headerLogo2b-18pt-myriadpro

Giderken Herkesi Çağırın! - Ders 16

01 image5147 joy 45İsa Mesih'in kurtuluş müjdesini nasıl öğrenip benimsediniz? Bu Müjde'yi size ulaştırmak için Tanrı bazı insanları kullandı mı? Bu insanlar kimlerdi ve Müjde'yi iletmek için Tanrı onları nasıl kullanmıştır? Ya da Tanrı'ya iman eden insanlar tarafından hazırlanan bir metin, internet sitesi ya da broşür mü size yardımcı oldu?

Sevdiğimiz kişilerden ayrılırken en önemli konulardan söz ederiz. Rab İsa için de bu böyleydi.

Ölümden dirilmiş olan Rab, göğe alınırken öğrencilerinden ayrılacaktı. Onlara veda konuşmasını yaparken hangi konudan söz etti?

Bu sorunun cevabını öğrenmek amacıyla aşağıdaki ayetleri inceleyerek İsa'nın söylediklerini kendi sözlerinizle özetleyiniz.

"İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi: "Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin; size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim." (Matta 28:16-20)

İsa Mesih bütün yetkinin kendisinde olduğunu belirtti çünkü bu yetkiyle bize bir görev verdi. Bu görev bütün uluslara gitmek, onları İsa Mesih'in öğrencileri olarak yetiştirmek, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz etmek ve İsa Mesih bize ne buyurduysa onlara hepsini öğretmektir. Bu görev tek başına yapılacak bir şey değildir o yüzden İsa Mesih bize bir vaat veriyor. O dünyanın sonuna kadar bizimle birlikte.

* * * * *


I.  "Bundan sonra Kutsal Yazılar'ı anlayabilmeleri için zihinlerini açtı. Onlara dedi ki, "Şöyle yazılmıştır: Mesih acı çekecek ve üçüncü gün ölümden dirilecek; günahların bağışlanması için tövbe çağrısı da Yeruşalim'den başlayarak bütün uluslara O'nun adıyla duyurulacak. Sizler bu olayların tanıklarısınız. Ben de Babam'ın vaat ettiğini size göndereceğim. Ama siz, yücelerden gelecek güçle kuşanıncaya dek kentte kalın." (Luka 24:45-49)

YAPMAMIZ GEREKEN İLK ŞEY: Kutsal Yazılar'ı anlayabilmemiz için İsa'nın zihnimizi açmasına izin vermektir.

DİKKAT!

"Kutsal Yazılar'ı anlayabilmeleri için zihinlerini açtı."

01am thinking a frame of mind 45Büyük olasılıkla size Tanrı’nın insan aklıyla anlaşılabileceği öğretildi. “İslam inancı mantıklı bir inançtır!”, Hıristiyanlık bana pek mantıklı gelmiyor.”, “İslam Hıristiyanlık’tan Daha Mantıklı!”, “İslam En Mantıklı Dindir!” Bu sözleri hiç duydunuz mu? Beni yanlış anlamayın. ‘Mantığı’ eleştiren biri değilim. Mantık, insan aklının gerçeği keşfetme ve işletmek için sahip olduğu doğal yetidir. Örneğin bugün web sitesiyle ilgili bir sorunu çözmek için insan aklının muhakemesini kullandım. Fakat, mantığı dışarıda soğukta bırakmamız gereken bir yer var. Tanrı’nın dünyası. Bu dünyayı anlamak için gereken nedir? Tanrı’nın kendisini doğaüstü bir şekilde açıklaması. İnsan aklının yardım almayan güçlerinin bizim için keşfedemeyeceği şeyler için Tanrı’nın aydınlatmasına ihtiyacımız var.

Bu hatırlatmayı hem size hem de kendime yapmam gerekiyor böylece Tanrı’nın kendisi hakkında açıkladıklarını sadece anlamadığımız için kabul etmeme hatasına düşmeyiz.

Söz konusu Tanrı’nın anlaşılamaz sevgisini betimlemek olduğunda, İncil bile yenilgiyi kabul eder. Her bir söz esinlenmiştir ve İncil’in her bir satırı doğrudur. Sorun bu değil. Sorun, İncil’i okuyanlardadır. Sorun biziz. Tanrı anlaşılamaz bir Varlık’tır, sonsuz ve büyüktür. Ölümlü anlayışımız, doğası ve yetkinliğine ilişkin yeterli bir anlayış edinemez. Buna sevgisi de dahildir. Bize olan sevgisi insan anlayışının sınırlarının çok ötesine uzanır. İnsanın sevgi tanımını öylesine aşar ki, anlaşılması olanaksızdır. Mezmur yazarı şöyle diyor, “RAB büyüktür, yalnız O övgüye yaraşıktır; akıl ermez büyüklüğüne.” (Mezmur 145:3, Eski Antlaşma)

Hayatınızda kaç kez, ‘Tanrı büyüktür/Allah büyüktür’ dediğinizi düşünün. Tanrı’nın sevgisinin en az kendisinin büyük olduğu kadar büyük olduğunu kabul etmediğimiz takdirde Tanrı’nın büyüklüğüyle ilgili bu ilanın ne kadar eksik olduğunu bir düşünün! Kimse Tanrı’nın büyüklüğünü anlayamaz. Sevgisinin büyüklüğünü de kimse anlayamaz. Tanrı’nın bize olan sevgisinin büyüklüğünü anlayabilsek, imanımız anında inanılmaz bir yükselişe geçerdi!

01an lake of gods love1 45O halde burada sorulması gereken önemli soru şudur, ‘Anlaşılmaz olanı nasıl anlayabiliriz?’ Ancak Tanrı’dan kişisel olarak kendisini bize açıklamasını isteyerek. Başka türlü olamaz. 1.derste dediğim gibi, benim Tanrı’dan aldığım iş, sizi İncil’e yönlendirmektir. İncil, Tanrı’nın size yazmış olduğu bir sevgi mektubudur. Benim işim, İncil hakkında sizlere bilgi vermektir. Tanrı’nın büyük işi, İncil’in bildirisini, sizin için kişisel ve anlaşılır kılmaktır. Benim işim, Tanrı’nın sevgisinin derin ve geniş gölü etrafında sizi bir geziye çıkarmaktır. Bu, yaşam boyu sürecek bir yolculuktur. Tanrı’nın büyük işi, sizi göle sokmak ve bu deneyimi kendinizin yaşamasını sağlamak ve yaşamınızı sevgisiyle doldurmaktır.

Web sitemizi kuran kişinin, websitesini yönetmek için öğrenmem gereken şeylerle ilgili bir liste gönderdiğini hatırlıyorum. Bilgisayarlarla pek aşina olmayan biri olarak listeye baktım ve kendi kendime şöyle dedim, ‘Bunların ne anlama geldiği hakkında hiçbir fikrim yok!’ Sonunda, siteyi yönetmeyi öğrendim ve düşündüğümden daha az zaman aldı. Soru: Tanrı’nın sevgisini öğrenmek bunun gibi bir şey mi? Kesinlikle değil. Ben insanın yarattığı bir teknolojiyi anlamaya çalışıyordum. Bu teknoloji ne kadar ileri de olsa, Tanrı’nın doğasının karmaşıklığından son derece uzaktır. Projeyi tamamlamak için kullandığım yöntemlerden biri, deneme yanılma olmuştu. Ne var ki, tanrısal konuları keşfetmek için kullanabileceğimiz herhangi bir insan yöntemi yoktur. Tanrı’nın size bir şey öğretmesini istiyorsanız, kendi aklınıza bel bağlamayın. Ancak Tanrı, sevgisini anlamanıza yardım edebilir.

Bir öneride bulunabilir miyim? Tanıdığınız en bilge kişiden ya da sokağınızdaki en dindar kişiden yardım almaya çalışmayın. İkisi de Tanrı’nın sevgisinin büyüklüğünü anlamanıza yardımcı olamaz. Sadece Tanrı’dan yardım isteyin. Tanrı’dan gerçeğini size açıklamasını isteyin, İncil’de yazdıklarının sizin için canlanmasını sağlayacaktır. Sadece İncil’i okumak yeterli değildir. Tanrı’nın kendisini anlamanıza yardım etme yolu, Kutsal Kitap’ta bizlere verdiği bu ilkeyi izler:

“Sözlerinin açıklanışı aydınlık saçar; saf insanlara akıl verir.” (Mezmur 119:130, Eski Antlaşma)

01ao image10179 face man mind 45Eski Antlaşma’ın asıl dilinde “vahiy” sözü, ‘üzerindeki perdenin kaldırılması’, ‘açılması’ anlamını taşır. Bu perdeyi kaldırabilecek tek kişi Tanrı’dır. Çeşitli ayetlerin ne anlama geldiğini açıklayabilecek bazı yetkin Kutsal Kitap öğretmenleri olabilir. Hristiyan inancını anlamanıza yardım edecek buna benzer bir web sitesi olabilir. Ne var ki, eğer Tanrı öğrendiklerinizi sizin için kişisel bir hale getirmezse, öğrendikleriniz aklınızda saklanan bilgiden başka bir şey olmayacaktır.

