headerLogo2b-18pt-myriadpro

Tekne Binilmeye Hazır! - Sonsöz

34 image11502 cool text freely 45 zzzYahudacı öğretmenler, 1. yüzyılda yaşamış olan, İsa’ya gerçekten inanan kişilerin, Hıristiyan inancının başlıca doktrinini gözardı etmelerini sağlamaya çalıştılar. İsa’ya inanmanın yanı sıra, sünnet edilmelerinin ve Yahudi inancının gereklerini yerine getirmenin şart olduğunu söylediler. Bu bir yalandır. Sizler ve ben, sadece İsa’nın kanına imanla aklanabiliriz. “İnsanlar İsa Mesih'te olan kurtuluşla, Tanrı'nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklanırlar. Tanrı Mesih'i, kanıyla günahları bağışlatan ve imanla benimsenen kurban olarak sundu.” (Romalılar 3: 24-25). Tanrı karşısında erdemlerimizi artırmak için İsa’nın bu kutsal, kudretli işine kendi kanımızı, kendi fedakarlığımızı veya iyi işlerimizi ekleyebileceğimiz düşüncesinden vazgeçin! Böyle bir şey olmaz. Tanrı reddeder. Böyle bir şey O’na hakaret sayılır. Tanrı’nın bizleri aklama biçimini kabul etmeyenler için af, barışma ve cennet diye bir şey olmayacaktır. Tanrı bizleri karşılıksız olarak aklar. Tanrı kimseye borçlu kalmaz. Bizlere sunduğu, cennettir hem de karşılıksız olarak. Yukarıdaki ayetleri bir kez daha okuyun ve ‘karşılıksız’ sözcüğünün altını çizin. Aklanmamız karşılıksız, hak edilmeyen lütuf aracılığıyla gerçekleşir.

Tanrı’nın hak edilmemiş lütfu aracılığıyla Tanrı’nın insana bahşedebileceklerinin en iyisini çoktan almış olduğumuzdan sahte öğretmenlerin haberi bile yoktur. En iyisidir! Bunu daha da iyileştirmek mümkün değildir. Tanrı’ya karşı günahlarınız nedeniyle bir zamanlar sizi acımasız bir şekilde barındıran hapishaneye bir kere daha bakın. Sizinle Tanrı arasındaki engelleri ortadan kaldıran patlamayı hatırlıyor musunuz? Her yerde kan vardı fakat sizin ihtiyacınız sadece bir damlaydı. İsa’nın kanının bir damlası bile sizi özgür kılmaya yeterliydi! “Yücelik ve güç sonsuzlara dek, bizi seven, kanıyla bizi günahlarımızdan özgür kılmış olan Mesih'in olsun! Amin.” (Vahiy 1:5-6)

Beğendikleri Ne Varsa Ekliyorlar

35 image4628 bible 45Katolik Kilisesi’nin Kutsal Kitap’a aykırı inançları ve uygulamaları çok sayıda insanın, Kutsal Kitap’a göre bir temeli olmayan dini uygulama ve geleneklere bağımlı olmalarına neden oldu. İsa’nın, yaşadığı dönemdeki din önderlerine yönelik sözleri Katolik Kilisesi’ni doğru bir şekilde tanımlıyor.

“İsa onları şöyle yanıtladı: "Yeşaya'nın siz ikiyüzlülerle ilgili peygamberlik sözü ne kadar yerindedir! Yazmış olduğu gibi, 'Bu halk, dudaklarıyla beni sayar, ama yürekleri benden uzak. Bana boşuna taparlar. Çünkü öğrettikleri, sadece insan buyruklarıdır.' Siz Tanrı buyruğunu bir yana bırakmış, insan töresine uyuyorsunuz." İsa onlara ayrıca şunu söyledi: "Kendi törenizi sürdürmek için Tanrı buyruğunu bir kenara itmeyi ne de güzel beceriyorsunuz!” (Markos 7:6-9)

Tanrı Sözü tarafından açık bir şekilde desteklenmeyen her türlü geleneği kabul etmeyi reddetmeliyiz. Örneğin, Katolik Kilisesi 1950 yılında, Meryem’im bedeninin hayatının sonunda çürümediğine ilişkin bir açıklama yaptı. Mucizevi bir şekilde cennete alınmıştı:

