headerLogo2b-18pt-myriadpro

Bilim Tanrı’nın Var Olmadığını Kanıtladı mı? Bilim İnsanlarının Size Zorbalık Yapmalarını Kabullenmeyin!

13 iii science19 temp5 45Bilimin her şeyi kanıtlayabileceğini sık sık işitiyorum- kanıtladığını değil, kanıtlayabileceğini. Gerçek şu ki, bilimin ve bilimsel yöntemin yapabilecekleri sınırlıdır. Bilimsel yöntem, neyin doğru olma olasılığının daha fazla ve neyin doğru olma olasılığının daha az olduğunu belirlemede mantık süreçleri kullanmakla ilgilidir. Ama tüm bunlar doğal fenomenler için geçerlidir. Bilim sadece doğayla ilgilidir. Doğaüstü olan, doğanın dışındadır ve bu nedenle bilimin kanıtlama becerilerinin dışında kalır. Söz konusu doğaüstü olan olduğunda, bilim bildikleriyle başlayıp (hiçbir şey bilmemektedir) ve bunun üzerine kurmaya devam edemez; devamlı bilgisine, gözlem ve deneylerden öğrendiklerini katmaya devam edemez. 

Bilim insanı olduğum için Tanrı’ya inanamam.

İnsanların sahip olduğu genel bir yanlış düşünce, bilim insanlarının Tanrı’ya inanamayacağıdır. Birçok bilim insanı böyle söylüyor. Evet, Tanrı’ya inanmayan bilim insanları var ama bu, bilim insanı oldukları için değil, sadece Tanrı’ya inanmayan insanlar oldukları içindir. Bu yazıdan da görebileceğiniz gibi bilim insanı olmak Tanrı’ya inanmamak için yeterli bir neden değil.

Bilime ya da bilim insanlarına karşı mıyım? Kesinlikle hayır. Üniversitede en sevdiğim ders astronomiydi. Bu ders için sınıfta ders görüyor ve haftada bir akşam üniversitenin büyük teleskobundan gökyüzünü inceliyorduk. Bilimin galaksimiz, güneş sistemimizdeki gezegenler, meteorlar, kuyruklu yıldızlar ve …evet…yıldızlar hakkında neler keşfettiğini öğrenmek heyecan vericiydi. Ne kadar çok yıldız. Gökyüzünde küçücük iğne başı gibi görünüyorlardı.

Seyrederken ellerinin eseri olan gökleri,
Oraya koyduğun ayı ve yıldızları,
Soruyorum kendi kendime:
“İnsan ne ki, onu anasın,
Ya da insanoğlu ne ki, ona ilgi gösteresin?” (Mezmur 8:3-4, Eski Antlaşma)

14 homepage person 42 45Yaratılışın enginliği karşısında insan ne kadar önemsiz görünüyor. Fakat yine de Yaratıcımız bizleri tanıyor, hatırlıyor, bereketliyor ve bir arkadaşın başka bir arkadaşı ziyaret ettiği gibi ziyaret ediyor (eğer onu buyur edersek). Biliyorum bu size garip geliyor ama İncil’i okuyan herkes Tanrı’yı kişisel olarak tanıyıp sevgisini deneyim edebileceğimizi bilir. Hıristiyanlığın özünde kişi ve Tanrı arasında ilişki vardır. İsa’ya inanan birisi Tanrı’yı uzaktan tanıyan birisi olmaktan çıkıp O’nu doğrudan ve yakından tanıyan birisi olmaktadır. Hıristiyanlık Tanrı’yı tanımaktır. Ölümde dahi sona ermeyen dinamik bir ilişkidir.

