headerLogo2b-18pt-myriadpro

İsa ve Adlarının Cennette Yazılmış Olmasından Ötürü Duyduğu Sevinç

İsa’nın buyruklarından hiçbiri, Tanrı’nın O’nun gibi çaresiz, ihtiyaç içinde bir peygamber için yapabileceklerine inandıkları üzerine kurulu değildi. Kendi ilahi egemenliğine göre ne yapacağını söylüyordu. İsa’nın açıklamasına kulak verin:

“Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir. Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var.”  (Yuhanna 10:11, 18, İncil)

04 image11054 still the storm sea jesus sharpened 45Kutsal Kitap’tan İsa’nın yetkisini sergileyen pekçok örneğe bakabilirdik. Bugünkü hikayemizde bunlardan biri var ama daha önce söylediğim gibi İsa’nın gücü ve yetkisiyle ilgili bir olay var ki, benim en sevdiğim örnek budur. Burada kısaca bahsedeceğim çünkü bu web sitesinde başka bir yerde anlatılmıyor. İsa ve öğrencileri bir teknedeler ve Celile Gölü’nü geçiyorlar. Aniden bir fırtına çıkar ve sakin su şiddetle çalkalanmaya başlar. Gölden yükselen dev dalgalar tekneyi dövmeye başlar. Şöyle anlatılıyor:

“Bu sırada büyük bir fırtına koptu. Dalgalar tekneye öyle bindirdi ki, tekne neredeyse suyla dolmuştu.”  (Markos 4:37, İncil)

Doğru resmi görmeniz çok önemli olduğu için kendinizi teknede hayal etmenizi istiyorum. Sağlam bir tekne olsa da, üç metrelik dalgalarla başa çıkamıyor. Burnundan doğrudan su duvarına çarpıyor. Dalgaların gücü tekneyi öyle kaldırıyor ki teknenin ucu göğe doğru bakmaya başlıyor. Teknenin ters döneceğini düşündüğünüz o anda tekne bir kez daha başka bir dalganın oluşturduğu vadiye giriyor. İki düzine el gemi direğine sizinkilerle birlikte sımsıkı yapışmış. Teknedeki tüm arkadaşlarınızın kafaları ıslanmış ve gözleri büyümüş. Kulağınızı İsa’nın yatıştıran sesine göre ayarlıyorsunuz ama tek duyduğunuz çığlık ve dua. Birdenbire fark ediyorsunuz- İsa yok! Gemi direğinde değil. Kenara tutunmuyor. Nerede? Sonra dönüp bakıyorsunuz. İsa teknenin kıç tarafında kıvrılmış uyuyor!

Şaşırsanız mı kızsanız mı bilemiyorsunuz, bu nedenle ikisini de hissediyorsunuz. Böyle bir zamanda nasıl uyuyor?

“İsa, teknenin kıç tarafında bir yastığa yaslanmış uyuyordu. Öğrenciler O'nu uyandırıp, "Öğretmenimiz, öleceğiz! Hiç aldırmıyor musun?" dediler.” (Markos 4:38, İncil)

Öğrencilerin paniğe kapılmasına neden olan fırtına, İsa’nın uykusunu getirmişti. Öğrencilerin gözlerinin korkuyla fal taşı gibi açılmasına neden olan şey, O’nun uykusunu getirdi. Tekne sanki İsa’yı izleyenler için bir mezar olacak gibi görünüyordu. İsa’ya öyle görünmüyordu. Nasıl böyle bir fırtına sırasında uyuyabilirdi? Bunun yanıtı basit- fırtına O’nun kontrolündeydi.   

05 image11059 still the storm sea jesus 45“İsa kalkıp rüzgarı azarladı, göle, "Sus, sakin ol!" dedi. Rüzgar dindi, ortalık sütliman oldu.  İsa öğrencilerine, "Neden korkuyorsunuz? Hala imanınız yok mu?" dedi.
Onlar ise büyük korku içinde birbirlerine, "Bu adam kim ki, rüzgar da göl de O'nun sözünü dinliyor?" dediler.”  (Markos 4:39-41, İncil)

İnanılmaz. İsa sihirli bir takım sözler söylemiyor ya da sihirli bir değnek sallamıyor. Göklerden melekler çağrılmıyor çünkü yardıma ihtiyacı yok. Çılgına dönmüş su, anında sakin sulara dönüşüyor. Anında yatışıyor. Küçük bir dalga bile yok. Bir damla bile yok. Ani bir rüzgar yok. Göl bir anda çalkalanan bir selden, sakin bir göle dönüşüyor. Öğrencilerin tepkisi ne oldu?

