headerLogo2b-18pt-myriadpro

Tekne Binilmeye Hazır! - Sonsöz

43 heaven we would like 2 go there 2 452)  ÖZEL BİR ONURA SAHİP DEĞİL. Başka bir sefer İsa’ya şöyle dediler, “Bak, annenle kardeşlerin dışarıda duruyor, seninle görüşmek istiyorlar.” (Matta 12:47). Yine, İsa cevabında onu özel bir şekilde onurlandırmayı reddetti:

“Kimdir annem, kimdir kardeşlerim?” karşılığını verdi. Eliyle öğrencilerini göstererek, “İşte annem, işte kardeşlerim!” (Matta 12:48-49). Rab burada insan ilişkilerinden bağımsızlığını ileri sürdü. Fiziksel akrabalıktansa, kendisiyle kişisel, ruhsal bir ilişkinin çok daha önemli olduğunu öğretti. İsa’nın söylediklerini yanlış anlamayın. İsa’nın annesine karşı sevgisizliği veya saygısızlığı söz konusu değildi. Bunu yaşamı boyunca kanıtladı, çarmıha asıldığında ve ölümünden sadece birkaç dakika uzaktayken bile onu düşündü.

“Askerler İsa'yı çarmıha gerdikten sonra giysilerini alıp her birine birer pay düşecek biçimde dört parçaya böldüler. Mintanını da aldılar. Mintan boydan boya tek parça dikişsiz bir dokumaydı. Birbirlerine, "Bunu yırtmayalım" dediler, "Kime düşecek diye kura çekelim." Bu olay, şu Kutsal Yazı yerine gelsin diye oldu: "Giysilerimi aralarında paylaştılar,  Elbisem üzerine kura çektiler." Bunları askerler yaptı.

“İsa'nın çarmıhının yanında ise annesi, teyzesi, Klopas'ın karısı Meryem ve Mecdelli Meryem duruyordu. İsa, annesiyle sevdiği öğrencinin yakınında durduğunu görünce annesine, Anne, işte oğlun!" dedi. Sonra öğrenciye, "İşte, annen!" dedi. O andan itibaren bu öğrenci İsa'nın annesini kendi evine aldı.” (Yuhanna 19:23-27)

Düşünün bir kere. İsa ölüm anlarını yaşıyor ve annesine karşı yumuşak bir saygıyla dolu olarak, onun yasını teselli ediyor. Nasıl mı? Onu en sevdiği elçisi olan Elçi Yuhanna’ya emanet ederek. İnanılmaz değil mi? İsa annesinin ihtiyaçlarını hatırlıyor ve onun rahatlığı için çarmıhtayken kaygı duyuyor. Bunu, dünyanın günahlarını bağışlatırken yaptığını düşünün! O anda gerçekleşen olayı yeterli bir şekilde tarif edecek sözlere sahip değilim. Yüreğim hayretle taşarken aklıma sadece bir ilahi geliyor. İlahinin nakarat kısmı şöyle: “Yaşarken beni sevdi. Ölürken beni kurtardı. Mezarda, günahlarımı taşıdı. Dirilirken, sonsuza dek karşılıksız bir şekilde akladı. Bir gün geri gelecek, ne kutlu bir gün olacak o gün.”

Bu Putperestlik Mi?

44 mary is not god 45İsa’nın örneğinin tam tersine, Katolik Kilisesi, Meryem’i yüceltmek için her fırsatı değerlendiriyor.  Bu ifadeyi Latince bir aksiyomla ifade ediyorlar, De Maria Nunquam Satis, ‘Meryem Hakkında Yeterince Konuşmak Mümkün Değildir.” Yukarıda ikisini sıraladığım, Meryem hakkındaki açıklamaları, Tanrı’dan yüceliği alır ve sayısız Katoliğin, Meryem’e Rab İsa Mesih’ten daha fazla bağlılık göstermesiyle sonuçlanır.

