headerLogo2b-18pt-myriadpro

Aynı Yolda Gittiklerinle Birliktesiniz! 1- Ders 14

01 image10401 unity together 45"Bu yolda çok yalnızım!"
"Etrafımda kimse yok, kiminle konuşayım?"
"Kiliseye gitmek şart mı?" "Topluluğum her zaman beni çağırıyor ama ben çok sıkılıyorum".

Bu dersi tamamladıktan sonra, kilisenin ne olduğunu ve her imanlının neden düzenli bir şekilde kiliseye katılması gerektiğini daha iyi anlayacaksınız.

Aşağıdaki ayeti okuyalım;

"Birbirimizi sevgi ve iyi işler için nasıl gayrete getirebileceğimizi düşünelim. Bazılarının alıştığı gibi, bir araya gelmekten vazgeçmeyelim; o günün yaklaştığını gördükçe birbirimizi daha da çok yüreklendirelim." (İbraniler 10:24-25)

Bu ayetlerde tavsiye içinde üç buyruk var. Bu buyruklar nelerdir?
a)

Kardeşlerimizi nasıl gayrete getireceğimizi düşünelim.

* * * * *


b)

Bir araya gelmekten vazgeçmeyelim.

* * * * *


c)

Yüreklendirelim.

* * * * *


"Bazılarının alıştığı gibi" deyişiyle başlayan 25. ayette, kaçınmamız gereken kötü bir alışkanlıktan söz ediliyor. Bu kötü alışkanlık nedir ve yukarıda çıkardığımız iki buyruk açısından bu alışkanlık neden zararlıdır?

Bir araya gelmemek bu ayete göre bir kötü alışkanlıktır. Kiliseye gitmek kardeşlerimizle birlikte olmak Tanrı'nın isteğidir. O bizi yeni bir topluluğa ait olmak üzere kurtardı. Bizim gayrete gelmemiz ve yüreklenmemiz için gereklidir. Tanrı kendini topluluğunda yüceltmemizi ister. Topluluk yaşamı, Tanrı'nın bedeni olmanın gereği ve sonucudur.

* * * * *


Bu yukarıdaki çalışmadan sonra; neden kiliseye katılmalıyız? Kendi düşüncelerinizi yazınız.

Her şeyden önce, "bir araya gelmekten vazgeçmeyelim" sözlerine uymak için kiliseye katılmalıyız. Üstelik imanlılar bir araya gelmekten vazgeçerlerse, birbirlerini Rab'bin yolunda yüreklendirmeleri olanaksızlaşır. Rab'bin isteği uyarınca iyi bir alışkanlık edinmek için, kiliseye düzenli bir şekilde katılmaya özen göstermeliyiz.

* * * * *

Gerçekten üzgünüm. "...bir araya gelmekten vazgeçmeyelim" sözlerine uymak için kiliseye katılmalıyım ama bildiğim kadarıyla benim şehrimde İsa Mesih İmanlıları için herhangi bir kilise yoktur. Ne yapmalıyım?

Yakınlarda imanlıların toplandıkları yerler var mı diye araştırın. Web sitemizde temas kurabilmeniz için bilgilerle birlikte kilise listeleri bulabilirsiniz. Sitemizin ana sayfasındaki LİNKLER bölümünü bulun. ‘İletişim’ linkine tıklayın. Size en yakın imanlılar topluluğunu arayıp size en yakın imanlı toplululuğunun nerede olduğunu sorabilirsiniz.

02 image8064 talk conversation people 45Umarım paydaşlık edebileceğiniz başka kişiler bulabilirsiniz. Zaman içinde, kendi tanıklığınız aracılığıyla, yeni imanınız hakkında soru sormak isteyen arkadaşlar ya da komşular bulabilirsiniz. Davranışlarınızda gördükleri değişimden ötürü olabilir. Neden artık sarhoş olana kadar içmiyorsun, küfür etmiyorsun ya da dedikodu yapmıyorsun? Yaşamındaki bu yeni esenlik ve sevinç nereden geliyor? Farkı görecekler. Onlar için dua edin.

İnciliniz var mı? Bazı kişiler İnciliniz’i okumak isteyebilir ya da sizinle birlikte çalışmak isteyebilirler. İnciliniz’i ödünç almak isterlerse, ilgili web siteleriyle temas kurup yeni bir kopya istemeniz gerekebilir. ‘Bedava İncil’ linki tıklayın.

En yakın Türk arkadaşlarımızdan biri işyerinde İncil bulunduruyor. Müşterileri görünce bakıp bakamayacaklarını soruyorlar. Sonra ödünç alıp alamayacaklarını soruyorlar. Sonra da olay ‘çok uzun vadeli’ bir ödünç almaya dönüşüyor ve arkadaşımız yeni bir İncil alıyor.

* * * * *


KİLİSE NEDİR?

02b image12462 people collage 45İncil'in yazıldığı Grek dilindeki "ekklesia" terimi "kilise" olarak dilimize geçmiştir. İncil'de yüz defadan fazla geçen ekklesia (kilise) sözcüğü, bina değil bir araya gelen bir İNSAN TOPLULUĞU anlamındadır.

İncil'de bu sözcük, hem yerel imanlılar* topluluğunu, hem de Pentikost gününden Mesih'in ikinci gelişine dek Mesih'e gerçekten iman eden insanların tümünü tanımlamak için kullanılmaktadır. Bu ikinci kavramı dile getirmek için bazen "evrensel kilise" deyişine başvurulmuştur. [Kutsal Ruh, Hıristiyanlar’ın ‘Pentikost Günü’ olarak adlandırdıkları günde göklerden indiğinde imanlıları doldurdu. O zamandan beri Kutsal Ruh, yeniden doğmuş her Hıristiyan’ın içinde mesken kurmuştur. Kutsal Ruh’un inişi hakkında Elçilerin İşleri Kitabı’nın ikinci bölümünde okuyabilirsiniz. Elçilerin İşleri Kitabı İncil’de Yuhanna Müjdesi’nden sonra gelen kitaptır.]

Yerel kilise, aynı mahalle, ilçe ya da il içerisinde bir araya gelen imanlılar topluluğudur. Evrensel kilise ise, Pentikost gününden çağımıza kadar her yerde bulunan imanlıların tümünü tanımlar.

Biraz önce de gördüğümüz gibi, yerel kilisemize katılarak, yani bölgemizdeki diğer imanlılarla bir araya gelerek, Rab'bin buyruğunu gerçekleştirmiş oluyoruz.

Kilise'den bahsederken Kutsal Kitap bazı ifadelerde bulunur. Kiliseyi sadece bir bina değil insanlardan oluşan bir topluluk olarak tanımlar.

* İsa’ya gerçekten inanan kişiler

İsa'ya gerçekten inanan kişilerden biri misiniz? ('Gerçekten' ne demek? diye düşünüyor olabilirsiniz.)

03 image10083 gift long darker 45İncil’i okuduğumuzda Tanrı karşısında doğru bir konumun, mücadeleyle değil, huzurla tarif edildiğini görüyoruz. İsa çarmıhta sonsuz kurtuluşumuzu çoktan güvence altına almıştır. Cennette sonsuz yaşam, İsa’nın bizim yerimize yaptıklarına gerçekten inananlar için Tanrı’dan gelen kazanılmayan bir armağandır. İnsanın kazanmak için yapacaklarından ayrı olarak bu Tanrı’nın cömertçe verdiği karşılıksız bir armağandır. Bu nedenle, İsa’ya gerçekten inanan bir kişi artık mücadele etmez, dinlenir. “Tanrı işlerinden nasıl dinlendiyse, O'nun huzur diyarına giren de kendi işlerinden öylece dinlenir.” (İbraniler 4:10). İsa’ya gerçekten inanan bir kişi, Tanrı karşısındaki sonsuz konumu İsa’nın tamamlanmış işine bağlı olduğu için, cennete gideceğini kesin olarak bilir. Böyle biri İsa’nın kendisinden istediğini yapmıştır. İsa’ya gelmek. İsa’nın vermeyi vaat ettiği şeyi almıştır. Huzur! “Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm.” (Matta 11:28)

Katolik Kilisesi aynı görüşte değildir. Tanrı’nın cennette sonsuz yaşamı ancak hak edenlere verdiğini öğretir. Onların yaptıkları iyi işlerin sonucudur. “Ödülümüz olarak aslında cenneti hak ediyoruz... Cennet için savaşmak gerekir; cenneti kazanmamız gerekir.” (Matthias Premm, Din Görevlileri Olmayanlar için Dogmatik İlahiyat, Rockford, Illinois, Tan Books, s.262)

Gerçek İsa Mesih İnanlıları için cennete giden yol, erdemin ve böylece Tanrı’nın iyiliğinin kazanıldığı çok adımlı bir yol değildir. Katolik Kilisesi bu şekilde resmediyor fakat öğrettikleri Kutsal Kitap’a aykırıdır. Örneğin, İnsanlar İsa Mesih'te olan kurtuluşla, Tanrı'nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar.” (Romalılar 3:24, İncil). KARŞILIKSIZ OLARAK!

Görülüyor ki, Katolik Kilisesi Tanrı’nın söylediklerine inanmıyor.

