır?

16 happy thoughts1 text 45Peki ya ölen on haftalık bebeğin durumu? Günah işlediği için mi öldü? Öncelikle, insanın, yaşamının doğal sonu ölüm olan, ölümlü bir varlık olarak yaratılmadığını unutmayalım. Ölüm, Tanrı’nın asıl tasarısının bir parçası değildi. Kutsal Kitap’ta ölümden ilk kez, Tanrı yaratma eylemini tamamladıktan sonra Aden bahçesinden söz edildiğini görüyoruz. Adem yalnızdı. Havva henüz yaratılmamıştı. Tanrı, Adem’e bahçede, “iyiyi ve kötüyü bilme ağacı”nın meyvesi dışında her ağacın meyvesinden yiyebileceğini söyledi. Ancak bu ağaçtan yerse ölecekti. Ölmek mi? O da ne demek? Adem, bu sözcüğü Tanrı’dan işitene kadar ölüm konusuna yabancıydı. Bu kavramın Adem’e açıklanması gerekiyordu. Bu noktada Adem (ve sonra Havva) işittiklerinden sorumlu oldular. Tanrı’ya itaat etmenin sonsuz yaşam, Tanrı’ya itaatsizliğin ise kendilerine ölüm cezası getireceğini biliyorlardı. Seçme gücü ve karar verme hakkı insana verildi. İblis bu durumu olduğu gibi bırakma niyetinde değildi. Bununla birlikte, istediği kadar uğraşsın, İblis Havva’yı meyveyi yemeye zorlayamazdı. Kendisi de eşi de kendi seçimleriyle bu işe giriştiler. Böyle yaparak Tanrı’nın kendilerinden hoşnut kalmamasına yol açtılar.

On haftalık bebek ameliyattayken öldü. Gözyaşları sel gibi aktı ve anne babasının yüreğine hiç geçmeyecek bir acı saplantı. Bebek, yeterli tıbbi bakım alamadığı için mi öldü? Bu konuda bir şey söyleyemem ama bebeğin yaşamındaki kusurun veya organlarının doğru çalışmamasının nihai nedeninin bebeğin içinde mesken kurmuş olan günah hastalığı olduğunu biliyorum. Küçüğün ölümü -her ne kadar trajik ve yürek parçalayıcı olsa da- Adem ve Havva’nın günah işlediği gün yaratılışta felakete yol açan bir değişim olduğunun kanıtıdır. Ölüm o zamandan beri aramızda. Böyle olmamasını dilerdik ama ölümün var olmaya devam etmesi ve “büyük beyaz taht”ın önünde duracağımız güne dek devam edecek olması gerçeği kalıcıdır.

Bir gerçeği daha tekrar edip bu yanıtı sona erdirmek istiyorum. Bu web sitesine nereden ulaştığınız hakkında hiçbir fikrim yok. Türkiye mi? Avrupa mı? Kanada mı? Bu yazıda söz edilen ölümün iki yönü hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğunuz, nerede yetiştirildiğinize bağlı. Tanrı’nın uzak ve bilinemez olduğunu varsayıyor olabilirsiniz, çünkü Tanrı ‘tamamıyla başkadır’ ve kişisel olarak bilinemeyecek biridir. Bu doğru değil. Tanrı size uzak görünüyorsa, ölümün ruhsal yönünü yaşamakta olduğunuz içindir. Günah işleyen herkes bunu yaşar. İster Denizli’de, ister Dallas’ta yetişmiş olayım, fark etmez. Tanrı’ya karşı günah işlediğimiz an, Tanrı’nın Adem ile Havva’ya söz ettiği ölümü deneyim etmeye başladığımız andır.

