headerLogo2b-18pt-myriadpro

DaVinci Şifresi

SORU -  “Da Vinci Şifresi’nde anlatılanların gerçek bir yanı var mı?”

YANIT - 
Da Vinci Şifresi’nin tamamıyla hayal ürünü olduğunu göz ardı etmemek önemlidir. Her ne kadar yazar Dan Brown yazdıklarının gerçek olduğuna inanmak istese de, Da Vinci Şifresi’nin tarihsel olarak, Kutsal Kitap'a göre veya teolojik açıdan sağlam bir temeli yoktur. Kitap, temel olarak gerçek kimliğinin neredeyse 2000 yıldır nasıl çarpıtılıp saklandığı hakkında bir hikaye icat ederek İsa Mesih’i ‘insanlaştırma’ girişimi olarak yazılmıştır. Da Vinci Şifresi’ne göre İsa Mecdelli Meryem’le evlenmiş ve birlikte çocukları olmuştu. Mecdelli Meryem ve İsa’nın soyu, Mesih’in kanını taşıyan ‘kutsal kaseydi.’ Da Vinci Şifresi İsa Mesih’in yaşamı hakkındaki bu gerçeklerin, İsa’nın tanrılığı fikrini korumak amacıyla ilk kilise tarafından örtbas edildiğini söylüyor. İsa’nın Mecdelli Meryem’le ilişkisi hakkındaki Hıristiyan kitapların yok edildiğini anlatıyor bizlere. Bu ilişkiye ait her türlü kanıt gizlenmişti.

Sıradan okuyucu için kitap iyi bir romandan başka bir şey değildir – Katolik Kilisesi’nin ‘koruyucuları’ Opus Dei’nin Kutsal Kase’nın koruyucularına karşı mücadelesini anlatan bir cinayet kitabı. O halde neden bu karşı çıkış? Neden bu konuda bir makaleye ihtiyaç var? Dan Brown, kitabının ilk sayfasında iddialı bir ifade kullanarak romanın tarihsel gerçeklere dayandığını söylüyor. Diyor ki, “kitaptaki tüm sanat yapıtları, mimari, belgeler ve gizli dinsel uygulamalar doğrudur.”

Gerçekte Da Vinci Şifresi İsa Mesih’in kişiliğine bir saldırıdır. İnsanlar İsa’nın ilahi veya Kurtarıcı olduğuna inanmak istemiyorlar- böylece inanabilecekleri sahte bir İsa yaratmak amacıyla O’nunla ilgili sahte inançlar ortaya atıyorlar. İşte Da Vinci Şifresi’nin konusu budur – İsa Mesih’in gerçekte kim olduğu hakkında sahte bir görüş yaratmak ve sonra bu ‘gerçeğin’ neden 2000 yıldır ‘saklı’ tutulduğunu açıklamak.

Kitap, insana son derece ilgi çekici gizli kalmış bir tarih bilgisi gibi geliyor. Öyle değil mi? Ama doğru değil. Mantıksal ve tarihsel olarak kusurlu olmasının yanı sıra Da Vinci Şifresi büyük yanlışlarla doludur. İşte birkaç küçük hata. Bunlar küçük hatalar olsa da önemli bir soru sormamıza neden olmalıdır: Eğer bu kitap bu kadar küçük noktalarda hatalıysa, söz konusu sonsuzluğa ilişkin konular olduğunda neden insan bu kitaba güvensin ki? Avukatın öğütlerini anımsayalım:

“Tanıklığının önemli bir bölümünde kasten yalan söyleyen bir tanığa, tanıklığının diğer bölümlerinde de güvenilmemelidir. Önemli bir noktada kasten yanlış tanıklıkta bulunan bir tanığın tanıklığının tamamını reddedebilirsiniz.”

A)  Dan Brown Louvre dışındaki piramitte 666 cam pencere olduğun söylüyor. (Da Vinci Şifresi, sayfa 21). Müze ise 673 tane olduğunu söylüyor.

B)  Dan Brown Venüs için Olimpiyatların 8 yılda bir düzenlendiğini iddia ediyor. (Da Vinci Şifresi, sayfa 36). Ne var ki, Zeus için dört yılda bir düzenlenirlerdi.

