headerLogo2b-18pt-myriadpro

Kim Olduğunu Sanıyorsun? Tanrı mı?

07 image12283 exclamation mark 45İsa, kendine özgü, eşsiz bir şekilde Tanrı’nın beden almış hali mi? Üzerinde biraz düşünün. İsa öğrencilerine şu sözleri söylediğinde, dünyadaki bütün din sistemlerinin “Tanrı’yla barışmanın yolları”na meydan okumuş oldu,

“İsa, "Yol, gerçek ve yaşam Ben'im" dedi. "Benim aracılığım olmadan Baba'ya kimse gelemez.” (Yuhanna 14:6). Ne kadar da cüretkar! Şayet siz de tam olarak böyle bir karşılık verdiyseniz, tepkinizi anlıyorum. Ya cüretkar ya da söyledikleri gerçek. İsa, Tanrı’ya giden yolun artık İbraniler’in On Emri, Katolikler’in Yedi Sakramenti, Budistler’in Dört Soylu Gerçeği ve Sekiz Katlı Yol ya da gezegenimiz üzerindeki başka herhangi bir din biçiminin olmadığını söylüyor.

İsa’nın döneminde yaşamış olan din önderlerinin neden bu kadar öfkelendiklerini anlıyor musunuz? İsa, insanın bir dizi dini aktivitelere uyarak Tanrı’ya ulaşma çabasına bir son vermek için geldiğini söyledi. “Yol benim” dedi İsa. İsa’nın öğrettiği bu gerçeği ve bunun getirdiği özgürlüğü kucaklayabiliriz. Ya da Katolik akrabalarımın yaptığı gibi, bir ölçüde kendilerine teselli olduğu ve emniyet hissi verdiği için dini inançlarımıza tutunabiliriz. Ama aynı anda ikisini yapamayız. Tanrı’yla doğru bir ilişkiye sahip olmak için HEM İsa’yı HEM DE belirlenmiş bir dini görevler listesini izleyemeyiz.

Yol Tanrı’dır ve bu dizide göreceğimiz gibi, İsa Tanrı’dır. Bunun anlaşılması zor mu? Tabii ki öyle. “Kuşkusuz Tanrı yolunun sırrı büyüktür. O, bedende göründü.” (1.Timoteos 3:16)

O halde, İsa’ya bu şekilde davranma hakkını veren neydi? İsa kimdi ki, Tora’yı yeniden yorumlayacaktı, dini geleneklere meydan okuyup insanın dinsel düşüncesinin merkezinde kendinin olması gerekiyormuş gibi davranıyordu? Tanınmış bir Hıristiyan yazar şöyle yazıyor, “İsa’nın öğretişlerinin en önemli özelliği, kuşkusuz, sıradışı bir şekilde ben-merkezci oluşudur. Nitekim, sürekli olarak kendisinden söz ediyordu.” (1)

Şayet İncil’i okuduysanız, bunu bilirsiniz. Bunlara benzer ifadeler kullandı,

08 image12285 minimalist black text1 45- "Ben dünyanın ışığıyım. Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur." (Yuhanna 8:12)

- "Gökten inmiş olan diri ekmek Ben'im. Bu ekmekten yiyen sonsuza dek yaşayacak. Dünyanın yaşamı uğruna vereceğim ekmek de benim bedenimdir." (Yuhanna 6:51)

- "Babanız İbrahim günümü göreceği için sevinçle coşmuştu. Gördü ve sevindi." Yahudiler, "Sen daha elli yaşında bile değilsin. İbrahim'i de mi gördün?" dediler. İsa, "Size doğrusunu söyleyeyim, İbrahim doğmadan önce ben varım" dedi. (Yuhanna 8:56-58)

- "Yaşam ekmeği Ben'im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz." (Yuhanna 6:34)

- "Diriliş ve yaşam Ben'im." (Yuhanna 11:25)

Hatta, İbrani Kutsal Yazıları’nın, yani Kutsal Kitap’ın Eski Antlaşma bölümünün tamamının kendisi hakkında olduğunu ileri sürecek kadar ileri gitti!

1. Örnek - “Kutsal Yazılar'ı araştırıyorsunuz. Çünkü bunlar aracılığıyla sonsuz yaşama sahip olduğunuzu sanıyorsunuz. Bana tanıklık eden de bu yazılardır! Öyleyken siz, yaşama kavuşmak için bana gelmek istemiyorsunuz.” (Yuhanna 5:39-40)

2. Örnek - “İsa onlara, "Sizi akılsızlar! Peygamberlerin bütün söylediklerine inanmakta ağır davranan kişiler! Mesih'in bu acıları çekmesi ve yüceliğine kavuşması gerekli değil miydi?" dedi. Sonra Musa'nın ve bütün peygamberlerin yazılarından başlayarak, Kutsal Yazılar'ın hepsinde kendisiyle ilgili olanları onlara açıkladı.” (Luka 24:25-27)

İsa’nın öğretişlerinde kişisel zamirin (Ben, ben, ben- beni, beni beni) önemini rahatsız edici bulabilirsiniz. İnsan için en önemli erdemin alçakgönüllülük olduğunu söyleyen biri nasıl olur da her zaman kendisi hakkında konuşabilir? İsa’nın yaptığı şey kendisini dünyadaki din önderlerinin hepsinden ayırmak. Kendilerini sildiler, kendilerinden uzağa, öğretişlerine işaret ettiler. 09 image12286 jesus exalt worship 45Öte yandan, İsa kendisini öne çıkarttı ve öğrencilerinin iman etmesi, sevmesi ve itaat etmesi gereken kişi olarak kendisini gösterdi. Şayet İncil’i okuduyanız, İsa’nın kendisinin eşsiz olduğuna inandığını kuşkuya yer bırakmayacak şekilde biliyorsunuzdur. Dünya gezegeninin ruhsal topraklarında Tanrı’nın büyük değişimler yaratmasının aracısı olduğuna inandı.

Şimdi paylaşacağım gözlemi yaparken sizi gücendirmek istemiyorum ama bunu söyleyen aslında ben değilim. Size İsa’nın söylediklerini anlatıyorum. O’na kulak verin, bana değil. İsa’nın söylediği, dinin artık lüzumsuz hale geldiği. Lüzumsuz mu? Evet, İsa, insanın bir dizi dini aktivitelere uyarak Tanrı’ya ulaşma çabasına bir son vermek için geldiğini söyledi. “Yol benim” dedi İsa. Artık Tanrı’ya giden yolumuz olması için dine ihtiyacımız yok, çünkü Tanrı bize geldi! Aramızda yürüdü, gerçek bir insan yaşamının acısını ve zevkini, yarasını ve hayalkırıklığını deneyim etti. İsa bu nedenle, insanların cennette sonsuz yaşama geçeceği kapının kendisi olduğunu ileri sürdü.

“Kapı Ben'im. Bir kimse benim aracılığımla içeri girerse kurtulur.” (Yuhanna 10:9)

Bazı insanlar İsa’nın bu tür ifadelerini gördüklerinde kafaları karışıyor. Neden mi? Bu sözler, mütevazi ve sevecen bir insan olarak gördükleri bir kişinin kibirli bir dışlayıcılık tutumu olduğunu ortaya koyuyor. İsa kendisinin aracılığı olmadan kimsenin Tanrı’ya gelemeyeceğini söyleyecek kadar kendine önem veriyor olabilir mi?