Tanrı’ya, İncil’de henüz ortaya çıkarmadığınız büyük hazineler, henüz görmediğiniz harikalar ve bu sayfalarda henüz dokunmaya bile başlamadığınız gizemler olduğuna inandığınızı söyleyin. Bunların büyük bir kısmının Tanrı’nın sevgisinin karşılığı olduğunu bildiğinizi ve bunları henüz anlamadığınızı söyleyin. Tanrı’dan, bunun gibi yazıları anlamanıza yardım etmesini isteyin. Aynı şekilde, Tevrat, Zebur ve İncil’den alıntı yapılan ayetleri de açıklamasını isteyin. Şu anki inancınıza aykırı bir şey okuduğunuz anda, okumayı bitirene kadar bunu bir kenara bırakabilmeniz için Tanrı'dan yardım isteyin. Bu, ister sahip olduğunuz bir inanç ya da başka bir doktrin, ister gelenek ya da size öğretilen bir dogma olsun, hepsini bir kenara bırakın. Aklınızın açık olması ve Kutsal Ruh’un gerçeğini size açıklayabilmesi için bunu yapın.

* * * * *

II.  "Bundan sonra Kutsal Yazılar'ı anlayabilmeleri için zihinlerini açtı. Onlara dedi ki, "Şöyle yazılmıştır: Mesih acı çekecek ve üçüncü gün ölümden dirilecek; günahların bağışlanması için tövbe çağrısı da Yeruşalim'den başlayarak bütün uluslara O'nun adıyla duyurulacak. Sizler bu olayların tanıklarısınız. Ben de Babam'ın vaat ettiğini size göndereceğim. Ama siz, yücelerden gelecek güçle kuşanıncaya dek kentte kalın." (Luka 24:45-49)

İsa Mesih öğrencilerin yani iman edenlerin zihinlerini açıyor ki bizler Kutsal Yazıları anlayabilelim. Kutsal Yazıların müjdesi İsa Mesih'in bizim yerimize ölmesi üçüncü gün dirilmesidir. İsa Mesih bizim günahlarımız için ölmüştür. Bu müjde Yeruşalim'den başlayarak bütün dünyaya yayılacaktır. Kutsal Ruh bizi Tanrı'nın gücüyle donatacaktır.

Ya zulüm?

Zulüm Müjde’ye engel olmaz, aksine yayılmasını sağlar! **Kilisesi hakkında İsa şöyle dedi, "Ölüler diyarının kapıları ona karşı direnemeyecek.” Matta 16:18]

01b image12471 saul paul damascus road sharper zzz 45“Saul ise Rab'bin öğrencilerine karşı hâlâ tehdit ve ölüm soluyordu. Başkâhine gitti, Şam'daki havralara verilmek üzere mektuplar yazmasını istedi. Orada İsa'nın yolunda yürüyen kadın erkek, kimi bulsa tutuklayıp Yeruşalim'e getirmek niyetindeydi. Yol alıp Şam'a yaklaştığı sırada, birdenbire gökten gelen bir ışık çevresini aydınlattı.
Yere yıkılan Saul, bir sesin kendisine, "Saul, Saul, neden bana zulmediyorsun?" dediğini işitti.
Saul, "Ey Efendim, sen kimsin?" dedi. “Ben senin zulmettiğin İsa'yım" diye yanıt geldi. "Haydi kalk ve kente gir, ne yapman gerektiği sana bildirilecek."
Saul'la birlikte yolculuk eden adamların dilleri tutuldu, oldukları yerde kalakaldılar. Sesi duydularsa da, kimseyi göremediler. Saul yerden kalktı, ama gözlerini açtığında hiçbir şey göremiyordu. Sonra kendisini elinden tutup Şam'a götürdüler. Üç gün boyunca gözleri görmeyen Saul hiçbir şey yiyip içmedi.” (Elçilerin İşleri 9:1-9)   

Saul kimdi? Pavlus kimdi?

Bu anlatımda sözü edilen Saul’u biz daha çok Pavlus olarak tanıyoruz. Her iki ismi de kullanıyordu. Ne var ki, Şam yolunda dirilmiş İsa’yla dramatik karşılaşmasından sonra, neredeyse tamamıyla sadece ‘Pavlus’ ismini kullandığını görüyoruz. Yukarıdaki bölümde henüz Tanrı tarafından elçi olmak üzere seçilmemişti. Elçi mi? Şam’dan görünecek kadar yakın olan bu karşılaşmadan önce, henüz İsa’ya inanmamıştı bile.   

Kimdi bu Saul? İman etmeden önce Tarsuslu bu adam, Hıristiyanlar’a karşı yürütülen hiddetli zulümde önemli bir rol üstlendi. Amacı Hıristiyanlar’ı ortadan kaldırmaktı. Fakat planı işe yaramadı. Zulüm, Müjde’ye engel olmadı, aksine yayılmasını sağladı. Her şey, Hıristiyan inancının ilk liderlerinin birinin öldürülmesiyle başladı. “İstefanos'un öldürülmesini Saul da onaylamıştı. O gün Yeruşalim'deki kiliseye karşı korkunç bir baskı dönemi başladı. Elçiler hariç bütün imanlılar Yahudiye ve Samiriye'nin her yanına dağıldılar…Bunun sonucu dağılan imanlılar, gittikleri her yerde Tanrı sözünü müjdeliyorlardı.” (Elçilerin İşleri 8:1,4)

01c turkey mardin syriac orthodox monastery1 seat of the patriarch until 1932 when it was relocated to damascusBöylece Saul’un öfkesi daha da güçlü bir alevle tutuşmuştu. İsa’ya inananların Şam’a sığındıklarını duyunca, başkahinden onları yakalamak ve hapse atmak için kendisine yetki veren mektuplar aldı. Kurtarıcı yüceltilmiş bedenine bürünmüş olarak karşısına çıktığında her şey değişti.

Saul ne yaptı? Oruç tuttu çünkü İsa’ya ve O’nu izleyenlere karşı işlediği büyük günahların bilgisinin altında ezilmişti. Kendisine ne yapacağı söylenmeden önce üç günü karanlıkta ve gerginlik içinde geçirmesi daha da alçalmasına neden oldu. Acı çektiği ve kafasının karışmış olduğu bu sırada, yemek yememesi doğaldı. Büyük bir keder genelde bu etkiyi yapar insanda.

Düşünün bir kere. Bu adamın yaşamının bütün amacı artık kalıcı bir şekilde değişmişti. Pavlus, görme yetisini kazandıktan hemen sonra ne yaptı? Üç yıl boyunca, kendisine verilen muazzam vahiy üzerinde derin derin düşünebilmek için ıssızlıkta kalacağı bir yere çekildi. “Ama beni daha annemin rahmindeyken seçip lütfuyla çağıran Tanrı, uluslara müjdelemem için Oğlu'nu bana göstermeye razı olunca hemen insanlara danışmadım. Yeruşalim'e, benden önce elçi olanların yanına da gitmedim; Arabistan'a gittim... Bundan üç yıl sonra Kefas'la tanışmak üzere Yeruşalim'e gittim.” (Galatyalılar 1:15-18)

İlk bakışta, bu üç yıllık dönemin elçinin yaşamında gizemli bir duraklama olduğu düşünülebilir. Ben öyle düşünmüyorum. Tanrı’nın onu gelecekte yapacakları için hazırlaması için onunla yalnız zaman geçirmesi gerekiyordu. Yapacakları arasında Müjde’yi halk arasında genellikle düşmanlık gösteren kalabalıklara vaaz etmek, yeni oluşmakta olan Yeni Antlaşma kiliselerine öğretmek ve İncil’in bir kısmını yazmak vardı.

Tanrı yaptığı her şeyi tam yapar. Söz konusu Tanrı’nın gezegenlerimizin yörüngelerini belirlemesi olduğunda bu doğrudur. Bu düşünmemizi sağlaması için Tanrı’nın beynimizdeki yaklaşık 100 milyar nöronu koordine etmesi konusunda da doğrudur. Tanrı’nın İncil’in yazımı ve hatadan saklaması konusunu ayarlamasında da aynı şekilde doğrudur. İncil’i değiştirmek mi? Tanrı’nın Sözü’yle oynamaktansa, Satürn gezegeninin çevresindeki toz halkalarının genişliğini %37 oranında azaltmak daha kolay olurdu!

01d image11322 mind think 45Saul, iman etmeden önce kendi döneminin büyük din önderlerinden biri olsa da, Eski Antlaşma’yı yeni baştan öğrenmeye ihtiyacı vardı. Zihnimizin açılıp İsa tarafından öğretilmek büyük bir ayrıcalıktır. Bunu kişisel deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim. Saul’un ihtiyacı olan Kutsal Yazılar’ı eksiksiz bir şekilde anlamaktı- insanın öğrettiği biçimde değil, Tanrı’nın öğrettiği biçimde. İsa, ölümden dirilişinden, göğe alınmasına kadar geçen kırk günlük süre içinde öğrencilerin Eski Antlaşma’yı doğru anlamaları için yardım etti:

“Sonra onlara şöyle dedi: "Daha sizlerle birlikteyken, 'Musa'nın Yasası'nda, peygamberlerin yazılarında ve Mezmurlar'da benimle ilgili yazılmış olanların tümünün gerçekleşmesi gerektir' demiştim." Bundan sonra Kutsal Yazılar'ı anlayabilmeleri için zihinlerini açtı. Onlara dedi ki, "Şöyle yazılmıştır: Mesih acı çekecek ve üçüncü gün ölümden dirilecek; günahların bağışlanması için tövbe çağrısı da Yeruşalim'den başlayarak bütün uluslara O'nun adıyla duyurulacak.” (Luka 24:44-47)

**Günümüzde birçok insan kiliseyi bir bina olarak algılar. Kutsal Kitap’ın kilise anlayışı bu değildir. “Kilise” sözcüğü, “topluluk” ya da “çağrılmış olanlar” olarak tanımlanan Grekçe ekklesia sözcüğünden gelir. “Kilise”nin kök anlamı, bir bina değil, insanlardır. (Bu konuda daha fazla öğrenmek için 14. derse bakmanızı öneririm.)

