headerLogo2b-18pt-myriadpro

Tanrı Var mı? Neden İnanıyorum?

13 image10874 human cell 45Yaşamın ve evrenin karmaşıklığı düşünüldüğünde, hayat için ihtiyaç duyduğumuz her şeyi akıllı bir Yaratıcı’nın sağladığını düşünmek mantıklı değil mi? Vücutlarımızın hücresel düzeyine kadar her şeyi? İnsan hücresindeki karmaşıklıkları düşünün. Bilim insanları insan hücrelerinde, ‘biyokimyasal makineler’ diyebileceğimiz binlerce yapı olduğunu buldular. Bu parçaların tümünün aynı anda içinde olması gerekiyor yoksa işlevlerini yerine getiremezler. Işığı fark etme ve bunu elektriksel güdüye dönüştürme gibi basit olduğu düşünülen mekanizmalar aslında son derece karmaşıktır.

Hayat bu ‘makineler’ üzerinde oluşturulduğu için doğal süreçlerin yaşayan bir sistem oluşturabilmiş olması düşüncesi savunulamaz bir düşüncedir. Biokimyacı Dr. Michael Behe, bu tür biyokimyasal ‘makineleri’ tarif ederken ‘indirgenemez karmaşıklık’ terimini kullanmaktadır.

‘… hücre içinde müthiş, indirgenemez karmaşıklık vardır. Bunun sonucunda, hayatın, basit doğal yasaların sonucu olduğunu düşünmeye alışkın olan biz yani yirminci yüzyıl insanları için, hayatın bir akıl tarafından tasarlandığını fark etmek şok edicidir. Diğer yüzyıllarda da insanlar kendilerine özgü şokları yaşadılar ve bizim de bu şoklardan kaçınmamızı düşünmek için herhangi bir nedenimiz yok.’ (6) 

Richard Dawkins, şu sözleriyle, ‘makineye’ ihtiyaç duyma sorununu fark ediyor: ‘Kör saatçi kuramı, kopyalama ve birikimli seçiciliği varsayabileceğimizi göz önünde bulundurduğumuzda son derece kuvvetlidir. Fakat tekrarlama için karmaşık bir makine gerekiyorsa, bu karmaşık makinenin nihai olarak oluşmasını sağlayan şeyin birikimli seçicilik olduğunu bildiğimiz için bir sorunla karşı karşıyayız.’ (7) 

Gerçekten de önemli bir sorun! Yaşamın işleyiş biçimlerine ne kadar bakarsak o kadar karmaşıklaşıyor ve yaşamın kendi kendine oluşamayacağını görüyoruz. Tek gereken bir bilgi kaynağı değil, ta en başından karmaşık yaşam kimyası ‘makinelerinin’ var olması gerekiyor! Bunların evrimleşmesi değil, ta başında var olması gerekiyor!

14 amino acid structure general temp5 45Hala daha büyük bir sorunumuz var! Bazıları hala birinci hücrenin makinesinin sırf şans eseri ortaya çıkmış olabileceği üzerinde ısrar ediyorlar. Örneğin, diyorlar ki, bir şapkadan sırayla alfabenin harflerini çekecek olsak, bazen arka arkaya çekilen harflerle ‘SAZ’ gibi basit bir kelime yazılabilir. Bu şekilde uzun dönemler yaşanacak olsa, neden şans eseri daha karışık bir bilgi ortaya çıkmasın? Tanrı’ya inanmayan bilim insanların bizlere söylemediği şey, sözcükleri oluşturmanın cümle ya da paragrafları oluşturmaktan çok daha kolay olduğudur. Daha basit hesaplamalar, bir milyar yılın bile bir protein ‘cümlesini’ ortaya çıkarmaya yetmeyeceğini göstermektedir. 

Hepsi bu değil. Şunu bir düşünün. ‘SAZ’ kelimesinin Grönland veya Fiji’nin 800 adasından birinden gelecek olan kişi için ne anlamı olacak? Söylemek istediğimiz şu; sözü anlamlı kılacak bir dil ya da çeviri sistemi olmadığı sürece harflerin sırası anlamsızdır! 

Olayı karmaşıklaştıran diğer etken de, DNA’mızdaki ‘harflerin’ sırasını okuyan çeviri makinesinin kendisinin de DNA’mız tarafından belirlenmiş olmasıdır! Bu da tam olarak oluşmadığı takdirde, yaşamın evrimleşemeyeceği ‘makinelerden’ bir diğeridir. Yine, bu makinenin evrimleşemeyeceğini vurgulamak istiyorum! Başlangıçta kim vardı? “Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.”  (Yaratılış 1:1, Eski Antlaşma)

Hiç cep telefonunuzu, belirli bir nedenle belirli bir sesi çıkarması için programladınız mı? DNA bunu yapar. Hücrelerimize belirli bir şekilde davranma talimatı verir. Bu nedenle son ayetin alıntısını verdim. DNA’nın nasıl çalıştığını düşündüğümde Tanrı’yı düşünüyorum. Akıllı bir düşünce üretmeden, DNA’da bir kod yani program, talimat kılavuzunuz olamaz. 15 image10875 beach text 45Kıyıya vuran dalgaların, kumsalda bir kalıp meydana getirdiği örneğini duymuş olabilirsiniz. Ama kumsalda ‘Ali Hatice’yi seviyor’ diyen bir yazıyla karşılaştığınız zaman ne düşüneceksiniz? Okyanusun akıntılarıyla kumsalda meydana gelen yuvarlak şekillerle, bir kişi tarafından yazıldığı açık olan belirli bir mesaj arasında apaçık bir fark vardır. DNA, insan hücresi için eksiksiz bir talimatlar kılavuzudur; insan vücudunun yapısıyla ilgili talimatları içerir. Bilgisayar CD’sini bilgiyle doldurmanız gibi, işte her bir insan hücresinde aşağı yukarı bu kadar bilgi vardır!

İnsan Genom (organizmasının kalıtımsal malzemesi) Projesi direktörü Dr. Francis Collins açıklıyor, ‘Hücrenin tüm gelişmiş fonksiyonlarının…bu yazıdaki harflerin sırasıyla yönlendirilmesi gerekmektedir.” (8)

İşte, DNA harflerinin insanın yaşamının sonucunu nasıl etkilediğine bir örnek. Dr. Collins, 1980’li yılların başlarında orak hücre hastalığının DNA’daki kaynağını bulma çalışmalarına başladı. Uterus içindeki bebeğin ciğerlerinin gelişimi için yararlı olan fetal hemoglobin adında bir protein olduğunu bilim zaten biliyordu. Doğumdan sonra, bu hastalığa sahip olmayan kişilerde, bu protein hayatın ilk yılında yavaş yavaş kesiliyor. Fakat orak hücresi hastalığına sahip kişiler, ‘kapama’ düğmesi sanki kırıkmış gibi görünüyor. Dr. Collins, bundan sorumlu olan DNA harfini arıyordu.

Şöyle anlatıyor, “Sıralama gayretlerimin fetal hemoglobin üretimini tetikleyen genlerden birinin ‘yukarısında’ C yerine bir G olduğunu gösterdiği günü hiç unutmayacağım. Tek harflik bu değişim yetişkinlerde fetal programın’ açık’ kalmasından sorumluydu. Heyecanlı ama bitkindim. İnsan DNA kodunda tek harflik bu değişimi keşfetmek on sekiz ay sürmüştü.” (9)