17 image10022 separation text 1 sharper 45Adem ile Havva günah işledikleri gün en kötü şekilde öldüler. Ertesi günün sabahını gördüler, yani fiziksel olarak ölmediler. Fakat içlerinde bedenlerinin değişmeye ve çürümeye başladığını fark ettiler. Diş çürümesi, cilt kırışıklıkları, yavaş yavaş da olsa, bunlar gerçekleşmeye başladı. Günahın ücreti ölüm olduğu için fiziksel ölüm hemen gerçekleşmeye başladı. Bununla birlikte, Tanrı’nın sözünü ettiği ölüm, ruhsal ölümü de içeriyordu; insanın canının O’ndan ayrılmasını. Peki ama neden? Çünkü karanlık ve ışık birbiriyle paydaşlık edemez. Asla! Günahkar bir insan ile pak ve günahsız Tanrısı arasındaki ayrılıkla ilgili bu ilahi bildiriye kulak verin: “Ama suçlarınız sizi Tanrınız'dan ayırdı. Günahlarınızdan ötürü O'nun yüzünü göremez, sesinizi işittiremez oldunuz.” (Yeşaya 59:2, Eski Antlaşma)

Adem ve Havva’nın fiziksel ölümü daha sonra gerçekleşecekti. O gün Aden bahçesinde ölmediler. Ne var ki, Tanrı’yla yakınlıkları sona ermişti. Tanrı, sevgiyle harekete geçip günahları için bir örtü sağlayana dek.   

Bu web sitesini incelerken, bir noktada, İsa’nın size davetini işiteceksiniz. O gerçekten de yaşıyor. Hala Kuzu’nun yaşam kitabının yazarıdır. Siz benim yanıtımı okumaya başladığınızdan beri bu kitaba pek çok sayfa ve pek çok kişinin ismi eklendi. İsa’nın ölümü ve dirilişinden sonra ne dediğine bakın. Bu ayet de, daha önce yargıyla ilgili okuduklarımız gibi, İncil’in son sayfalarında yer alıyor. İsa şöyle diyor: 

18 image10841 heaven gate door black sharper 45“İşte kapıda durmuş, kapıyı çalıyorum. Biri sesimi işitir ve kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim.” (Vahiy 3:20, İncil)

İsa’nın yüreğinizin kapısını çaldığını hissedeceksiniz. İçeri girmesine izin vermeniz için içsel varlığınızın giriş yolunda bekleyecek. O kadar yakın olacak. Maalesef, Tanrı’nın cennette birlikte olmanızla ilgili daveti hakkında pek çok şey öğrenip kişisel olarak hiçbir zaman karşılık vermemek mümkündür. Adınızın Kuzu’nun yaşam kitabına nasıl yazılabileceğini öğrenip Tanrı’nın cömert teklifine kişisel olarak hiçbir zaman karşılık vermemek mümkündür. 

Seçim size kalmış. Tanrı’nın seçimi bize bırakması inanılmaz, değil mi? Hayatta seçemediğimiz pek çok şey var. Örneğin, hava durumunu belirleyemeyiz. Ekonomiyi düzenleyemeyiz. Büyük bir burunla veya mavi gözlerle veya ince telli saçla doğup doğmayacağımızı kontrol edemeyiz; en azından şimdilik. İnsanların bize karşılık verme biçimlerini bile seçemeyiz. Ama sonsuzluğu nerede geçireceğimizi seçebiliriz. Tanrı, bu seçimi bize bırakmaya razıdır.  

Tanrı’nın bu davetine nasıl karşılık vereceksiniz? 
Sonsuza dek kendisiyle yaşamanız için duyduğu arzusuna nasıl karşılık vereceksiniz? 

Bu hayatta önemli olan tek karar budur. Farklı bir işe geçip geçmemeniz yaşamsal öneme sahip değildir. Yeni bir ceket veya yeni bir çift ayakkabı alıp almamanız yaşamsal öneme sahip değil. Mortgage oranları düşükken hangi daireyi alacağınız önemli bir karar olsa da, sonsuzluğu nerede geçireceğinizle ilgili SİZİN vereceğiniz karar kadar önemli değildir. Bu karar, uzun süre hatırlayacağınız bir karardır.

Mümkün olan en kısa sürede lütfen Kurbanın Üzerindeki Sır Perdelerinin Kaldırılması adlı makaleyi okuyun. Tanrı’nın Adem ile Havva’ya suçlu günahkarların kendisine nasıl yaklaşabileceğini nasıl öğrettiğini anlamanıza yardımcı olacaktır. Tanrı’ya yeniden yönelmenin bir tek yolu olan bu yol, hala Tanrı’ya gitmenin bir tek yoludur. Bu makale, Tanrı’nın kendisiyle yakın, sonsuza dek sürecek birebir ilişkiyi nasıl mümkün kılmak için neler yaptığını anlamanıza yardımcı olacaktır.