headerLogo2b-18pt-myriadpro

Genel Vahiy

10 image10167 question mark 45İçinde bulunduğumuz çağın karışıklığı ve ahlaksızlığı içinde Tanrı’nın dünyayı yönettiği nasıl söylenebilir? İnsanın Tanrı’ya itaatsizlik etmesi gerçekten önemli mi? “Bunu anlamak için düşündüğümde, zor geldi bana, Tanrı'nın Tapınağı'na girene dek; O zaman anladım sonlarının ne olacağını.” (Mezmur 73:16-17, Eski Antlaşma)

Bu adam, ancak Tanrı’nın tapınağına girdiğinde bu kuşkularından kurtulabildi. Tanrı’nın huzuruna girerek ve sonsuzlukla ilgili şeyler için görünen şeyleri bir kenara bırakarak, bakış açısı değişti. Hayat tarzlarını izlemek konusunda denendiği kişilerin korkunç sonunu gördü. Kıskanılacak değil, acınacak durumda olduklarını gördü çünkü Tanrı’nın olmadığı bir sonsuzluğa doğru gidiyorlardı.

Bir gün parkta dolaşırken, çimenler üzerinde bir parça kağıt gördüm. Kağıdı aldım. Bir mektubun bir parçasıydı. Okunabiliyordu fakat mektubun başı ve sonu eksikti. Okuduğum birkaç satırdan mektubun ne demek istediğini anlayamadım. Bu durum, bu mezmurun esin almış yazarının durumunu açıklıyor. Resmin sadece bir kısmını görebiliyordu. Tanrı bütünü açıkladığında, o zaman, gizin üzerindeki perdeler kalkar.

Kutsal Kitap’ın Tanrısı’nı reddeden uluslardan bazıları refah içinde yaşıyorlar gibi görünüyor -en azından kısa bir süre için. Öte yandan, günahın yargı getirip doğruluğun bereket ürettiği de doğrudur. Bu nedenle, Tanrı her zaman bireylerin ve ulusların deneyimleri aracılığıyla konuşur. Dünyada her yerde ve her çağda insanlar söz dinlemedikleri için aslında mazeretleri yoktur.

11 image8101 face 45Kutsal Kitap kötülerin zenginliğinin onlara sadece bu dünyada yararı olduğunu doğruluyor. O halde, bu insanlar maddi açıdan iyi durumda ama ruhsal olarak iflas etmiş iseler bu zenginlik ne kadar harika olabilir? Uzun hayatlar sürebilirler, güçlü olabilirler, güvenlik içinde yaşayabilirler, zengin olabilir ve görünüşte isteyebilecekleri her şeye sahip olabilirler. Tanrı dışında her şeye! Bizlere şöyle diyen Tanrı’dan ruhsal olarak kopmuşlardır;

“Çünkü sizin için düşündüğüm tasarıları biliyorum… Kötü tasarılar değil, size umutlu bir gelecek sağlayan esenlik tasarıları bunlar.” (Yeremya 29:11, Eski Antlaşma). Size cenneti vaat eden Tanrı’yı tanımadığınızı düşünün. Böyle bir dünyada yaşamınızı sürdürmek, gerçek anlamından yoksun bir dünyada yaşamak olurdu. Böyle bir dünya canı acıyan bir dünya olurdu.

Sadece acıyla dolu bir dünyada yaşamıyoruz ancak acıların dokunmadığı kimse yoktur. Dünyadan yükselen sesi yakalayabilen bir alet tasarlayabilseydik ne işitirdik? Bu aleti gezegenimizin üstüne yerleştirebilsek ve dünyadan yükselen sesleri kaydettirsek ne işitirdik? Bence dev bir AĞLAYIŞ duyardık! Kendimizi eğlendirmek ve hissetmememizi sağlamak için bulduğumuz pek çok çıkış yoluna karşın gerçek şu ki çok sayıda insan gece yatağa üzüntü içinde gidiyorlar. Gözyaşları yastıklarını ıslatıyor. Acı ve ıstırap bedenlerine zarar veriyor. Yürekleri boş ve huzursuz...

Bunun nedenlerinden biri tarihten öğrenmemiz gereken dersleri öğrenmemiş olmamızdır. Yazar ve bir hümanist olan Aldous Huxley bir seferinde şöyle demişti, “İnsanların tarihten pek fazla ders almamaları tarihin öğrettiği en önemli derslerden biridir.”

Tanrı tarihe ne kadar müdahale ediyor?

12 image9584 life world 45“Ulusların sürelerini ve yerleşecekleri bölgelerin sınırlarını önceden saptadı.” (Elçilerin İşleri 17:26). Bu ayetteki yükleme dikkat edin. Tanrı’nın insan tarihinin işlerine doğrudan müdahalesinden söz ediyor.

1. Ulusları O kurdu.
2. Ne zaman var olacaklarını belirledi.
3. Onların sınırlarını belirledi.

Kutsal Yazılar’daki diğer birçok ayet aynı şeyi öğretiyor. Yüceler Yücesi uluslara paylarına düşeni verip İnsanları böldüğünde, ulusların sınırlarını İsrailoğulları'nın sayısına göre belirledi.” (Yasa’nın Tekrarı 32:8, Eski Antlaşma). “Çünkü egemenlik RAB'bindir, ulusları O yönetir.” (Mezmur 32:28, Eski Antlaşma)

İlahiyatçılar bu gerçekten söz etiklerinde, ‘Tanrı’nın saklı düşüncelerinden’ söz ederler. Bu da, Tanrı’nın tarihte yaptıklarının Kutsal Yazılar’da doğrudan açıklanmadığı anlamına geliyor. Çoğu zaman dünya sahnesine bakıp her şey rastlantısalmış gibi göründüğünde, sanki herhangi bir kılavuz ilke yokmuş gibi görünüyor. Fakat biz şurada ve burada geriye dönüp baktığımızda Tanrı’nın görünmez elinin çalıştığını görebiliyoruz- bir ulusu, bir lideri, bir orduyu yükseltmek ve başka birini indirmek gibi.

Tarih Tanrı’nın hikayesidir. Her savaşta son söz, güç kazanan her yönetici, her siyasal seçim ve seçilen her hükümet O’na aittir. Genellikle önümüzde açılan büyük resmi görmüyoruz ve bazen geriye dönüp baktığımızda bile bunu görmüyoruz. Fakat Kutsal Yazılar, kontrol dışı görünen olaylarda bile Tanrı’nın sahne arkasında çalıştığı konusunda güven veriyor. Tanrı her küçük serçe ve her küçük kralı gözetiyor.

Tanrı hayatınızdaki her şeyi O’na yönelmeniz için düzenledi.

Tanrı’nın habercisi, Elçi Pavlus önceki ayetimizde kiminle konuşuyordu? “Ulusların sürelerini ve yerleşecekleri bölgelerin sınırlarını önceden saptadı.” (Elçilerin İşleri 17:26). Atina’daki tanrısız insanlarla konuşuyordu. Onların da insan ırkındaki diğer insanlar gibi olduklarını ve Tanrı’nın uluslarına belirli bir amaç için önem kazandırdığı konusunda bilgilendirdi. Ne amacı?

“Bunu, kendisini arasınlar ve el yordamıyla da olsa bulabilsinler diye yaptı.” (Elçilerin İşleri 17:27). Tanrı, yaptıklarını kendisine yönelmemiz ve uzanıp kendisini bulmamız için yapıyor!