headerLogo2b-18pt-myriadpro

İsa ve Katı Yürekli Din Önderleri

09 image11241 lipstick collar evil framed sharpened 45Başkaları, Tanrı’nın, çocuklarının üzerine titreyen bir ebeveyin gibi olduğunu ve çocuklarının kötülükleri karşısında kör olduğunu varsayarlar. Yanlış. Arkadaşlarımın çoğu Tanrı’nın bizi, kötülüğümüze kızamayacak kadar çok sevdiğinde ısrar ediyor. Sevgisinin, kötülüğe her zaman kızgın olduğunu anlamıyorlar. Nasıl bir baba oturup çocuğunun kendisine acı vermesine izin verir? Nasıl bir Tanrı, bunun aynısını yapar? Zina ettiğimizde Tanrı’nın kıkırdadığını ya da cinayet işlediğimizde kıs kıs güldüğünü mü düşünüyoruz? Sapkın zevklere dayanan televizyon programları yaptığımızda Tanrı’nın kafasını başka bir tarafa çevirdiğini mi düşünüyorsunuz? Ben öyle düşünmüyorum.

Tanrı size karşı öfkeli mi?

Tanrı, haklı olarak öfkeli. Tanrı, insanları mahveden kötülüğe karşı öfkeli. Tanrı, insanları mahveden kötülüğe karşı öfkeli olduğu halde Tanrı insanlara karşı öfkeli değil. Size kızgın değil. Fakat, Tanrı, Tanrı olduğu sürece kötülük yüzünden yok olan yaratılışına karşı kayıtsız kalamaz. Soru, ‘Seven Tanrı nasıl kızgın olabilir?’ değil, ‘Seven Tanrı nasıl bundan daha azını hissedebilir?’ olmalıdır. İsa bu nedenle havradaki din önderlerine ya da dini gereklerini yerine getirip aralarında acı çeken bir cana sırtını dönen insanlara göz yummuyor. (Kötülüğü Tanrı Mı Yarattı? adlı yazıyı okumak isteyebilirsiniz. ‘Hayır, Tanrı kötülüğü yaratmadı’ derken soruya tatmin edici bir yanıt vermedim. Bu yazıya bir bakın. Eğer kötülüğü Tanrı yaratmadıysa neden kötülük var ve kökeni nedir?) 

Din önderleri İsa’nın eli sakat adamı iyileştirmesine nasıl karşılık verdi?

“Bunun üzerine Ferisiler dışarı çıktılar, İsa'yı yok etmek için Hirodes yanlılarıyla hemen görüşmeye başladılar.” (Markos 3:6, İncil)

10 image8279 crowd people conversation longer cloaks dark sharpened 45Bu din önderlerinin ikiyüzlülüğünü düşünün. Pis kokusu göklere kadar ulaşıyor. İsa’yı nasıl öldürebileceklerini planlamaya başladılar. Adamın iyileştirilmesini onaylamazken, şifa verenin öldürülmesini haklı çıkarabiliyorlar! Bu din önderleri, insanlara karşı bitmez tükenmez merhameti ve kendi karanlıklarını açığa çıkaran ışığı nedeniyle İsa’dan nefret ediyorlardı. 

Havrada mesele, eli sakat adamın iyileştirilmesi değildi. İyileştirme nasıl bir ‘iş’ti? Burada, hastanede el üzerinde ameliyat yaparken cerrahın gösterdiği gayretten söz etmiyoruz. Ameliyattan önce ellerini temizlenmesi, aletlerin kaldırılması, tüplerin takılması, monitorların ayarlanması, rapor kartlarının doldurulması ‘iş’ sayılabilir. Diyelim ki, sırf tartışma olsun diye, Şabat Günü’nde ‘iş’ yapmamak gerektiği için bu gibi bir ameliyat Şabat Günü’nden sonra yapılmalıdır. Fakat, İsa’nın yaptığı, hiç çaba göstermeden şifa vermekti. İsa, sözüyle adamı iyileştirdi. Din önderleri o sabah havrada çok şey söyledi. İsa’nın sözlerinden biri adamın iyileşmesiyle sonuçlandı. İsa’nın yaptığının, Şabat Günü kaçınılması gereken ‘iş’ türünden sayılması akla uygun değildir.  

Din önderleri İsa’dan nefret ediyorlardı çünkü onları paylamıştı ve ikiyüzlülüklerini açıkça ortaya çıkarmıştı. Bu adamlar, İsa’nın onları açıkça azarlamasına neden olan günahlarını bırakmak yerine, suç işlemeyi tercih edeceklerdi, Mesih’i öldürmek pahasına. İsa’dan nefret etmelerinin bir diğer nedeni, İsa’nın halkın yüreğini kazanıp, kendilerinin halk üzerindeki etkisinin azalmasına neden olmasıydı. Buna kıskançlık etkeni diyebilirsiniz.

Bu adamların İsa’ya karşı muhalefetlerinin giderek artmasının sonucu sizce ne olur? İsa’yla ilgili insanın isteği mi yoksa Tanrı’nın isteği mi gerçekleşecek? İşte size birkaç ipucu:

İPUCU #1 – İlk olarak, İsa’nın gelişinden 700 yıl önce İsa’nın yaşayacaklarını önceden bildiren bir peygamberlik sözünü bazı ayetlerden alıntı yapacağım. Bunların hepsi Tanrı’nın iradesi ve tasarısı içinde gerçekleşmiştir:

“İnsanlarca hor görüldü, yapayalnız bırakıldı. Acılar adamıydı, hastalığı yakından tanıdı. İnsanların yüz çevirdiği biri gibi hor görüldü, ona değer vermedik. Aslında hastalıklarımızı o üstlendi. 11 image8457xx crucifixion 45Acılarımızı o yüklendi. Bizse Tanrı tarafından cezalandırıldığını, vurulup ezildiğini sandık. Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi, bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza ona verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk. Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık, her birimiz kendi yoluna döndü. Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi.” (Yeşaya 53:3-6, Eski Antlaşma) 

Son ayetteki italik sözcüğü gözden kaçırmayın. Bu peygamberlik kimden söz ediyor?  Yanıtımızı bu ayetlerde buluyoruz. Kendisine ‘Acılar Adamı’ denilecek olanı kast ediyor. O’nun yaralarıyla şifa bulduğumuz söyleniyor. Şunu bir hayal edin! Kalabalıklar İsa’nın bir dokunuşu ya da sözüyle fiziksel olarak iyileşiyordu. Ruhsal şifamız farklı bir şekilde güvence altına alınır. Günahlarımız, Tanrı’yla ilişkimizi lekelemiş olan günahlarımızla ilgilidir. Ruhsal olarak iyileşmemizi güvence altına almak için bu Acılar Adamı ölecektir. Bilerek ve isteyerek ölecek ve üçüncü gün ölümden dirilip bir daha ölmeyecek. Hepsi din önderlerinin kıskançlığı nedeniyle mi? Hayır, insanın kurtuluşuyla ilgili bu tasarı İsa’nın dünyaya gelmesinden 700 yıldan çok daha önce tasarlanmıştır. Ezelden beri tasarlanıyordu.