İnsanlara hangi kiliseye gittiklerini sorduğunuzda, genelde bir binayı tanımlamaları bir ironidir. Romalılar 16:5 “Onların evindeki inanlılar topluluğuna da selam söyleyin” der. Pavlus, onların evindeki inanlılar topluluğu derken bir kilise binasından değil, inanlılardan oluşan bir bedenden söz ediyordu.

Kilise, Mesih’in bedenidir, Mesih de bu bedenin başıdır. Efesliler 1:22-23, “Her şeyi ayakları altına sererek O'na bağımlı kıldı. 01e together1 45O'nu her şeyin üzerinde baş olmak üzere kiliseye verdi. Kilise O'nun bedenidir, her yönden her şeyi dolduranın doluluğudur” der. Mesih’in bedeni, Pentikost Günü’nden Mesih’in geri dönüşüne kadar İsa Mesih’e gerçekten iman eden bütün inanlılardan oluşur.

Kutsal Ruh, Hıristiyanlar’ın ‘Pentikost Günü’ olarak adlandırdıkları günde göklerden indiğinde imanlıları doldurdu. O zamandan beri Kutsal Ruh, yeniden doğmuş her Hıristiyan’ın içinde mesken kurmuştur. Kutsal Ruh’un inişi hakkında Elçilerin İşleri Kitabı’nın ikinci bölümünde okuyabilirsiniz. Elçilerin İşleri Kitabı İncil’de Yuhanna Müjdesi’nden sonra gelen kitaptır.

Kilisesi (yani gerçek İsa Mesih İnanlıları) hakkında İsa ne dedi? "Ölüler diyarının kapıları ona karşı direnemeyecek.” (Matta 16:18.) Eğer gerçek İsa Mesih İnanlısıysanız, sizin düşmanımız var demek. Ama herhangi bir karanlık gücü size karşı direnemeyecek! “Çünkü sizde olan (Kutsal Ruh), dünyadakinden (İblis'ten) üstündür.”  (1.Yuhanna 4:4)

♦  “Zaman sona ererken açığa çıkarılmaya hazır olan kurtuluşa kavuşasınız diye iman sayesinde Tanrı'nın gücüyle korunuyorsunuz.” (1.Petrus 1:5)

  “Çünkü, "Işık karanlıktan parlayacak" diyen Tanrı, İsa Mesih'in yüzünde parlayan kendi yüceliğini tanımamızdan doğan ışığı bize vermek için yüreklerimizi aydınlattı. 01f image4758 god worship 45Üstün gücün bizden değil, Tanrı'dan kaynaklandığı bilinsin diye bu hazineye toprak kaplar içinde sahibiz. Her yönden sıkıştırılmışız, ama ezilmiş değiliz. Şaşırmışız, ama çaresiz değiliz. Kovalanıyoruz, ama terk edilmiş değiliz. Yere yıkılmışız, ama yok olmuş değiliz.” (2.Korintliler 4:6-9)

  “O'nun çağrısından doğan umudu, kutsallara verdiği mirasın yüce zenginliğini ve iman eden bizler için etkin olan kudretinin aşkın büyüklüğünü anlamanız için, yüreklerinizin gözleri aydınlansın diye dua ediyorum. Bu kudret, Tanrı'nın, Mesih'i ölümden diriltirken ve göksel yerlerde sağında oturturken O'nda sergilediği üstün güçle aynı etkinliktedir.” (Efesliler 1:18-20)

  “Tanrı, bizde etkin olan kudretiyle, dilediğimiz ya da düşündüğümüz her şeyden çok daha fazlasını yapabilecek güçtedir.” (Efesliler 3:20)

  “Öz Oğlu'nu bile esirgemeyip O'nu hepimiz için ölüme teslim eden Tanrı, O'nunla birlikte bize her şeyi bağışlamayacak mı? Tanrı'nın seçtiklerini kim suçlayacak? Onları aklayan Tanrı'dır. Kim suçlu çıkaracak? Ölmüş, üstelik dirilmiş olan Mesih İsa, Tanrı'nın sağındadır ve bizim için aracılık etmektedir. Mesih'in sevgisinden bizi kim ayırabilir? Sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı, çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı? Yazılmış olduğu gibi: "Senin uğruna bütün gün öldürülüyoruz. Kasaplık koyun sayılıyoruz." Ama bizi sevenin aracılığıyla bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz. Eminim ki, ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecek zaman, ne güçler, ne yükseklik, ne derinlik, ne de yaratılmış başka bir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa'da olan Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir.” (Romalılar 8:32-39)

♦  “Beni güçlendirenin aracılığıyla her şeyi yapabilirim.” (Filipililer 4:13)

♦  “Kurtarıcımız tek Tanrı, sizi düşmekten alıkoyacak, büyük sevinç içinde lekesiz olarak yüce huzuruna çıkaracak güçtedir. Yücelik, ululuk, güç ve yetki Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla bütün çağlardan önce, şimdi ve bütün çağlar boyunca Tanrı'nın olsun! Amin.” (Yahuda 1:24-25)

* * * * *


MÜSLÜMAN OKUYUCULARIMIZA

01fg image12554 think ponder greenish 45İnsanlar, gerçeğin ardından giderler, öyle değil mi? Peki ya gerçeğin yerini sahtesi almışsa? Ya insanlar Tanrı’nın sözlerini, sadece Tanrı sözü olduğu iddia edilen sözlerden ayırt edemezlerse? İşte İsa’nın döneminde öyle oldu. Bugün dünyamızda aynı şey hala yaşanmaktadır. 

Eğer ben İsa’nın döneminde yaşamış olsaydım, en fazla agnostik olurdum. (Agnostik biri Tanrı’nın ya da tanrıların varlığının ya da yokluğunun bilinemeyeceğine inanan biridir). Beni sahte dindar önderler, kendine güvenmeyen gösterişçilerden daha fazla rahatsız eder. Ama İsa’yla ilgili söylenenleri işittikten sonra ben de kalabalığa katılırdım. Tıpkı şu anda sizin de İsa’yla ilgili bu hikayeleri araştırıp bundan keyif aldığınız gibi. Bunun, doğrudan yüreğime konuşan bir mesaj olduğunu anlamam uzun sürmezdi. İşte burada gerçeği söyleyen biri vardı.

Bir seferinde din önderleri İsa’yı tutuklamaları için tapınak görevlilerini gönderdiler. Bu nöbetçiler İsa’yı dinlediler ve öğretişine hayran kaldılar. Sonunda elleri boş halde önderlere geri döndüler. Bakın neler olduğunu nasıl açıklıyorlar: “Ferisiler halkın İsa hakkında böyle fısıldaştığını duydular. Başkâhinler ve Ferisiler O'nu yakalamak için görevliler gönderdiler....Görevliler geri dönünce, başkâhinlerle Ferisiler, "Niçin O'nu getirmediniz?" diye sordular. Görevliler, "Hiç kimse hiçbir zaman bu adamın konuştuğu gibi konuşmamıştır" karşılığını verdiler.” (Yuhanna 7:32, 45-46)

01fh image11594 question ask raise hand framed greenish 45Kendimi bu nöbetçilerle omuz omuza, İsa’nın sözlerinden etkilenmiş olarak hayal edebiliyorum. İsa bu sözleri söylediği sırada orada olmazdım ama zaman içinde İsa’nın bu sözleri söylediğini başkalarından duyardım: “Yol, gerçek ve yaşam benim…” (Yuhanna 14:6). Bunun anlamı neydi? 

a) Yol benim. Bunu söylemekle İsa O’nsuz kayıp olacağımı mı söylemek istedi?

b) Gerçek benim. İsa olmadan hata yapmaya ve sahte olana mı mahkum olurum?

c) Yaşam benim. O’nsuz ruhsal olarak ölü mü sayılırım?  

İsa’nın kendisiyle ilgili olarak söylediği bu güçlü iddialar hakkında ne söyleyebiliriz?

Hıristiyan öğretişlerini masal veya efsane dünyasına terk etmeli miyiz? İsa’nın hikayesi sadece bir efsane mi? Efsane olsaydı, bu efsanenin neredeyse bir gecede yaratılması gerekiyordu çünkü birkaç hafta içinde Hıristiyanlar, İsa’nın çektiği acının günahtan kurtarma gücü ve İsa’nın dirilişinin yaşam veren doğaüstü gücü hakkında vaaz vermeye başlamışlardı bile.

Bir düşünün.

