headerLogo2b-18pt-myriadpro

Önsöz

Zihin bir Paraşüt Gibidir; En İyi Açık Olduğu Zaman Çalışır

13 image12189 parachute mind 45Çoğumuz açık fikirli olduğumuzu ve gerçeğe karşı düşmanlık göstermeyeceğimizi veya önyargılı olmayacağımızı düşünürüz. Fakat gerçekten açık fikirli miyiz? Gerçek şu ki, insan doğası değişmedi. “Pars beneklerini değiştirebilir mi?” (Yeremya 13:23, Eski Antlaşma). Hayır, değiştiremez. Bunun gibi bizde doğamızı değiştiremeyiz. Saç rengimizi? Evet, onu değiştirebiliriz. Doğamızı? Mümkün değil! Tanrı’ya karşı aynı önyargı, modern çağımızda da aynı derin şekilde yerleşik olarak durmaktadır. Kabul ediyorum, bu, söylemesi hoş bir şey değil. İnsanlığın önemli bir kısmının isteyerek düşüncelerini Tanrı’ya karşı duyarsızlaştırdığını söylemek hiç hoş bir şey değil. Hoş değil ama gerçek. Bu tür bir tutumdan etkilenen zihin, Tanrı’nın varlığı veya İsa’nın ölümü ve dirilişi ile ilgili kanıtların etrafından dolanmanın yollarını araştırır. İnsan düşüncesi, Tanrı’nın kendisi hakkındaki vahiylere karşı kuşkucudur. Cennetten gelen bu değerli iletişim bir kulaktan girip diğerinden çıkıyor.

Beni Yanlış Anlamayın!

Söylediklerimi yanlış anlamayın. Bizimle Tanrı arasındaki sorun ilahi vahiyler değil. Bunlar sonsuza dek doğru ve değişmez kalacaktır. Sorun, insanın bunları göz ardı etmesidir. Bu da, çok sayıda insanın istediklerine göre neye inanacaklarına karar verdikleriyle kanıtlanmaktadır.

Muhalifler, İncil’in değiştirildiğini söyleyecektir. Buna bir an için bile inanmayın. Gerçek şu ki, İncil, tümüyle güvenebileceğiniz bir kitaptır. 14 image8131 injil love bible 45İncil’in tarihselliği ve güvenilirliği konusunda ki makaleleri web sitemizin diğer bölümlerinde okuyabilirsiniz. Tek bir gerçeği unutmayın. Kutsal Yazıları ilk başta esinlemek konusunda kudrete ve egemen denetime sahip olan Tanrı, egemen kontrolünü hiçbir zaman bir kenara bırakmadı. Bunu söylerken şunu kastediyorum; Tanrı hiçbir zaman kimseye kendi esinlediğini değiştirme izni vermedi. Esinlendikleri andan itibaren Tanrı, Kutsal Yazılar’ın korunması konusunda kudretine ve egemen denetimine devam etti. “RAB'be karşı başarılı olabilecek bilgelik, akıl ve tasarı yoktur.” (Süleyman’ın Özdeyişleri 21:30, Eski Antlaşma). Bugün İncil’de İsa hakkında okuduklarınız Tanrı’nın İsa hakkında bilmenizi istedikleridir.

Çağımızın Filozofları

Son yüzyıllarda filozoflar, insanlığın evrendeki varlığı ve yeri hakkında önemli soruları yanıtlamaya çalışmaktalar. Bunun için nasıl bir yaklaşım benimsiyorlar? Tanrı’nın kendisi hakkında vahyini incelediler mi? Hayır, bunları göz ardı ettiler. Temel varsayımları Tanrı’nın olmamasıydı. Göremediğimiz, duyamadığımız veya hissedemediğimiz ya da bilimsel yöntemlerle ölçemediğimiz hiçbir şeye yer bırakmadılar. Yanıtların insan düşüncesi aracılığıyla bulunabileceğine inandılar. Bu kesinlikle kaybetmeye mahkum bir önermedir. Tanrı’ya karşı doğal bir önyargıyla lekelenmiş bir insan yeteneğine güvenirlerse nasıl başarılı olurlar? Olamazlar ve bunu bulgularını okuduğumuzda görüyoruz. Evrenin yoktan var olduğu, yaşamın cansız maddeden evrimleştiği ve mantığın yolumuzu bulmamız için en iyi kılavuzumuz olduğu sonucuna varıyorlar.

