headerLogo2b-18pt-myriadpro

Müslüman ve Hıristiyanlar'ın Birbirlerinin İnançları Hakkında Sahip Oldukları Temel Yanlış Anlamalar

25 image10997 heart love cross one cross long 452) Bir an için Muhammed’in görünümünü resmetmenin küfür sayılıp sayılmayacağı konusunu bir yana bırakırsak, sanırım kimsenin başkasını aşağılamaya hakkı olmadığı konusunda anlaşabiliriz. Özellikle İncil’de resmedilen ve İsa’ya iman edenler için hazır olan sevgiye erişme olanakları olduğunda. Bu ayette, nerede, bu sevgiye sahip olanların başka birini aşağıladığını görüyorsunuz?

“Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz. Sevgi haksızlığa sevinmez, gerçek olanla sevinir. Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır. Sevgi asla son bulmaz.” (1.Korintliler 13:4-8, İncil)

Doğaüstü bir şekilde bende ürün veriyor mu? Eğer İsa’ya iman ediyorsanız, evet, “Ruh'un ürünüyse sevgi, sevinç, esenlik, sabır, şefkat, iyilik, bağlılık, yumuşak huyluluk ve özdenetimdir.” (Galatyalılar 5:22-23, İncil)

Daha önce, insanların yanlış anlamaya sahip olmasının en temel nedeninin bilgi eksikliği olduğunu söylemiştim. Başkalarının neye inandığını bildiğimizi sanabiliriz ama gerçekten biliyor muyuz? İslam inancının dışında kaç kişi hadisteki resim yasağını biliyor? Özellikle Muhammed hakkında değil ama genel yasak içinde onun da dahil olduğunu? Bu kadar kışkırtıldıklarını kaçı anlıyor? Korkarım çok fazlası değil.

Müslümanlar Muhammed’e ibadet etmese de, Hıristiyanlar yaşamlarında ona karşı sahip oldukları sevgi ve yakınlığı anlamıyorlar. Müslümanlar Muhammed’i en son ve en büyük peygamber olarak görüyor ve herhangi bir insana gösterebilecekleri en büyük saygıyı gösteriyorlar. Ayrıca birçok Müslüman Muhammed’in Kıyamet Gününde kendileri adına yalvarışta bulunacağına inandıkları için açıkça ona sadık ve bağlı olduklarını ifade etmek istiyorlar. Muhammed’i eleştirmek aynı zamanda İslam yasalarına da aykırı bu nedenle Müslümanlar, başkaları Muhammed’i eleştirdiğinde zorlanıyorlar. Müslümanların Muhammed eleştirildiğinde hissettikleri acı, Hıristiyanların İsa’ya, onların inandığından daha az saygı gösterildiğinde hissettikleri acıya benziyor. Hıristiyanların bu konuda işin içinde olan duyguları anlayıp Müslümanların Muhammed’i görme biçimlerine karşı duyarlı olmaları gerekir.

III. SİYASET VE İSLAM. Çok sayıda Hıristiyan’ın İslam’da siyaset ve dinin rolleri konusunda kafalarında yanlış fikirler vardır.

26 image11935 islamic islam contribution astronomy 45Hıristiyanlar İslam’ın tümüyle kılıçla yayıldığına inanma eğilimindedir. İslam’ın yayılışının tacirler ve Müslüman Sufi misyonerler aracılığıyla olduğunu bilmeyecek kadar dünya tarihi hakkında bilgisizdirler. Bu, özellikle İslam’ın Afrika ve Güneydoğu Asya’nın bazı kısımlarında yayılmasıyla ilgili olarak doğrudur. İslam’ın bugün batıda yayılması konusunda da aynı şey doğrudur. Batılı Hıristiyanlar, insanlığın iyiliğine yapılmış katkılardan daha çok Orta Doğu’da, Akdeniz çevresinde ve Avrupa’da İslam’la ilgili savaşları bilirler. İslam’ın sanat, mimari, bilim, matematik, tıp, müzik, mühendislik ve yazına önemli katkıları olduğu halde bunlar batılılar tarafından pek bilinmez.

Aynı şekilde, çok sayıda Hıristiyan İslam’ın siyasal doğası konusunda bilgisizdir. Gerçek şu ki, tarih boyunca İslam, İslam’ın yayılması ve uygulanmasına yardım etmesi amacıyla politik araçları kullanmaktan hiçbir zaman kaçınmamıştır çünkü Müslümanlar İslam’ın yaşamın tümünü kucakladığına inanırlar.

Ne Eski Antlaşma ne de Yeni Antlaşma Yahudi veya Hıristiyanları dünyanın ulusları üzerine belli bir hükümet biçimi empoze etme konusunda teşvik etmiyor. Yahudiler ve Hıristiyanlar bir ulusun siyasal hayatına katılabilirler, katılımları inanmayanlarla eşittir. Çözüm önerilerini, akıl, adalet, eşitlik ve ulusun tüm vatandaşlarının yararı temelinde yapmak zorundadırlar. Öte yandan, gerçek Müslümanlar çözüm kararlarını Şeriat yasasına dayanarak yaparlar çünkü gerçek İslam, Allah’ın ilahi yasalarını dünyanın tüm ulusları için açıkladığını öğretir. Bunu Kuran ve Sünnet’i vererek yapmıştır. Böylece doğal olarak, Kuran ve Sünnet, Müslümanların hükümet, toplum ve dinle ilgili yaşamlarını tanımlarken temeldir.

İslam Allah’ınki dışında başka bir egemenlik kabul etmez ve sonuç olarak kendisinden başka yasa koyucu tanımaz. Tanrı’nın birliği kavramı, Kuran’da ifade edildiği biçimiyle ibadet edilen tek varlık olmasıyla sınırlı değildir. Kavramın hukuk felsefesinde kullanıldığı biçimiyle, Allah’ın eksiksiz ‘yasal egemenliği’ de vardır. Allah’ın yasal egemenliği, Kuran’da, birliği kadar açık bir şekilde vurgulanmıştır. 27 image5078 pray repent humble 45Kuran’a göre Allah’ın ilahiliğinin bu iki yüzü birbiriyle o kadar bağlantılıdır ki, birinde ki eksiklik tanrılığı kavramını zayıflatır. Camide ve siyasal alanda, insanın değil, Allah’ın egemen olması gerekir.

Evet, Hıristiyanlar politikanın İslam’daki yerini yanlış anlarlar. İslam, din olduğu kadar siyasal bir ideolojidir. Uluslar üzerinde Allah’ın siyasal egemenliğini oluşturmak ister. Siyasal bir amacı vardır ve bu amaç dünyada her ulusta dinsel ve siyasal güce sahip olmaktır. İslam itaat demektir ama sadece kişisel düzeyde değil. Eğer Müslümanlar İslam dininin yaşamın tümünü kucaklaması gerektiğine inanıyorlarsa, Allah’a itaat aynı zamanda dünyanın ulusları Allah’a itaat etmeli demektir.

Hıristiyanlar Hıristiyanlığın tarihinin büyük bir kısmı boyunca, Kilisenin siyasetle yakından ilişkili olması gerektiği görüşünün benimsendiğini unutabilirler. Yüzyıllar boyunca Kilise, siyasetin konumu için gerekli ve doğru destek için siyasal yetkinin kılıcı olarak kabul edildi. Ancak son yüzyıllarda, Hıristiyanlar siyasal süreç içinde katılımlarının ne olduğunu anlamak için Kutsal Yazılar’a baktıkça bu beklenti olması gerektiği gibi değiştirildi.