headerLogo2b-18pt-myriadpro

Günümüzde İslam Tek Geçerli İnanç Değil mi? Hıristiyanlık'ı Geçersiz Kılmadı mı?

Çok Sayıda Tutarsızlık

04 image4944xx brick wall 45Şu ana kadar bu on konuda fikir birliği olduğunu söyleyebiliriz. Dört duvardaki on sıra tuğla kusursuz bir şekilde birbirine denk geliyor. Bir duvar bir Tanrı tarafından yapılmışken, diğerinin başka bir Tanrı tarafından yapılmış olduğunu düşünmemize neden olacak şekilde tamamıyla farklı bir kalıba göre yapılmış gibi görünmüyor. Maalesef, yukarıda sözünü ettiğimiz, İslam ve Hıristiyanlık ya da İslam ve Yahudilik arasında fikir birliği bulabildiğimiz bu on alan, tek tanrılı bu üç inanç arasında önemli konularda bulabildiğimiz tek ortak noktalardır. İslam’in Yahudilik ve Hıristiyanlık’ın uzantısı olma olasılığını ortadan kaldıracak çok sayıda tutarsızlık vardır. Bu sizi şaşırtıyor mu? Kuran bize amacının ne olduğunu söylüyor. Teolojik öğretişlerini bu iddilar ışığında inceleyebilmeliyiz:

“(Bu Kuran) uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat o, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan (bir kitaptır)”  (Yusuf 12:111)

Düzgün Bir Şekilde Devam Ediyor Mu?

Diğer bir deyişle Kuran önceki bütün vahiyleri tamamladığını iddia ediyor. Kuran, Tanrı’nın insanlara İslam’dan önce açıkladığı Kutsal Yazılar’ı onaylıyor mu? Kuran İncil’in öğretişlerini doğruluyor mu? ‘İncil’deki bu 1.000 öğretiş doğrudur ve buna ek olarak- ama karşıt olarak değil- bu ve şu da doğrudur’ diyor mu? Tevrat, Zebur ve İncil’den öğrendiğimiz bilgilere ek yapıyor mu yoksa tamamıyla karşı mı? Tanrı’nın bizlere kendisi ve O’nunla ilişkimiz hakkında söylediği herhangi bir şeyle çelişiyor mu? İncil ve Hıristiyanlık’ı temsil eden duvarın köşesinden Kuran ve İslam’ı temsil eden duvara uzattığım zaman elimle her bir tuğlanın düzgün bir şekilde devam ettiğini görecek miyim? Bu soruları henüz yanıtlamayın. Önce, aşağıdaki örnek doktrin tutarsızlıkları üzerinde düşünelim. 

I. Devamsızlık ve Tutarsızlık: İnsan Doğası

05 bricks not uniform bible kuran 45Muhammed ve Kuran’ın peygamberlerin bildirisini doğruladığına ilişkin iddia, gerek Eski gerekse Yeni Antlaşma’da, yani Kutsal Kitap’ta bulunan asıl öğretişlerle uyumlu değildir. Eski Antlaşma, Tevrat ve Zebur’dan oluşur; Yeni Antlaşma ise daha çok İncil adıyla bilinir. Diğer bir deyişle, Muhammed ve Kuran’ın, peygamberlerin öğretişlerini doğruladığı iddiası Tevrat, Zebur ve İncil’de bulunan öğretişlerle tutarlı değildir. İlahi vahiyle verilmiş bu üç metinde ki insan günahlılığı konusunda bahsedilen öğretişi düşünün. Tevrat, Zebur ve İncil, insanların bu dünyaya miras aldıkları bir günaha eğilimle doğduklarını öğretirler. Buna ‘ilk günah’ doktrini denir. 

İnsan Doğası konusunda Eski Antlaşma Öğretişi: Günahkarlık.

İşte Eski Antlaşma insanlığın doğasında bulunan günahkarlığı şöyle tanımlıyor.

“RAB baktı, yeryüzünde insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep kötülükte.” (Yaratılış 6: 5)

“Nuh RAB'be bir sunak yaptı. Orada bütün temiz sayılan hayvanlarla kuşlardan yakmalık sunular sundu. Güzel kokudan hoşnut olan RAB içinden şöyle dedi: ‘İnsanlar yüzünden yeryüzünü bir daha lanetlemeyeceğim. Çünkü insan yüreğindeki eğilimler çocukluğundan beri kötüdür. Şimdi yaptığım gibi bütün canlıları bir daha yok etmeyeceğim.”  (Yaratılış 8: 20-21)

“Nitekim suç içinde doğdum ben, Günah içinde annem bana hamile kaldı.” (Mezmur 51: 5)

Kutsal Kitap burada ve diğer yerlerde açıkça günah içinde doğduğumuzu söylüyor. Doğamızda olan bir hastalık gibi içimizde olduğu söyleniyor. Kral Davut bu Mezmur’da, günahını, yetiştirilme biçimine, dış etkenlere ya da yaptığı kötü bir seçime yüklemiyor. Günahla biçimlendirildiğini ve daha bu dünyanın ışığını görmeden suçlu olduğunu söylüyor. Gerçek benliğini göstermek için sadece doğması gerekti. 

Bunu Durdurmamızın Bir Yolu Da Yoktur!

06 heart understanding ours as god sees it gray 45“Yürek her şeyden daha aldatıcıdır, iyileşmez, Onu kim anlayabilir?” (Yeremya 17: 9, Eski Antlaşma)

Her insanın yüreği hilekar ve aldatıcıdır. Sizin yüreğiniz böyledir. Benimki de öyle. Bizi özellikle din konusunda aldatır, oldukça iyi ve doğru olduğumuza inanmamızı sağlar. Kendimizi olduğumuzdan çok daha iyi olarak görürüz. Örneğin, anında bizden daha az doğruluğa sahip bir avuç insanın adını sayabiliriz. Bu kadar dürüst olduğumuz için cennete girmeye hak kazanmaktan uzak olmadığımızı söyleriz kendimize. Gerçek şu ki, yüreklerimiz iyileştirilemezdir. Sanki her birimizin içinde sürekli olarak günah pompalayan bir makina vardır. Bunu durdurmamızın bir yolu da yoktur. ‘KAPAT’ düğmesi yoktur. Tanrı insanı Tevrat ve Zebur’da bu şekilde resmeder.

Yahudilik’i temsil eden duvardan elimi İslam’ı temsil eden duvara uzattığımda her duvardaki tuğlanın düzgün bir şekilde birbirine denk gelmediğini görüyorum. Aynı şekilde, Hıristiyanlık’ı temsil eden duvarla İslam’ı temsil eden duvar arasındaki devamlılığı bulmaya çalıştığımda da devamlılık göremiyorum.