01g image12475 crowd angry anger red 45Evet, birkaç hafta içinde Hıristiyanlar, İsa’nın çektiği acının günahtan kurtarma gücü ve İsa’nın dirilişinin yaşam veren doğaüstü gücü hakkında vaaz vermeye başlamışlardı bile. Daha da önemlisi bu vaazlar Yeruşalim’de veriliyordu- hatanın durdurulması ve yalanın ortaya çıkarılmasının sağlanmasını en fazla isteyecek olan kentte. Yahudi önderler içinse bu yeni din Yahudi inancının Tanrı’ya küfür niteliğinde çarpıtılmasından başka bir şey değildi.

Gerçek şu ki, Hıristiyanlar inançlarını İsa’nın topluluk önünde mahkemeye çıkarılmış, öldürülmüş ve dirilmiş olmasına dayandırıyorlardı. Bu olaylar gerçekleştikten birkaç hafta sonra bu şekilde konuşmaya başladılar. Bu inanca karşı çıkan binlerce insan, bunlar yanlış olsaydı bunu kolayca kanıtlarlardı. Yani, gerçek İsa ölmemiş olsaydı. Vali Pilatus ya da Kral Hirodes’e ya da Yahudilerin Yüksek Kurulu’na ya da askerlere gidip İsa’nın Hıristiyanların dediği gibi yargılanmadığını ve çarmıha gerilmediğinin kanıtlanmasını sağlayabilirlerdi. Peki, öyle yaptılar mı? Kimse böyle bir şey yapmadı. Kanıtları değerlendirirken bu sessizliğin sesini duymalısınız. Yeruşalim’deki herkes İsa’nın, gerçek İsa’nın çarmıha gerildiğini biliyordu. Birçoğu ölümünü izlemişti.

İsa’nın çarmıhta ölümünün insanların uydurduğu bir efsane olduğuna inanabilirsiniz ama birinci yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde İsa Mesih’in çarmıha gerilmiş olması genel ve karşı çıkılmayan bir bilgiydi. Ölümüyle ilgili sorular olsaydı Hıristiyanların vaaz ettikleri yerlerde kolaylıkla karşı çıkılabilirdi. Ama öyle olmadı.

01h image10976 jesus miracle hand light heal xxx 45İncil’de Elçilerin İşleri kitabını okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Yuhanna’nın Müjdesi’nden sonra gelen bu kitap, İsa’nın göğe alınmasından sonraki yıllarda Hıristiyanlığın yayılışının kaydıdır. Bu kitaptaki ilk ayetlerden biri şöyledir:

“İsa, ölüm acısını çektikten sonra birçok inandırıcı kanıtlarla elçilere dirilmiş olduğunu gösterdi. Kırk gün süreyle onlara görünerek Tanrı'nın Egemenliği hakkında konuştu.” (Elçilerin İşleri 1:3)

İsa göğe alınmadan önce sık sık öğrencileriyle bir araya geldi. Allah O’nun yerine başkasını koyduğu için çarmıhtan doğrudan göğe alınmadığına dikkat edin. Bu İsa için gerekli değildi. (Sözde yerine geçen kişiye karşı da doğru olmazdı.) İsa cennete geri dönmeden önce elçileri olacak ve bildirisine başka ülkelerde tanıklık edecek kişilerle zaman geçirdi. İsa Mesih’in ölümü eski bir efsane olsaydı ya da öğrencilerinin düzeni olsaydı, Yuhanna dışında hepsi şehit olabilir miydi? Bu insanlar Efendileri hakkında böyle bir masal uydurabilir miydi? İnsan yaşamını soylu bir amaç uğruna ya da inandığı bir şey uğruna verebilir fakat bilerek bir yalan ya da efsane uğruna veremez. Özellikle de boynunuza ip geçirildiğinde. Vazgeçmediğiniz taktirde yanacağınız ya da çarmıha gerileceğiniz söylediğinde bunu yapamazsınız. Size inanması zor gelmeyebilir ama öğrenciler gibi Tanrı’dan korkan kişilerin bir yalan uğruna öleceklerine inanmakta zorluk çekiyorum. Kanıtı inceleyen biri olarak bu kanıta özel bir ağırlık vereceğinizden emin olun.

Binlerce Yahudi’den oluşan bir kalabalığın çevrenizi sardığını düşünün. Bunların çoğu, haftalar önce Roma Valisi Pilatus’un İsa’nın kaderini ellerine bıraktığı kalabalık arasındaki kişiler. O zaman çarmıha gerilmesi için bağırmışlardı! Bu kalabalığın ortasında ne yapmak üzeresiniz? İsa’nın ölümü ve dirilişiyle ilgili ilk vaazı vereceksiniz. Deli misiniz? Daha birkaç hafta önce kalabalıklar İsa’ya karşı düşmanlıkla doluydu. Mantığınız, size karşı da düşmanca davranacaklarını söylüyor. Yalanları vaaz edip sonra kalabalık tarafından linç edilip ezilir misiniz? Yoksa gerçek olduğunu bildiğiniz için mi vaaz edersiniz? Elçi Petrus’un paylaştığı gerçek şuydu:

01i image10972 calvary cross two walking 45“Ey İsrailliler, şu sözleri dinleyin: Bildiğiniz gibi Nasıralı İsa, Tanrı'nın, kendisi aracılığıyla aranızda yaptığı mucizeler, harikalar ve belirtilerle kimliği kanıtlanmış bir kişidir. Tanrı'nın belirlenmiş amacı ve öngörüsü uyarınca elinize teslim edilen bu adamı, yasa tanımaz kişilerin eliyle çarmıha çivileyip öldürdünüz. Tanrı ise, ölüm acılarına son vererek O'nu diriltti. Çünkü O'nun ölüme tutsak kalması olanaksızdı.”

“Böylelikle bütün İsrail halkı şunu kesinlikle bilsin: Tanrı, sizin çarmıha gerdiğiniz İsa'yı hem Rab hem Mesih yapmıştır.” Bu sözleri duyanlar, yüreklerine hançer saplanmış gibi oldular. Petrus ve öbür elçilere, "Kardeşler, ne yapmalıyız?" diye sordular. Petrus onlara şu karşılığı verdi: "Tövbe edin, her biriniz İsa Mesih'in adıyla vaftiz olsun. Böylece günahlarınız bağışlanacak ve Kutsal Ruh armağanını alacaksınız. Bu vaat sizler, çocuklarınız, uzaktakilerin hepsi için, Tanrımız Rab'bin çağıracağı herkes için geçerlidir.” (Elçilerin İşleri 2:22-24, 36-39)

Bunun üzerinde ne kadar düşünsem, ilk Hıristiyanların imanlarını paylaşmak konusunda cesaretlerinin İsa’nın ölümü ve dirilişinin en sağlam kanıtı olduğu konusunda o kadar ikna oluyorum! Her yere gidip dirilmiş olan Mesih’in bildirisini yaymalarına neden olan şey neydi? Çabalarının kendilerine görünen bir yararı - prestij, zenginlik, daha iyi bir sosyal konum ya da maddi yararlar kazandırmak gibi - var mıydı? Öyle olsaydı, yaptıklarına anlam verebilirdik. Hayır, bir zamanlar çarmıhta ölmüş ama sonra dirilmiş Kurtarıcıları’na tüm yürekleriyle bağlı oldukları için dağ tepe demeden inançlarını yaymak için yolculuk yapıyorlardı. Aldıkları ödüllere gelince! Elçiler ve ilk Hıristiyanlar dövüldüler, aslanlara atıldılar, işkence gördüler ve çarmıha gerildiler. Ne zaman fırsat bulsalar, tozlarını silkip Müjde’yi duyurmaya devam ettiler. Konuşmalarını engellemek için olabilecek her türlü yönteme başvuruldu. Ama yine de bildirilerinin gerçek olduğuna inançlarının nihai kanıtı olarak yaşamlarını feda ettiler.

İsa şöyle dedi, “Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir. Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var.” (Yuhanna 10:11,18). Diri Olan Ben'im. Ölmüştüm, ama işte sonsuzluklar boyunca diriyim. Ölümün ve ölüler diyarının anahtarları bendedir.” (Vahiy 1:18)

* * * * *



"Ama Kutsal Ruh üzerinize inince güç alacaksınız. Yeruşalim'de, bütün Yahudiye ve Samiriye'de ve dünyanın dört bucağında benim tanıklarım olacaksınız." İsa bunları söyledikten sonra, onların gözleri önünde yukarı alındı. Bir bulut O'nu alıp gözlerinin önünden uzaklaştırdı." (Elçilerin İşleri 1:8-9)

Bu sözler İsa Mesih'in göğe yükselirken söylediği sözlerdir. Öğrencilerinden ayrılırken onlara tanıkları olması gerektiğini söyledi. Öncelikle kendi yurtları olan İsraillilerin arasında Yeruşalim'de, sonra biraz daha uzak olan Samiriye ve en sonunda da dünyanın dört bucağında.

* * * * *


02 image1918 confront conflict misunderstand face to face 45Kutsallık, sevgi, iman, dua, v.s... Rab Mesih'in o anda vurgulayabileceği çok sayıda önemli konu vardı! Ama yukarıda okuduğumuz ayetler, öğrencilerinden ayrılan Rab İsa için en önemli olan konuyu ortaya koymaktadır. Bu konu, O'nun kurtuluş müjdesinin bütün insanlara iletilmesiydi. Demek ki, bu gerçekten önemli bir konudur.

