headerLogo2b-18pt-myriadpro

Ezo Gelin Çorbası ve Katoliklik - Önsöz

01 image11287 ezo gelin soup 45Bu dizideki yazıları okuyan pek çok kişinin Ezo Gelin çorbası içtiğini tahmin edebiliyorum. Eğer Türkseniz ya kendiniz yapıp içmişsinizdir ya da eşinizin veya annenizin yaptığı çorbayı içmişsinizdir. Uzun süre Türkiye’de yaşamış bir yabancıysanız bu çorbaya sık sık lokantaların menüsünde rastlamışsınızdır. Türk komşularınızın misafirperverliğini mutlaka tatmışsınızdır. Tabii evlerinde size sundukları Ezo Gelin çorbasını da keyifle içtiğinizi varsayıyorum. 

Ezo Gelin çorbasının bu dizinin konusuyla ne ilgisi var? Katolikliğin öğretişlerinin Kutsal Kitap’ın öğretişlerini temsil edip etmediğini anlamaya çalışıyoruz. Farklı bir şekilde düşünmeye çalışalım. Ezo Gelin çorbasının malzemelerinin neler olduğunu bilirsiniz. Kırmızı mercimek, pirinç veya bulgur, domates salçası, sarmısak, kuru nane vs. Ezo Gelin çorbası yapılırken genelde katılmayan bir malzeme katmak istersek sorun olmayabilir. Tabi bu malzemenin ne olduğunu bağlı, yani çorbanın tadını nasıl değiştirdiğine...

Peki ya sürekli olarak Ezo Gelin çorbasının tarifine değişik malzemeler eklemeye devam edersek? Fasulye, ince ince kıyılmış kereviz, rendelenmiş peynir, dereotu ve ayva? Yüzyıllar boyunca farklı malzemeler eklemeye devam ettiğimizi düşünün. Sadece bununla da kalmıyor, malzemelerin bazıları, asıl malzemelerle olumsuz bir tepkimeye giriyor. Diyelim ki, örneğin kekik ve yoğurdun tatları, kuru nanenin tadını öyle bir şekilde bastırıyor ki artık Ezo Gelin çorbasının bu kendine özgü malzemesinin tadını alamıyorsunuz.

Soru: Bu yeni karışıma Ezo Gelin çorbası diyebilir misiniz? Bir zamanlar Ezo Gelin çorbası olabilirdi fakat artık bu geçerli değildir. 02 image11288 ezo gelin soup 45Çorba diyebilirsiniz ve istediğiniz adı verebilirsiniz. Fakat artık Ezo Gelin çorbası diyemezsiniz. 

Bazıları şöyle diyebilir, “Ne yapayım benim Ezo Gelin çorbam böyle.” Evet, gerçekten de çorbanıza istediğiniz adı verebilirsiniz fakat ev hanımlarını, restoran sahiplerini ve gerçek Ezo Gelin çorbasının nasıl olduğunu bilenleri kandıramazsınız. 

Bu dizide yapmak istediğim Katolik Kilisesi’nin ‘malzemeleriyle’, Kutsal Kitap’ın ‘malzemelerini’ karşılaştırmak. Fikir birliğindeler mi? Yoksa geçen 1.500 yıl içinde Katolik Kilisesi’nin Kutsal Kitap’a yabancı olan çok sayıda ‘malzeme’ eklediği ve artık Katolik Kilisesi’ne Hıristiyan denemeyeceği sonucuna mı varacağız?

I. KATOLİK OKUYUCUMUZ İÇİN BİRKAÇ SÖZ

Bu makaleleri okumanız neden önemli? Çünkü Kutsal Kitap’tan Katolik Kilisesi hakkında bilmeniz gereken önemli bilgiler içeriyor.

Katolikler arasında büyüdüm ve Tanrı’ya bana verdiği harika aile için minnettarım. Tanrı’nın farkında olarak yetişmemi ve ruhsal önceliklerin önemini benimsememi sağladılar. Büyük çaba göstermelerine karşın, ne Tanrı’yı ne de Tanrı’nın insana İncil’de açıkladığı cennete giden yolu bilemedim. Neden mi? Kilisede İncil’in öğretilerini çalışmıyorduk ve ailecek bir kez bile evde oturup birlikte İncil’i okuduğumuzu hatırlamıyorum. Kutsal Yazılar rafta bir yerde durup tozlanıyordu.

03 image8560 circle bridge 45Peki, Katolikler Hıristiyan mı? Bu soru birçok insan için, özellikle sizin için boş, gereksiz bir soru gibi görünebilir. Bir dairenin yuvarlak olup olmadığını sormak gibi. Fakat gerçekte, doktrin konularıyla ilgili olarak Katolikliğin geçerliliğini sorgulayanlar vardır. Tabii kimse bir Katoliğin gerçekten Hıristiyan olup olmadığını bilemez çünkü insanların yüreklerinde ne olduğunu bilemeyiz. İncil’de aynı sözleri buluyoruz. “Ne var ki, Tanrı'nın attığı sağlam temel, "Rab kendine ait olanları bilir" ve "Rab'bin adını anan herkes kötülükten uzak dursun" sözleriyle mühürlenmiş olarak duruyor.” (2.Timoteos 2:19, İncil)

Fakat Katolikler de dâhil olmak üzere herhangi birisi, İncil’in temel öğretişlerini açıkça inkar ederse, o zaman bu kişinin İsa’yı gerçekten izlemediğini söyleyebiliriz. İmanımızın iki temel gerçeği şöyle sıralanabilir, (1) Tanrı kendisine ait olanları bilir ve (2) onları imanlarında kazaya uğrama tehlikesinden korur. Eğer İsa’yı ilahi çobanınız olarak kabul ettiyseniz sizi gözetecektir. Hangi kimliğe bürünmüş olurlarsa olsunlar, sizi tilkiler ve kurtlardan korumak için her zaman ayık ve uyanık olacaktır. İşte İsa’nın kendisini izleyenlere vaadi:

“Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler. Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç kimse elimden kapamaz.” (Yuhanna 10:27-28, İncil)

Onları tanır. Onlar için ölmüştür. Onların sahibidir. “Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir. Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var.” (Yuhanna 10:11,18, İncil). Onları asla kaybetmeyecek. Buna karşılık, onlar da kendilerine verilen vaatleri kaybetmeyecekler. Kimse Tanrı’nın tanıdığı bir insanın imanını yıkamaz. “Ben onları tanırım, onlar da beni izler.”

İnanılmaz bereketler ve hiçbiri hak edilmiş değildir! Böylesi bir ilgi karşısında, bakın Tanrı’yı nasıl övüyorlar: 

“Kurtarıcımız tek Tanrı, sizi düşmekten alıkoyacak, büyük sevinç içinde lekesiz olarak yüce huzuruna çıkaracak güçtedir. Yücelik, ululuk, güç ve yetki Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla bütün çağlardan önce, şimdi ve bütün çağlar boyunca Tanrı'nın olsun! Amin.”  (Yahuda 1:24-25, İncil)