headerLogo2b-18pt-myriadpro

Cennetteki Mirasımız

13 image11916 family tree inheritance green 45Dünyasal bir gayri menkulun mirasçısı olan kişi, burayı kullanacak kadar yaşayıp yaşamayacağını bilemez. Son vasiyetimde, bizim varlıklarımızın menfaat sahibi olarak eşimi atadım. Size tuhaf gelebilir ama bazı miras yasalarına göre, eğer vasiyette adı geçmiyorsa, eşin mirası belirli bir yüzdeyle sınırlanabilir. Fakat adı geçmese bile mirastan bir pay alma hakkı elinden alınamaz. Eğer eşim benden sonra hayatta kalmazsa, sahip olduklarım çocuklarımız arasında bölüştürülecek. Onlar hayatlarını kaybetse ve ben hala yaşıyor olsam, kardeşim bizim sahip olduklarımızı miras alacak. Liste bu şekilde devam ediyor. 

Tanrı’nın sizi cennetin mirasçılarından biri olarak atamasını ister misiniz? İsa’nın peygamberden çok daha fazlası olduğu konusunda Tanrı’yla fikir birliği içinde olmanız gerekir. İsa’yı Hayrettin’in gördüğü gibi görmeniz gerekir.

HAYRETTİN

Bir gün bir arkadaşımla birlikte Hayrettin’in Trabzon’daki köyünde ziyarete gittik. Bize gördüğü bir rüyayı anlattı. Rüyadan önce Hıristiyanlık hakkında kitapçık istemek için birine yazmıştı. Bize yazmamıştı ama bu kişi sonra bize Hayrettin’in Hıristiyanlık’a duyduğu ilgiden söz etmişti. Köye vardığımız sırada bu ilgi, ilgiden daha fazlasına dönüşmüştü. İman etmiş ve İsa Mesih’in uğruna öldüğü günahkarlardan biri olduğunu ikrar etmişti. Hayrettin’in gördüğü rüya Hıristiyan inancıyla ilgili olarak okuduklarını doğrulamıştı. Rüyası yaşamının yönünü değiştirmişti. Şöyleydi:

Hayrettin köyündeki diğer herkesle birlikte çok derin ve büyük bir çukurun içindeydi. Duvarlar o kadar düz ve sertti ki kimse çukurdan dışarı çıkmak için tırmanamazdı. Herkes acınacak bir durumdaydı. Kadınlar koşuşturup bağırıp çağırıyorlardı. İnsanlar bayılıyor ve ağlıyordu. Köydeki en hikmetli kişiler bile bu karmaşadan etkilenmişti ve yüzlerinde karmaşa ve panik okunuyordu. Herkes kimsenin kurtulamayacağını biliyordu. Altı yüz kırk sekizi de mahvolacaktı.

14 image2717 rapture xxx 45Sonra Hayrettin kafasını kaldırdı ve çukurun tepesinde parlak beyaz birini gördü. Bu kişi adının İsa olduğunu ve aşağı uzun ve ipek bir ip sarkıtacağını ve herkesin buna tutunabileceğini söyledi. Tuttukları zaman onları tehlikeden kurtaracaktı. Herkes bir an durdu ve gülmeye başladı. Sonra çukurun çevresinde bir kez daha koştu ama insanlar onu azarlayıp kızdılar. Çukurun çevresinde iki kez dolaşmak saatlerini aldı çünkü büyük bir kalabalıktı ve herkesin kendisini doğru bir şekilde duyduğundan emin olmak istiyordu.

Sadece Hayrettin İsa’nın kendisinden istediğini yaptı. İnce, ipek ipi tuttu ve yukarı çekildi. Uyandığında İsa’nın kim olduğu konusunda sonunda ikna olduğunu söyledi. Hayrettin, İsa’nın peygamberden daha fazlası olduğunu anladığını söyledi. İsa Kurtarıcıdır!

Tanrı’nın sizi cennetin mirasçılarından biri olarak atamasını ister misiniz? İsa’nın peygamberden çok daha fazlası olduğu konusunda Tanrı’yla fikir birliği içinde olmanız gerekir. İsa’yı Hayrettin’in gördüğü gibi görmeniz gerekir. Eğer onun gibi görürseniz, miras hakkınız olan cennete güvenli bir şekilde kesin olarak götürüleceksiniz. “Bu miras sizin için göklerde saklıdır.”

CENNETİN MİRASÇILARI OLMAK NE BÜYÜK ONUR!  

“Seyrederken ellerinin eseri olan gökleri, oraya koyduğun ayı ve yıldızları. Soruyorum kendi kendime: “İnsan ne ki, onu anasın. Ya da insanoğlu ne ki, ona ilgi gösteresin?” (Mezmur 8:3-4, Eski Antlaşma)

Yaratıcısı tarafından insana bahşedilen onuru düşündüğümde aklıma Eski Antlaşma’daki bu ayetler geldi. Mezmurcunun, bizim gibi önemsiz varlıkları bu denli bereketleyen Tanrı’nın büyüklüğünü düşünmesine neden olan neydi acaba? Muhtemelen berrak bir gecede ayı ve yıldızları görebildiği göklere baktı. Yaratılışın enginliği içinde insan nasıl da minicik bir atom gibi görünüyor! Üzerinde yaşadığımız bu yerküre, güneş sistemiyle kıyaslandığında ne kadar büyüklükte? Peki ya, güneş sistemi diğer yıldız şehirleriyle kıyaslandığında? Ve bu galaksiler, güçlü Hubble Uzay Teleskobu tarafından gözlemlenen 3.000 görünür galaksiyle kıyaslandığında? Ve bu görünebilir galaksiler, evrendeki yüz milyarlarca galaksiyle kıyaslandığında?

Ama şimdi bir an için göklerdeki harikaları bir yana bırakın. Şu anda olduğu haliyle İsa’ya bakın. Bir gün Roma çivilerinin üzerinde delik açtığı ve çarmıha astığı ellerine ve ayaklarındaki yara izlerine baktığımda deneyim edeceğim sevinç ve hayretin aynısını yaşayacak mısınız?

Bunu benim için mi yaptın, ya Rab? Senin gibi biri, benim gibi biri için BUNUN gibi bir şey mi yaptı?  

Günah sorunumuzu tamamıyla ve nihai olarak ortadan kaldırmak için Yaratıcımız’ın gezegenimizi ziyaret ettiğini düşünün! Böylesi bir mirasa sahip olmaya layık mıyız? ‘Varan’ adında, bu cennet otobüsünde bir numaralı koltuğa oturmaya layık mıyız? Bizlere İsa gibi bir Kurtarıcı bahşeden Tanrı’nın büyüklüğünü kim ölçebilir? Bunu ifade edecek söz yoktur. Armağanın değerini ve bu armağanla gelen merhameti anlatmaya yetecek tarifi ifade edecek bir dil yoktur.

“Sözle anlatılamayan armağanı için Tanrı'ya şükürler olsun!” (2.Korintliler 9:15, İncil)