Tanık, "gördüğünü, duyduğunu ve bildiğini anlatan" bir kimsedir. İncil'de de 'tanık' sözcüğü bu anlama sahiptir. O zaman Mesih'e tanıklık etmek demek, her şeyden önce Mesih'le yaşadıklarımızı ve O'nun bizi nasıl kurtardığını anlatmak demektir. İncil'de İsa için tanıklık eden iki kişinin yaptıklarına bakarak bu konuyu bağlayalım.

Elçilerin İşlerinde 1:8'de İsa "Benim vaizlerim olacaksınız" demedi. İsa, kendisi için tanıklar olacağımızı söyledi. Öyleyse Rab'bin, Müjde'yi paylaşma konusunda bizden neyi beklediğini daha iyi anlamak için bu tanık kavramı üzerinde durmalıyız.

Bir duruşmada tanığın görevi nedir? Ondan ne beklenir?

Gördüklerini tam ve doğru olarak anlatması tanığın görevidir. Ondan dürüst olması beklenir. Hiçbir şeyi atlamadan tam ve doğru bir şekilde olay nasıl olduysa o şekilde her şeyi anlatmalıdır. Tanıklık çok önemlidir. Tanık, tanıklığa davet eden kişiyi suçlu ya da suçsuz olarak lanse edebilir. Söyledikleri gerçeği yansıtmıyorsa, tanıklık ettiği tarafı mağdur eder.

* * * * *


Böyle bir durumda, bir tanığın "başarılı" olup olmadığı nasıl değerlendirilir?

Tanığın tam ve doğru bir şekilde yaşananları anlatması onun başarısını gösterir.

* * * * *


Bu örnekten hareketle İsa Mesih'in tanığı olmak ne demektir?

Biz İsa Mesih'in bizim için yaptıklarını tam ve doğru olarak başkalarına anlatmalıyız. "Biz Mesih'in tanığıyız O'nun yaptıklarını duyuruyoruz" dediğimizde kendimizi büyük bir sorumluluk altına alıyoruz aslında. Çünkü bu sorumluluk İsa Mesih'in yaptıklarını anlatırken onları yaşamayı da kapsar. 02b image10997 heart love cross sharper 45O'nun istediği gibi yaşamak, müjdeyi duyurmak, gerçeği tam ve doğru bir şekilde iletmek tanıklığın özüdür. Mesih'e tanıklık etmek, anlatmaktan çok göstermek olarak açıklanabilir. Değişimden bahsediyorsak nasıl değiştiğimiz önemlidir, kutsallaşmaktan bahsediyorsak bu yolda ne kadar mesafe aldığımız ve kurtuluştan bahsediyorsak bunun bizde yarattığı gerçek sevinç önemlidir.

Birbirinize karşı iyi yürekli, şefkatli olun. Tanrı sizi Mesih'te bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın. Bunun için, sevgili çocukları olarak Tanrı'yı örnek alın. Mesih bizi nasıl sevdiyse ve bizim için kendisini güzel kokulu bir sunu ve kurban olarak nasıl Tanrı'ya sunduysa, siz de öylece sevgi yolunda yürüyün.” (Efesliler 4:32-5:2)


* * * * *


03 image12467 talk conversation witnessing 45Müjde'yi paylaşmak istediğimiz kişilerin dikkat edeceği iki ayrı etken vardır: Sözlerimiz ve yaşantımız. Başka bir deyişle, bu insanlar hem haberi, hem de haberciyi değerlendireceklerdir.

Bu web sitesinde ‘Hıristiyan’ kelimesinin çok sık kullanılmadığını göreceksiniz. Bunun nedeni, günlük yaşantımda bu sözcüğü kullanmamam. Kişisel olarak ben, hayatımda doğaüstü bir şekilde gerçekleşen şeyleri tanımlamak için ‘Hıristiyan’ sözcüğünü hiç kullanmadım. Benim ne olduğum tek bir sözcükle ifade edilemez. ‘Ben İsa Mesih’i izliyorum’ ya da ‘İsa’ya inanıyorum’ demeyi tercih ediyorum. Daha fazla açıklama istediklerini bir şekilde belirttiklerinde şöyle ekleyebilirim, ‘İsa Mesih’e imanla Tanrı’yla yaşayan bir ilişkiye getirilmiş biriyim. Hiç bitmeyecek bir ilişki bu, ölüm bile bu ilişkiyi bitiremez.’

Bu tanım hem doğru, hem de din konusu tartışıldığında birçok anlamlı konuşmanın yolunu açıyor. Eğer bu sözcüğü kendileri kullanıp, siz Hıristiyan olup olmadığınızı sorarlarsa, ‘Katolik ya da Rum Ortodoks’ gibi mi, diye sorabilirsiniz. ‘Mum yakan ya da ve ikonalara tapınan uzun giyisili rahipler gibi mi?’ diye sorabilirsiniz. Hayır, İncil’i okudum ve İncil’de önemli olan tek kişiye, İsa’ya, inandım.

04 image12468 drunk beach bar christian europe 45Hayal edebileceğiniz gibi, anlamlı diyaloglar başlarken arkadaşlıklar da başlıyor. Yeni arkadaşlarım hayatlarımızı gözlemlemeye başlıyor; eşimle ilişkim, çocuklarımızla ilişkilerimiz, çocuklarımızın birbiriyle ilişkisi, vs. Bu düşüncenin akıllarından geçiyor mu hiç? Bu adam, plajlarımızda üstsüz güneşlenmek ve barlarımızda sarhoş olmak için ‘Hıristiyan’ Avrupa’dan gelen diğer ‘Hıristiyanlardan’ farklı. Bu sonuca varmalarını umuyorum. Fakat dediğim gibi, bugünlerde ‘Hıristiyan’ kelimesinin kullanılması kişinin inancını pek de açıklamıyor.

Sözlerimiz ve yaşantımız çok önemli, öyle değil mi? Bu iki etkene ayrı ayrı bakalım.

İnsanlar, genelde hangisinden daha çok etkilenirler, duyduklarından mı yoksa gördüklerinden mi? Bu konuda küçük bir deney yapalım.

Kapkaranlık ve yağmurlu bir gece yarısında büyük bir kentte köhne bir semtin tenha bir caddesinden geçtiğinizi hayal edin. Az ilerde, bir pasaj girişindeki gölgelerde birinin saklandığını fark ediyorsunuz. Karanlığa alıştıkça gözleriniz o kişiyi zorlukla seçiyor: Adam iri yarı bir serseriye benzemektedir... Bir elinde içki şişesi, öbür elinde kocaman bir bıçak vardır! Görünümü pespaye, davranışları kabadır.

Bu gördükleriniz sizde nasıl bir izlenim bırakır?

Böyle bir görüntüden tabii ki önce korkulur. Karşıdaki adamın hele hele bıçağı varsa ve içkiliyse bize bir zarar verebileceğinden korkarız.

* * * * *


Şimdi, bu kişinin size seslenip "Pardon beyefendi, ateşiniz var mı?" dediğini varsayın.

Bu duyduklarınız sizi nasıl etkilerdi? O kişiye güven duymaya başlar mıydınız?

Tabii ki güvenemeyiz.

* * * * *


Bu örnekte de gördüğümüz gibi, genel olarak, insanların davranış ve yaklaşımları, sözlerinden daha etkileyicidir. Mesih imanlısı olmayan bir kişi yaşantımıza baktığı zaman gördüklerinden nasıl etkilenecektir? Bu konuda aşağıdaki ayetleri inceledikten sonra soruları cevaplandırınız.
"Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerdeki Babanız'ı yüceltsinler!" (Matta.5:16)

Bu ayette, imanlının hangi davranışı imansızların dikkatini çekecek?

Biz bu dünyada İsa Mesih'in tanıkları olarak varsak öncelikle insanlar bizim davranışlarımıza ve söylediklerimize bakacaklardır. Biz de onlar gibi yani günah içinde yaşarsak, yalan söylersek, zina işlersek, hırsızlık yapıp küfür edersek hiçbir farkımız kalmaz. Tanıklığımız zarara uğrar. İsa Mesih bu dünyadayken günah işlemedi, ağzından hiçbir kötü söz çıkmadı. O yüzden biz de O'nun gibi davranmalı ve O'nu yansıtmalıyız.

* * * * *


Bu davranış, gözleyen kişileri nasıl etkileyecek?

Bize bakarak Tanrı'yı görecekler. Bizler Tanrı'yı yüceltmek istiyorsak önce kendi davranışlarımıza bakmalıyız. Bizim sorumluluğumuz büyüktür. Bizlerin aracılığıyla insanlar Tanrı'yı yüceltebilirler ya da bize bakarak Tanrı'yla ilgili (sahip olduğumuz inancı bildikleri için) yanlış bir fikre kapılabilirler.

* * * * *


"İyilik yapmakta gayretli olursanız, size kim kötülük edecek? Doğruluk uğruna acı çekseniz bile, ne mutlu size! İnsanların "korktuğundan korkmayın, ürkmeyin." Mesih'i Rab olarak yüreklerinizde kutsayın. İçinizdeki umudun nedenini soran herkese uygun bir yanıt vermeye her zaman hazır olun. Yalnız bunu yumuşak huyla, saygıyla yapın. Vicdanınızı temiz tutun. Öyle ki, Mesih'e ait olarak sürdürdüğünüz olumlu yaşamı kınayanlar size ettikleri iftiradan utansınlar." (1. Petrus 3:13-16)

Bu ayette, imanlının hangi davranışı imansızların dikkatini çekecek?