C)  Dan Brown Mona Lisa’nın erkek ve kadını birleştiren çift cinsiyetli bir portre olduğunu ileri sürüyor. ( Da Vinci Şifresi, sayfa 120). Fakat Mona Lisa, 1495 yılında tanınmış bir kişi olan Francesco del Giocondo ile evlenen Floransalı genç bir kadındı. Resim, Mona Lisa'nın (Lisa del Giocondo), ikinci oğlu Andrea’nın doğumunu kutlamak amacıyla yeni evleri için sipariş verilmişti. Toplam beş çocuğu oldu ve bunların ikisi rahibe oldu.

D)  Dan Brown, Isaac Newton’un gizli bir ‘tanrıçaya tapan kişi’ olduğunu söylüyor. (Da Vinci Şifresi, GERÇEK sayfası). Ne var ki Newton'un dindar bir Hıristiyan olduğu çok iyi bilinmektedir. Eski Antlaşma kitabı olan Daniel Kitabı ve Yeni Antlaşma kitabı olan Vahiy Kitabı üzerine yorum kitapları yazmıştır. Zamanını İsa Mesih’in dünyaya geri geleceği tarihi hesaplamak için harcamayı severdi. 2000 ile 2050 yılları arasında bir zaman gerçekleşeceğini düşünüyordu. ‘Tanrıçaya tapan’ biri miydi?  Hiç de değildi!

E)  Dan Brown Filipus Müjdesi’nin Aramice yazıldığını söylüyor. (Da Vinci Şifresi, sayfa 246). Gerçek şu ki, Koptik dilinde yazılmıştı, Grekçe’den çeviridir.

‘Haberdar değilim’ demeyin!

1982 yılının sonlarında yazar Michael Baigent, Henry Lincoln ve Richard Leigh, altı yıl süren bir araştırmadan sonra Kutsal Kan, Kutsal Kase adında bir kitap yayınladılar. Bu kitap sadece uluslararası çoksatan bir kitap olmakla kalmadı, aynı zamanda ateşli tartışmalara da neden oldu. İsa aslında Mecdelli Meryem’le evli miydi? Birlikte çocukları oldu mu? Soyunu koruyan gizli bir tarikat var mıydı? Yazarlar hiçbir zaman elle tutulabilir bir hipotez ileri sürmediklerini, bunun yerine kitabı varsayım ve tahminler üzerine kurduklarını iddia etmişlerdir. Meseleleri sorgulayıp daha fazla araştırma işini okuyuculara yüklemişlerdir.

Yirmi yıl sonra bir okuyucu bunu yaptı. Adı, Dan Brown. Kitabı, tartışmanın ateşini körükledi. Fakat Kutsal Kan, Kutsal Kase kitabının yazarları kitaplarının yazımı sırasında varsayım ve tahmin kullandıklarını kabul etseler de, Dan Brown olayı bir adım daha ileri götürüp aynı hipotezi ileri sürdüğü halde adına ‘gerçek’ demiştir. Kitapların hipotezleri aynıdır. İsa’nın Mecdelli Meryem ile evli olduğu ve birlikte en azından bir çocukları olduğu söylenir. Mecdelli Meryem, çocukları ve belki İsa bile Fransa’ya taşınmıştır.  Nihai olarak Frank olan Merovenj hanedanıyla evlilik yoluyla karışmışlardır. Bu gerçek, kilisenin yetkisini İsa’nın asıl kan bağı yerine Elçi Petrus aracılığıyla elçiler yoluyla sürdürmek isteyen Katolik Kilisesi tarafından silinmiş ve örtbas edilmişti. ‘Kutsal Kan’ İsa’nın soyundan gelenlerin çizgisidir. ‘Kutsal Kase’ ise İsa’nın kanını içinde taşıyan Mecdelli Meryem’dir.

Da Vinci Şifresi kitabının tüm ana temaları bu kitapta bulunabilir. Nitekim, o kadar çok benzerlik vardır ki ‘Kutsal Kan, Kutsal Kase’ kitabının yazarları Dan Brown’u kendi kitaplarından çaldığı için dava etmişlerdir.

Kutsal Kan, Kutsal Kase’de ortaya konan konuların gerçek payı var mıdır? Pek çok komplo teorisi gibi bu kitapta da güvenilir kanıtlar konusunda büyük eksiklikler vardır. Tarihsel Hıristiyan görüşünü savunmak gibi bir nedenleri olmayan, Hıristiyan olmayan akademisyenler bile Kutsal Kan, Kutsal Kase’yi “sözde-tarih” olarak tanımlamıştır. Üç adamın temelsiz uydurması olduğunu söylerler.