04 image8064 talk conversation people 45Kutsal Kitap cenneti hak etme konusunda ne öğretiyor? Cennet, kendisini hak edenler için mi? Aksine, Kutsal Kitap her insanın sonsuz cezayı hak ettiğini öğretir. “Çünkü günahın ücreti ölüm...” (Romalılar 6:23a). Bizler Tanrı’nın bizlere lütufkar bir şekilde vermeye hazır olduğu cennette sonsuz yaşam armağanını ancak İncil’de bulabiliriz. Bu eşsiz armağan kime verilir? İsa’ya basitçe güvenenlere verilir. İsa artı iyi işlere değil. Sadece İsa’ya.“Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır.” (Romalılar 6:23). Bu kimsenin hak etmediği bir armağandır!

İsa’ya gerçekten inanan kişi sadece O’na dayanır. İsa’nın, İncil’de söylenen kişi olduğuna inanır ama o noktada durmaz. O’na dayanma konusunda kişisel bir seçim yapmadıkça İsa Mesih’e gerçekten inanmış veya içten imanı ifade etmiş sayılmayız. Sonsuz kurtuluşumuz için sadece İsa’ya güveniriz.

İsa gibi bir Kurtarıcı için Tanrı’ya şükredenlerle ilgili ne denir?

Günah onları mahkum etmeyecek! Yasa onları mahkum etmeyecek! Lanet onları mahkum etmeyecek! Cehennem onları mahkum etmeyecek! Tanrı da onları mahkum etmeyecek!

“Böylece Mesih İsa'ya ait olanlara artık hiçbir mahkumiyet yoktur.” (Romalılar 8:1). Neden yok? Mesih İsa günahlarınızın bedelini sizin yerinize yüklendi. “…günahlarımızı çarmıhta kendi bedeninde yüklendi. O'nun yaralarıyla şifa buldunuz.” (1.Petrus 2:14). İsa’ya güvenen kimseden bu korkunç bedel istenmeyecek. Çoktan ödendi. Ödenecek bir şey kalmadı.

* * * * *



Kilisenin (benim söylediğim gibi İsa’ya gerçekten inanan kişiler) kiliseye gittiğini söyleyebilir miyiz? Mesela, ‘Yeni Sevinç Kilisesi’ diye bir kilisenin yakınlarında oturuyoruz. ‘Kilise’, ‘Yeni Sevinç Kilisesi’ne mi gidiyor?

05 church3 temp5 45‘Kilise’ kelimesinin iki tanımı arasındaki farkı anladığımız sürece yanlış olmaz. İsa’ya gerçekten inanmayan kişilerin kiliseye (toplandıkları bina) gitmeleri de mümkündür – bu her Pazar olan bir şeydir. Bu durumda, kilisenin (İsa’ya gerçekten inananların) kiliseye gittiği söylenemez. Sadece ‘insanlar’ kiliseye gidiyor olurlar.

Günlük yaşamımızda eşim ve ben ibadet için biraraya geldiğimiz binadan ‘kilise’ diye söz ederiz. Örneğin, eşim “Bugün binaya erken gidelim” demez. Bu tuhaf olurdu. “Bugün kiliseye erken gidelim” der. Nereye gittiğimizi anlatmamız gerek. Parka değil, kiliseye gidiyoruz. Fakat İsa’ya gerçekten inanan kişiler olarak, ‘kilisenin’ çimento ve tuğladan yapılmış bir yapıdan daha fazlası olduğunu biliyoruz. Kilise, İsa’yı yakından tanıyan ve seven insanlar topluluğudur.

Kafanızı karıştırdım mı? Öyleyse, en baştan başlayayım…

İsa’nın yaşamının sonu dünyada yaptıklarının sonu değildi. İncil’in son cümlesinin sonuna nihai ‘nokta’yı koyma zamanı henüz gelmemişti. İsa dedi ki, “Ben kilisemi bu kayanın [İsa ‘kaya’ diyerek kendisinden bahsediyordu] üzerine kuracağım. Ölüler diyarının kapıları ona karşı direnemeyecek.” (Matta 16:18). İsa cennete döndüğü zaman gözeteceği işlerden söz ediyor. “Kuracağım” derken yüklemde gelecek zaman kipi kullanılıyor. İlk kilise - İsa’ya gerçekten inananların ilk kez yerel olarak biraraya gelmeleri - İsa’nın dirilişi ve göğe alınmasından sonra Yeruşalim’de toplandı, ama zulüm nedeniyle kısa bir süre içinde dağıldı. İncil’de belirleyeceği ilkelere göre ilk kiliselerin (ve bugünkü kiliselerin) Pazar günleri toplanması Tanrı’nın arzusuydu. İlahi liderlik düzeni nasıl olmalı? Kilise içinde ne gibi roller olmalı? Toplanma amacı ne olmalı vs...  

Sanırım, İncil’in İsa VE kilisesi hakkında olduğunun farkında değilsiniz. Daha once öğrendiğiniz gibi ‘kilise’ dediğimde, 06 image10677 church 45binadan değil, insanlardan bahsediyorum. İsa’nın ‘kilisesi’ (İsa’ya gerçekten inananlar topluluğu) genellikle Pazar günleri bir binada biraraya gelirler. Fakat bir inanlılar topluluğu bir bina satın alacak mali güce sahip değilse veya uygun bir yer kiralayamazsa o zaman başka bir yerde de biraraya gelmeleri mümkündür. Evlerde biraraya gelirler. Benim ülkemde, Pazar günleri spor salonlarını kiralayan, okullarda toplanan kiliseler görebilirsiniz. Bu nedenle İsa’ya inananların ‘Kiliseye gidiyoruz’ değil, ‘Biz kiliseyiz’ demesi daha yerindedir. İlk kez böyle bir şey işitmiş olabilirsin, ama benim memleketimde, İsa’ya gerçekten inanan yüz binlerce kişi Pazar sabahını ibadet için bir okulda geçirmektedir. Okul idaresi neden okullarının bir bölümünü Pazar günleri sorumlu ve güvenilir bir grup insana kiralamasın? Onlar için iyi bir gelir kaynağı.

Bizim şehrimizde İsa’ya inananlardan oluşan topluluğumuza, diğer topluluklardan ayırt edilebilmesi için bir isim verdik. Fakat inananlar topluluğunuza resmi bir isim vermeden de yıllarca belirli bir yerde toplanmak mümkündür. Mesela, Suudi Arabistan, Tibet ve benzeri yerlerdeki inananlar bu şekilde toplanırlar. Hıristiyanlar’ın saldırıya uğradığı ve kilise binalarının kapatıldığı veya yıkıldığı yerlerde başka şansları yok.

* * * * *

Kilisenin (benim söylediğim gibi İsa’ya gerçekten inanan kişiler) Katolik Kilisesine gittiğini söyleyebilir miyiz? 

Katoliklik'le ilgili dizimizin önsözünü okumadıysanız aşağıdaki alıntıya bir göz atalım;

07 image11287 ezo gelin soup 45Ezo Gelin çorbasının bu dizinin konusuyla ne ilgisi var? Katolikliğin öğretişlerinin Kutsal Kitap’ın öğretişlerini temsil edip etmediğini anlamaya çalışıyoruz. Farklı bir şekilde düşünmeye çalışalım. Ezo Gelin çorbasının malzemelerinin neler olduğunu bilirsiniz. Kırmızı mercimek, pirinç veya bulgur, domates salçası, sarmısak, kuru nane vs. Ezo Gelin çorbası yapılırken genelde katılmayan bir malzeme katmak istersek sorun olmayabilir. Tabi bu malzemenin ne olduğunu bağlı, yani çorbanın tadını nasıl değiştirdiğine...

Peki ya sürekli olarak Ezo Gelin çorbasının tarifine değişik malzemeler eklemeye devam edersek? Fasulye, ince ince kıyılmış kereviz, rendelenmiş peynir, dereotu ve ayva? Yüzyıllar boyunca farklı malzemeler eklemeye devam ettiğimizi düşünün. Sadece bununla da kalmıyor, malzemelerin bazıları, asıl malzemelerle olumsuz bir tepkimeye giriyor. Diyelim ki, örneğin kekik ve yoğurdun tatları, kuru nanenin tadını öyle bir şekilde bastırıyor ki artık Ezo Gelin çorbasının bu kendine özgü malzemesinin tadını alamıyorsunuz.

Soru: Bu yeni karışıma Ezo Gelin çorbası diyebilir misiniz? Bir zamanlar Ezo Gelin çorbası olabilirdi fakat artık bu geçerli değildir. Çorba diyebilirsiniz ve istediğiniz adı verebilirsiniz. Fakat artık Ezo Gelin çorbası diyemezsiniz.

Bazıları şöyle diyebilir, “Ne yapayım benim Ezo Gelin çorbam böyle.” Evet, gerçekten de çorbanıza istediğiniz adı verebilirsiniz fakat ev hanımlarını, restoran sahiplerini ve gerçek Ezo Gelin çorbasının nasıl olduğunu bilenleri kandıramazsınız.

08 image11288 ezo gelin soup 45Bu dizide yapmak istediğim Katolik Kilisesi’nin ‘malzemeleriyle’, Kutsal Kitap’ın ‘malzemelerini’ karşılaştırmak. Fikir birliğindeler mi? Yoksa geçen 1.500 yıl içinde Katolik Kilisesi’nin Kutsal Kitap’a yabancı olan çok sayıda ‘malzeme’ eklediği ve artık Katolik Kilisesi’ne Hıristiyan denemeyeceği sonucuna mı varacağız?