İyiliklerimiz, doğruluk uğruna acı çekmek, umudumuzun olması, yumuşak huylu ve saygılı olmamızla dikkatlerini çekebiliriz. İsa Mesih bize doğruluk uğruna zulüm göreceğimizi zaten söylemişti. Bizler O'nun adı uğruna acılar çektiğimizde onlardan korkmuyoruz. Bizim Mesih'e iman edenler olarak umudumuz vardır. Böylece bu umut insanların merakını çekecektir. Eğer nedenini sorarlarsa da Kutsal Yazılar aracılığıyla müjdeyi verme fırsatımız olacaktır.

* * * * *


Bu davranış, gözleyen kişileri nasıl etkileyecek?

Eğer bize iftira ederlerse bu davranışlarımızla onları utandırabiliriz. Aynı zamanda bizi gözleyen insanlara Tanrı'nın bizdeki umudunu gösterebiliriz. Onlara Tanrı'yı tanımak için bir neden verebiliriz.

* * * * *


Müjde'nin Esasları...

Birisi size "Neye inanıyorsunuz?" diye sorarsa, nasıl cevaplarsınız? İnandığımız, Müjdedir. Müjde'yi başkalarına bildirmekten çekinmemeliyiz. Nitekim Pavlus "Ben Müjde'den utanmıyorum. Bu, önce Yahudilerin, sonra da Yahudi olmayanların olmak üzere, iman eden herkesin kurtuluşu için Tanrı'nın gücüdür" demiştir. (Romalılar 1:16). İncil'in kurtuluş müjdesinin esasları sizce nelerdir?

Şu anki anlayışınıza göre Müjde'nin ana maddelerini aşağıya yazınız. Bir kişi nasıl kurtuluşa kavuşabilir?

05 chasm3 we cannot leap over by anything we do our natures offend god light green no cross 45Kutsal Kitap'a göre müjde şudur; İnsan kendi iradesiyle günah işledi ve Tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldı. Ama sevgi olan Tanrı insanla bir ilişki istiyor. Ancak kan dökülmeden bağışlama olmazdı. Tanrı kendi Oğlunu günahları bağışlatan kurban olarak dünyaya gönderdi. İsa Mesih Tanrı'nın Oğlu ve Sözü olarak beden aldı, yaşadı, çarmıhta bizim yerimize öldü gömüldü. Ama üçüncü gün dirildi. Şimdi de sonsuza dek yaşamaktadır. O'na yani çarmıhtaki ölümüne iman edersek günahlarımızdan kurtularak Tanrı ile barışabiliriz.

Tanrı hakkında konuşurken Eski Antlaşma peygamberlerinden birinin söylediklerini tekrarlamalıyız: “Kötüye bakamayacak kadar saftır gözlerin.” (Habakkuk 1:13). Tanrı bazı insanları iyi bazılarını kötü yaratmaz. Peygamber, Tanrı'nın doğasından hareketle mantık yürüterek Tanrı'nın insanların günahından haz almadığını anlatır. İnsanın günahından haz alamaz, çünkü herhangi bir biçimdeki kötülük O'nun günahsız doğasına aykırıdır. Kötülük eylemleri Tanrı'nın eylemleri değildir.

Söylediğim gibi biri günah işlediğinde, bunu özgürce seçtiği için işlemiştir. Tanrı insanın günah işlemesine neden olmaz. Tanrı, günah işleyeceklerini bilerek kimseyi zayıf bir yapıyla yaratmamıştır. Tanrı günahsızdır!

06 chasm3 we cannot leap over by anything we do our natures offend god light green with cross 45Tanrı'nın kötülük üzerindeki zaferini anlamanın en iyi yolu nedir? Kutsal Kitap'ı okumak. Kutsal Kitap'ta anlatılan öykü tam olarak Tanrı'nın her türlü kötülük üzerindeki mutlak zaferinin öyküsüdür. İsa'nın bizim günahlarımız için çarmıhta ölümünün ardından yatırıldığı mezarın içine bir göz atın. Kendi iradesiyle günahlarımızın bedeli ödeyen günahkarların Kurtarıcısı bir zamanlar oraya yatırılmıştı. Ancak İsa üç gün sonra ölümden dirildi! Tanrı'nın gerçekleşmesinden yüzlerce yıl önce bildirdiği gibi mezar şimdi boştur.

Tanrı'nın en büyük kötülüğü alarak bundan herkes için en çok iyiliği çıkarmasının en büyük örneği, İsa'nın çarmıhında gerçekleşen olaydır. Hiç kimse İsa'nın çarmıha gerilmesiyle yaşanan kötülük kadar derin bir kötülüğü bir daha tecrübe etmeyecektir. Bu, Şeytan'ın Tanrı'ya en büyük saldırısıydı. Ancak aynı zamanda Şeytan'ın yenildiği yerdi. Şeytan'ın en büyük arzusu, sizin de sonsuzluğu kendisiyle birlikte cehennemde geçirmenizdi. Ancak İsa müdahale ederek sizin suçunuzu üstlendi. “Böylece Mesih İsa'ya ait olanlara artık hiçbir mahkûmiyet yoktur.” (Romalılar 8:1).

Tanrı bizi yüzüstü mü bıraktı? Kötülük galip mi geldi? İnsan Tanrı'ya üstün mü geldi? “RAB'be karşı başarılı olabilecek bilgelik, akıl ve tasarı yoktur.” (Süleyman’ın Özdeyişler 21:30, Eski Antlaşma)

Müjde, iman eden herkesin kurtuluşu için Tanrı'nın gücüdür!

* * * * *


07 image5500 pray worship blue 45Rab'be yaraşır bir yaşam sürersek, Müjde'nin güvenilir habercisi oluruz. Tanıklığımızı ve Müjde'nin esaslarını önceden düşünerek hazırlarsak bu haberi de güvenilir bir şekilde iletmeye hazır oluruz.

Hazırlık için başka ne gerekli olabilir ki?

Tanıklığımızın etkili olması için dua etmeliyiz. Kutsal Kitap'a göre "en iyi dostumuzu" tanıtmadan önce nasıl dua etmeliyiz? Bu sorunun cevabını aşağıdaki ayetlerden öğrenelim.

"Ağzımı her açtığımda bana gerekli söz verilsin diye benim için de dua edin; öyle ki, Müjde'nin sırrını cesaretle bildirebileyim."  (Efesliler 6:19)

Öncelikle bizler diğer insanlara uygun bir cevap verebilmek için Tanrı'dan bu cevabı verebilmemize yardım etmesini istemeliyiz. Bu cevapları Kutsal Kitap aracılığıyla verebiliriz. Eğer neye inandığımızı iyi bilirsek biz de iyi bir şekilde cevap vereceğiz. Kutsal Kitap'ı her gün okumalı ve duada uyanık kalmalıyız.

* * * * *

Yaşamınızda gerçekleşen değişikliklerden başkalarına ne zaman haber vermelisiniz? Bursa’da yaşayan bir Türk arkadaş Hıristiyanlık ve Hıristiyanlık’ın merkezinde yer alan İsa Mesih’in iddialarını araştırdı. İncil’i okumaya başladıktan kısa bir süre sonra İsa’nın gerçekten olduğunu söylediği kişi olduğunu fark etti. Bir günahkar olarak O’nun gibi bir Kurtarıcı’ya ihtiyaç duyduğunu anladı. Peki ama bunu dindar Müslüman olan anne babasıyla nasıl açıklayacaktı?

08 image5549 love heart 45Babasıyla ilişkisi her zaman kötüydü. Onun gözünde her zaman hatalı davranan bir çocuktu. Babası ona hep sert davranırdı. Hıristiyan olduktan sonra, bunu sevdikleriyle paylaşmadan önce biraz beklemeye karar verdi. Onlara yeni yaşamından söz etmeden önce yeni yaşamını göstermeye karar verdi. Tanrı ona, uzun yıllar boyunca kendisine sert davranmış olan babasına karşı içten bir sevgi verdi. Babasına öncekinden çok daha fazla sevgi, saygı göstermeye başladı. Onun için ve Tanrı’nın kendisine açıkladığı sevgiyi ona gösterebilmesi için dua etti.

İki yıl geçti. Artık anne ve babasıyla yaşamının bu kadar büyük bir şekilde neden değiştiğini paylaşmanın zamanı geldiğine inandı. İsa’ya Kurtarıcısı ve Rab’bi olarak iman ettiğini açıkladığında sorun çıkarmadılar. Ne azarladılar ne de tehdit ettiler. Bu nasıl mümkün oldu? Çocukları hizmetkar yüreğe sahip, onları seven bir aile üyesi olmuştu. Yeni imanını fikren kabullenmekte zorlanmışlardı, çünkü hep bunun korkunç bir şey olduğu öğretilmişti onlara ama yaşamında bu kadar olağanüstü bir değişim yarattığını, çocuklarında gözlerinin önünde parlayan Tanrı’nın sevgisini gördükçe öğrendikleri şeylerin aslında gerçek olmadığını düşünmeye başlamışlardı.