Dan Brown, Siyon Manastırı hakkında bilgi kaynağı olarak bu kitabı temel almıştır. Kutsal Kan, Kutsal Kase adlı kitabın yazarları ise, 1953 yılında sahtekarlıktan hapse atılan Yahudi karşıtı bir Fransız olan Pierre Plantard tarafından sağlanan belgelere dayanmışlardır. Plantard ve diğer üç kişi, 1954 yılında Siyon Manastırı adında küçük bir sosyal kulüp kurdular. Bu adı yakındaki bir dağın adından almışlardı. Kulüpleri 1957 yılında dağıldı fakat Plantard ismi bırakmadı. 1960’ların başında ikinci Siyon Manastırı’nı kurdu ve kendisini Fransa Kralı olarak kabul ettirmeye çalıştı.

Kutsal Kan, Kutsal Kase adlı kitabın yazarlarından biri amaçlarının ‘olası bir hipotez’ ortaya koymak olduğunu kabul etti, fakat hiçbiri anlattıklarının aslında gerçek olduğuna inanmadılar. Onların örneğini izleyerek Kutsal Kan, Kutsal Kase ve Da Vinci Şifresi’nin tamamen uydurma olan doğasını kabul edelim.

SORU -  Nag Hammadi kütüphanesi nedir?

YANIT -  Nag Hammadi, kuzey Mısır’da, 1945 yılında çok eski elyazmalarından oluşan bir koleksiyonun keşfedildiğini bir kenttir. O zamandan beri bu elyazmaları, Nag Hammadi kütüphanesi veya Nag Hammadi tomarları veya Nag Hammadi kodeksi olarak bilinir. Nag Hammadi kütüphanesindeki tomarların çoğunluğu, Hıristiyan Gnostisizmi olarak bilinen yazıları temsil eder.

Nag Hammadi kütüphanesi, sık sık Kutsal Kitap’ın sözde ‘kayıp’ olan kitaplarına örnek olarak gösterilir. Komplo teorisine göre, ilk Hıristiyanlar Gnostik yazıları yok etmeye çalıştılar çünkü İsa ve Hıristiyanlık hakkında gizli öğretişler içeriyorlardı. Nag Hammadi kütüphanesi, sözüm ona, Gnostik rahiplerin, İsa Mesih hakkında gerçeği Gnostik olmayan Hıristiyanlar’ın zulmünden korumak için giriştikleri sadık çabaların bir sonucudur. Nag Hammadi tomarları Gerçek Müjdesi, Filipus’un Müjdesi, Yuhanna’nın apokrifyası, Adem’in sonla ilgili yazıları ve Petrus ve Oniki Elçinin İşleri olarak bilinen yapıtları içerir. En tanınmış Nag Hammadi tomarı, Tomas İncili’nin bilinen tek eksiksiz nüshasıdır. O halde Nag Hammadi kütüphanesi hakkında ne düşünmeliyiz? Tomarların tümü ya da bir kısmı Kutsal Kitap’ın bir parçası olmalı mı? Basitçe söylemek gerekirse – kesinlikle hayır! Birincisi, Nag Hammadi tomarları sahtedir. İddia ettikleri kişiler tarafından yazılmamıştır. Elçi Filipus, Filipus Müjdesi’ni yazmamıştır. Elçi Petrus Petrus’un İşleri’ni yazmamıştır. Tomas İncili, Elçi Tomas tarafından yazılmamıştır. Bu tomarlar, ilk kilisede meşruluk kazanmaları için sahtekarlıkla bu isimler adında yazılmıştır. Çok şükür, ilk kilise babaları, Gnostik tomarların sahtekarlıkla hazırlanmış, İsa Mesih, kurtuluş, Tanrı ve diğer tüm yaşamsal öneme sahip Hıristiyan gerçekleri konusunda sahte yapıtlar olduğu konusunda neredeyse tamamıyla aynı fikirde olmuşlardır. Nag Hammadi kütüphanesi ve Kutsal Kitap arasında sayısız çelişki vardır. Nag Hammadi kütüphanesi heyecan verici bir bulgu olsa da, Nag Hammadi kütüphanesinin ‘değeri’ ilk dönemde sapkın inançlara sahip olanların neleri öğrettikleri ve uyguladıkları konusunda bilgi veriyor olmasıdır. İlk kiliseye musallat olan sahte doktrinleri fark edebilmek bunları anlamamıza ve bugün de çürütmemize yardımcı olacaktır. 

SORU - Gnostik İnciller nedir?