O zaman şu soruyu sormak gerek: ‘Katolik Kilisesi, topluluğunu putperestliğe mi yöneltti?’ Katolikleri, Meryem’in heykeli önünde diz çökmüş, ayaklarını öperken ve yürekten gelen övgü ve ricalarını ona söylerken gördüğümde kendime bu soruyu soruyorum. Ancak Tanrı’ya ait olan bağlılığı, Tanrı’nın yarattığına veriyorlar. Katolik Kilisesi’nin bu onuru Tanrı’ya gösterilen bağlılığa göre ‘ikincil’ olarak tanımlaması da önemli değildir. Asıl önemli olan nokta, Tanrı’nın, kendisinden ne kadar aşağı düzeyde olursa olsun, kendisinden başka Tanrı’yı kabul etmeyeceğidir. 

“Seni Mısır'dan, köle olduğun ülkeden çıkaran Tanrın RAB benim. Benden başka tanrın olmayacak. Kendine yukarıda gökyüzünde, aşağıda yeryüzünde ya da yer altındaki sularda yaşayan herhangi bir canlıya benzer put yapmayacaksın. Putların önünde eğilmeyecek, onlara tapmayacaksın.” (Mısır’dan Çıkış 20:2-4, Eski Antlaşma)

Roma Katolikliğindeki Meryem, Kutsal Kitap’ın Tanrısı gibi ölümsüz ve sonsuz bir varlık olmasa da, her şeyiyle, eski dünyanın sahte tanrı ve tanrıçalarına benzer anlamda bir tanrıçadır. Bu putperest ilahlar, genellikle, çok insani özellik ve arzulara sahip ölümlü varlıklar olarak algılanırdı. Katolik Kilisesi tarafından desteklendiği haliyle Meryem, sözde mükemmelliği, gücü ve başarılarıyla, bunların çoğunluğunu kat be kat aşmaktadır. Katolik ilahiyatçıların ona ‘Göğün ve yerin Kraliçesi’ diyerek atfettikleri egemenlik üzerinde düşünün. Katolik inancı Meryem’in bu yüceltilmiş konumda “…Savunucu, Yardımcı, Hayırsever ve Aracı” olarak hizmet ettiğini öğretir. (Katolik Kilisesi Katekizmi, paragraf 969), (İkinci Vatikan Konsülü, “Kilisenin Dogmatik Yapısı, No. 62). 45 image11509 catholic mary lourdes shop 45Meryem’e atfedilen roller, özellikler, ünvanlar, güç ve ayrıcalıklar, Kutsal Yazılar’da yalnızca Tanrı’ya atfedilmiştir! Katolik inancı bunları Meryem’e geçirir! Katolik Kilisesi, onun onuruna, heykeller, türbeler, kiliseler, katedraller ve bazilikalar dikmiştir. Kilise, tüm Katolikleri, dualarını, dileklerini ve övgülerini Meryem’e yükseltmeye çağırır!

İki Değil, Bir

Meryem gerçekten günahkarlar için aracılık yapıp yalvarışta bulunuyor mu? Kutsal Yazılar bu düşünceyi açıkça reddediyor. Tek bir aracı var ve bu aracı Meryem değil. “Çünkü tek Tanrı ve Tanrı'yla insanlar arasında tek aracı vardır. O da insan olan ve kendisini herkes için fidye olarak sunmuş bulunan Mesih İsa'dır.” (1.Timoteos 2:5)

Üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Meryem, tüm dünyada, farklı dillerde insanların söyledikleri duaları aynı anda duyabilir mi? Tanrı’nın Sözü’nde bizleri buna inanmaya yöneltecek hiçbir şey yoktur.

Yine, bu dizideki yazılarla niyetimin kimseyi gücendirmek olmadığını bilmenizi istiyorum. Bu olasılıktan kaçınmak için Katolik inancı ve Kutsal Kitap’ı kıyaslama fikrinden vazgeçebilirdim. Neden vazgeçmedim? Katolik Kilisesi’nin resmi öğretişleriyle Tanrı’nın Kutsal Kitap’ta açıkladıklarına inanamayacağınızı görmenizi istedim. Neden? İnsanın birbirine karşıt iki görüşe aynı anda inanması mümkün değildir.