İmanımızı açıkladığımızda aldığımız tepkiler bazen kişisel olmayabilir. Toplumun yarattığı korku ve önyargılar özellikle yakınlarımızın koruma içgüdüsünü harekete geçirebiliyor. Bizi sevmedikleri ve nefret ettiklerini düşündüğümüzde, onların açısından aslında tam tersi söz konusu olabilir. Bu nedenle anlayışlı olmaya çalışmalıyız. Öncelikle Bursalı arkadaşımız gibi yaşamımızın değişimi bizim adımıza çok önemli bir fark yaratacaktır. Hatta bazen sözlerimizin yapabildiğinin çok ötesinde. Bu nedenle konuyu bir nefret sorunu olarak görmeden önce insanların sizi anlamasına yardım edin.

İsa Mesih’e yeni iman ettiğimizde sıklıkla düştüğümüz bir hata var: 09 image12391 megaphone 45 off pinkTanrı’yla capcanlı, birebir bir ilişkiye yeni kavuşmuş kişiler olarak, sahip olduğumuz bu sevinç ve deneyimle insanları aynı deneyime zorluyoruz. O kadar büyük bir sevinç ve heyecana sahip oluyoruz ki, başkalarının da bu olağanüstü yaşamın bir parçası olmasını istiyoruz. Sevdiklerimizin ve ailemizin inancımızı hemen kabul etmelerini istiyoruz! Oysa kendimiz de İsa Mesih’e böyle iman etmedik, öyle değil mi? Bir anda olmadı. Hıristiyanlık hakkında okuduk. İncil’i okuduk. Hıristiyanlık inancıyla ilgili pek çok yanlış düşüncemiz ve hali hazırda yargılarımız vardı ve bunları çözmemiz gerekti. Bize öğretilen inancın Tanrı’nın gerçekleriyle örtüşmediğini anlamamız ve kabul etmemiz zaman aldı, başkaları tarafından yanlış anlaşılma düşüncesiyle mücadele ettik. Hatta bazılarımız tam karşı saflardan bu noktaya geldik ve bu süreçte Hıristiyan düşünce inancına karşı olmanın duygusal anlamını iyi biliyoruz.

Yeni inancınızı başkalarıyla hemen paylaşmalı mısınız? Paylaşmamanız gerektiğini söylemiyorum ama acele etmeyin. Sizin yerinizde olsam önce Tanrı’nın yönlendirişi için dua ederdim.

“Hiç kaygılanmayın; her konudaki dileklerinizi, Tanrı'ya dua edip yalvararak şükranla bildirin. O zaman Tanrı'nın her kavrayışı aşan esenliği Mesih İsa aracılığıyla yüreklerinizi ve düşüncelerinizi koruyacaktır.” (Filipililer 4:6-7)

Müjde'den başkalarına ne zaman haber vermelisiniz?

10 image12186 question mark 45Rab İsa inançlarınızı herhangi biriyle paylaşmadan önce imanda gelişmenize ve daha fazla şey öğrenmenize yardım etmek isteyebilir. İsa’ya olan yeni inancınızı hemen başkalarıyla paylaşmak isterseniz yanıtlamanız zor olan bazı sorularla karşılaşabilirsiniz. Ailenizin ve arkadaşlarınızın soracağı sorulara tatmin edici yanıtlar mutlaka vardır. Ne var ki, onların itirazlarına etkin ve onları gücendirmeden yanıt verebilmek için zaman ayırıp biraz çalışmanız gerekir. Bursa’daki kardeş gibi İsa’nın yeni bir öğrencisi olarak hayatınıza başlamak bilgece olacaktır. Bu kardeş, İncil’deki şu ayetleri kendine rehber aldı:

“Mesih'i Rab olarak yüreklerinizde kutsayın. İçinizdeki umudun nedenini soran herkese uygun bir yanıt vermeye her zaman hazır olun. Yalnız bunu yumuşak huyla, saygıyla yapın. Vicdanınızı temiz tutun. Öyle ki, Mesih'e ait olarak sürdürdüğünüz olumlu yaşamı kınayanlar size ettikleri iftiradan utansınlar.” (1. Petrus 3:15-16)

İlk olarak, İsa’yı yaşamının Rab’bi (Efendisi, Egemeni) yapması gerektiğini gördü. Hayatta ne gibi bir durumla karşılaşırsa karşılaşsın düşüncelerinin odağının İsa olması gerekiyordu. Bunun İncil’de başka bir ayette net bir şekilde açıklandığını görüyoruz:

“Evet, Mesih herkes için öldü. Öyle ki, yaşayanlar artık kendileri için değil, kendileri uğruna ölüp dirilen Mesih için yaşasınlar.” (2. Korintliler 5:15)

11 image5266 read 45Bu yeni imanlı da bu ayetlerdeki sırayı izledi. Birincisi, İsa’yı hayatının Rab’bi yaptı. İkincisi, imanı hakkında öğrenmeye başladı ki, insanların sorularını yanıtlayabilsin. Çevresindekilere ders verir gibi olmaması gerektiğini, önce onların soru sormalarını beklemesi gerektiğini anladı. Soru sorduklarındaysa, yumuşak huylu ve saygılı bir şekilde karşılık vermesi gerekiyordu. Hıristiyanlık bir dinin dogmatik kurallarını takip etmek demek değildir. Bu nedenle eğer değişen bir yaşamın tanıklığı yoksa inancımız henüz ya çok taze ya da iyileşmesi gereken bir süreci yaşıyordur. İsa Mesih değiştirir ve bu değişim insanlara yönelen ilk çağrımızdır. Bu çağrıyı besleyen değerse Tanrı Sözü olan Kutsal Kitap’tır.

Rab İsam…

Yeni yaşamınız nihai olarak başkalarını çekecek ve yaşamınızda gördükleri değişikliklerin nedenini bilmeyi isteyeceklerdir. Nihai olarak, sordukları sorulara tatmin edici yanıtlar vermeniz gerekecek ama karşınıza çıkacak olan bu tsunami dolusu soru ve eleştiriler için kaygılanmayın. Yaşayan Rab İsa size yardım edecektir. Yeni yaşamınızı O’nunla paydaşlık ederek yaşamanız gerekiyor. İlk öğrencilerine ne dediğine bakın. Hepimizle ilişkisinin temeli hala buradadır. Tanrı’ya haftada defalarca, ‘Rab İsa bunu yapamıyorum!’ diyip ağlamanız kabul edilebilir mi? Evet ama bunun gibi çaresizlik duygusu veya korku karşısında ‘Rab İsa, bana bunu yapmak için yardım eder misin?’ diye dua edin.

“Ben gerçek asmayım ve Babam bağcıdır...Size söylediğim sözle siz şimdiden temizsiniz. Bende kalın, ben de sizde kalayım. Çubuk asmada kalmazsa kendiliğinden meyve veremez. 12 image8858 grape vine 45Bunun gibi, siz de bende kalmazsanız meyve veremezsiniz. Ben asmayım, siz çubuklarsınız. Bende kalan ve benim kendisinde kaldığım kişi çok meyve verir. Bensiz hiçbir şey yapamazsınız. Bir kimse bende kalmazsa, çubuk gibi dışarı atılır ve kurur. Böylelerini toplar, ateşe atıp yakarlar. Eğer bende kalırsanız ve sözlerim sizde kalırsa, ne isterseniz dileyin, size verilecektir. Babam çok meyve vermenizle yüceltilir. Böylelikle öğrencilerim olursunuz.” (Yuhanna 15:1, 3-8)

Yaşadığınız yerde İsa’ya iman eden biri gibi yaşayamayacağınız konusunda kaygılanmayın. Gerçek şu ki, yaşayamazsınız. Rab İsa bunu yapmanızı istemiyor. En azından tek başınıza bunu yapmanızı beklemiyor. Yukarıdaki ayetlerde ne diyor? “Bensiz hiçbir şey yapamazsınız.” Yeni yaşamınızı yaşamanıza yardım etmek istiyor. Size öğretecek, rehberlik edecek ve sizi rahatlatacak. Bu nedenle asma ve çubuklar arasındaki ilişkiyle ilgili bu örneği verdi. Asma çubuklara yaşam veren özsuyu sağlar. Rab İsa’yı izlerken büyümek ve meyve vermek için gereken her şeyin sürekli olarak O’ndan size aktığını deneyim edeceksiniz.

Yeni imanınızı nasıl paylaştığınıza dikkat edin. İnsanların sizi küçümsemesi veya yanıtlayamayacağınız sorular sorması önemli değildir. Tanrı’nın ne yapmanızı istediğini unutmayın. “Yalnız bunu yumuşak huyla, saygıyla yapın.” Davranışlarınız sözlerinizden daha yüksek sesle duyulur. İnsanların İsa’ya yeni inancınızı küçümsedikleri zamanlar olacaktır. Onların hatırlayacağı ne olacak? Sinirli yanıtınız? Öfkeli bir sözünüz? Hayır. Yanıtı verdikten uzun bir süre sonra anımsayacakları, 13 image4748 love 45sizin alçakgönüllülüğünüz ve nezaketiniz olacaktır.