YANIT - Gnostik İnciller ilk dönem ‘Hıristiyan’ Gnostikler tarafından yazılmış yazılardır. Hıristiyanlığın birinci yüzyılından sonra iki temel grup oluşmuştur- Ortodoks (Hıristiyanlığın özüne bağlı) ve Gnostikler. Ortodoks Hıristiyanlar, Kutsal Kitap, bugün temel, Kutsal Kitap’a dayanan ilahiyat diye kabul edilen kitaplara tutunmuşlardır. Gnostik Hıristiyanlar, eğer gerçekten Hıristiyan denilebilirse, ise Kutsal Kitap, İsa Mesih, kurtuluş ve aslında temel Hıristiyan doktrini diye adlandırılabilecek her konuda çok ayrı bir görüşe sahiptiler. Fakat ellerine inançlarına meşruiyet kazandıran Elçilerin destekleyici yazıları yoktu. Gnostik yazıların yaratılmasının nedeni budur. Gnostikler sahtekarlık yaparak, Tomas İncili, Filipus İncili, Meryem İncili vs. gibi ünlü Hıristiyanlar’ın adlarını kendi yazdıkları yazılara eklediler. Kuzey Mısır’da 1945 yılında Nag Hammadi kütüphanesinin ortaya çıkışı Gnostik Müjdeler’in ortaya çıkması açısından büyük bir keşif olmuştur. Bu Gnostik müjdeler (inciller), sık sık Kutsal Kitap’ın ‘kayıp kitapları’ olarak gösterilir. O halde, Gnostik müjdeler konusunda ne yapmalıyız? Bazıları ya da hepsi Kutsal Kitap’ın içinde yer almalı mı?  Hayır, almamalı. Birincisi, yukarıda belirttiğimiz gibi, Gnostik müjdeler sahtedir, ilk kilise döneminde meşruiyet kazanmak amacıyla sahte bir şekilde Elçilerin adı kullanılarak yazılmışlardır. Çok şükür, ilk kilise babaları, Gnostik tomarların sahtekarlıkla hazırlanmış, Hıristiyanlığın yaşamsal öneme sahip tüm konuları  konusunda sahte yapıtlar olduğu hakkında neredeyse tamamıyla aynı fikirde olmuşlardır. Gnostik müjdeler ve gerçek Matta, Markos, Luka ve Yuhanna Müjdeleri arasında sayısız çelişki vardır. Gnostik müjdeler, ilk dönem Hıristiyan sapkın öğretişlerini incelemek için iyi bir kaynak olabilir fakat  Kutsal Kitap’a ait olmayan kitaplar ve Hıristiyan inancını temsil etmeyen kitaplar olarak reddedilmelidir.

SORU - “Kutsal Kitap’ın kayıp kitapları nedir?”

YANIT - Kutsal Kitap’ın ‘kayıp kitapları’ veya Kutsal Kitap’tan çıkarılan kitaplar yoktur. ‘Kayıp’ kitaplar hakkında pekçok efsane ve dedikodu  vardır fakat bu hikayelerin gerçekle uzaktan yakındanilgisi yoktur. Tanrı’nın Kutsal Kitap’ta yer alması için esin olarak verdiği her kitap Kutsal Kitap’ta yer almaktadır. Tanrı’nın Kutsal Kitap’ın kitaplarının yazılmasını esinlediği dönemde yüzlerce dinsel kitap yazılmıştır. Bunların bazıları aslında olanlar hakkında doğru anlatımlardır. Örneğin 1. Makabeler buna bir örnektir. Bazıların değerli ruhsal anlayış bulmak mümkündür. Süleyman’ın Bilgeliği buna bir örnektir. Fakat, bu kitaplar Tanrı tarafından esinlenmemiştir. Bu kitaplardan herhangi birini okursak bunu dikkatli bir şekilde yapmalıyız. Tanrı’nın hatasız, esinlenmiş Sözü olarak değil, yanılabilecek tarihsel kitaplar olarak ele almayı unutmamalıyız. Örneğin Tomas İncili, İ.S. 3. veya 4. yüzyılda yazılmış, Elçi Tomas tarafından yazıldığı iddia edilen sahte bir müjdeydi. Hıristiyanlar’ın anladığı anlamda gerçek bir ‘Müjde’ değildir. Aksine, İsa’nın söylediği iddia edilen 114 sözün rastlantısal bir şekilde derlenmiş halidir. Bu belgenin yazarının kim olduğu bilinmemektedir. Bu sözleri bir anlatım içerisinde tarihsel olaylarla bağlantılı olmadığı için bağımsız olarak dışarıdan geçerliliğini kontrol etmemiz mümkün değildir.

