headerLogo2b-18pt-myriadpro

Cennete Gitmek İçin Ne Kadar İyi Olmam Gerekir? Ne Kadar İyi, Yeteri Kadar İyi Sayılır?

 

01 deadend no way to the end extra black square block not by good works one more black square sharpened 45İlk önce size bir soru sormama izin verin. Siz sadece iyi insanların cennete girmesine izin verilmesi gerektiğine mi inanıyorsunuz? Bu size akla uygun geliyor mu? Sizce kötü insanlar cennettin dışında mı olmalı? Bu da akla uygun geliyor, öyle değil mi? Cennete sadece iyi insanların alınması gerektiğine inanıyorsanız, şu mantıklı soruyu yanıtlamanız gerekir, ‘Ne kadar iyi, yeteri kadar iyidir?’ Ya da farklı bir şekilde ifade edecek olsak, ‘Ne kadar kötü olup, hala cennete gidebiliriz?’

Sorunuza yanıtımı, size yararı dokunacağını düşündüğüm birkaç düşünceyle sona erdirmeme izin verin. Bu düşüncelerin nasıl cennete gidebileceğinizi anlamanıza yardımcı olacağını umut ederim. Ya da tersi şekilde, nasıl gidemeyeceğinizi de anlayabilirsiniz.

I.  CENNET YETKİNLİK GEREKTİRİR.  İnsan neyin iyi olduğunu biliyorsa ve her zaman özgür iradesiyle iyi olanı seçiyorsa, cennete gitmeye uygun olacaktır. Kimsenin sonsuzluktaki kaderi koşullara, şansa ya da kadere bağlı değildir. Sonsuz kaderimiz, A) iyinin ne olduğu hakkındaki bilgiye ve B) özgür irademizle her zaman iyiyi yapma kararımıza bağlıdır. Bu cümlede ‘her zaman’ sözcüklerinin altını çizin.

Bu size çok basit gelebilir ama şimdi söylediğim şey %100 doğrudur. Neden mi? Çünkü cennet Tanrı’ya aittir. O’nun imzasını taşır ve kişiliğini yansıtır. Cennete girmek için ne kadar iyi olmanız gerekir? Ne kadar iyi, yeteri kadar iyidir? Tanrı iyidir ve Tanrı gibi olanlar cennete davet edilecektir. Tanrı sonsuzluğu başka kimseyle geçirmeyecektir. Tanrı’nın iyi olduğunu söylediğimizde, hayal edilemeyecek kadar iyi olan bir Tanrı’dan söz ediyoruz. Tanrı tamamıyla iyidir. Tanrı korkutucu derecede iyidir. Tanrı kendisi gibi %100 pak olmayan kişilerle paydaşlık edemez. Işığın karanlıkla ne gibi bir paydaşlığı olabilir?  

“Bakın, RAB'bin eli kurtaramayacak kadar kısa, kulağı duyamayacak kadar sağır değildir. Ama suçlarınız sizi Tanrınız'dan ayırdı. Günahlarınızdan ötürü O'nun yüzünü göremez, sesinizi işittiremez oldunuz.” (Yeşaya 59:1-2, Eski Antlaşma)

“Kötüye bakamayacak kadar saftır gözlerin. Haksızlığı hoş göremezsin.” (Habakkuk 1:13, Eski Antlaşma)

Sizin ‘Temiz’ Dediğiniz, Temiz Değil!

Anne, eşi ve sekiz yaşındaki oğlunun televizyon seyrettiği oturma odasına doğru, 01b image10613 faucet green 45“Yemek yiyeceğiz, hadi ellerinizi yıkayın,” diye bağırdı. Biraz sonra, televizyonun kapatıldığını ve birinin banyoda musluğu açtığını duydu. Üç kişilik bu aile birazdan en sevdikleri yemeklerden birini birlikte yiyeceklerdi: annenin makarnası ve evde yapılmış, fırından yeni çıkmış ekmek.