Bu web sitesini araştırırken Katoliklik kelimesinin pek fazla geçmediğini göreceksiniz. Sevdiğim Katolik yakınlarım hakkında konuştuğumu duyacaksınız, bazen Bakire Meryem’den ve Katolik inancının bazı ilkelerinden söz edeceğim. Okuduklarınız az da olsa, kendilerine Katolik diyenlerin gerçekten Hıristiyan olup olmadığını sorgulamanıza neden olabilir. Katoliklik sadece Hıristiyanlık’ın bir yüzü mü? Tüm yüreğimle bu sorunun yanıtlanmasını hak ettiğinize inanıyorum.

Hıristiyanlık sadece Tanrı’nın gerçekten söyledikleri üzerine bina edilmiştir. Yani, Hıristiyan inancı Kutsal Kitap’a dayanır. Katoliklik’le ilgili dizideki birinci yazı Katolikliğin Tanrı’nın söylediklerinden bu kadar farklı olmasının nedenini ele alacak. Eğer Hıristiyanlık’ın öğretişlerini öğrenmek isteyen bir İsa Mesih İmanlısıysanız bunun farkında olmanız gerekir. (Aynı şey Müslümanlar için geçerlidir. Eğer Hıristiyanlık’ın iddialarını araştıran bir Müslümansanız siz de bunun farkında olmanız gerekir.)

Katolik Kilisesi hakkında neyi bilmeniz gerekiyor?

Birincisi, ‘katolik’ kelimesi ne anlama geliyor? Bu sözcük Grekçe ‘katholikos’ sıfatından türemiştir ve ‘genel’ veya ‘evrensel’ anlamına gelir. Yaklaşık olarak İ.S. 110 yıllarında İgnatiyus tüm Hıristiyan kiliselerinden ‘katolik’ diyerek söz etmiştir. Sözcük küçük ‘k’ ile kullanıldığında, 09 image4911zzz not equal unequal catholic church 2 45mezhep farkı gözetmeksizin her yerde İsa’ya iman eden imanlıları kast eder. Bu da Katolik Kilisesi’nin bir üyesi olmadan hala katolik kilisenin bir parçası olabilirsiniz demektir. Büyük ‘K’ ile yazılan Katolik sözcüğü ise ‘Roma Katolik Kilisesi’ veya ‘Katolik Kilisesi’ni kast etmek için kullanılagelmiştir.

Hıristiyan olmak için Roma Katolik Kilisesi’ne üye olmanız gerekmez. Günahlarının -geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki günahlarının- bağışlanması için sadece İsa’ya iman eden ve güvenen herkes Hıristiyan’dır. Bu, onları Katolik yapmaz. Nitekim, Bir Katolik Hangi Ölçüye Göre Hıristiyan Sayılır? adlı yazıda göreceğimiz gibi, Katolikler’in büyük bir kısmı sadece İsa’ya güvenmiyorlar. Size İsa’ya inandıklarını söyleyeceklerdir. Fakat aynı zamanda, Papa’nın, Meryem’in ve Kiliselerindeki rahibin gücüne ve yerine getirdikleri dinsel kuralların etkinliğine inandıklarını da söyleyeceklerdir. Bütün bu şeylere güvenerek cennete gitme şansına sahip olmayı umut ediyorlar. Bu da Kutsal Kitap’ın öğretişlerine tamamıyla aykırıdır.

İsa’ya gerçekten inananlar, dünyadaki gerçek inananların topluluğuna katılırlar. Bu büyük topluluğun ‘katolik’ olduğu söylenebilir çünkü evrenseldir. Bu topluluk katoliktir (küçük k). (‘katolik’ kelimesi ‘genel’ veya ‘evrensel’ anlamına gelir.) Bu katolik kilise, Katolik Kilisesi’nin iddia ve öğretişlerini kabul etmez. Neden? Yeni Antlaşma’da (İncil'de), Papa veya onun gibi bir yetkiye sahip bir kişiden söz edildiğini göremezsiniz. Tanrı’nın Yeni Antlaşma kilisesi için tasarısı İncil’de net bir şekilde ayrıntılandırılmıştır. Ne var ki, İsa’ya inananların oluşturduğu bu yerel topluluklardaki ruhsal liderliğin, Katolik Kilisesi’ndeki yapıyla ilişkisi yoktur.

AKLANMAK

Hıristiyan olduklarını söylediklerinde insanları hemen gerçek Hıristiyanlar olarak sınıflandırabilir miyiz? Bize benzemiyorlarsa onları sözde Hıristiyanlar sınıfına koyamayacağımız gibi. 10 image12027 cool text add plus 45Örneğin, insanların yüreklerini bilmediğimiz için kimse Roma Katolik bir insanın gerçekten Hıristiyan olup olmadığını söyleyemez. “Rab kendine ait olanları bilir.” (2.Timoteos 2:19). Rab kesin olarak bilebilir. Biz bilemeyiz. Fakat, herhangi biri, ki buna Katolikler de dahildir, açıkça Hıristiyan inancının temel doktrinlerini inkar ederse, o zaman Hıristiyan değildir. Sorun bu.

Hıristiyan inancının temel doktrinlerini inkar ediyorlar mı? Bir bakalım...

İsa’ya inandığını söylemeyen bir Katolikle hiç karşılaşmadım. Öte yandan, Katolik Kilise, bu inanca, çoğu Kutsal Kitap’ın öğretişlerine aykırı olan bir dizi dini koşullar eklemiştir. Ezogelin çorbası benzetmemi okumuşsunuzdur. Katolik Kilisesi, Tanrı huzurunda doğru sayılmak için İsa’ya inanmanın yanı sıra başka zorunluluklar ekleyip duruyor. Gerçek Kutsal Kitap inancını o kadar değiştirdiler ki, Katoliklerin artık sadece İsa’ya inanmalarına izin verilmiyor! Nitekim, Katolik Kilisesi kurtuluş için sadece İsa’ya inanma cesareti gösterenleri lanetliyor. Katolikliğin üzerine bina edildiği temel ilkelerden birine kulak verin;

“Aklayan imanın, Mesih sayesinde affeden ilahi merhamete güvenmek veya aklanmamızı sağlayan tek şeyin bu güven olduğunu söyleyen kimse, lanetlensin.” (Trent Konsülü, 6. Oturum, kanon 12).

Bunun ne söylediğini düşünün. Tanrı’yı lanetliyor çünkü Tanrı, aklanmak için kendisine güvenmenin yeterli olduğunu söyledi!!!

Tanrı'nın Kutsal Yazıları ne diyor? İnsanlar İsa Mesih'te olan kurtuluşla, Tanrı'nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar. (Romalılar 3:24). KARŞILIKSIZ OLARAK! Eğer aklanma Tanrı’nın Kutsal Kitap’ta açıkladığı gibiyse onu satın almamız, kazanmamız veya dinsel eylemlerimize bağlı olarak üzerinde hak iddia etmemiz mümkün değil. Karşılıksız, hak edilmeyen bir armağan. Yasaya itaatimiz veya herhangi bir din yetkilisinin - Papalar ve papazlar dahil - bizlerden beklediği iyi eylemlerle hak edilmez!  

“İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir.” (Efesliler 2:8-9) 

11 image12452 cool text cant deserve reddish 45Maalesef Katolik Kilisesi sadece imanla aklanmayı reddeder. Bunun sonucunda kimsenin - Papa’nın bile - sonsuzlukta nereye gideceğini bilemeyeceği öğretilir. (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraf 2005. Katolik Kilisesi Katekizmi Katolik Kilisesi’nin inanç ve uygulamaları konusunda resmi yayınıdır.)

Kimse, Tanrı’nın lütfunun hak edilmeyen iyiliğini kendi için kazanabilir mi? Lütuf zaten kendi tanımı gereği hak edilmeyen iyilik demek. Hak edilmeyeni hak edemezsiniz. Ayrıca, eylemler veya yapılan dinsel uygulamalarla lütfu kazanabileceğinizi söylemek lütfun anlamını yanlış anlamaktır. Tanrı’nın, Elçi Pavlus’a, aklananlarla ilgili esinlediği sözcün ‘karşılıksız’ sözcüğüydü.

Kutsal Yazılar, aklanma söz konusu olduğunda iyi eylemlerin hiçbir önemi olmadığını belirtiyor. “Ancak çalışmayan, ama tanrısızı aklayana iman eden kişi imanı sayesinde aklanmış sayılır.”  (Romalılar 4:4-5)

Bu ayet İsa’ya iman eden kişinin iyi şeyler yapacağı bir hayat sürdürmeyeceği anlamına gelmez. Sadece, Tanrı karşısında doğru bir konuma sahip olmak için iyi bir yaşam sürdürmeye çalışmaz. Eğer İsa’ya gerçekten iman ediyorsanız Tanrı sizi zaten akladı. Aklanma, insanın İsa Mesih’e iman ettiği anda gerçekleşen Tanrı’nın pekçok işinden biridir. İmanla gerçekleşir. İman, aklanmanın aracıdır.

İnsanın Tanrı’yla din yasaları veya iyi eylemler yaparak Tanrı tarafından aklanamaz.

“Tanrı'nın insanı akladığı, Müjde'de açıklanır. Aklanma yalnız imanla olur.” (Romalılar 1:17)

İncil’de, cennette sonsuz yaşam güvencesinin bizlere bu yaşamda Tanrı tarafından sunulduğunu görüyoruz. Katolik Kilisesi Tanrı’nın bu inanılmaz teklifini reddeder!

