headerLogo2b-18pt-myriadpro

Cennette Ne Yapacağız? Sonsuza Dek Orada Yaşamak Sıkıcı Olmaz mı?

 

01 heaven very heavenly 45

Genelde cennet ile ilgili yaygın bir tipleme vardır. Biri bulutta oturmuş, ölesiye sıkılmış bir şekilde arp çalmaktadır. Cennet böyle bir yer mi olacak? Bundan kuşkuluyum. Düşünün bir kere. Yaratıcı bir Tanrı’nın huzurunda yaşamaktan söz ediyoruz. Yaşayacağımız bir sonraki dünyanın, Tanrı’nın yaratıcılığını bu dünyada gördüğümüzden çok daha fazla göstereceğinden emin olabilirsiniz. Zaman ve yerin farklı boyutlarından, hayal bile etmediğimiz yeni etkinliklerden ve yapılacak şeylerden söz ediyoruz. Söylemek istediğim işte bu - bunlar hayal bile edemeyeceğimiz şeyler!

Rab İsa’ya iman ederek Tanrı’ya gelenler sadece süre olarak sonsuz bir yaşama kavuşmakla kalmayacaklar, nitelik açısından da bol yaşama kavuşacaklar. Bence, kabarık bir bulut üzerinde arp çalan insan gibi imgelerle ortaya çıkmamızın nedenlerinden biri Kutsal Kitap’ın vaat ettiklerini hayal edebilme gücünden ve bunun için gereken zihinsel kapasiteden yoksun olmamız. 

Örneğin, 4.000 yıl önce yaşamış insanlara modern toplumu anlatmaya çalıştığınızı hayal edin. Uçakları, cep telefonlarını, bilgisayarları, televizyon ve interneti nasıl açıklayabilirdiniz? Bu insanların betimlemelerinizi anlayabilmeleri için anlayabildikleri ya da ilişki kurabildikleri sözler kullanmanız gerekir. Onların kullandığı sözleri kullanmanız gerektiği için vereceğiniz bilgiyi sınırlamak zorunda kalırsınız. Uçakların dev metal bir kuş gibi olduklarını söylemek tam olarak uçak fikrini veremiyor, değil mi? Bu şekilde ancak genel bir fikir verebilirsiniz. Aynı şekilde, Kutsal Kitap da cennetten söz ettiği zaman, akıllarımızın bu kavramı anlayabilmesi için basit terimler kullanıyor. 

Tanrı İncil’de, anlatılmaz olanı anlatmanın sembolik bir girişimi olarak, arp, taç, altın sokaklar gibi Kutsal Kitap’taki imgeleri kullanıyor. İncil’in son kitabı olan Vahiy kitabından cennetle ilgili olarak verilen betimlemeler olduğu gibi mi anlaşılmalı?02 heaven im wondering 45 Öncelikle size başka bir soru sorayım. Tanrı, biz insanların dünyada kullandığı sınırlı ve sonlu dünyaya ait sözleri kullanarak sonsuzluğu nasıl anlatabilirdi? Bir keresinde tatilde geçirdiğiniz olağanüstü bir deneyimi sadece üç sözcük kullanarak anlatabilir miydiniz? İşte Tanrı da cenneti anlatırken böyle bir sorun yaşıyor. Tanrı, bizim için cennetle ilgili bir resim verirken semboller kullanıyor çünkü cennetin gerçekten nasıl olacağını anlatmak için daha iyi sözler yoktur. Cenneti anlatmak için Tanrı’nın kullanabileceği uygun sözler olduğu halde bizim bunları anlama kapasitemiz yoktur:

“Tanrı'nın kendisini sevenler için hazırladıklarını hiçbir göz görmedi. Hiçbir kulak duymadı. Hiçbir insan yüreği kavramadı.” (1. Korintliler 2: 9, İncil)

Güzel bir parkı düşündüğünüz zaman aklınızdan hiç sıkıntı geçiyor mu? Aileniz ya da arkadaşlarınızla parka gittiğiniz zaman genel olarak sıkılıyor musunuz? Bizim uğrumuza kendisini o ağaca asmalarına izin verdiği zaman İsa’nın o acı dolu anlarda kendisinin yanında asılı olan hırsıza söylediklerini dinleyin:

“Çarmıha asılan suçlulardan biri, "Sen Mesih değil misin? Haydi, kendini de bizi de kurtar!" diye küfür etti.
Ne var ki, öbür suçlu onu azarladı. "Sende Tanrı korkusu da mı yok?" diye karşılık verdi. "Sen de aynı cezayı çekiyorsun.
Nitekim biz haklı olarak cezalandırılıyor, yaptıklarımızın karşılığını
alıyoruz. Oysa bu adam hiçbir kötülük yapmadı."
Sonra, "Ey İsa, kendi egemenliğine girdiğinde beni an" dedi.
İsa ona, "Sana doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın" dedi.” (Luka 23: 39-43)

03 cross and tomb green 45İsa’nın bedeni mezara götürülüp gömülecekti. Üç gün sonra bedeniyle yeniden birleşip ölümden dirilecekti. Bu olayı pek bilmiyorsanız bu müthiş gerçeği iyice anlamak için her bir Müjde’nin son bölümünü okuyabilirsiniz. Roma valisi, Yeruşalim’deki din bilginlerinin ricasıyla önüne kocaman bir kaya çekilen mezarı korumak için Romalı askerlerden oluşan kalabalık bir grup görevlendirmişti. Din önderleri, İsa’nın öğrencilerinin gelip İsa’nın bedenini çalacaklarından ve İsa’nın ölümden dirildiğini iddia edeceklerinden korkuyorlardı. Her neyse, lütfen olanlarla ilgili görgü tanıklarının anlattıklarını okuyun. 