İlk kilise babaları, neredeyse tamamen, Tomas incilini sapkın bir incil olarak reddetmişlerdir. İsa’nın sözüm ona söylediği veya yaptığı pekçok sahte ve sapkın şeyler içerir. Bunların hiçbirinin doğru olmadığı söylenir. Barnaba’nın mektubu, Kutsal Kitap’taki Barnabas tarafından değil, dolandırıcı biri tarafından yazılmıştır. Aynı şey, Filipus incili, Petrus’un sona ilişkin yazıları, Enoş’un kitabı vs. için de söylenebilir. Tek bir Tanrı vardır. Kutsal Kitap’ın tek bir Yazarı vardır. Tanrı tek bir kitap yazmıştır. Tanrı’nın, insanlara ilettiklerinin bir kısmının herhangi bir şekilde kaybolmasına izin vermesi düşünülemez bile. Peki bunu nasıl biliyoruz? “RAB'be karşı başarılı olabilecek bilgelik, akıl ve tasarı yoktur.”  (Süleyman'ın Öözdeyişleri 21:30, Eski Antlaşma)

SORU - Hıristiyan Gnostisizmi nedir?

YANIT - Aslın Hıristiyan Gnostisizmi diye bir şey yoktur çünkü bunlar birbirini dışlayan iki inanç sistemidir. Gerçek bir Hıristiyan Gnostik değildir ve Gnostik olan kişi kesinlikle gerçek bir Hıristiyan değildir. Gnostisizm, ilk yüzyıllarında ilk kiliseyi tehdit eden belki de en tehlikeli sapkın öğretişti. Plato gibi filozoflar tarafından esinlenmiş olan Gnostisizm, iki yanlış varsayım temeli üzerine kurulmuştur.  Birincisi, ruh ve madde arasında bir ikilik fikrini benimser. Gnostikler maddenin doğası gereği kötü ve ruhun iyi olduğunu ileri sürerler. Bu varsayımın bir sonu olarak Gnostikler bedende yapılan her şeyin, en kötü günahın dahi, bir anlamı olmadığına çünkü yaşamın sadece ruhsal dünyada var olduğuna inanırlar. İkincisi, Gnostikler çok az sayıda belli insan tarafından bilinen daha yüce bir bilgi, ‘daha yüksek bir gerçek’ olduğunu iddia ederler. Gnostisizm, Grekçe ‘bilmek’ anlamına gelen gnosis sözcüğünden gelir çünkü Gnostikler daha yüksek bir bilgiye sahip olduklarını iddia ederler- Kutsal Kitap’tan değil, daha yüksek bir mistik varoluş düzeyinde edinilmiş bir bilgidir bu. Gnostikler kendileri, Tanrı konusunda daha yüksek ve derin bilgileri nedeniyle diğer herkesten yukarıda ayrıcalıklı bir sınıf olarak görürler. Komşularınız arasında, önderleri müridleri tarafından ‘ermiş olarak görülen bazı İslami bazı hareketlere üye olan kişiler olabilir.

Hıristiyanlık ve Gnostisizm arasında uyum olduğuna ilişkin herhangi bir düşünceyi çürütmek amacıyla temel doktrinlerinin öğretişlerinin karşılaştırılması gerekir. Gnostisizm kurtuluş konusunda, kurtuluşun, insanı karanlığın yanılgılarından kurtaran ilahi bilgiye sahip olunmasıyla elde edildiğini öğretir. İsa Mesih’i ve O’nun asıl öğretişlerini izlediklerini iddia ettikleri halde her konuda O’nunla çelişiyorlar. İsa, bilgi sayesinde kurtulma konusunda herhangi bir şey söylemedi. Kurtuluş, insanı günahtan kurtaran Kurtarıcı olarak kendisine imanla gerçekleşir. “İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir.” (Efesliler 2:8-9, İncil)

Ayrıca, İsa Mesih’in sunduğu kurtuluş karşılıksızdır ve gerekli özel vahiye sahip sadece birkaç kişi için değil, herkes için erişilebilirdir. “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik [ruhsal] Oğlu'nu verdi. Öyle ki, O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.”  (Yuhanna 3:16, İncil) [İtalik ekleme bana aittir.]

