headerLogo2b-18pt-myriadpro

Tanrı Henüz Ölmedi!

04 image6251 universe 45KELÂM: KOZMOLOJİK ARGÜMAN. Argümanın bu versiyonunun zengin bir İslami mirası var. Stuart Hackett, David Oderberg, Mark Nowacki ve ben kelam argümanını savunduk. Formülasyonu basit:

1. Var olmaya başlayan her şeyin bir nedeni vardır.

2. Evren var olmaya başladı.

3. Bu nedenle, evrenin bir nedeni olmalı.

Önerme (1)’in doğruluğu, inkarına göre daha akla uygun görünüyor. Herhangi bir şeyin bir neden olmadan öylece ortaya çıkması büyüden daha kötüdür. Öte yandan, ateist olmayan ne kadar çok kişinin, (2) önermesinin kanıtlarının gücü altında, argümanın sonucunun özü yerine, (1)’i reddetmeleri şaşırtıcıdır.

Ateistler geleneksel olarak sonsuz bir evren için (2)’yi reddetmişlerdir. Fakat, hem felsefi hem de bilimsel olarak evrenin başlangıcı olmadığından kuşku duyma konusunda iyi nedenler vardır. Felsefi açıdan, sonsuz fikri saçma görünüyor. Evrenin hiçbir zaman bir başlangıcı olmadıysa, o zaman, evrenin tarihindeki geçmişteki olayların sayısı sonsuzdur. Bu sadece çelişik bir fikir olmakla kalmıyor, aynı zamanda bir soruya neden oluyor: Önce sonsuz sayıda öncül olaylar gerçekleşecek idiyse, şu anki olaylar nasıl gerçekleşebilirdi?

Ayrıca, son yüzyılda gerçekleşen astronomi ve astrofizikle ilgili bir dizi önemli keşif, kelâm argümanına yeni bir soluk verdi. Artık, evrenin sonsuz bir geçmişi olmadığı 13,7 milyar yıl kadar önce, ‘Big Bang’ olarak bilinen katalismik bir olayda, kesin bir başlangıcı olduğuna ilişkin oldukça kuvvetli kanıtlar var.

Big Bang o kadar inanılmaz ki, evrenin hiçten var olmamasının kökenini temsil ediyor. 05 image12136 universe wide 45Çünkü tüm madde ve enerji, hatta fiziksel yer ve zaman, Big Bang sırasında gerçekleşti. Bazı kozmologlar, kesin bir başlangıçtan kaçınmak için alternatif teoriler geliştirmeye çalıştılarsa da, bu teorilerden hiçbiri bilimsel toplum tarafından kabul görmedi.

Nitekim, 2003 yılında kozmologlar Arvind Borde, Alan Guth ve Alexander Vilenkin bir kozmik genleşme durumunda olan her evrenin, ortalama olarak, geçmişte ezeli olamayacağını fakat kesin bir başlangıcı olması gerektiğini kanıtladılar. Vilenkin’e göre, "Kozmologlar geçmişte ezeli evren olasılığı arkasına artık sığınamazlar. Kaçış yok, kozmik başlangıç sorunuyla yüzleşmeleri şart." Buradan çıkan sonuç evrenin var olmasını sağlayan, bu dünyanın ötesinde bir neden olduğudur, gördüğümüz gibi bu neden, akla uygun olarak zamansız, yersiz, maddi değildir ve kişiseldir.

TELEOLOJİK ARGÜMAN. Eski tasarım argümanı bugün de geçmişte olduğu kadar sağlam bir şekilde ayakta durmaktadır, çeşitli biçimleriyle Robin Collins, John Leslie, Paul Davies, William Dembski, Michael Denton ve başkaları tarafından savunulmaktadır. Akıllı Tasarım hareketinin savunucuları biyolojik sistemlerde tasarım örneklerini bulmaya devam etmektedirler. Öte yandan, tartışmaların en ileri noktası, kısa bir süre önce keşfedilen yaşam kozmosunun ince ayarına ilişkin önemli noktalar üzerinde odaklanmaktadır. Bu ince ayar iki türlüdür. Birincisi, doğa yasaları matematiksel eşitlikler olarak ifade edildiklerinde, yer çekimi sabit değeri gibi belirli sabit değerler içermektedir. Bu sabit değerlerin matematiksel değerleri doğa yasaları tarafından belirlenmez. İkincisi, evrenin ilk koşullarının parçası olan belirli keyfi miktarlar vardır- örneğin, kullanılamaz enerji miktarı.

06 image12137 universe 45Bu sabit değerler ve miktarlar, yaşama izin veren değerler açısından son derece dar bir gam içinde yer alıyor. Bu sabit değerler ve miktarlar bir saç telinin genişliğinden daha az miktarda değiştirilecek dahi olsa o zaman yaşam var olamazdı.

Buna göre şunu ileri sürebiliriz:

1. Evrenin ince ayarı ya fiziksel gereklilik, şans veya tasarım nedeniyle vardır. 2. Fiziksel gereklilik veya şansa bağlı değildir. 3. Bu nedenle, tasarıma bağlıdır.

Önerme (1), ince ayarı açıklamak için sadece mevcut seçenekleri sıralamaktadır. Bu nedenle kilit önerme (2)’dir. Birinci alternatif, fiziksel gereklilik sabit değerlerin ve miktarların, oldukları değerlere sahip olmalarının şart olduğunu söylüyor. Bu alternatif bunu pek desteklemiyor. Doğa yasaları, sabit değerler ve miktarlar açısından geniş bir değerler gamı içerisinde tutarlılık gösteriyor. Örneğin, bugüne kadar fizikle ilgili birleşik bir kuram konusunda en çok gelecek vaat eden, superstring teorisi veya "M-Teorisi"dir ve doğa yasaları tarafından yönetilen 10500 farklı evrenden oluşan bir "kozmik manzaraya" izin verir ve bunların sadece ölçülemeyecek kadar küçük bir oranı yaşamı destekleyebilir.

Şansa gelince, çağdaş kuramcılar, giderek artan bir şekilde, ince ayar şansının, evrenimizin, rastlantısal bir şekilde düzenlenmiş sonsuz sayıda evrenin (çoklu evrenin) bir parçası olduğuna dair spekülatif hipotezi kabul etmeye hazır olmadığı sürece başa çıkılamaz olduğunu görüyorlar. Bu dünyalar topluluğunda, fiziksel olarak mümkün olan her dünya gerçekleşir ve görünen o ki, varlığımıza uygun sabit değerler ve miktarların bulunduğu tek bir dünya gözlemleyebiliyoruz. Günümüzdeki tartışmalar bu noktada gerçekleşmektedir. Oxford Üniversitesi’nden Roger Penrose gibi fizikçiler, ince ayarı açıklamanın bir yolu olarak çoklu evren iddiasına karşı kuvvetli argümanlar ileri sürmektedir.