headerLogo2b-18pt-myriadpro

İncil Değiştirildi mi? Kaç İncil var?

Hayatımda Kutsal Kitap’la alay ettiğim bir dönem oldu. O yıllara dönüp baktığımda, önce kitabı okumadan böylesi bir yargıya varmanın adil olmadığını kabul etmeliyim. Öte yandan, hayatının bir döneminde Kutsal Kitap’a karşı önyargılı olan tek kişi ben değilim. Akademisyenler de aptalca olduğunu söyleyerek küçümsediler. Krallar yasadışı ilan ettiler. Binlerce kez, Kutsal Kitap için mezar kazıldı ve ağıtlar başladı. Fakat bir şekilde Kutsal Kitap hiçbir zaman mezarda kalmıyor. Hayatta kalmakla kalmadı, aksine ona olan ilgi arttı. Tarihteki en popüler kitap oldu. Kutsal Kitap, en.wikipedia.org sitesine göre satışları 2.5 ve 6 milyar nüsha arasında tahmin edilen dünyanın en fazla satan kitabı. İkinci en çok satan kitap olarak Başkan Mao’dan Alıntılar adlı kitabı listeliyor. Bu kitap daha çok The Little Red Book (Küçük Kırmızı Kitap) olarak biliniyor. Satışları 800 ile 900 milyon arasında tahmin ediliyor.

Kutsal Kitap’ın popülerliğini ve kalıcılığını nasıl açıklayabiliriz? Bu sorunun yanıtını dünyada herhangi bir yerde bulamayız. Cennette bulabiliriz. Kutsal Kitap’ın iddilarını sınamış ve cennette sonsuz yaşam vaadini kucaklamış olanlar için tek bir yanıt vardır; Kutsal Kitap Tanrı’nın kitabı ve Tanrı’nın sesidir. Kutsal Kitap’ın amacı Tanrı’nın bizleri kendisiyle barıştırma tasarısını ve tutkusunu açıklamaktır. Bu kitabın yüzyıllar boyunca kalmış olmasının nedeni budur. Kişisel deneyimlerimden yola çıkarak Kutsal Kitap’ın bir hazine haritası gibi olduğunu söyleyebilirim. Bizi en büyük hazineye götürüyor: İsa Mesih’e iman aracılığıyla Tanrı’yla canlı bir ilişki. Bu asla sona ermeyecek olan bir ilişkidir. Ölüm bile bu ilişkiyi bitiremez.

“Gerçek olsaydı, bu gerçekten de çok değerli olurdu. Ama siz asıl noktayı gözden kaçırıyorsunuz,” diyeceksiniz, “ben İncil’in değiştirildiğine inanıyorum. Cennet güvencesinden bu kadar olumlu şekilde söz etse de, güvenemeyiz.”

Gerçek şu ki, İncil, tamamıyla güvenebileceğiniz bir kitaptır. Tek bir gerçeği unutmayın. Kutsal Yazıları ilk başta esinlemek konusunda kudrete ve egemen denetime sahip olan Tanrı, egemen kontrolünü hiçbir zaman bir kenara bırakmadı. Bunu söylerken şunu kastediyorum; Tanrı hiçbir zaman kimseye kendi esinlediğini değiştirme izni vermedi. Esinlendikleri andan itibaren, Tanrı, Kutsal Yazılar’ın korunması konusunda kudretine ve egemen denetimine devam etti. “RAB'be karşı başarılı olabilecek bilgelik, akıl ve tasarı yoktur.” (Süleyman’ın Özdeyişleri 21:30, Eski Antlaşma). Bugün İncil’de İsa hakkında okuduklarınız Tanrı’nın İsa hakkında bilmenizi istedikleridir.

Bir düşünün. Kutsal Kitap’ın bütün kısımlarının, Muhammed’in döneminden yüzyıllarda önce yazılmış birçok elyazması günümüzde mevcuttur. Örneğin, İ.S. 68 yılında yazılmış olan Ölüdeniz tomarları, Eski Antlaşma’daki kitapların çoğunu içeriyor.

Aynı şekilde, araştırmaları için kullanılan ve İncil’in tümünün bazı en eski Grekçe elyazmaları kodeks biçiminde bulunmaktadır. Kodeks, bizim şu anda “kitap” dediğimiz şeyin öncüsüdür. Birkaç papirüsü ortadan katlayıp kat yerini dikerek kodeks yapılırdı. Kodeksin her iki tarafına da yazılabilirdi. İskenderiye Kodeksi ve Sina Kodeksi, İ.S. dördüncü ve beşinci yüzyıllara aitler ve Londra’da Britanya Müzesi’nde bulunabilirler. İlk döneme ait başka bir elyazması Vatikan Kütüphanesi’ndeki Vatikan Kodeksidir. Diğer ikisiyle aynı dönemde derlenmiştir.

