headerLogo2b-18pt-myriadpro

Önsöz

04 image5267 read 45Tanrı’nın kusursuzluklarını tanıyabilir ve bazılarınızın deneyim etmemiş olacağı bir şekilde Tanrı’yı tanıyabiliriz. “Hayal görüyorsunuz!” diyorsunuz. Hayır, sadece Tanrı’nın vahiylerinin tadını çıkarıyorum. Her gün vahiylerden keyif alıp, üzerlerinde çalışıyorum. Neden? Tanrı’nın O’nu kendi başıma tanıma davetine karşılık olarak. “Tadın da görün, RAB ne iyidir, Ne mutlu O'na sığınan adama!” (Mezmur 34:8, Eski Antlaşma)

Tanrı’yı uzaktan görmemiz veya sadece başkalarının Tanrı hakkında bizlere söylediklerine inanmamız yeterli değildir. Hayatta bazı şeyler vardır ki, ancak deneyim edilerek anlaşılabilirler. Tanrı’yı tanımak için de bu geçerlidir.

Tanrı’nın kendisini insanlara açıklamasının bazı yolları üzerinde düşünelim. O halde, bunlar hakkında okurken, sadece bunları fark etmekten daha fazlasını yapın. Tanrı’nın, kendi sonsuz iyiliğini kendi başınıza keşfetme davetini kabul edin. Bunun son derece avutucu bir deneyim olduğunu göreceksiniz çünkü bu, Tanrı’nın sonsuz yaşamı O’nunla birlikte cennette geçirme konusunda lütufkar davetini içermektedir.

“Ne mutlu O'na sığınan adama!”

Nasıl Öğreniyorsunuz?

Ama önce bana nasıl öğrendiğinizi söyleyin, bunu söylerken, yeni görevleri ne kadar hızlı öğrendiğinizi veya öğrendiklerinizin ne kadar kalıcı olduğunu sormuyorum.  Hepimizin yeni bilgi toplamamızın ve işletmemizin farklı yollarına göre birkaç tane belirli öğrenme stili vardır. Bunu biliyor muydunuz?

05 image7557 explore find look camera 45Nasıl öğreniyorsunuz? Yaklaşık olarak %65’imiz, en iyi bakarak, okuyarak ve seyrederek öğrenen kişileriz, yani en iyi görsel yolla öğreniriz. Görsel olarak öğrenenler tipik olarak, söylenen talimatlara kulak tıkarlar. Bunun yerine, resimlenen açıklamaları veya tabloları tercih ederler. Görsel olarak öğrenen kişi, zihin gözleriyle ‘görür’, ziyaret ettikleri yerlerden veya gördükleri yerlerden görsel ayrıntıları hatırlar.

Başka türlü bir öğrenme biçimi daha var. Duyarak öğrenenler ve konuşanlar. Yaklaşık olarak %30’umuz, bilgiyi en iyi talimatları tekrarlayarak, hatta sessiz bir şekilde tekrarlayarak işlevli hale getirir. Bu şekilde hafızamıza naklederken bilgiyi ‘duyabiliriz.’

Siz hangisisiniz? Görsel olarak öğrenen birisi misiniz, yoksa işiterek öğrenen birisi misiniz?

Her ikisi de olmayabilirsiniz. Çok daha az sayıda insan, kinestetik (devinduyusal) şekilde öğrenir. Hareket ve dokunma aracılığıyla anlam toplarlar. Küçük çocuklar, ağırlıklı olarak bu öğrenme biçimine dayanırlar. Bu nedenle bir müzede gezip de herhangi bir şeye dokunmamaları mümkün değildir! Her şeye dokunarak ‘görmek’ zorunda olduklarını hissederler. Yaklaşık olarak insanlığın %5’i, bu tarz öğrenmeyi yetişkinliğe de taşır, en iyi fiziksel etkileşim aracılığıyla öğrenmeye devam ederler.

En Güçlü Anten Bile İşe Yaramaz

Peki ya gözlem, akıl yürütme ve hatta derin düşünme aracılığıyla elde edilemeyen bilgilere ne demeli? Ruhsal gerçeklerden bahsediyorum. Ölümlü insanlar tarafından hiçbir zaman görülmemiş veya duyulmamış belirli şeyler var. İnsanın yüreğine giremezler, yani, beş duyu veya akıl yürütme veya iç gözlem aracılığıyla çıkarımda bulunulmaları mümkün değildir. Tanrı bize İncil’de şöyle diyor,

“Yazılmış olduğu gibi, Tanrı'nın kendisini sevenler için hazırladıklarını, hiçbir göz görmedi, hiçbir kulak duymadı, hiçbir insan yüreği kavramadı.” (1.Korintliler 2:9)

06 image12186 question mark 45“Bir dakika!” diyorsunuz, “Duyularımızla algılanamayacak veya akıl yürütme, derin düşünme gibi yöntemler aracılığıyla keşfedilemeyecek gerçekler varsa, bunları nasıl öğrenebiliriz?” Tanrı bunu bir sonraki ayette açıklıyor:

“Oysa Tanrı Ruh aracılığıyla bunları bize açıkladı. Çünkü Ruh her şeyi, Tanrı'nın derin düşüncelerini bile araştırır.” (1.Korintliler 2:10)

Tanrı insana başka türlü bilinemeyecek şeyler açıkladı. Bu sürece vahiy deniyor. İnsan ilahi vahiy olmadan Tanrı’yı tanıyamaz çünkü doğası gereği Tanrı ve yaratılışı arasında sonsuz bir uçurum vardır. İyi haber şudur: Tanrı kendisini tanımamızı arzular. Tanrı’nın bütününü bilemeyecek olsak da, Kutsal Kitap’ın Tanrısı’nın kendisini takip edenlere vaat ettiği bereketler vardır. Bunlardan biri kesin cennet vaadidir. Böyle olmasaydı, şu an yaptığınız gibi www.cennetvaadi.com adlı web sitesinde bir yazı okuyor olmazdınız.

İnsanlık asıl olarak Tanrı’yla paydaşlığa sahip olmak üzere yaratıldı. Kutsal Kitap’ın ilk birkaç bölümünde Tanrı’nın yaratıcı eylemlerinin tümü hakkındaki anlatımı okurken, insanın, bütün yaratılmış varlıklar arasında Tanrı’yla iletişim kurabilen tek varlık olduğunu görüyoruz. Bu da insanı yaratılışın geri kalanından ayırıyor. Yalnızca insan Tanrı’yla iletişim kurabilir. Yalnızca insan Tanrı’yla paydaşlığa sahip olabilir.

İnsan Tanrı bilincine sahip olması açısından eşsizdir. Dua eden bir horoz gördünüz mü hiç? Mahallenizdeki sokak kedileri yemek yemeden önce Tanrı’dan bereket istemiyor değil mi? Hayır, istemiyorlar. Ancak insan Tanrı’nın vahyini almak ve anlamak ve buna karşılık olarak O’nu övmek için tasarlandı.