İsa hırsıza o gün cennette olacağını söyledi. Hırsızı oraya götürüp üç gün içinde mezardaki bedenini almak için geri gelecekti. İsa’nın hırsıza gidecekleri yeri anlatırken kullandığı söz park ya da bahçe fikrini ifade ediyor. ‘Bulutlar’ sözünü, ‘gökyüzündeki bulutlar’ anlamında kullanmadı. Ayrıca, herhangi bir park ya da bahçe olmayacaktı. Tanrı’nın Bahçesi’ydi. Oraya gidiyoruz. Zaman ve yerin farklı bir boyutunda bahçe benzeri bir yere gidiyorlardı. Burada hiç hayal etmediğimiz gibi etkinlikler ve yapacak şeyler - günahlı değil iyi şeyler - olacaktı. Bu sıkıcı bir varoluşa benziyor mu?

Daha önemlisi, İsa’ya gerçekten iman ediyorsanız Tanrı’nın sözlerini okumanın ne kadar zevkli olduğunu bilirsiniz. Kimse O’nun gibi konuşmamıştır. Cennete gittiğimizde gerçekten görmek istediğimiz kişi İsa’dır. Cennet müthiş bir yer olacak. İyiden de güzel. Olağanüstüden de güzel. Ama oradaki hiçbir şeyi İsa’yla kıyaslamak mümkün değildir.

Bunu bir örnekle açıklamama izin verin. Diyelim ki, yıllardır tutsak olan bir savaş esirinin eşisiniz. Kocanızın yaşadığını biliyorsunuz ve yakında onu görebilmeyi umut ediyorsunuz. Sonunda, boş çıkan umutlar ve engellerden sonra düşmanla yapılan bir anlaşmayla eşinizin yakında serbest bırakılması için bir pazarlıklar başlar. Hükümetiniz sevdiğinizle Havai gibi egzotik bir yerde bir araya gelmeniz için bir ayarlama yapıyor. Bu ülkeye dönmeden önce orada onunla iki hafta zaman geçireceksiniz. Havai’nin çok güzel olduğunu duydum. Ama sizin için yerden çok buluşacağınız kişi önemlidir. Eşinizle buluşacağınız yer Sahra Çölü ya da Afganistan olsaydı da hayal kırıklığına uğramazdınız. Cennet güzel bir yer olsa da, sevincimizin asıl kaynağı orada buluşacağımız Kişi olmalıdır.

Peki, Cennette Başka Neyi Umutla Bekleriz?

04 image8009 dream 251)  “Tanrı'nın zenginliği ne büyük, bilgeliği ve bilgisi ne derindir! O'nun yargıları ne denli akıl ermez, yolları ne denli anlaşılmazdır! Rab'bin düşüncesini kim bilebildi? Ya da kim O'nun öğütçüsü olabildi? Kim Tanrı'ya bir şey verdi ki, karşılığını O'ndan isteyebilsin? Her şeyin kaynağı O'dur; her şey O'nun aracılığıyla ve O'nun için var oldu. O'na sonsuza dek yücelik olsun! Amin.” (Romalılar 11: 33-36, İncil). Şunu bir hayal edin, yüceltilmiş bir beden ve akılla Rab’bin düşüncesini araştırabileceğiz. Şu anda anlayışımızın ötesinde olan Tanrı’nın yollarını araştırabileceğiz.

05 image341 dream 252)  “Yüreklerinin cesaret bulmasını, sevgide birleşmelerini dilerim. Öyle ki, anlayışın verdiği tam güvenliğin bütün zenginliğine kavuşsunlar ve Tanrı'nın sırrını, yani bilginin ve bilgeliğin bütün hazinelerinin saklı olduğu Mesih'i tanısınlar.” (Koloseliler 2: 2-3, İncil). Bilgelik ve bilginin bütün hazineleri İsa Mesih’te saklıdır. Cennette bu büyük hazine evi keşfetmemiz için önümüzde olacak. Bu hazinelerin zenginliği, çeşitliliği ve bolluğu istediğimiz takdirde bizim olacak. Hayır, sıkılmayacağız. Tanrı sonsuzluktan daha büyüktür ve O’nun hakkında sevinçle bilgimizi artırmamız sonsuzluk boyunca sürecektir. Öğrenmemiz hiçbir zaman sona ermeyecektir. Şu anda öğrenmekten pek hoşlanmayan biriyseniz, bana inanın, cennete gittiğiniz zaman öğrenmek için büyük bir istek duyacaksınız!

Tarih tek bir kararla başladı. Varoluş ölçülebilir hale geldi.
Yoktan ışık var oldu. Harika bir ışık!
Işıktan gün çıktı.
Sonra gökyüzü…ve yeryüzü oldu.
Ve bu dünyada güçlü bir el işe koyuldu.
Kanyonlar oyuldu. Okyanuslar kazıldı. Dün topraklardan dağlar çıktı. Yıldızlar asıldı. Yeni bir evren çıktı ortaya.
Kanyonlara ve dağlara bakın ve Yaratıcı’nın görkemini görün. Güllere ve orkidelere dokunup Tanrı’nın narinliğini görün. Gökgürültüsünü dinleyin ve gücünü işitin. İnsana bakın, bütün yaptıklarının doruk noktası odur.
Bundan sonrası için ne hazırlıyor? Bizi ne harika bir cennet bekliyor!