headerLogo2b-18pt-myriadpro

İsa’nın İkinci Gelişi: Birinci Aşaması

28 image11737 armageddon tribulation jesus 45Bunlar, Kutsal Kitap’ın Vahiy adı verilen peygamberliksel kitabının altı ve on dokuzuncu bölümleri arasında gerçekleşen yargıların sadece birkaçıdır. On sekizinci bölüm boyunca bir yargı dalgası gerçekleşiyor. Hakkında duyduğunuz bir olay, İsa’nın dünyaya döner dönmez savaşacağıyla ilgili olabilir. İncil’den bu dönemle ilgili ayetleri daha önce aktarmıştım. 

“Bütün bunlar Rab İsa alev alev yanan ateş içinde güçlü melekleriyle gökten gelip göründüğü zaman olacak. Rabbimiz İsa, Tanrı'yı tanımayanları ve kendisiyle ilgili Müjde'ye uymayanları cezalandıracak. Böyleleri Rab'bin varlığından ve yüce gücünden uzak kalarak sonsuza dek mahvolma cezasına çarptırılacaklar. Bütün bunlar Rab'bin kendi kutsalları arasında yüceltilmek ve bütün imanlılarda hayranlık uyandırmak üzere geldiği gün olacak.” (2.Selanikliler 1:7-10, İncil). Bu ayetlerde söz edilen alev alev yanan ateş, bırakılmak üzere olan ateşli yargıyla ilgili. 

Bu savaş hakkında düşünürken, aklımızda tutmamız gereken iki düşünce vardır.

1) Tanrı öç aldığında, bu kin gütme değil, doğrulukla karşılık vermektir. ‘Ödeşmek’ değildir, Tanrı’nın kutsal karakterinin gerektirdiği cezanın verilmesidir. Tanrı’nın kötü insanların ölümünden zevk almadığını söyleyen ayeti okuduğumuzda bunu hatırladık. 

2) Günahı cezalandırmayan Tanrı, Tanrı değildir. Sevgi Tanrısı’nın günahı cezalandırmaması gerektiği düşüncesi Tanrı’nın kutsal ve adil bir Tanrı olduğu gerçeğini gözardı ediyor. Ahlaki açıdan doğru olanı yapmak zorunda. Doğasına aykırı davranamaz.

29 image11739 armageddon tribulation jesus 45Ürdün Irmağı’nın batısında, Kuzey Orta Filistin’de büyük bir savaş başlıyor. “Bunlar doğaüstü belirtiler gerçekleştiren cinlerin ruhlarıdır. Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'nın büyük gününde olacak savaş için bütün dünyanın krallarını toplamaya gidiyorlar…Üç kötü ruh, kralları İbranice Armagedon denilen yere topladılar.” (Vahiy 16:14, 16, İncil)

Ürdün Irmağı’nın batısında, Nasıra’nın on beş kilometre kadar güneyinde ve Akdeniz kıyısından yirmi iki kilometre kadar içeride bulunan Megiddo tepesi İsrail’in birçok savaşına ev sahipliği yapmış bir geniş düzlüktü. Bunları Eski Antlaşma’nın Hakimler, 1. Samuel, 2. Krallar, 2. Tarihler ve Yoel kitaplarından okuyabilirsiniz.

ARMAGEDDON

Bu savaş, İsa’nın ikinci gelişinin ikinci aşamasından hemen önce gerçekleşen münferit bir olay değildir. Aksine, son üç buçuk yılda, sıkıntı döneminin son yarısına kadar yayılan bir kampanyadır. Armageddon’daki toplanmada doruk noktasına çıkan olaylar, Tanrı tarafından tek bir, birbiriyle bağlantılı kampanya olarak görülüyor. Armageddon dünyanın dört bir yanından orduların bir araya geleceği yer gibi görünüyor. Ben Armageddon’dan savaşın bütün Filistin’e yayılacağına inanıyorum. 