“…Tanrı’nın kusursuz Annesinin, her zaman Bakire olan Meryem’in, dünyasal yaşamını tamamladıktan sonra, beden ve can olarak göksel yüceliğe kavuştuğunun ilahi bir şekilde açıklanan dogma olduğunu açıklıyor, ilan ediyor ve tanımlıyoruz.”  (Papa XII. Pius, Munificentissimus Deus, No. 44)

Kutsal Yazılar, günahsız olan, gebe kalan, her zaman bakire kalmış ve göğe alınmış bir kadından söz etmiyor. Ne var ki, Katolik Kilisesi, Meryem’i yüceltme kararlılığıyla, Kutsal Kitap’ın açık öğretişini çarpıtıp gözardı etmiştir. Başka bir Meryem yarattılar! Bu, Ezo Gelin çorbasına domuz eti, kalamar, pancar, turp, lahana ve canı ne isterse onu ekleyip, bu garip karışıma yine de Ezo Gelin çorba denmesine benziyor! 

36 image11505 catholic mary 45Katolik inancı gerçek Hıristiyanlık’ı temsil ediyor mu? Bu soruya yanıt vermeden önce, Katolikliğe ‘yabancı’ biri olmadığımı hatırlatmak isterim. Katolik sevdiklerimle büyüdüm ve çocukken Katolik Kilisesi’ne devam ettim. Ancak yıllar sonra Kutsal Kitap’ı kendi başıma okumaya başladım. Gördüklerime, okuduklarıma ve araştırdıklarıma göre, Katolik inançlarının Hıristiyan olmadıklarını emin fakat üzgün bir şekilde söyleyebiliyorum.

Eğer bu sizi gücendiriyorsa, üzgünüm. Keşke Katolik inancı hakkında farklı şeyler söyleyebilseydim. Farklı bir şey söyleyemememin iki nedenini şöyle sıralayabilirim. Katolik ilahiyatının merkezinde, Meryem hakkında, sadece sapkın olmayan, aynı zamanda insanın ruhsal sağlığına zararlı birçok inanç vardır. Bunlar, Katolikleri Meryem’in yapamayacağı şeyleri yapacağına güvenme konusunda yöneltebilirler. Katolik Kilisesi’nin Meryem hakkındaki öğretişleri sadece yanlış değil, aynı zamanda yıkıcıdır. Meryem’e genellikle, ilahi olması gereken birine atfedilen özellikleri atfediyorlar. Bundan daha zararlı ne olabilir?

1)  Meryem Göklerin Kraliçesidir. Meryem gerçekten ‘Göklerin Kraliçesi’ mi? Katolik Kilisesi, Meryem’in dünyadaki yaşamı tamamlandığında, Tanrı’nın onu göğe aldığını ve ‘Göğün ve yerin Kraliçesi’ olarak taçlandırdığını öğretir. (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraf 966). Bu öğretiş, garip öğretişleri nedeniyle artık ana akım Katolik inancının bir parçası sayılamayacak uç bir Katolik grubun öğretişi değil, Katolik ilahiyatının bir parçasıdır. Roma’nın yanılmaz papalarından birinin öğretişidir. (Papa XII. Pius, Ad Coeli Reginam.) Sizin de görebildiğiniz gibi, ben bir sonraki paragrafı yazarken, Katolik adamların, kadınların, çocukların çalışıp ezberleyeceği Katolik Kilisesi Katekizmi’nin bir parçasıdır.

2)  Meryem Tüm Lütfun Aracısıdır. Meryem’e gerçekten de ‘Tüm Lütfun Aracısı’ olma ayrıcalığı verildi mi? Buna göre, Tanrı’nın dünyaya lütuf dağıtırken kullandığı aracı Meryem’dir. (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraflar 968-971, 975, 2673-2682.) Bu doğru mu? Katolik Kilisesi, Meryem aracılığıyla olmadan bizlere hiçbir şey verilmediğini öğretiyor. (Pope IX. Pius, Ineffabilis Deus)