11b image12453 cool text unfortunately 45Katolikler Hıristiyan mıdır? Eğer Katolikseniz, artık rahibinize bağlı olmanızın gerekmediğinin size söylenmesinin ne kadar şok edici olduğunu bilirsiniz. İnsana eşinin iyi olmadığının söylenmesi gibi bir şey, öyle değil mi? Bunu söylerken, bunun gerçekten çok şok edici olduğunu söylemek istiyorum. Rahibinizin kötü olduğunu söylemiyorum! Rahibiniz büyük olasılıkla yumuşak, sevecen ve merhametli bir insandır. Fakat Kutsal Kitap’ın öğrettiği, rahibinizin ve sizden yapmanızı istediklerinin sonsuz kurtuluşunuz için gerekli olmadığıdır. Bu kimseye saldırı niteliğinde söylediğim bir şey değildir. Hiçbir şekilde amacım bu değil. Sadece, Katolik Kilisesi’nin resmi öğretişlerinin, Tanrı’nın Kutsal Kitap’ta açıkladıklarıyla çeliştiğinin farkında olmanızı istiyorum. Her ikisine de inanabilir misiniz? Maalesef inanamazsınız. İnsanın birbirine karşıt iki görüşe aynı anda inanması mümkün değildir.

* * * * *

Artık ben de İsa Mesih İmanlısıyım! Diğer insanlara ‘Hıristiyan’ olduğumu söylemeli miyim? 

12 image10303 face people 45Günahlarının -geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki günahlarının- bağışlanması için sadece İsa’ya iman eden ve güvenen herkes Hıristiyan’dır. Bu, onları Katolik yapmaz. Nitekim, Bir Katolik Hangi Ölçüye Göre Hıristiyan Sayılır? adlı yazıda göreceğiniz gibi, Katolikler’in büyük bir kısmı sadece İsa’ya güvenmiyorlar. Size İsa’ya inandıklarını söyleyeceklerdir. Fakat aynı zamanda, Papa’nın, Meryem’in ve Kiliselerindeki rahibin gücüne ve yerine getirdikleri dinsel kuralların etkinliğine inandıklarını da söyleyeceklerdir. Bütün bu şeylere güvenerek cennete gitme şansına sahip olmayı umut ediyorlar. Bu da Kutsal Kitap’ın öğretişlerine tamamıyla aykırıdır.

Diğer insanlara ‘Hıristiyan’ olduğunuzu söylemeli misiniz? Kişisel olarak ben, hayatımda doğaüstü bir şekilde gerçekleşen şeyleri tanımlamak için ‘Hıristiyan’ sözcüğünü hiç kullanmadım. Bizim ne olduğumuz tek bir sözcükle ifade edilemez. ‘Ben İsa Mesih’i izliyorum’ veya ‘İsa’ya inanıyorum’ demeyi tercih ediyorum. Daha fazla açıklama istediklerini bir şekilde belirttiklerinde şöyle ekleyebilirim: ‘İsa Mesih’e imanla Tanrı’yla birebir, aktif bir ilişkiye kavuşmuş biriyim.’ Bu tanım hem doğru, hem de din konusu tartışıldığında birçok anlamlı konuşmanın yolunu açıyor. Hayal edebileceğiniz gibi, anlamlı diyaloglar başlarken arkadaşlıklar da başlıyor. Yeni arkadaşlarım hayatlarımızı gözlemlemeye başlıyor; eşimle ilişkim, çocuklarımızla ilişkilerimiz, çocuklarımızın birbiriyle ilişkisi, vs.

Bu düşüncenin akıllarından geçiyor mu? Bu adam, plajlarımızda üstsüz güneşlenmek ve barlarımızda sarhoş olmak için ‘Hıristiyan’ Avrupa’dan gelen diğer ‘Hıristiyanlardan’ farklı. Bu sonuca varmalarını umuyorum. Fakat dediğim gibi, bugünlerde ‘Hıristiyan’ kelimesinin kullanılması kişinin inancını pek de açıklamıyor.

13 image12450 catholic priest 45Eğer bu sözcüğü kendileri kullanıp, sizin Hıristiyan olup olmadığınızı sorarlarsa, “Katolik veya Rum Ortodoks gibi mi”, diye sorabilirsiniz. “Mum yakan veya ikonalara tapınan uzun cübbeli rahipler gibi mi? Hayır, İncil’i okudum ve İncil’de önemli olan tek kişiye, İsa’ya inandım. Ben İsa Mesih’i izliyorum.”

İnsanların bu noktada özellikle öğrenmek istedikleri sizin doğuştan Hıristiyan toplumuna mensup bir ailede mi büyüdüğünüzdür. Özellikle ülkemizde din değiştirme gibi kavramı sorunlu bir kavram olduğu için temel soru budur. İnancımızın Rab’le aramızdaki kişisel ve harika ilişkinin bir sonucu olduğunu söylemek için eşsiz bir fırsat!

‘Hıristiyan’ olduğunuzu söylediğinizde Katolik ya da Rum Ortodoks gibi olduğunuzu düşünebilirler. Maalesef, dünyada Hıristiyan olarak kendini tanıtan insanların çoğu samimi Mesih imanlısı değildir.

Geçenlerde Müslüman dostlarımdan biri şöyle dedi, ‘İtiraf ediyorum, İsa'nın kişiliğinden çok etkilendiğimi söylemekten çekinmiyorum. Hıristiyanlık bana hiç cazip gelmiyor, en azından Hıristiyanlık olduğunu düşündüğüm şey bana cazip gelmiyor. Ama İsa? Bu başka bir hikaye. İncil’de konuştuğu her sayfada, sayfayı çevirip daha fazla okumak istiyorum.

Bunu anlıyorum.

Hıristiyanlık’a bakış açım seneler önce onunkine benzerdi. Katolik bir ailede yetiştim ve Katolik inancını reddettiğimde, İsa’yı da reddetmeye çok yaklaşmıştım. Katolik Kilisesi’nin gerçek Hıristiyanlık’ı temsil etmediğinin farkında değildim. 14 image11319 bible 45Tasarımı, öğretisi ve uygulamaları açısından Katolik Kilisesi, İsa’nın şu anda bina ettiği Yeni Antlaşma kilisesinden çok farklı. Bakış açımı değiştiren neydi? İncil. Daha önce hiç okumadığım İncil. Sonra okuyup sevdiklerimle üzerinde konuşmaya başladığım İncil. Çok değer verdikleri ve güvendikleri geleneklerinin Tanrı’nın Sözü’nde hiçbir yeri olmadığını görmeleri, onlar için pek hoş bir deneyim olmadı.

Katoliklik’le ilgili dizide, Katolik Kilisesi’yle Kutsal Kitap’ın öğrettikleri arasındaki farkı görmenizi kolaylaştıracak onbir yazıya bakabilirsiniz. Ölçü standardımız Kutsal Kitap’tır ve sorumuz, ‘Kim haklı, Katolikler mi, Protestanlar mı?’ değil, ‘Katoliklik, Kutsal Yazılar’a göre ölçüldüğünde doğru mudur?’ sorusudur.

Sevdiklerinize ‘Katolik’ olduğunuzu söylemeyin. Ama söylemeden sözünü ettiğim diziyi okumanıza öneririm. En azından ilk iki yazıyı. Bir de, Artık Ben De İsa Mesih İmanlısıyım! adlı yazıyı okumayı unutmayın. Bunları okumanın da size yararı olacağına inanıyorum.

* * * * *

İyi İşler Yeterli Değil

Bir süre önce çocuklarımdan ikisini kahve ve tatlı için Starbucks’a götürdüm. Biri en çok Karamel Frappucinno’yu diğeri ise Beyaz Çikolata 15 image12454 starbucks 45Mocha Frappucinno’yu seviyor. Ben ödemek için ne kadar ısrar etsem de biri kendisininkini ödemek için harçlığını yanında getirdi. Kasaya yaklaşırken “Ben kendiminkini ödemek istiyorum,” dedi.

“Olsun baban ödeyecek oğlum,” diye üsteledim.

Fakat ısrar etti, “Ben kendiminkini ödeyeceğim.”

“Tamam.”

Kasadaki görevli hesapladı ve “Hepsi 7 TL,” dedi.

Oğlum parasını tezgahın üzerine koydu. 3 Lira ve 40 Kuruş.

“Eeee, bu...bu yetmiyor,” dedi kasadaki görevli anlayışlı bir şekilde, herhalde oğlumun kendi parasıyla ödemeye çalıştığını anlamıştı.

Oğlum bana baktı ve şöyle dedi, “Galiba senin paranı kullanmak istiyorum.”

Eskiden Katolik olan on binlerce insanın tanıklık edeceği gibi Katolik doktrini ve dinsel uygulamaları, imanlının kendi eylemleri aracılığıyla değil iman aracılığıyla lütufla kurtulduğuna ilişkin temel gerçeği saptırıyor. Katolikler iyi eylemler yaparak, günahlarını rahiplerine itiraf ederek ve Katolik Kilisesi’nin bazı uygulamalarını yerine getirerek kurtulduklarına içtenlikle inanıyorlar. Fakat içtenlik hiçbir zaman kimseyi kurtarmamıştır. İçtenlik doğru kılınmamızı sağlamadı. İçtenlik günahlarımız için ölmedi. Ayrıca Tanrı’nın bizi kabul etmesini sağlamak için gerekene sahip değiliz. Starbucks’ta oğlumun bana söylediği gibi Tanrı’ya şöyle söylememiz gerekiyor:

“Seninkini kullanmak istiyorum.”