Bana İsa’ya ihtiyacım olduğunu söyleyen ilk kişiye gösterdiğim tepkiyi hatırlıyorum. Ona gülmüştüm! Bu nedenle, biri bana güldüğünde veya inancımı küçümsemeye çalıştığında ne düşündüklerini biliyorum. Ben de onların yerindeydim bir zamanlar. Onları anlıyorum. Birinin Hıristiyanlık’a itiraz ettiğini duyduğunuzda, bu, onların inancınızı yanlış anladıklarını gösterir. Unutmayın, siz de bir zamanlar karşı çıkmıştınız. Kimseye kızmayın. Tahttaki Rab İsa’ya hemen dua edin: ‘Rab, bu insana karşı senin sevginden istiyorum. Onları senin gibi sevmeme yardım et.’

“Her şeyi söylenmeden ve çekişmeden yapın ki, yaşam sözüne sımsıkı sarılarak aralarında evrendeki yıldızlar gibi parladığınız bu eğri ve sapık kuşağın ortasında kusursuz ve saf, Tanrı'nın lekesiz çocukları olasınız.” (Filipililer 2:14-15). “Kötülüğe yenilme, kötülüğü iyilikle yen.” (Romalılar 12:21)

Öncelikle inancınızı ifade etmenin ya da savunmanın yollarından biri kesinlikle saldırgan veya öfkeli bir tavır sergilemek değildir. Tabi ki öfkelenmeniz mümkündür ancak bunu kurduğumuz ilişkilerde bir hitap yöntemi olarak benimsememek çok önemlidir. İnsanın inancının alaya alınmasının ağır olduğunu biliyorum. Bazen kişisel saldırıları bile hazmedebiliyoruz ancak inancımız konusunda daha hassas davranıyoruz. Ancak unutmayın ki bizim inancımızın Babası, Her Şeye Hakim Olan Tanrı’dır. Kontrol ondadır ve biz O’nun hikmetine güvenmeliyiz. Bizi aşağılayan, inancımıza hakaret eden kişiler için dua etmeliyiz. Tıpkı kendisini çarmıha gerenlere karşı İsa’nın yaptığı gibi; İsa, "Baba, onları bağışla" dedi. "Çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar." (Luka 23:34)

Bu web sitesindeki yazıları okurken not almak için bir defter almanızı öneririm. Hıristiyanlık’la ilgili itirazlara yanıt vermeniz için bunları kullanın. Hıristiyan inancıyla ilgili kendi itirazlarınızı hatırlarsınız. Başkalarının itirazlarına nasıl yardımcı olabileceğinizi öğrenin. Biri size yanıtını bilmediğiniz bir soru sorarsa, o kişiyi hayalkırıklığına uğratmışsınız gibi hissetmeyin. 14 image11942 talk conversation 45Ayrıca, Rab’bi hayalkırıklığına uğrattığınızı düşünmeyin. Soruyu soran kişiye bu sorunun yanıtına o anda karşılık veremeyeceğinizi, ama yanıtı bulmak için elinizden gelenin en iyisini yapacağınızı söyleyin. Konu hakkında konuşmak için yine biraraya gelmeyi isteyip istemediklerini sorun.

Birbirinize karşı iyi yürekli, şefkatli olun. Tanrı sizi Mesih'te bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın. Bunun için, sevgili çocukları olarak Tanrı'yı örnek alın. Mesih bizi nasıl sevdiyse ve bizim için kendisini güzel kokulu bir sunu ve kurban olarak nasıl Tanrı'ya sunduysa, siz de öylece sevgi yolunda yürüyün.” (Efesliler 4:32-5:2)

İman ettikten sonra ilk odaklanmamız gereken nokta kendi iman sürecimizdir. Mesih’i tanımak, ileteceğimiz müjdeyi iyi anlamak ve karakterimizin değişimi için (sert bir engelimiz yoksa) kilise ailesi içinde bulunmak gibi adımları atmalıyız. İmanı paylaşmak mutlaka yaşamımızın bir parçası olmalıdır ama hikmetsizce yapıldığında kimse için yararlı sonuçları olmayacaktır. 

* * * * *


"Aynı zamanda bizim için de dua edin ki Tanrı, sözünü yaymamız ve uğruna hapsedildiğim Mesih sırrını açıklamamız için bize bir kapı açsın. Bu sırrı gerektiği gibi açıklıkla bildirebilmem için dua edin."  (Koloseliler 4: 3-4)

Bu ayetlerde Pavlus Müjde'nin yayılmasının iki koşulu için yine kardeşlerin dualarını dilemiştir. Bu iki konu neydi?

Bir kapı açılsın, yani fırsat olsun.

* * * * *

Bu sırrı gerektiği gibi açıklamak için.

* * * * *


"Son olarak, kardeşler, Rab'bin sözü aranızda olduğu gibi hızla yayılıp yüceltilsin diye bizim için dua edin. Ahlaksız, kötü insanlardan kurtulmamız için de dua edin. Çünkü herkes iman etmiş değildir." (2.Selanikliler 3:1-2)

Müjde'yi paylaşmakla ilgili bir başka dua konusunu 2. Selanikliler 3:1-2 ayetlerinde görebiliriz. Bu dua konusu nedir?

Rab'bin sözü hızla yayılsın diye öncelikle dua istiyor Pavlus. Aslında Pavlus'un dualarına baktığımızda müjdeyi duyanlar için değil müjdeyi verenler için daha çok dua istediğini görebiliyoruz. Ayrıca bu müjdeyi engelleyen kötü insanlardan kurtulmak için dua istiyor.

* * * * *


Dualarımızla tanıklığımıza zemin hazırlayabiliriz. Hem kendimizin, hem de paylaşacağımız insanların hazır olması için dua ederek kendi gücümüze değil, Kutsal Ruh'un gücüne bel bağlamış oluruz. Bu dersi bir kaç pratik öğütle noktalayalım.

15 image10352 face 451. Tanıklık ettiğiniz zaman, tartışmalara girmemeye özen gösteriniz. Müjde'yi "yumuşaklık ve saygıyla" paylaşmalıyız. "Mesih'i Rab olarak yüreklerinizde kutsayın. İçinizdeki umudun nedenini soran herkese uygun bir yanıt vermeye her zaman hazır olun. Yalnız bunu yumuşak huyla, saygıyla yapın."  (1.Petrus 3:16)

2. Tek konuşan siz olmayınız. Paylaştığınız kişiyi dinleyiniz, onun düşüncelerini anlamaya çalışınız. Seminer değil, sohbet yapıyorsunuz. “Sevgili kardeşlerim, şunu aklınızda tutun: Herkes dinlemekte çabuk, konuşmakta yavaş, öfkelenmekte de yavaş olsun. Çünkü insanın öfkesi Tanrı'nın istediği doğruluğu sağlamaz.” (Yakup 1:19-20)

3. "İncil değiştirildi", "Üç tanrıya inanıyorsunuz", v.s. gibi sık sık duyulan itirazların kısa ve doğru cevaplarını öğrenip açıklamaya hazır olunuz. Amacınız tartışmalardan galip çıkmak değil, böyle soruların konuyu saptırmasına izin vermemektir.

4. Paylaştığınız kişiye İncil'i okumasını tavsiye ediniz. Askerin süngüsünün lâstik olup olmadığını tartışmaktansa, onu kullanmak yeterince ikna edicidir! “Tanrı'nın sözü diri ve etkilidir, iki ağızlı kılıçtan daha keskindir. Canla ruhu, ilikle eklemleri birbirinden ayıracak kadar derinlere işler; yüreğin düşüncelerini, amaçlarını yargılar.” (İbraniler 4:12). Okuyan etkisini hisseder. “Gökten inen yağmur ve kar, toprağı sulamadan, yeri yeşertmeden, ekinciye tohum, yiyene ekmek vermeden nasıl göğe dönmezse, ağzımdan çıkan söz de öyle olacaktır. Bana boş dönmeyecek. İstemimi yerine getirecek, yapması için onu gönderdiğim işi başaracaktır.” (Yeşaya 55:10-11, Eski Antlaşma)

16 image4258 reject listen 455. Bir insanın Rab'be iman etmesinin bir süreç olduğunu anlamalısınız. Aynı kişiyle uzun vadeli ve defalarca paylaşmanız, birçok soruyu cevaplandırmanız gerekebilir. 1.Korintliler 3:5-10 ayetlerine göre, birisi eker, başkası sular, ama Müjde tohumunu büyüten Tanrı'nın kendisidir.

6. Paylaştığınızda reddedilirseniz, moralinizi bozmayınız. İlk olarak Müjde'yi reddeden kişinin sizi kişisel olarak reddetmediğini unutmayınız. Sizi Göndereni reddediyorlar. Luka 10:16'da İsa şunu diyor: "Sizi dinleyen, beni dinlemiş olur; sizi reddeden beni reddetmiş olur."

7. Sonuç olarak, bizim görevimiz bildiğimiz Müjde'yi bildirmekte sadık olmaktır. İnsanların Rabbe getirmek Kutsal Ruh'un görevidir. Bunu unutmamalıyız! “'Güçle kuvvetle değil, ancak benim Ruhum'la başaracaksın' diyor. Böyle diyor Her Şeye Egemen RAB.” (Zekeriya 4:6). “Kutsal Ruh'un aracılığı olmaksızın da kimse, ‘İsa Rab'dir’ diyemez.” (1.Korintliler 12:3)