Hıristiyanlık, gerçekle ilgili tek bir yetkili kaynak olduğunu ve bu kaynağın Kutsal Kitap olduğunu ileri sürer. Kutsal Kitap, Tanrı’nın esinlenmiş, hatasız Sözüdür. İman ve iman uygulamaları konusunda tek yanılmaz kuralımızdır. Tanrı’nın insanlığa yazılı vahiyidir ve insanın düşünceleri, fikirleri, yazıları veya görümleri tarafından asla geçersiz kılınamaz. Öte yandan, Gnostikler, Gnostik inciller diye bilinen, ‘Kutsal Kitap’ın kayıp kitapları’ olduğu iddia edilen sahte bir koleksiyonu oluşturan, çeşitli, ilk dönem sapkın yazılar kullanmışlardır. Çok şükür, ilk kilise babaları, Gnostik tomarların sahtekarlıkla hazırlanmış, İsa Mesih, kurtuluş, Tanrı ve diğer tüm yaşamsal öneme sahip Hıristiyan gerçekleri konusunda sahte yapıtlar olduğu konusunda neredeyse tamamıyla aynı fikirde olmuşlardır. Gnostik müjdeler ve Kutsal Kitap arasında sayısız çelişkiler vardır. Sözde Hıristiyan Gnostikler Kutsal Kitap’tan alıntı yaptığında bile, felsefelerine uydurmak için ayetleri ve ayetlerin bazı kısımlarını yeniden yazıyorlar. Bu uygulama, kutsal yazılarda kesinlikle yasaklanan ve yapılmaması konusunda uyarıda bulunulan bir konudur. “Size verdiğim buyruklara hiçbir şey eklemeyin, hiçbir şey çıkarmayın. Ama size bildirdiğim Tanrınız RAB'bin buyruklarına uyun. (Yasanın Tekrarı 4:2, Eski Antlaşma). “Bu kitaptaki peygamberlik sözlerini duyan herkesi uyarıyorum! Her kim bu sözlere bir şey katarsa, Tanrı da bu kitapta yazılı belaları ona katacaktır.”  (Vahiy 22:18-19, İncil)

İsa Mesih kişisi de, Hıristiyanlık ve Gnostisizmin keskin bir şekilde ayrıldığı bir alandır. Gnostikler İsa’nın fiziksel bedeninin gerçek olmadığına, sadece gerçek gibi ‘göründüğüne’ ve ruhunun, vaftizi sırasında üzerine indiğine inanırlar. Çarmıha gerilmeden hemen önce ise onu bırakmıştır. Bu gibi sapkın öğretişler sadece İsa’nın gerçek insanlığını yok etmekle kalmıyor, aynı zamanda  bağışlatma doktrinini de yok ediyor. Günah için insanınki yerine geçen, kabul edilebilir bir sunu olması için İsa’nın sadece gerçekten Tanrı değil, aynı zamanda gerçekten insan olması gerekliydi. Yani, çarmıhta acı çekip ölen gerçek fiziksel bir insan. “Bu çocuklar etten ve kandan oldukları için İsa, ölüm gücüne sahip olanı, yani İblis'i, ölüm aracılığıyla etkisiz kılmak üzere onlarla aynı insan yapısını aldı. Bunu, ölüm korkusu yüzünden yaşamları boyunca köle olanların hepsini özgür kılmak için yaptı. Kuşkusuz O, meleklere değil, İbrahim'in soyundan olanlara yardım ediyor. Bunun için her yönden kardeşlerine benzemesi gerekiyordu. Öyle ki, Tanrı'ya hizmetinde merhametli ve sadık bir başkâhin olup halkın günahlarını bağışlatabilsin.” (İbraniler 2:14-17, İncil). Kutsal Kitap’ın İsa’ya ilişkin görüşü, tam olarak insanlığını ve tam olarak tanrılığını doğrular. Gnostisizm, Yeni Çağ hareketinin sapkın öğretişleriyle ilişkilendirilebilir. Gerçeğe, mistik, sezgisel, öznel, içsel, duygusal bir yaklaşım üzerine kuruludur ki, bu hiç de yeni bir şey değildir. Çok eskidir ve İblis’in Tanrı ve söylediği sözleri sorguladığı yere, Aden Bahçesi’ne kadar eskiye dayanır. İblis, Adem ve Havva’yı Tanrı’nın sözünü reddedip yalanı kabul etmeye ikna etmiştir. Bugün de aynı şeyi yapıyor ve İncil bizleri İblis’in yolları konusunda uyarıyor. “Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız İblis kükreyen aslan gibi yutacak birini arayarak dolaşıyor.” (1.Petrus 5:8, İncil)