Tarihin her çağında, Kutsal Yazılar’ın her sayfasında şu gerçek açıklanıyor: Tanrı kendi seçimlerimizi yapmamıza olanak veriyor. Bu seçimlerin sonsuz sonuçları var. Bunu İsa’dan daha iyi ortaya koyan kimse yok. İsa dedi ki, “Dar kapıdan girin. Çünkü yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur. Oysa yaşama götüren kapı dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır.” (Matta 7:13-14). 15 image10609 question mark 45Yolumuzu bulmamız konusunda en iyi kılavuz insanın düşünce yeteneği mi? Nereye giden yolu bulmamız konusunda? 

Konuşan Bir Tanrı

Bir an için Tanrı olduğunuzu hayal edin. Her şeyi siz yarattınız- insanlar da buna dahil. İnsanı, sizinle başka hiçbir yaratığın ilişki kuramayacağı şekilde ilişki kurabilecek şekilde yarattınız. Onları yarattıktan sonra yapacağınız ilk şey, onlara kendinizden bahsetmek olmaz mıydı? Onlarla sahip olmayı arzuladığınız ilişkiye nasıl kavuşacaklarını söylemez miydiniz?

Birçok kişi, “Tanrı böyle olsaydı, tabii böyle yapardım fakat Tanrı hakkındaki çizdiğiniz resme katılmıyorum!” derdi üzerine basa basa. “Filozofların ve bilim insanlarının Tanrı hakkında söylediklerine inanmıyorum ama Tanrı’nın bilinebileceğine de inanmıyorum.” Peki ya siz? Bazı insanlar, bir şekilde, Tanrı’nın kendisini yaratılışından sakladığına inanıyorlar. Kendisini sizden ve benden saklıyor. İnsanların Tanrı hakkında bu görüşü benimsemelerinin iki nedenine kısaca bakalım.

1. Tanrı anlaşılmaz. Diyorlar ki, “Tanrı varsa, bizden o kadar inanılmaz derecede farklı olmalı ki, onu anlama şansımız yoktur.” Bir anlamda, onlara katılıyorum. Bizim hayal gücümüze kaldığında, Tanrı hakkında doğru düzgün bir anlayışa varma umudumuz olamaz. Tanrı’nın bütünlüğü kesin olarak kavranılamazdır. Fakat bu, Tanrı hakkında hiçbir şeyi anlayamayacağımız anlamına gelmiyor. Tanrı’nın bütünü hakkında bilgi sahibi olmadan, Tanrı hakkında gerçek bilgi sahibi olmak mümkündür.

Bu düzeyde Tanrı çevremizdeki insanlardan daha çok kavranılamaz değildir. İnsanlar hakkında bilinebilecek her şeyi hiçbir zaman bilemiyoruz ve anlayamıyoruz, fakat bu, hiçbir şey bilemeyeceğimiz anlamına gelimiyor. İnsanların bizleri bazen şaşırtıyor olmaları, en azından kısmen kavranılabilir olmalarını kanıtlıyor. Onların yollarını tanıyoruz ve bu yollara aksi şekilde davrandıkları takdirde şaşırıyoruz.

Bunun üzerinde düşünün biraz. Tanrı kendisini tanımamızı ve kendisiyle ilişki kurmamızı arzuluyor ise, bizleri bunu olanaklı kılacak şekilde yaratmayacak olmasına inanmak saçma olurdu. Her şey Tanrı’nın nasıl biri olduğuna bağlı, öyle değil mi?