“"Bu adam kim ki, rüzgar da göl de O'nun sözünü dinliyor?" dediler.” 

Daha önce hiç böyle bir adamla karşılaşmamışlardı. Siz de karşılaşmayacaksınız. Dalgalar O’nun kulu ve rüzgarlar hizmetkarıydı. Bunlar İsa’nın denizci arkadaşlarının göreceklerinin sadece başlangıcıydı. Bunu İncil’de okuyabilirsiniz. Cennete geri dönmeden önce Romalı askerlerin başında nöbet tuttuğu mezardan ölümden dirilecekti. Öğrenciler cinlerin domuzlara girdiğini, sakatların dans ettiğini ve cesetlerin yaşayan soluk alıp veren insanlara dönüştüğünü görecekti.

“Halk O'nun öğretişine şaşıp kaldı. Çünkü onlara din bilginleri gibi değil, yetkili biri gibi öğretiyordu.
Tam o sırada havrada bulunan ve kötü ruha tutulmuş bir adam, "Ey Nasıralı İsa, bizden ne istiyorsun?" diye bağırdı. "Bizi mahvetmeye mi geldin? Senin kim olduğunu biliyorum, Tanrı'nın Kutsalı'sın sen!"
İsa, "Sus, çık adamdan!" diyerek kötü ruhu azarladı.
Kötü ruh adamı sarstı ve büyük bir çığlık atarak içinden çıktı.
Herkes şaşıp kaldı. Birbirlerine, "Bu nasıl şey?" diye sormaya başladılar. "Yepyeni bir öğreti! Kötü ruhlara bile yetkiyle buyruk veriyor, onlar da sözünü dinliyor."”  (Markos 1:22-27, İncil)

06 image11033 authority power world in hand blue 45Öğrencilerin İsa için ölmeye hazır olmaları şaşırtıcı mı? Daha önce hiç böyle bir güç görmemişlerdi. Hiç böyle bir yücelik görmemişlerdi. Sanki bütün evren İsa’nın krallığı gibiydi. Bu nedenle, Yeruşalim’den başlayarak dünyanın her yerinde yetkisini ilan etmeye başlamaları doğru olacaktı. Buna Türkiye çevresinde birinci yüzyılın sonlarında bazı geziler de dahildi. Şimdi, yirmi birinci yüzyılda, yine İsa’nın isteğiyle, aynı ülkede birkaç bin gezi daha gerçekleştirilecektir. Neden mi? Türkiye’de İsa’ya iman edenlerin varlığı ve İncil’i tanıtma etkinlikleri kötü mü? Basının resmettiği gibi mi? Haçlı Seferlerinin korkunç faaliyetleri dünyanın bu kısmında yeniden mi tekrarlanıyor?

Haçlı Seferleri hakkında bir şeyler söylememe izin verin. İncil’in hiçbir yerinde Hristiyanlar’ın inançlarını kılıçla yaydıklarını bulamazsınız. Sevgi hakkında okursunuz. Düşmanlarınızı sevmek hakkında okursunuz. Başkalarını öldürmek veya başkalarına zarar vermek hakkında okumazsınız. Haçlı Seferleri tarihte yaşanmış son derece üzücü bir gerçektir ama zalimlikle, nefretle dolu eylemleri ve cinayetleri Tanrı’ya itaatle değil, itaatsizlikle gerçekleştirildiğini söylememe izin verin. Yeruşalim yolunda insanları doğrayıp, tecavüz ederken ve öldürürken Tanrı’nın isteğini yerine getirmiyorlardı. Gerçek Hristiyanlar, sözde imanları adına yapılan ve üç yüzyıl süren savaşlara iğrenerek bakarlar, zira bu seferler İsa Mesih’in öğretişlerine doğrudan bir itaatsizlik olarak gerçekleştirildi.