Birçok büyük kütüphanede, İncil’in ikinci yüzyıla ait parçalarını da incelemek mümkün. Günümüzdeki elimizde olan Kutsal Kitap’ın güvenilirliğini, bu gibi daha eski yazılarla kıyaslama yaparak da doğrulamak mümkün. Kutsal Kitap’ın bütün elyazmalarını, Muhammed’in döneminde güncel olanlarla karşılaştırdığımız zaman , onlar da temelde aynıdır. Doktrin alanında hiçbir farklılık yoktur. Farklı olmasını mı beklemeliydik? İnsanlığa verdiği vahyini eksiksiz bir şekilde koruyabilecek ve saklayacabilecek bir Tanrı’ya inanıyorsak, daha azını beklememeliyiz.

Ciddi Bir Suçlama

Hıristiyanlara yöneltilen bu suçlama ciddi bir suçlamadır. Fakat desteklenebildiği sürece ciddi suçlamalarda bulunmanın yanlış bir yanı yoktur. Maalesef, benim deneyimlerime göre, Hıristiyanlığa karşı bu suçlamalarda bulunanlar, suçlamalarının aslı astarı olup olmadığını anlamak için tarihsel kayıtlara bakmıyorlar.

Hıristiyanlar Kutsal Yazılar’ı ne zaman değiştirdiler? Kim değiştirdi ve nasıl değiştirildi? Sizce de bu kadar ciddi suçlamalar karşısında en azından, tarih, isim ve kanıtlar istememize izin verilmesi gerekmez mi?

İncil’i değiştirmek için bir komplo kurulduysa – size bunun olmadığına dair güvence verebilirim - komplonun birkaç adımı olması gerekirdi.

BİRİNCİ ADIM

Asıl İncil’in bütün kopyalarını bulup hepsini yakmak. Dördüncü yüzyıla gelindiğinde İncil, Grekçe, Süryanice, Koptik, Latin, Gotik ve Etiyopya dillerine çevrilmişti. Hıristiyanlık bu dillerin ötesine, Britanya, Ermenistan ve Hindistan kadar uzak yerlere kadar ulaşmıştı. İncil’i değiştirmek amacıyla bütün kiliselerdeki ve dünyanın her yerindeki kopyalarını bulup yok edecek kadar güçlü insanlar yoktu. Gerçek imanlılar böyle bir girişime karşı çıkarlardı. İslam’ın ilk dönemlerinde halifeliğe sahip olan Müslümanların tarihinden farklı olarak Hıristiyan kiliseleri bağımsızdı ve insanların yargısı altında değildi. Bu kiliselerin çoğunluğu Roma İmparatorluğu’nun alanının dışındaydı. Bugün elimizde bulunan bazı İncil elyazmaları İ.S. 325 yılından daha öncesine aittir. Bu komployu kuranlar bunları da mı değiştirdi?

İKİNCİ ADIM

Dünyanın çeşitli yerlerinden Hıristiyanların uygulamalarını ve inançlarını zorla değiştirmek. ‘Yeni’ İncil’i kabul ettirmek için komplo kuranlar imanlıları yeni gelenekler ve törenleri benimsemeleri için zorlamak zorunda kalacaklardı. Kısa bir süre önce sahtesi yapılmış ‘Yeni’ İncil, İsa’nın çarmıha gerildiğini söyleyecekti.

Bunu kabul edecek bazı uygulamaların ya da dinsel törenlerin başlatılması gerekecekti. Kısa bir süre önce sahtesi yapılmış ‘Yeni’ İncil, İsa’nın Pazar günü ölümden dirildiğini söyleyecekti. Bu nedenle imanlıların düzenli olarak her hafta tapındıkları günü değiştirmeleri gerekecekti. Artık Pazar günü tapınmaları gerekecekti. Eski değiştirilmemiş İncil’in gelenekleri ve inanç uygulamaları nelerdi? Neden bunların kayıtları yok? İnsanlar nasıl kanıt bırakmadan böylesine dramatik bir değişim getirebilirler?

ÜÇÜNCÜ ADIM

Asıl İncil’in bütün izlerini yok etmek. İncil’in insanlar arasında dolaşan pek çok kopyası var olduğu gibi birinci, ikinci ve üçüncü yüzyılda pek çok yazar İncil’den alıntı yapmıştı. Bu döneme ait 32.000 alıntının olduğunu biliyoruz! Komplocular herkesi kandıracaklarsa asıl İncil’den alıntı yapan kitapların da hepsini bulup bunların yerine yeni ve değiştirilmiş İncil’den ayetleri yerleştirmeleri gerekirdi. Hırsız gibi evlere ve kiliselere girip, çekmeceleri, dolapları, başucu komodinlerini ve İncil’den alıntıların saklanabileceği başka yer yeri aramaları gerekecekti.

Maalesef, Hıristiyanları Kutsal Yazılar’ı değiştirmekle suçlamak temeli olmayan bir suçlamadır. ‘Maalesef’ diyorum çünkü çok az Müslüman tarihsel kayıtların bu değişimi desteklemediğini anlıyor. Gerçek şu ki, İncil değiştirilmemiştir. Ayrıca, İncil’de sözü edilen Tanrı vaadinin, güvenebileceğiniz bir vaat olduğundan emin olmanızı istiyorum.