Bu olayla ilgili olarak bilinmesi gereken en önemli şey nedir? Eski Antlaşma ve Yeni Antlaşma’da, hakkındaki peygamberlikleri inceledikten sonra şu sonuca vardım. Rab İsa’nın, dünya üzerinde Mesih ve Kral olarak egemenlik sürme hakkına meydan okuyan her düşman gücü yok ettiğinin farkında olmalıyız.

İsa, kendisinin çarmıha gerilip gerilmeyeceğine karar verme yetkisine sahip Roma Valisi’nin karşısında durduğunda şöyle dedi: 

İsa, "Benim krallığım bu dünyadan değildir" diye karşılık verdi. "Krallığım bu dünyadan olsaydı, yandaşlarım, Yahudi yetkililere teslim edilmemem için savaşırlardı. Oysa benim krallığım buradan değildir."
Pilatus, "Demek sen bir kralsın, öyle mi?" dedi.
İsa, "Kral olduğumu sen söylüyorsun" karşılığını verdi. "Ben gerçeğe tanıklık etmek için doğdum, bunun için dünyaya geldim. Gerçekten yana olan herkes benim sesimi işitir.” (Yuhanna 18:36-37, İncil)

30 image11740 jesus pilate kingdom 45Yahudi din önderleri İsa’yı dünyasal bir egemenlik kurmaya girişmekle ve Sezar’a karşı ayrılıkçılığı kışkırtmakla suçladılar. İsa, bu verdiği cevabında, egemenliğinin bu dünyadan olmadığını söylüyor. Yani dünyasal krallıklarla aynı doğaya sahip değildir. Aynı amaçla ortaya çıkmadı veya aynı plana göre yönetilmedi. Dünyanın krallıkları silahlarla savunulur. Orduları vardır ve savaşırlar. İsa’nın egemenliği bu tür olsaydı, kendisini izleyen kalabalıkları savaş için kışkırtırdı. Yeruşalim’de kendisini karşılayan kalabalıkları silahlandırırdı. Oysa, İsa’nın egemenliği insan yüreği üzerindeydi.

İsa, kral olduğunu itiraf etti fakat Yahudiler’in kendisini suçladığı türden bir kral değil. O’nun egemenliği gücünü ve yetkisini dünyadan almaz. Dünyadaki bu son savaşta İsa’ya karşı olanlar bunu çabucak fark edecekler!!!

PEKİ YA ŞİMDİ NE OLACAK?

Tanrı’nın dünyada bir egemenlik kuracağı bir sır değildi. İnsan tarafından işlenen ilk günahla Tanrı’nın egemenliğine meydan okunduğundan beri, Tanrı’nın amacı, kendisinin üzerinde egemenlik süreceği bir krallığın kurulmasıyla egemenliğini göstermekti.  

Tanrı, İsrail’de, Tanrı’nın egemen olarak tanındığı bir teokrasi kurdu. Fakat ulus, ülkedeki bir büyük ve artan yozlaşma sırasında başkaldırdı. İsrail’i teokrasi altında yöneten son hakim Samuel’di.

“Bu yüzden İsrail'in bütün ileri gelenleri toplanıp Rama'ya, Samuel'in yanına vardılar.
Ona, “Bak, sen yaşlandın” dediler, “Oğulların da senin yolunda yürümüyor. Şimdi, öteki uluslarda olduğu gibi, bizi yönetecek bir kral ata.” Ne var ki, “Bizi yönetecek bir kral ata” demeleri Samuel'in hoşuna gitmedi. Samuel RAB'be yakardı.
RAB, Samuel'e şu karşılığı verdi: “Halkın sana bütün söylediklerini dinle. Çünkü reddettikleri sen değilsin; kralları olarak beni reddettiler. Onları Mısır'dan çıkardığım günden bu yana bütün yaptıklarının aynısını sana da yapıyorlar. Beni bırakıp başka ilahlara kulluk ettiler.” (1.Samuel 8:4-8, Eski Antlaşma)