headerLogo2b-18pt-myriadpro

Sonsöz

07 image11640 jesus return king god 45Burada, bahçenin girişinde İsa ilahi yüceliği, görkemi ve gücünü göstermeyi seçti. İsa, bunu çoğu zaman saklı tuttu. Burada İsa bir an için de olsa bunu açıklıyor. İsa’nın dünyanın kuruluşundan önce sahip olduğu, beden almadan önceki yüceliği çok kısa bir an için gösterildi. Bu an, denizleri dindirdiği, rüzgarları durdurduğu ve hastaları iyileştirdiği gücü son kez kullandığı anlardan biriydi. Olağanüstü! Olağanüstü ilahi bir an!

İsa neden böyle bir şey yaptı? Bir kaçış yolu bulup çarmıha gerilmekten kurtulmak için mi? İncil’i ve bu online makaleleri okuyarak öğrendiğiniz gibi, gelme amacı bizim yerimize ölmek ve yeniden dirilmekti. Tutuklanmasından hemen önce İsa ancak Tanrı’nın konuşabileceği gibi konuşmayı seçti - onlara gerçekten kim olduğunu göstermek istedi. Saldırgan ve gürültücü kalabalığın, eğer farklı düşünmeseydi, hiçbir kalabalığın, ordunun, gücün, kendisini o gece tutamayacağını bilmesini istiyordu. Onlar İsa’yı tutuklamadı. O onları tutukladı! Sözleri, kalabalığın boylarından büyük bir işe giriştiği konusunda bir uyarıydı. Silahlı altı yüz adam ve farklı birliklerden başkaları artık tutuklamaya geldikleri Kişi’den daha fazla korkuyorlardı! Hepsini öldürebilirdi, Romalı askerlerin silahlarını ödünç alarak değil, kendi sözüyle! Her şeye gücü yeten sözüyle!

İsa Kutsal Yazılar’da bize tanıtıldığında, bir insandan daha fazlası olan birini görüyoruz. Mucizeleri, eylemleri ve sözleri bunu kanıtlıyor. Üçüncü gün gömüldüğü mezardan dirilişi de öyle! Fakat görünmez Tanrı görünür hale geldiğinde bunu beklememiz normal, öyle değil mi? “Görünmez Tanrı'nın görünümü…O'dur. Her şey O'nun aracılığıyla ve O'nun için yaratıldı. Her şeyden önce var olan O'dur ve her şey varlığını O'nda sürdürmektedir.” (Koloseliler 1:15-17)

08 sacrifices point to calvary1xx red 45İsa’nın öğrencileri bunu anladılar mı? Hayır, gözlerinin önünde, Kutsal Yazılar’ın yerine gelmesini değil, bir kabusun gerçekleşmekte olduğunu gördüler. Öğrencilerin çoğunluğu İsa’nın çarmıha gerildiği gün oradan kaçtılar. İncil’i okuduysanız, İsa’nın geriye kalan eşyalarının Romalı askerler tarafından nasıl kura çekilerek paylaşıldığını bilirsiniz. Geriye ne kalmıştı? Tanrı’yla sonsuza dek doğru bir ilişkiye sahip olmak için ihtiyaç duyduğumuz şey. Kan! “…kan dökülmeden bağışlama olmaz.” (İbraniler 9:22). Kan, ama tabii ki, herhangi birinin kanı değil. Hele bir hayvan kanı hiç değil.

Kurbanlar ancak geçici çözümler sunabilirdi. Sadece Tanrı sonsuz çözümü sunabilirdi. Öyle de yaptı.

İsa bir seferinde ne demişti? “Bayramın son ve en önemli günü İsa ayağa kalktı, yüksek sesle şöyle dedi: “Bir kimse susamışsa bana gelsin, içsin.” (Yuhanna 7:37)

Susadığımızı kolay kolay kabul etmeyiz. En azından, benim için kolay değildi. Sahte pınarlar şekerli tatlı zevklerle midemizin kazınmasını yatıştırır. Fakat zevkin yetmediği bir zaman gelir. Her hayatta, dünyanın çöktüğü ve gerçek yıkıntıları içinde kapana kısılmış olarak, susuzluktan parçalandığımız ve ölmekte olduğumuz karanlık bir zaman gelir. Zira sonsuzluğu nerede yaşayacağımızı bilmiyoruz.

Bazılarımız içimizde böyle olduğumuzu kabul etmektense ölmeyi tercih ederiz. Fakat bazılarımız utanmıyoruz. İsteyerek ‘mutlu yüzü’ bir kenara koyup, Tanrı’ya ikrar ediyoruz,

“Tanrım, yardımına ihtiyacım var.”

09 image8205 bad thoughts sin adultery 45Böylece susamış olanlar gelirler. Yıpranmış bir topluluğuz, kırık hayaller ve yıkılmış vaatlerle birbirimize bağlıyız. Kabul etmeye hazır olduğumuzdan daha fazla benciliz ve yalan söylüyoruz ve başkalarına merhamet göstermek yerine çabucak yargılıyoruz. Kendi hatalarımızın bodrum katında kapana kısılmış gözleri fal taşı gibi açılmış çocuklarız.

İsa, şu sözleriyle gerçeği söyledi, “Size doğrusunu söyleyeyim, günah işleyen herkes günahın kölesidir.” (Yuhanna 8:34). İçimizde günah pompalamaya devam eden mekanizmayı kapatmamızın yolu yok. Susanna ve Gayaney gibi, binlerce ton beton ve çelik altında kapana kısılmış gibi hissediyoruz.

Ve çok susamış durumdayız.

Ün, malvarlığı, tutku veya romantizm için susamış değiliz. Bu havuzlardan içtik ve bunların çölde tuzlu su içmek gibi olduğunu gördük. Susuzluğu yatıştırmıyorlar, bizi öldürüyorlar.

“Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara!” (Matta 5:6). Bunu sen söyledin, öyle değil mi, İsa? Doğruluk. İşte bu. Bunun için susadık. Temiz bir vicdan için susadık. Tanrı önünde temiz bir kaydımız olmasını arzuluyoruz. Taze bir başlangıcı özlüyoruz. Dünyamızın karanlık boşluğuna girip kendimiz için yapamayacağımız şeyi- bizi yeniden doğru kılmak- bizim için yapacak bir el için dua ediyoruz.

“Anneciğim o kadar susadım ki,” diye yalvardı Gayaney.

“O zaman kendi kanım olduğunu hatırladım,” diye açıkladı Susanna.

Ve el kesildi ve kan döküldü ve çocuk kurtarıldı.

“Tanrım, ruhsal olarak o kadar susadım ki,” diye dua ediyoruz. İsa dinliyor ve bizlere bağışlama ve özgürlük sunuyor. “Çünkü bu benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır.” (Matta 26:28). “Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak" dedi.” (Yuhanna 8:32)