Benim iyiliğim değil, Senin iyiliğin, ya Rab.

Benim doğruluğum değil, Senin doğruluğun, ya Rab.

Benim paklığım değil, Senin paklığın, ya Rab.

Beni paklığınla ört, ya Rab.

TANRI'NINKİNİ KULLANMAYA KARAR VERDİNİZ, ÖYLE DEĞİL Mİ?

16 image4576 face laughter smile happy sharper 45Müjde, günahkarın İsa Mesih’e Kurtarıcısı olarak iman ettiği anda Tanrı’nın kendisini sonsuza dek farklı bir ışıkta görüyor olmasıdır. Tanrı İsa’nın tüm erdem ve zenginliklerini imanlının yaşamı için geçerli kılar. Tanrı’nın bir yandan adil olup bir yandan da günahkarı doğru ilan etmesinin tek yolu İsa’nın erdemlerinin günahkar için geçerli sayılmasıdır.

“Ama şimdi Yasa'dan bağımsız olarak Tanrı'nın insanı nasıl aklayacağı açıklandı. Yasa ve peygamberler buna tanıklık ediyor. Tanrı insanları İsa Mesih'e olan imanlarıyla aklar. Bunu, iman eden herkes için yapar. Hiç ayrım yoktur. Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldı. İnsanlar İsa Mesih'te olan kurtuluşla, Tanrı'nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar. Tanrı Mesih'i, kanıyla günahları bağışlatan ve imanla benimsenen kurban olarak sundu. Böylece adaletini gösterdi. Çünkü sabredip daha önce işlenmiş günahları cezasız bıraktı. Bunu, adil kalmak ve İsa'ya iman edeni aklamak için şimdiki zamanda kendi adaletini göstermek amacıyla yaptı. Öyleyse neyle övünebiliriz? Hiçbir şeyle! Hangi ilkeye dayanarak? Yasa'yı yerine getirme ilkesine mi? Hayır, iman ilkesine. Çünkü insanın, Yasa'nın gereklerini yaparak değil, iman ederek aklandığı kanısındayız. (Romalılar 3:21-28)  

17 image12456 cool text only by gods goodness text1 45Bu yazıda okuduğunuz ayetlerden Kutsal Kitap’ın insanın yasanın işlerinden ayrı olarak imanla aklandığını açıkça öğrettiği açık, öyle değil mi? O halde varabileceğimiz tek sonuç aklanmanın sadece imanla mümkün olduğudur. Başka bir seçenek mümkün değildir. İnsanın doğru sayılmasını sağlayabilecek tek şey kendi erdemleri değil, İsa’nın erdemleridir. Ne yaparsanız yapın, Tanrı’nın size verdiği armağanı tanımlama biçimini gözardı etmeyin: karşılıksız olarak.

“Ama siz Tanrı sayesinde Mesih İsa'dasınız. O bizim için tanrısal bilgelik, doğruluk, kutsallık ve kurtuluş oldu. Bunun için yazılmış olduğu gibi, ‘Övünen, Rab'le övünsün.’” (1. Korintliler 1:30-31)

“İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir.” (Efesliler 2:8-9)

* * * * *

18 happy together 45Aşağıdaki ayetler beden benzetmesine yönelik, imanlıların birbirleriyle olan ilişkileri hakkında çok şey öğretir.

"İster Yahudi ister Grek, ister köle ister özgür olalım, hepimiz bir beden olmak üzere aynı Ruh'ta vaftiz edildik ve hepimizin aynı Ruh'tan içmesi sağlandı. İşte beden tek üyeden değil, birçok üyeden oluşur. Ayak, 'El olmadığım için bedene ait değilim' derse, bu onu bedenden ayırmaz. Kulak, 'Göz olmadığım için bedene ait değilim' derse, bu onu bedenden ayırmaz. Bütün beden göz olsaydı, nasıl duyardık? Bütün beden kulak olsaydı, nasıl koklardık? Gerçek şu ki, Tanrı bedenin her üyesini dilediği biçimde bedene yerleştirmiştir. Eğer hepsi bir tek üye olsaydı, beden olur muydu? Gerçek şu ki, çok sayıda üye, ama tek beden vardır. Göz ele, 'Sana ihtiyacım yok!' ya da baş ayaklara, 'Size ihtiyacım yok!' diyemez. Tam tersine, bedenin daha zayıf görünen üyeleri vazgeçilmezdir. Bedenin daha az değerli saydığımız üyelerine daha çok değer veririz. Böylece gösterişsiz üyelerimiz daha gösterişli olur. Gösterişli üyelerimizin özene ihtiyacı yoktur. Ama Tanrı, değeri az olana daha çok değer vererek bedende birliği sağladı. Öyle ki, bedende ayrılık olmasın, üyeler birbirini eşit biçimde gözetsin. Bir üye acı çekerse, bütün üyeler birlikte acı çeker; bir üye yüceltilirse, bütün üyeler birlikte sevinir. Sizler Mesih'in bedenisiniz, bu bedenin ayrı ayrı üyelerisiniz."  (1.Korintliler 12:13-27)

Bu ayetlere göre üyelerin farklılıklarına nasıl bir gözle bakmalıyız?

Her üyenin farklı farklı görevleri vardır. Ama bu farklılıklar bedenin tamamlanması için gereklidir. Bu ayetlerde bir bedenin organları olarak kilise üyeleri hakkında bir benzetme yapmakta. Organlar birbirlerine bağlı bir şekilde çalışırlar. Özellikle eklemler olmasa hiç biri çalışamaz. Ama eklemleri belki hiç düşünmüyoruz. Kilisenin önemsiz gördüğümüz üyeleri bazen bizi birleştiren unsurlar oluyor. Eğer bir organ eksik olursa beden tam olamaz.

* * * * *



1.Korintliler 12:13'e göre, aramızdaki farklar ne kadar derin olursa olsun, "hepimiz bir beden olmak üzere aynı Ruh'ta vaftiz olduk ve hepimizin aynı Ruh'tan içmesi sağlandı." 19 image3850 jesus savior lord forgive 45Kutsal Ruh ile vaftiz olduğumuz için, her imanlı bedenin Başı olan Mesih'ten gelen ortak bir yaşama sahiptir. Ancak, imanlı hayatının her evresinde olduğu gibi, bu gerçek de iman aracılığıyla yaşanır. Bütün kardeşlerle aynı bedene üye olduğumuzu imanla kavradıkça ortak yararlarımıza önem verip birlik içinde yaşayabileceğiz.

"Böylece artık yabancı ve garip değil, kutsallarla birlikte yurttaş ve Tanrı'nın ev halkısınız. Elçilerle peygamberlerden oluşan temel üzerine inşa edildiniz. Köşe taşı Mesih İsa'nın kendisidir. Bütün yapı Rab'be ait kutsal bir tapınak olmak üzere O'nda kenetlenip yükseliyor. Siz de Ruh aracılığıyla Tanrı'nın konutu olmak üzere hep birlikte Mesih'te inşa ediliyorsunuz."  (Efesliler 2:19-22)

Başka bir ayet de şöyle diyor;

"İnsanlarca reddedilmiş, ama Tanrı'ya göre seçkin ve değerli olan diri taşa, Rab'be gelin. O sizi diri taşlar olarak ruhsal bir tapınağın yapımında kullansın. Böylelikle, İsa Mesih aracılığıyla Tanrı'nın beğenisini kazanan ruhsal kurbanlar sunmak üzere kutsal bir kâhinler topluluğu olursunuz." (1.Petrus 2:4-6)

Bu ayetlere göre aşağıdaki sorulara cevaplar vermeye çalışalım;

Eski çağların mimarlık sanatında köşe taşı çok önemli bir rol oynardı. Binaların yapımında temelin köşesine veya kemerin tepesine konulan köşe taşı, hem binayı ayakta tutar hem de binanın tüm diğer taşlarının birleşmesini sağlardı. Mesih'in bütün imanlıları hangi açıdan birleştirdiğini söyleyebiliriz?

İsa Mesih bizi ruhsal olarak kendisi köşe taşı olarak birleştirmekte. Hepimiz onun kilisesinin birer taşıyız. Bu dünyadaki kilisesi ayrı ayrı yerlerde olsa da O bize baktığında bir bütün bir tam bina görüyor. Ve o da bizi ayakta tutan birleştiren köşe taşımızdır.

* * * * *


Okuduğumuz bölümlere göre, Mesih'in ayakta tuttuğu binanın amacı nedir?

Tanrı'yı yücelten, O'nun bu dünyadaki tanıkları olarak yaşayan, Tanrı'nın beğenisini kazanan birer tapınak olarak birleşmek amacımızdır. Bu binanın amacı Tanrı'yı bu dünyada yüceltmek, yüceliğini insanlara göstermektir. O'nun bizim için yaptığı işi yani çarmıhta verdiği canının değerini insanlara bildirmek, müjdeyi bütün uluslara duyurmaktır.

* * * * *


O halde, imanlılar topluluğu nedir? İmanlılar topluluğu Mesih'in bedeni ve Rab'bin gerçek tapınağıdır. Bu üç benzetmede tekrar Rabbimizin önceliğini görüyoruz. 20 image12457 cool text 2 number two xxx 45Başsız beden yaşayamaz. Köşe taşı olmadan diğer taşlar bir bina oluşturamaz. Ve damat yoksa, gelin evlenebilir mi?

