headerLogo2b-18pt-myriadpro

Evrime Karşı Doğacılık

04 image12160 brain 45Maddecilere göre, aynı nörofizyoloji inanca da neden oluyor. Fakat evrim, doğal seçim, bir yandan uyum sağlayan davranışı ödüllendirirken (hayatta kalma ve çoğalmayla ödüllendiriyor) ve uyum sağlamayan davranışı cezalandırırken, gerçek inancı hiç umursamıyor. Genetik kodu keşfeden diğer kişi Francis Crick The Astonishing Hypothesis, (Muazzam Önerme) adlı kitabından şöyle diyor, "Ne de olsa, yüksek derecede gelişmiş beyinlerimiz, bilimsel gerçekleri keşfetme baskısı altında evrimleşmedi, sadece bizleri hayatta kalacak ve geride bir soy bırakacak kadar akıllı yapmak için evrimleşti." Bu konuyu ele alacak olursak, doğacı felsefeci Patricia Churchland insan beyninin en önemli yanının evrimleşmiş olması olduğunu söylüyor; diyor ki, en önemli fonksiyonu organizmanın uygun bir şekilde hareket etmesini sağlamaktır:

Temele indirgenecek olursa, sinir sistemi, organizmanın, beslenme, kaçma, savaşma ve çoğalma konusunda başarılı olmasını sağlıyor. Sinir sistemlerinin en önemli görevi, organizmanın hayatta kalması için bedenin parçalarının düzenli olmasını sağlamaktır…Hem duygusal hem de hareki kontrolde iyileştirmeler, evrimsel bir avantaj sağlar: bunu daha süslü bir şekilde ifade etmek, organizmanın yaşam biçimine uygun olduğu ve organizmanın hayatta kalma şansını artırdığı sürece avatajlıdır. [Vurgu Churchland'a aittir]. Gerçek, her ne ise, kesinlikle en arkada kalıyor. (5)

Söylemek istediği doğal seçimin inançlarımızın gerçekliği veya yanlışlığını umursamadığıdır; sadece uyum sağlayıcı davranışı umursar. İnançlarınız yanlış olabilir, gülünç derecede yanlış olabilir; davranışınız uyum sağlayıcı ise hayatta kalıp çoğalırsınız. Bir kurbağanın bir nilüfer yaprağı üzerinde oturduğunu düşünün. Oradan bir sinek geçiyor; kurbağa, sineği yakalamak için dilini uzatıyor. 05 image12161 frog fly 45Belki de bunu yapmasına neden olan nörofizyoloji aynı zamanda inançlara da neden oluyordur. Söz konusu hayatta kalmak ve çoğalma olduğunda, bu inançların ne olduğu hiç önemli değildir: Uyum sağlayıcı nörofizyoloji gerçek inançlara neden olursa (örneğin, bu küçük siyah şeyleri yemek iyidir), olsun. Fakat yanlış inançlara neden olursa (örneğin, doğrusunu yakalarsam prens olacağım), o da olabilir. Nitekim, söz konusu nörofizyoloji, yaratığın o anki koşullarıyla herhangi bir ilişkisi olmayan inançlara neden olabilir (rüyalarımızda olduğu gibi); nörofizyoloji uyum sağlayıcı davranışa neden olduğu sürece, bu da olabilir. Önemli olan tek şey, hayatta kalmak ve çoğalma söz konusu olduğunda, nörofizyolojinin doğru türde davranışa neden olmasıdır; doğru inanca (yanlış inanç yerine) neden olmasının ise önemi yoktur.

Sonra, türler arasında şovenizmden kaçınmak için, kendimizi düşünmeyelim. Bunun yerine, bize çok benzeyen, belki de uzak gezegenlerde yaşayan, varsayılan yaratık popülasyonlarını düşünelim. Bizim gibi, bu yaratıklar da, algı, hafıza ve mantığa, vs. sahiptir. Ayrıca, diyelim ki, doğacı evrim onlar için geçerliliğini koruyor, yani doğacı bir evrende yaşıyorlar, çağdaş evrimci kuramlar aracılığıyla varsayılan süreçler aracılığıyla varoldular. O halde bu yaratıklar hakkında bildiğimiz, hayatta kaldıklarıdır; nörofizyolojileri uyum sağlayıcı davranışları üretmiştir. Peki ya inançlarının doğruluğu? İnanç üreten veya bilişsel fakültelerinin güvenilirliğine ne demeli?

Crick ve Churchland’dan öğrendiğimiz (ki zaten bu her durumda açıktır) şudur: Varsaydığımız yaratıkların hayatta kalmış olması inançlarının gerçekliği veya bilişsel fakültelerinin güvenilirliği hakkında bize bir şey söylemiyor. Bize söylediği şey şu; bu inançları üreten nörofizyoloji uyum sağlayıcıdır, tıpkı nörofizyolojinin neden olduğu davranışlar gibi. Fakat, nörofizyolojinin de neden olduğu inançların doğru olup olmadığı hiç de önemli değildir. Doğru iseler, mükemmel; nörofizyoloji uyum sağlayıcı davranış ürettiği sürece, yanlış iseler, o da tamamdır.

06 image11652 look people hoodie 45Yaratıkların inançlarından herhangi birisini ele alalım; doğru olma olasılığı nedir? Söz konusu inancın uyum sağlayıcı nörofizyoloji tarafından yani, uyum sağlayıcı davranış üreten nörofizyoloji tarafından üretildiğini biliyoruz. Fakat gördüğümüz gibi, bu size inancın doğru olduğunu düşünmek için bir neden vermiyor (yanlış olduğunu düşünmek için de bir neden vermiyor). Bu nedenle, söz konusu inancın, doğru olabileceği gibi yanlış olabileceğini de varsaymalıyız; herhangi bir inancın doğru olma olasılığı ½ civraındadır. Fakat o zaman, bu yaratıkların bilişsel fakültelerinin, güvenilirliğin gerektirdiği doğru inançların yanlış inançlara ağır basmasını sağlaması muhtemel olmaktan sonra derece uzaktır. Eğer 1.000 adet bağımsız inancım olsa, örneğin, ve herhangi bir inancın doğru olma olasılığı ½ ise, o zaman bu inançların ¾ veya daha fazlasının doğru olma olasılığı (güvenilirlik konusunda bu kesinlikle mütevazi bir koşuldur) 10’dan (-58 kuvvetinde) az olacaktır. Eğer sadece 100 inançtan oluşan mütezavi bir bilgi çalışması yapısından söz ediyorsak, bunların ¾’ünün doğru olma olasılığı, birinin doğru olma olasılığının ½ olduğunu varsayarsak, 0,000001 gibi bir şeydir. (6) O halde bu yaratıkların doğru inançlarının yanlış inançlarından (belirli bir alanda bile) fazla olması olasılığı küçüktür. Çıkarılması gereken sonuç, bilişsel fakültelerinin güvenilir olmasının pek muhtemel olmadığı sonucudur.