“Sonsuz yaşam, tek gerçek Tanrı olan seni ve gönderdiğin İsa Mesih'i tanımalarıdır.” (Yuhanna 17:3, İncil)

Bilim bizlere içinde yaşadığımız dünya hakkında pek çok şey öğretti ve bu benim için inanılmaz, hayret verici bir şey! Bilim insanları, ölçülebilir, öngörülebilir ve maddi nesnelerin düzenli operasyonuyla çalışırken, inanılmaz işler çıkarıyorlar. Örneğin, maddenin en küçük parçasını düşünün. Maddenin en küçük parçası, maddenin temel yapı taşıdır. Bir araya geldiklerinde atom içindeki proton ve nötronları oluştururlar. Maddenin bu en küçük partiküllerinin bilimsel deneylerle keşfedilebilir olması gerçekten inanılmaz bir şey.

Eğer bilim bunu bize açıklayamazsa, kimse açıklayamaz!

Bazıları, bilim bize bir şeye inanma konusunda bir neden vermediği takdirde inanmak için iyi bir nedenimiz olamayacağı görüşündeler. Bu bilimciliğin yanlış varsayımıdır. Dünya hakkında birşeyler öğrenmenin tek yolunun bilim olduğu görüşünü asla kabul etmeyin. Richard Dawkins gibi ateist bilim insanları çizgiyi geçip Tanrı hakkında felsefe yapmaya başladığında artık bilim insanı olarak konuşuyor olmazlar. En temel düzeyde bilimin hedefi doğal olaylar için en iyi doğal açıklamaları araştırmaktır.  

15 image10850 science research lab 45Richard Dawkins ne dedi? “Doğa üstü bir yaratıcı, bir Tanrı, olup olmadığı sorusu, cevaplamamız gereken en önemli [sorulardan] biridir. Bence bu bilimsel bir soru. Benim cevabım hayır. ” (9) Söylediğinin aksine, Tanrı’nın varlığını çürütmek için bilimi kullanmaya çalışan kişiler bilimsel davranmamaktadır. Nitekim, bilim hiçbir şeyin varlığını çürütemez.

Ateist bilim insanlarının Tanrı’ya inanmamalarını ileri sürmelerinden kurtulmalarının yolu bilimsel (doğal) yasanın her şeyi açıklamasını gerekli görme yoluyla olmaktadır. Tanrı’nın var olmasının oldukça olanaksız olduğunu ilan ediyorlar. Sanki gerçekten derin bir şey söylemiş gibi davranıyorlar ama aslında yaptıkları haklı olmayan bir görüş vermekten ibarettir.

Sorulması gereken bir soru

Birileri Tanrı’nın var olmadığını iddia ettiğinde hemen tartışmaya başlamayın. Sadece şu soruyu sorun: ‘Tek boynuzlu atların var olmadığını ispatlayabilir misiniz?’ Tek boynuzlu at konusuyla başlayıp, oradan Tanrı konusuna ilerlemek istediğinizi söyleyin. Bilim bunu yapabilir mi? Bilimin tek söyleyebileceği bilim insanlarının uzun zamandır tek boynuzlu atları aradıkları ama hiç bulamadıklarıdır. Bu nedenle, tek boynuzlu atların var olduğuna inanma konusunda kimsenin haklı olmadığı sonucuna varabilirler. Eskiden tek boynuzlu atların varlığına kanıt olarak görülen belirli olguların artık başka şeylerle yeterli bir şekilde açıklanabildiğini söyleyebilirler. Ama hiçbir bilim insanı bilimin tek boynuzlu atların olmadığını kanıtladığını doğru bir şekilde ileri süremez. Aynı şey Tanrı için de geçerlidir.  Bilim Tanrı’nın olmadığını söyleyemez. Richard Dawkins bunu Tanrı Yanılgısı kitabında kabul ediyor: 

“Tanrı’nın var olmadığını kanıtlayamayacak olmanız kabul edilir ve önemsizdir -herhangi bir şeyin var olmamasını hiçbir zaman kesin olarak kanıtlayamayacak olmamız anlamında. Önemli olan Tanrı’nın aksi kanıtlanabilir olması değil (olmadığı kanıtlanamaz), olanaklı olup olmamasıdır.” (10)