Aynı zamanda bu benzetmeler tüm imanlı kardeşlerimizin önemini bize hatırlatır. İmanlı birey tek başına olduğu zaman, söz ettiğimiz beden tapınağı veya gelini oluşturamaz. Rabbin bilgeliğinin oluşturduğu çeşitlilik ve birlik içinde, tüm imanlılar topluluğu, tapınağı ve gelini oluşturur.

Şimdi sıra geldi imanlılar topluluğunda neler yaptığımızı öğrenmeye…

Bununla birlikte, Rabbimiz İsa Mesih kilisede bütün imanlılar için iki daimi törenin yapılmasını buyurdu. Bu iki tören vaftiz ve Rab'bin Sofrasıdır. Normal olarak bu iki tören yerel imanlılar topluluğunun çerçevesi içerisinde yerine getirilmektedir. Bu iki törenin anlam ve önemini gözden geçirelim.

"İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi: "Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin; size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim." (Matta 28:18-20)

Bu ayetlere göre kimler vaftiz olmalı?

İsa Mesih'e iman edenler.

Ya bebekler?

21 baptism2 temp5 45Eğer Katolik değilseniz, rahibin Katolik olan birinin hayatında ne kadar kontrol sahibi olduğunun farkında olmayabilirsiniz. Hayatlarının başında bebekken onları vaftiz etmek için oradalar. Sadece birkaç haftalık oldukları için neler olup bittiğinin farkında değildirler. Öğretişe göre, başlarına harika bir şey gelmiştir aslında. “Vaftiz aracılığıyla, günahtan arınıp Tanrı’nın oğulları olarak yeniden doğarız.” (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraf 1213. Katolik Kilisesi Katekizmi, Katolik Kilisesi’nin inanç ve uygulamaları konusunda resmi yayınıdır.) Bu, Katolik Kilisesi’nin öğrettiklerinin çoğu gibi Kutsal Kitap’la çelişir fakat günahlarını düzenli olarak Peder Antonio, Peder Ali ya da başka bir Peder’e itiraf ederler.

Anne babama müjde vermek için eve gitme konusunda bu kadar heyecanlı olduğum tek bir olay daha hatırlamıyorum. Birkaç hafta önce iş yerinden bir arkadaşım bana bir Kutsal Kitap vermişti. Daha önce hiç okumamıştım. Kutsal Kitap’ım yoktu, hiç istememiştim ki. Tanrı’nın insanı içten dışa nasıl değiştirebileceğiyle ilgili gerçek bir hikaye okumak isterseniz, benimkini okumanızı öneririm. Sorular bölümünde İnsanlar Neden İsa'yı Kurtarıcı Olarak Kabul Etmezler? adıyla bu hikayeyi bulabilirsiniz.

Annemle babamın oturma odasında ayakta durmuş anneme bu hikayeyi anlatıyordum. O hafta sonu İsa’ya iman etmiştim. Hikayeyi bitirdiğimde annemin ilk sözleri şunlar oldu.

22 image11836 exclamation mark xxx 45“Oğlum sen bebekken vaftiz olmuştun.”
“O kutsal su ne işe yaradı?” diye yanıt verdim, bir yandan da hayatımda yaptığım kötü işlerin kısmi bir listesini sıralıyordum.

Annemin yanıtını benim bulduğum kadar garip buluyor musunuz? Neden bu dinsel törenden sanki Tanrı’yla doğru bir ilişkiye sahip olmak için ihtiyacım olan tek şeymiş gibi söz ediyordu? Katolik Kilisesi sadece vaftizin cana ilahi yaşamı verdiğini öğretiyor. (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraf 405.) Buna göre o anda, Tanrı’nın yaşamına sözde, ortak olmuştum. (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraf 1265.) Katolik Kilisesi’ne göre, ben daha sadece birkaç haftalıkken, o anda, ruhsal olarak yeniden doğdum, Tanrı’nın çocuğu olarak evlat edinildim ve Katolik Kilisesi’ne katıldım. Öyle görünüyor ki, Katolik Kilisesi’nde vaftiz olan küçük bir kız veya erkek çocuğun hayatında çok önemli şeyler gerçekleşiyor. Peki, ama bu inançların herhangi biri Kutsal Kitap’ta doğrulanıyor mu? Maalesef hiçbiri doğrulanmıyor!

İsa’ya iman ettikten sonra ezberlediğim ilk ayetlerden biri üzerinde konuştuğumuz konularla ilgilidir. İnanan kişinin Tanrı huzurunda konumu veya duruşu hakkındadır. “Bir kimse Mesih'teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur.” (2.Korintliler 5:17). Tanrı’nın size bakıp sizinle ilişkisini bu şekilde tarif etmesini ister miydiniz? Bu mümkündür.

HIRİSTİYAN VAFTİZİ

Kutsal Kitap’a göre, Hıristiyan vaftizi İsa Mesih inanlısının hayatında içsel olarak gerçekleşen şeyin dışsal tanıklığıdır. Hıristiyan vaftizi, inanan kişinin İsa Mesih’in ölümü, gömülmesi ve dirilişiyle özdeşleşmesini örnekler. Kutsal Kitap şöyle bildirir: “Mesih İsa'ya vaftiz edildiğimizde, hepimizin O'nun ölümüne vaftiz edildiğimizi bilmez misiniz? Baba'nın yüceliği sayesinde Mesih nasıl ölümden dirildiyse, biz de yeni bir yaşam sürmek üzere vaftiz yoluyla O'nunla birlikte ölüme gömüldük” (Romalılar 6:3-4). Hıristiyan vaftizinde, suya batırılmak etkinliği Mesih’le birlikte ölmeyi ve gömülmeyi simgeler. Sudan çıkmak etkinliği de Mesih’in dirilişini resmeder.

* * * * *


Bu ayetlere göre neden vaftiz olmalıyız?

Eğer İsa Mesih'e iman ettiysek İsa Mesih'in bize buyurduğu gibi vaftiz olmalıyız. Çünkü İsa Mesih bizden bunu istiyor.

"Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; 23 image12458 baptism text1 45onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin; size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim." (Matta 28:18-20)

Kutsal Kitap'a göre, Hıristiyan vaftizi sadece bir itaat adımıdır. Kurtuluş için İsa Mesih'e iman edildiğine dair yapılan bir iman ikrarıdır. Hıristiyan vaftizinde bir insanın vaftiz olmadan önce,

(1) İsa Mesih’e Kurtarıcı olarak güvenmesi ve (2) vaftizin ne anlama geldiğini anlaması olmak üzere yerine getirmesi gereken iki şart vardır. Eğer bir insan İsa Mesih’i Kurtarıcısı olarak tanıyorsa, Hıristiyan vaftizinin Mesih’e olan imanını açıkça bildirmekte bir itaat adımı olduğunu anlıyor ve vaftiz olmayı arzuluyorsa o zaman inanlının vaftiz olmasını engelleyecek bir neden yoktur. Kutsal Kitap’a göre, Hıristiyan vaftizi önemlidir çünkü bir itaat adımıdır. Kişinin Mesih’e olan iman ve adanmışlığını herkesin önünde bildirmesidir. Mesih’in ölümü, gömülmesi ve dirilişiyle bir özdeşleşmedir.

“Mesih'le birlikte çarmıha gerildim. Artık ben yaşamıyorum, Mesih bende yaşıyor. Şimdi bedende sürdürdüğüm yaşamı, beni seven ve benim için kendini feda eden Tanrı Oğlu'na imanla sürdürüyorum.” (Galatyalılar 2:20)

* * * * *


Emin misiniz? Bebekleri vaftiz etmemiz gerektiğine inanıyorum!

Bu konuda Tanrı ne diyor?

Kendisini (İsa'yı) kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular.” (Yuhanna 1:12-13)

Bu ayetler ne demek istiyor? Tanrı’dan doğanlar, doğal doğumları sayesinde veya Yahudiler’in çocukları oldukları için Tanrı çocukları olmuyorlar. Anne babalarının dinsel adanmışlıklarına veya soylarında tanınmış bir peygamber olmasına bağlı değil. Yahudiler İbrahim’in soyundan geliyor olmaktan gurur duyuyorlardı. 24 image1450 baby feet child 45Böylesine tanınmış bir atanın soyundan gelmelerinin Tanrı’nın kendilerinden hoşnut olmasının bir kanıtı olduğunu varsayıyorlardı. Bu ayette bu düşünce düzeltilmektedir. Tanrı’nın insandan memnun olması atalarının tanınmış olması veya anne babalarının dindar olmasıyla ilişkili değildir. Sünnet töreniyle bile ilgili değildir. Bu gelenek, Yahudi halkını çevrelerindeki tanrısız halklardan ayırmaktaydı fakat bu ayette sözü edilen sıra dışı ruhsal doğumla ilgisi yoktu.

Eğer Katolikseniz, yeni doğan üzerindeki etki düzeyi açısından, bebek vaftizi sünnet geleneğiyle aynıdır. Kişinin Tanrı huzurunda ruhsal konumunu etkilemez. Katolik Kilisesine göre vaftiz, “ruhsal yaşamın kapısını açar çünkü vaftiz aracılığıyla Mesih’in ve Kilise Bedeninin üyeleri oluruz.” (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraf 1213. Katolik Kilisesi Katekizmi Katolik Kilisesi’nin inanç ve uygulamalarıyla ilgili resmi yayınıdır.) Bütün bunlar kulağa hoş geliyor, ta ki İncil’i okuyana kadar!

