headerLogo2b-18pt-myriadpro

Bebeklerin ve Çocukların Davranışları İçin Tanrı’nın Önünde Sorumlu Tutulabilecekleri Duruma Geldikleri Bir Yaş Var mıdır?

10 fantasy shot imprisoned frozen throne 45Tanrı’nın, sözleri, Tanrı Kuzusu ve cennet konusundaki vahiyi size şaşırtıcı gelmiş olabilir, ancak şimdi söyleyeceğim gerçekle ilgili daha da fazla şaşıracağınıza inanıyorum. “Büyük beyaz tahttaki yargı” konusu, insanların cehennemde göreceği cezanın derecesiyle ilgilidir. (Burada adları Kuzu’nun yaşam kitabında yazılı olmayanlardan söz ediyorum.) Size öğretilenlerin aksine, ciddi dini törenler insanın cennete gidip gitmeyeceğini belirlemez. İnsanın cenneti hak edip etmediğini anlamak için iyiliklerin ve kötülüklerin ölçülmesi gibi bir durum yaşanmayacak. Yaptıkları iyilikler kötülüklerden fazla geldiği için insanların cennetle ödüllendirildiği sevinç dolu anlar olmayacak. “Büyük beyaz taht”taki yargı konusu, verilecek olan cezadır. Ödül değil, ceza. Adı Kuzu’nun yaşam kitabında yazılı olmayan herkes sonsuza dek acı çekecek. Acının oranı, tıpkı ödüllerde olduğu gibi, dünyada nasıl yaşadıklarıyla doğru orantılı olacak. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için Sorular bölümünde Cehennemde Farklı Ceza Düzeyleri Var Mı? sorusunun yanıtını okuyabilirsiniz. Hitler ve Stalin gibi çok kötü insanlar en büyük acıyı çekecek. Bunun böyle olmasını bekleriz, öyle değil mi?

Tanrı’nın “büyük beyaz taht”ta izlediği yargı süreci bizim hukuk mahkemelerimizdekilere benzemez. Bir Yargıç olacak ama tanıklar ve insanın savunma yapması veya davranışlarını açıklaması için fırsat olmayacak. Bir Savcı olacak ama savunma avukatı olmayacak. Ceza verilecek ama üst mahkemeye itiraz hakkı olmayacak. Bu göksel mahkeme salonunda bunların hiçbir olmayacak, çünkü Yargıç, adı Kuzu’nun yaşam kitabında yazılı olmayanları tam bir adaletle yargılayacak. Çağların nihai yargılaması sırasında, tarih boyunca yaşamış insanlar Tanrı önüne çıktıkça, hiçbir şey gözden kaçmayacak veya görmezden gelinmeyecek.

11 jackinthebox1 45Sizin sorunuz çocukların sorumluluk veya hesap verme yaşıyla ilgiliydi. Yaşamış olan her günahkarın her günahının Tanrı’da eksiksiz bir kaydı vardır. İşte günahkarlar bu kayıtlar temel alınarak mahkum olacak. Bebeklerin veya küçük çocukların kaydedilmiş günahları yok. Bu, günahkar bir doğaları olmadığı ve biraz daha yaşamaları için zamanları olsa bunu kanıtlamayacakları anlamına gelmez. Sadece öldükleri zaman günahkar doğaları henüz etkin hale gelmemiştir.

Kızımız çok küçükken onu haftalarca meşgul eden bir oyuncak vermiştik. Bir futbol topundan biraz küçük, renkli bir kutu. Yan tarafında tekrar tekrar çevrilebilen bir kol var. Kolu belli sayıda çevirdiğiniz zaman kapak açılır ve palyaçoya benzer bir kukla kutudan dışarı fırlar. Kapağı kapattığınız zaman, bir yaya bağlı olan palyaço sadece kolu belli sayıda çevirdiğiniz zaman tekrar fırlar. Palyaço ilk kez fırladığında eşim ve ben çocuğumuzla birlikte güldük. İkinci kez biraz daha az güldük. Biraz sonra biz sadece gülümsedik. Ama kızımız bizim gibi değildi. Palyaçonun fırladığı yirminci seferde bile küçük kızımız hala aynı derecede gülüyordu!

Bu oyuncakla ilgili bir benzetme yapacağım. Eğer bebekler ve küçük çocuklar saf ve günahsız olsalardı, o zaman kolu saatlerce çevirirdiniz ama palyaçonun dışarı çıktığını hiç görmezdiniz. Yani, küçük çocuğun günahı hiç görünmezdi. Eğer kutunun içine yerleştirilmemiş olsaydı, hiçbir şey çıkmazdı kutudan. Peki bizim kutumuzun içinde, bizim içimizde ne var? Günahkar bir doğa. Bu nedenle günah işlediğimizi daha önce söylemiştim. Yani, bizleri günahkar yapan günahlı eylemlerimiz değildir. Günahkar bir doğaya sahip olduğumuz için günah işliyoruz. Tıpkı palyaçonun kutunun içinde olması gibi, günah da halihazırda bizim içimizde. Eğer çok küçüksek ve günahkar edimlerimiz henüz yüzeye çıkmadıysa, bunun tek anlamı günahkar doğamızın ‘etkinleştirilmek’ üzere bekliyor olmasıdır. Kol, yeterli sayıda çevrilmemiş demektir. Kimsenin istemediği kadar kısa bir sürede günahkar eylemler ortaya çıkacaktır!

12 image10839 vegetables veggies cheese 45Tanrı’nın ilk yarattığı haliyle yaratılış hakkında sizinle paylaştıklarımı hatırlıyor musunuz? Kutsal Kitap’ın ilk birkaç bölümünde iki yaratılış olduğunu görüyoruz. Asıl yaratılışta ölüm yoktu. Bu, Adem ile Havva’nın günahından önceydi. Kimse ölmedi. Toprağa bir damla kan bile düşmedi. Peki Adem’in ailesinin yiyecek için kullandığı hayvanlar? Hayvanlar da ölmedi, çünkü Tanrı et yenmesine ancak Tufan’dan sonra izin verdi.

“Tanrı, Nuh'u ve oğullarını kutsayarak, “Verimli olun, çoğalıp yeryüzünü doldurun” dedi, “Yerdeki hayvanların, gökteki kuşların tümü sizden korkup ürkecek. Yeryüzündeki bütün canlılar, denizdeki bütün balıklar sizin yönetiminize verilmiştir. Bütün canlılar size yiyecek olacak. Yeşil bitkiler gibi, hepsini size veriyorum.” (Yaratılış 9:1-3, Eski Antlaşma)

Adem ile Havva, Tanrı’nın kendilerine giysi yapmak üzere kurban ettiği hayvan dışında herhangi bir hayvanın ölümünü görmemişlerdi. Önerdiğim makalede bu konu hakkında okuyabilirsiniz. Tufan’a kadar insan, toprağın ürünlerinden -meyve, sebze, otlar, kökler, süt ürünler vs.- yiyerek doydu.