Oğlu yemek masasına geldiğinde Bayan Yelçi çocuğun ellerini fark etti ve “Ellerini yıkadın mı?” diye sordu. “Evet, tertemizler,” diye cevap verdi çocuk. Anne oğlunun ellerine yakından bakıp gülümseyerek, “Senin ‘temiz’ dediğin pek de temiz değil” diyerek onu yeniden ellerini yıkamaya gönderdi.

Bayan Yelçi’nin oğluna söylediği aslında tam olarak Tanrı’nın kendimiz hakkında bilmemizi istediği şeydir: Bizim ‘temiz’ dediğimiz pek de temiz değildir. Temiz olamaz. Çünkü hiçbir insan kusursuz değildir. Sadece Tanrı kusursuzdur. Bu nedenle hiç kimse, kendi erdemleriyle, hak ederek Tanrı’nın huzuruna çıkamaz. Tanrı, insanın yaşamı boyunca, her an, kesin paklık ister; arada sırada pak olmasını değil. Tanrı’ya bu şekilde yaklaşamayız. Sevaplarımızın günahlarımızı aştığını düşünerek bir gün cennete girmeye hak kazanacağımızı ümit edemeyiz. Neden? Çünkü Tanrı, çok daha yüksek bir standart talep ediyor. Cennete girme koşulu tamamen kusursuz olmak. Geçme notu sadece 100 üzerinden 100.

II.  İNSANLAR KUSURSUZ DEĞİLDİR.  İyinin ne olduğunu bilen insanlar her zaman iyi olanı yapmayı seçmiyorlar. Bu nedenle, bütün insanlar cennete girmek için gerekli olan yüksek standardın altında kalıyorlar. Kimse cennete gitmeyi hak etmiyor. Cennete ulaşılabilir fakat insanın kendi çabasıyla değil. Neden değil? Bu sorunun yanıtı basittir. Tanrı iyidir. İnsan ise, iyi değildir. 02 image8205 bad thoughts sin adultery 45Ülkemizin kurallarına ve yasalarına uymamız gerektiğini ve Tanrı’nın yapmamızı istediği şeyleri biliyoruz. Sorun, bunları devamlı olarak ve kusursuz olarak yapmamamızdır. Pekçok şekilde sendeliyoruz.

Ne kadar iyi, yeteri kadar iyidir? Her akşam televizyonda akşam haberlerinde, ahlaksal açıdan ne durumda olduğumuzu açık bir şekilde görüyoruz değil mi? Başkalarının inatçılığı hakkında söylenenleri dinlemeyi ve günahlarının kliplerini izlemeyi seviyoruz. Fakat, günlük yaşantımızda birbirimize karşı devamlı olarak işlediğimiz adaletsizlikleri ve suçları unutmayalım. Buna ek olarak, bir de aklımızdan hiç çıkmayan kötülükler var. Hitler hiç gücü ele geçirmemiş olsaydı ve yaşamını kendisinden farklı olan insanları nefret ederek geçirseydi cennete gidecek kadar iyi sayılabilir miydi? Nefretine dayanarak harekete geçmediği için iyi bir insan sayılabilir miydi? Biliyorum, bu oldukça aşırı uçta bir örnek ama hepimiz başka insanlar hakkında haklı olmayan olumsuz düşüncelere sahip olabiliyoruz.  

Hiç karşı cinsten birine karşı şehvet duydunuz mu? Diğer kişi hakkında duyduğunuz bu bencil ve aşağılık düşüncenin sizi zina eden biri yaptığını biliyor musunuz? Fiziksel olarak zina yapmış olmayabilirsiniz ama Tanrı bize Kutsal Kitap’ta başka bir insana bu şekilde baktığımız takdirde bunun Tanrı’ya göre zina sayıldığını söylüyor. Tanrı sadece insanın dış görünüşüne bakmıyor.

“RAB insanın gördüğü gibi görmez; insan dış görünüşe, RAB ise yüreğe bakar.” (1.Samuel 16: 7, Eski Antlaşma)

“Ben size diyorum ki, bir kadına şehvetle bakan her adam, yüreğinde o kadınla zina etmiş olur.” (Matta 5: 28, İncil)