Kutsal Kitap ruhsal olarak yeniden doğmanın insanın yaptığı herhangi bir şeyle GERÇEKLEŞMEDİĞİNİ öğretiyor. Artık şu ayeti yakından tanıyoruz, “Kendisini (İsa'yı) kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular.” (Yuhanna 1:12-13)

Tanrı, bebek olarak vaftiz olduğumuzda Mesih’in üyeleri olamayacağımızı ve yeniden doğumu deneyim edemeyeceğimizi söylüyor. 25 image6388 longing wait 45Vaftiz, ruhsal yaşama açılan kapı değildir. Kapı İsa’dır! O’na kulak verin: “Kapı Ben'im. Bir kimse benim aracılığımla içeri girerse kurtulur.” (Yuhanna 10:9). İsa aracılığıyla kapıdan girdiğimizde, yani, O’nu Kurtarıcımız ve Rabbimiz olarak kabul ettiğmizde ruhsal yaşam başlar.

Kutsal Yazılar bu konuda çok açık. İnsanlar arasında çocukların sahip olduğu ayrıcalıkları hak etme yollarımızdan hiçbiri Tanrı’nın ruhsal çocukları olarak adlandırılmamızı sağlamaz. İnsanların En Yüce Olan’ın ruhsal çocukları olması herhangi bir insani güç veya aracı sayesinde gerçekleşemez. Ayetlerin bizlere öğrettiği budur. Tanrı’nın çocukları denilmesi ayrıcalığını kazanmıyoruz. Bu İsa’ya Kurtarıcımız olarak inanıp, O’nu bu şekilde kabul etmenin sonucudur. “Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi.”

İsa’ya inanmak ne demek?

Hatırlayabildiğim kadarıyla hep İsa’ya inandım. Yüksek ahlaki standartları olan kuvvetli bir öğretmen ve din öğretmeni olduğuna inandım. İsa’yla ilgili değerlendirmem buydu. İsa’nın ölümü ve dirilişi hakkındaki bazı tarihsel gerçekleri duymuştum. Şöyle bir tutuma sahiptim, “Eğer bu gerçekse, bana uyar. İnsanlar istediklerine inanabilirler ama beni ilgilendirmez.”

İncil’i okumaya başladıktan sonra, İsa’ya gerçekten iman etmenin başka bir şey olduğunu fark ettim. Kişi, günahlarının bağışlanması, sonsuz mahkumiyetten (cehennem) kurtuluş ve 26 image12460 chair trust 45cennette sonsuz yaşam amacıyla İsa’nın ölümü ve dirilişine tamamıyla güvendiğinde iman etmiş sayılır. İsa’ya inanan kişi İsa’yı dayanağı yapar. Sadece O’na dayanır. İsa’nın, İncil’de söylenen kişi olduğuna inanır ama o noktada durmaz. O’na dayanma konusunda kişisel bir seçim yapmadıkça İsa Mesih’e gerçekten inanmış veya içten imanı ifade etmiş sayılmayız.

Sonsuz kurtuluşumuz için sadece İsa’ya güveniriz.

Örneğin bir kişi bir sandalyenin kendisini taşıyacağına inanabilir fakat sandalyenin üzerine oturana kadar ve sandalyenin desteğini alana kadar, gerçekten inancını ifade etmiş sayılmaz.

Bir kamyon şoförü ilerdeki bir köprünün güvenli olduğuna inanabilir fakat köprünün üzerinden geçene kadar, köprünün kendisini taşıyacağına gerçekten inandığını göstermiş olmaz.

Kişi asansörün kendisini binanın tepesine taşıyacağına inanabilir, fakat asansöre binene kadar asansörün kendisi için yapabileceklerine gerçekten inandığını göstermiş olmaz.

İsa Mesih’e gerçekten inanmak, sandalyeye oturmak, köprünün üzerinden geçmek veya asansöre binmek gibidir. Anlıyorsunuz değil mi? Gerçek iman, her zaman kişisel olarak güvenmeyi ve dayanmayı içerir. Kurtuluşunuz için sadece İsa Mesih’e iman etmeniz konusunda kişisel bir seçim yapmayı gerektirir.

İsa güvenilir midir? “Kutsal Yazı, "O'na iman eden utandırılmayacak" diyor...Rab'be yakaran herkes kurtulacak.” (Romalılar 10:11,13). Bu ayetleri bir kere daha okuyun, okurken şunu hatırlayın, gerçek dünyadaki en kuvvetli güçtür çünkü değiştirilemez.

27 baby curious 45Dana önce dediğim gibi Kutsal Kitap'a göre, Hıristiyan vaftizi sadece bir itaat adımıdır. Kurtuluş için İsa Mesih'e iman edildiğine dair yapılan bir iman ikrarıdır. Hıristiyan vaftizinde bir insanın vaftiz olmadan önce, (1) İsa Mesih’e Kurtarıcı olarak güvenmesi ve (2) vaftizin ne anlama geldiğini anlaması olmak üzere yerine getirmesi gereken iki şart vardır. Bebekler bu şartların farkında değildirler!

Eğer bir insan İsa Mesih’i Kurtarıcısı olarak tanıyorsa, Hıristiyan vaftizinin Mesih’e olan imanını açıkça bildirmekte bir itaat adımı olduğunu anlıyor ve vaftiz olmayı arzuluyorsa o zaman inanlının vaftiz olmasını engelleyecek bir neden yoktur. Kutsal Kitap’a göre, Hıristiyan vaftizi önemlidir çünkü bir itaat adımıdır. Kişinin Mesih’e olan iman ve adanmışlığını herkesin önünde bildirmesidir. Mesih’in ölümü, gömülmesi ve dirilişiyle bir özdeşleşmedir.

* * * * *


"Petrus daha birçok sözlerle onları uyardı. "Kendinizi bu sapık kuşaktan kurtarın!" diye yalvardı. Onun sözünü benimseyenler vaftiz oldu. O gün yaklaşık üç bin kişi topluluğa katıldı. Bunlar kendilerini elçilerin öğretisine, paydaşlığa, ekmek bölmeye ve duaya adadılar." (Elçilerin İşleri 2:40-42)

Bu ayetlere göre Pentikost gününde iman edenler, vaftiz olduktan sonra neler yaptılar?

Vaftiz olan üç bin kişi kendilerini paydaşlığa, ekmek bölmeye ve duaya adadılar.

* * * * *


Bu ilk imanlıların örneğini nasıl benimseyebiliriz?

Eğer iman ettiysek kilisemiz bizi vaftiz olmaya yönlendirecektir. Bu vaftiz sadece bir olay değil Tanrı'nın buyruğudur. Vaftizle Tanrı'nın topluluğuna resmi olarak katılmış oluyoruz. Bu aynı zamanda Mesih'e olan imanımızın ilanıdır. Topluluk önünde kendimizi hem Tanrı'ya ait olarak ilan ederiz hem de topluluğa dahil olduğumuzu ifade etmiş oluruz.

* * * * *


28 image12200 lords supper loaf wine 45İman edenlerin katılması ve yapması gereken bir ikinci tören de Rab'bin Sofrasıdır.

"Size ilettiğimi ben Rab'den öğrendim. Ele verildiği gece Rab İsa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve şöyle dedi: 'Bu sizin uğrunuza feda edilen bedenimdir. Beni anmak için böyle yapın.' Aynı biçimde yemekten sonra kâseyi alıp şöyle dedi: 'Bu kâse kanımla gerçekleşen yeni antlaşmadır. Her içtiğinizde beni anmak için böyle yapın.' Bu ekmeği her yediğinizde ve bu kâseden her içtiğinizde, Rab'bin gelişine dek Rab'bin ölümünü ilan etmiş olursunuz. Bu nedenle kim uygun olmayan biçimde ekmeği yer ya da Rab'bin kâsesinden içerse, Rab'bin bedenine ve kanına karşı suç işlemiş olur. Kişi önce kendini sınasın, sonra ekmekten yiyip kâseden içsin.Çünkü bedeni farketmeden yiyip içen, böyle yiyip içmekle kendi kendini mahkûm eder."  (1. Korintliler 11:23-29)

Ayetlere göre bu törenin (Rab'bin Sofrası) başlıca amacı nedir?

Bu sofranın amacı Rab'bin gelişine dek Rab'bin ölümünü ilan etmek ve O'nu anmaktır. Rab'bin Sofrası imanlılar için son derece anlamlı bir törendir. Rab'bin Sofrasına katıldığımız zaman sıradan bir yemek yemiyoruz. 29 image8337 praise sing red 45Mesih'in bedenini simgeleyen ekmeği yediğimizde ve Mesih'in akıtılan kanını simgeleyen kâseden içtiğimizde, Mesih'in tekrar gelişine dek Rabbin günahlarımızı bağışlatan kurban olarak ölmesini anıp ilân ediyoruz.

Rab’bin Sofrası, İsa Mesih’in bizim için yaptıklarının ve O’nun sunduğu kurbandan ötürü bize verilenlerin bir kutlamasıdır.

"Kapılarına şükranla,avlularına övgüyle girin! Şükredin O'na, adına övgüler sunun!" (Mezmur 100:4)

“Sözle anlatılamayan armağanı için Tanrı'ya şükürler olsun!” (2. Korintliler 9:15)

İsa, Son Akşam Yemeği sırasında, bir somun ekmek alıp Tanrı’ya şükranlarını sunmuştu. Ekmeği bölüp öğrencilerine verirken, “‘Bu sizin uğrunuza feda edilen bedenimdir. Beni anmak için böyle yapın’ dedi. Aynı şekilde, yemekten sonra kâseyi alıp şöyle dedi: "Bu kâse, sizin uğrunuza akıtılan kanımla gerçekleşen yeni antlaşmadır.” (Luka 22:19-21). Bayram yemeğini bir ilahi söyleyerek sonlandırdı (bkz. Matta 26:30) ve o gece Zeytin Dağı’na gittiler. İsa orada Yahuda tarafından ele verildi. Ertesi gün de çarmıha gerildi...tam istediği gibi!

30 cross saved by the power of love satan defeated red 45İsa’nın çarmıha gerilmeden önce, çarmıha gerildiği sırada ve çarmıha gerildikten üç gün sonra olacaklarla ilgili sözlerine kulak verin. Öğrencilerini önceden uyarmak ve olacakları için hazırlamak için birkaç kez şöyle dedi:

“Bundan sonra İsa, kendisinin Yeruşalim'e gitmesi, ileri gelenler, başkâhinler ve din bilginlerinin elinden çok acı çekmesi, öldürülmesi ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini öğrencilerine anlatmaya başladı.” (Matta 16:21)

“Celile'de bir araya geldiklerinde İsa onlara, “İnsanoğlu, insanların eline teslim edilecek ve öldürülecek, ama üçüncü gün dirilecek” dedi. Öğrenciler buna çok kederlendiler.” (Matta 17:22-23)

Allah’ın İsa’yı öldürmekten kurtararak çarmıhta yaşayacağı utançtan kurtardığını işitmişsinizdir. Gerçek şu ki, İsa çarmıha canını vermeye sonra da almaya yetkili olan Ölüm Fatihi olarak gitti! İsa şöyle dedi, “Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir. Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var.” (Yuhanna 10:11,18)

İsa, ekmeğin kendisinin feda edilecek olan bedenini simgelediğini bildirmişti. Bedenindeki hiçbir kemik kırılmamıştı ama bedenine o kadar kötü bir şekilde işkence edilmişti ki neredeyse tanınmaz hale gelmişti. (bkz. Yeşaya 53:4-7). Şarap, O’nun yakında gerçekleşecek olan korkunç ölümünü belirterek kanını temsil ediyordu.

Elçi Pavlus’un söyleyip de müjde anlatımlarında yer almayan bir başka bildiri de şudur: “Bu ekmeği her yediğinizde ve bu kâseden her içtiğinizde, Rab'bin gelişine dek Rab'bin ölümünü ilan etmiş olursunuz” (1 Korintliler 11:26). Bu sözler, törene bir zaman sınırı getirir: Rabbimiz’in gelişine dek!

İsa’nın bedeni ve kanının simgeleri olarak en zayıf iki öğeyi kullanışını ve onları ölümünün anıtları olarak belirleyişini öğreniyoruz. Bu anıt, oyulmuş mermer ya da kalıplanmış pirinçten değil, ekmek ve şaraptan oluşuyordu.

NOT:

Katolik Ayininde, ekmek ve şarap, sözde İsa Mesih’in gerçek bedeni ve kanına dönüşüyor. Katolikler öyle öğretiliyorlar, öyle düşünüyorlar. Daha sonra Protestan olarak tanınan Reformcuların ilahiyatla ilgili meydan okumalarına karşı Katolik Kilisesi görevlileri bu öğretişleri doğrulamışlardır. 31 image12061 exclamation mark 45Bu nedenle bu Kurul rahiplerinin şarabı İsa’nın kanına dönüştürebileceğine ilişkin Katolik inancını özetledi. Şu açıklamayı yapar: “...şarabın kutsanmasıyla şarabın yapısında bir değişiklik olur ve şarap kanının yapısına dönüşür.” (Katolik Kilisesi Katekizmi, Paragraf 1376.)

Bu uygulamanın Mesih’in ölümü ve dökülen kanının hatırlandığı basit ve tapınma içeren bir uygulama olması gerektiğiyle ilgili Kutsal Kitap öğretişini reddediyorlar. Kan içmenin Tevrat, Zebur ve İncil’de yasaklandığı gerçeğini gözardı ediyorlar!!!

ESKİ ANTLAŞMA:

“Kan yiyen herkes halkımın arasından atılacak.” (Levililer 7:27)

“İsrail halkından ya da aralarında yaşayan yabancılardan kim kan yerse, ona öfkeyle bakacağım ve halkımın arasından atacağım. Çünkü canlılara yaşam veren kandır. Ben onu size sunakta kendinizi günahtan bağışlatmanız için verdim. Kan yaşam karşılığı günah bağışlatır.” (Levililer 17:10-11)

“Eti kanıyla birlikte yiyerek RAB'be karşı günah işlemeyin.” (1. Samuel 14:34)

YENİ ANTLAŞMA (İNCİL):

“Putlara sunulan kurbanların etinden, kandan, boğularak öldürülen hayvanların etinden ve fuhuştan sakınmalısınız. Bunlardan kaçınırsanız, iyi edersiniz.” (Elçilerin İşleri 15:29)

“Bu sizin uğrunuza feda edilen bedenimdir. Beni anmak için böyle yapın’ dedi. "…Bu kâse, sizin uğrunuza akıtılan kanımla gerçekleşen yeni antlaşmadır.” İsa, benzetmelerle konuşuyordu tıpkı kendisinin ‘kapı’ olduğunu söylediği zamanki gibi. “Kapı Ben'im. Bir kimse benim aracılığımla içeri girerse kurtulur.” (Yuhanna 10:9). Tıpkı kasesindeki şarabın kana dönüşmediği gibi İsa da meşe veya maun’dan yapılmış bir kapıya dönüşmemişti! İsa’yı izleyenler arasında, ne Yahudiler ne de öteki uluslardan insanlar İsa’nın sözlerini doğrudan olduğu gibi anlamazdı.

* * * * *


Aynı ayetlere bakılırsa Rab'bin sofrasına neden katılmalıyız?

"Tanrı ise bizi sevdiğini şununla kanıtlıyor: Biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü." (Romalılar 5:8). 32 image10026 praise god 45Bu ilahi gerçekten dolayı bir araya geliyoruz. Gerçekten de İsa Mesih öldü, gömüldü ve üçüncü gün dirildi! Aldığım bilgiyi size öncelikle ilettim: Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi. (1.Korintliler 15:3)

Bu sofranın amacı Rab'bin gelişine dek Rab'bin ölümünü ilan etmek ve O'nu anmaktır. Büyük sevinçle!

İsa şöyle dedi, “Babam'ın evinde kalacak çok yer var. Öyle olmasa size söylerdim. Çünkü size yer hazırlamaya gidiyorum. Gider ve size yer hazırlarsam, siz de benim bulunduğum yerde olasınız diye yine gelip sizi yanıma alacağım.” (Yuhanna 14:2-3)

 


* * * * *


Rab'bin Sofrasına katılmadan önce nasıl hazırlanmalıyız?

Kendimizi hazırlamalıyız. Yüreklerimizi sınamalıyız. Rab'be uygun olmayan, yani bir günah, kardeşimizle olan bir çekişme gibi şeyler varsa tövbe etmeli, özür dilemeli bu sorunları halledip katılmalıyız. Ama unutmamalıyız ki Rab'bin Sofrası günahkarlar içindir. Sorumluluklarımızı yerine getirdikten sonra bizim kendimizi affetmeme lüksümüz yoktur. Tövbe eden birisi, günahkar olduğunu bilerek sofraya katılmalıdır. 33 image10088 praise worship god 45Ben çok günahkarım o sofraya katılamam gibi bir karar vermek doğru değildir. Sofranın ciddiyetini gözeterek bu konuda istekli olmalıyız.

GERÇEK İMAN

Gerçek iman Tanrı’nın Sözüne inanmak ve buna göre harekete geçmektir. Tanrı’nın memnuniyetini kazanmak için ikinci bir iyi işler listesi hazırlamaya başlamamız gerektiğini söylemiyorum. İhtiyacımız olan İsa. Sadece İsa. Bizim iyi işlerimiz değil. Samimiyetimiz değil. İyiliğimiz değil.

Gerçekten Kutsal Kitap’ta sözü edilen gibi bir imana sahip olma, Tanrı’ya günahlı oluşumuz dışında başka sunabilecek bir şeyimiz olmadığını kabul etmektir. Bu birinci adımdır. Gerçek iman, Tanrı’nın İsa’da ve günahlarımız için kurbanında bulunan sevgi ve lütfa dayanır. İsa’nın uğruna öldüğü günahkarlardan biri olduğumuzu kabul ederek Tanrı’yı hoşnut eden imanı ifade etmiş olacağız. Tanrı’nın Egemenliği’ne giden başka bir yol yoktur.

* * * * *


Tek bir defa vaftiz oluşumuz ve defalarca katıldığımız Rab'bin Sofrası, normal olarak yerel imanlılar topluluğunun çerçevesi içerisinde geçtiği için bizim sadece Rabbimize değil, topluluktaki kardeşlerimize daha bağlı olmamızı sağlayabilir.