headerLogo2b-18pt-myriadpro

İslamiyet'ten Hıristiyanlığa Yaptığım İnanç Yolculuğu

12 YucelTurkishsister image8198Türkiye’de doğdum. Müslüman olarak yetiştirildim. İslamiyet, benim inancım, kültürüm ve kimliğimdi. İslamiyet konusunda hiçbir zaman kuşkularım olmamıştı. Kuran’a ve son peygambere tüm yüreğim ile inanmıştım.

Müslüman olmak istememin nedeni, Müslüman bir ailede doğmuş olmam değildi. İslamiyet’in gerçek yol olduğuna inanıyordum. Bu yüzden diğer dinleri araştırmaya karar verdim. Diğer dinlere inanan insanların İslamiyet’e ve son peygambere neden inanmadıklarını merak ediyordum. Bu konudaki sorularıma yanıt bulabilmek amacıyla diğer dinlere inanan insanları aradım.

Kuran’ı okudum ve ‘Hıristiyanlar cehenneme gidecekler’ ifadesi ile karşılaşınca çok şaşırdım. Çünkü onlar İsa’yı, Allah’a ortak koşuyorlar, yani İsa’nın Allah olduğuna inanıyorlardı.

“Meryem oğlu Mesih Allah’tır” diyenler kesinlikle kafir oldular. Oysa Mesih şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları, hepiniz benim de sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin! Kim Allah’a ortak koşarsa, Allah ona cennetini yasak etmiştir, varacağı yer ateştir ve zulmedenlerin yardımcıları yoktur. (Maide 5: 72)

Bu konuyu anlayamıyordum. Tanrı, İsa’yı peygamber olarak göndermemiş miydi? İşe yaramaz gibi görünen ve öğretemeyen bu İsa peygamberi Tanrı neden göndermişti? İsa, bir peygamber olarak görevini yerine getirememiş ve insanlar onu yanlış anlamışlardı. Ve Tanrı sonunda, İsa’yı çarmıha gerilmekten kurtarmak zorunda kalmıştı. O zaman Tanrı, İsa peygamberi neden göndermişti?

Hıristiyan arkadaşlarım için çok üzülüyordum. Hıristiyanlık hakkında bilgi edinmem gerektiğini düşündüm. Böylelikle Hıristiyan arkadaşlarıma yardımcı olabilirdim. Bir İncil satın aldım ve okumaya başladım. Okurken asıl amacım, İncil’deki hataları ortaya çıkarmaktı. İncil’i başından değil, mektuplar bölümünden okumaya başladım. Okuduğum bölümlerden birinde rastladığım “Evlenen kadın ve erkeğin tek beden oldukları” ifadesi gerçekten çok hoşuma gitti. İncil’de kadınlara büyük değer verildiğini ve ikinci sınıf vatandaş muamelesine maruz bırakılmadıklarını gördüm. Kitabı okumaya devam ettiğim takdirde Hıristiyanlıkta hata bulmak yerine, Hıristiyanlığa ilgi duyabileceğimden korktum ve bu nedenle okumayı bıraktım.

Bir gün bir arkadaşım, bana İsa’dan söz eden birini tanıdığını söyledi. Bu kişinin telefon numarasını aldım ve onu aradım. Telefonda yaptığımız konuşmada beni kilisedeki toplantıya davet etti. Kiliseye gittiğimde orada Hıristiyan Türklerin de bulunduklarını gördüm. Bu gördüğüme inanamıyordum, bir Türk, Müslümanlığı kolaylıkla öğrenebileceği bir ülkede yaşarken nasıl Hıristiyan olabilirdi? Hıristiyan olan bu Türklerin sosyal açıdan çok zayıf kişiliklere sahip olduklarını düşünüyordum. Toplumda bir yer edinemedikleri için kilise toplantılarına katıldıklarını sanıyordum.

Ama yine de bu toplantılara katılmak hoşuma gidiyordu. Çünkü sorular sorabiliyor ve diğer dinler hakkında tartışabiliyordum. İkinci toplantıya katıldığımda, en samimi arkadaşımı da davet ederek yanımda götürdüm. Bir gün bu Hıristiyan beni ve arkadaşımı, ‘İSA’ adlı bir filmi izlemek için evine çağırdı. Film, İsa’nın yaşamı hakkındaydı. Filmi izlerken, hep İsa’nın filmin bir yerinde, “Benden sonra bir peygamber gelecek ve ben sizin ona inanmanızı istiyorum” gibi sözler söylemesini bekledim. Ama İsa böyle bir şey söylemedi.

Bildiğimi sandığım ya da bana öğretilenden çok farklı bir Hıristiyanlık ile karşılaşmıştım. İşte o zaman İncil’i tekrar okumaya başladım. İncil’i okurken, ya İsa’ya ya da Hz. Muhammed’e inanmam gerektiğini fark ettim. Çünkü her ikisinin ifadeleri farklıydı; İsa, kendisinin tek yol olduğunu, Hz. Muhammed ise kendisinin son peygamber olduğunu söylüyordu.

İsa onlara, “Yol, gerçek ve Yaşam Ben’im” dedi. Benim aracılığım olmadan kimse Baba’ya gelemez.”(Yuhanna 14: 6, İncil)

Daha sonra, bu Hıristiyan arkadaşlarımdan birine, Eski Antlaşma, yani Tevrat ve Zebur’daki İsa hakkında bildirilen peygamberlikler konusunda sorular sordum. Kendisi bana bu konu ile ilgili bir liste verdi. Bu listede Yeşaya 53, Mezmur 22 ve Mezmur 2 gibi, İsa’yı ve O’nun çarmıha gerilişini bildiren peygamberlik ayetleri sıralanmıştı. (Bu ayetlerin, İsa’nın doğumundan en az 700 yıl önce yazılmış olduklarını belirtmek isterim.)

Eski Antlaşma’da yer alan İsa ile ilgili bu peygamberlikleri okuduktan sonra, artık İsa’nın tek yol olduğunu açıkça anlamıştım. Ama yine de tüm yaşamımı etkileyecek bir hata yapmaktan korkuyordum. Ve bir yöntem buldum. İnsanlar farklı dinlere inanırlar, ancak dinlerin tümü doğru olamaz. İnsan zekası, Tanrı’ya ulaşmak için yeterli değildir. Ama dua ederek bu sorumluluğu Tanrı’ya bıraktığım takdirde, korkmam gereken bir durum ile karşılaşmayacaktım. Ben bir insan olarak hata yapabilirdim, ama Tanrı asla hata yapmazdı. Şöyle dua ettim:

“Tanrım, Seni bilmek istiyorum. Sana hizmet etmek istiyorum. Bunu, cennetin güzellikleri ya da insanlar arasında inancım nedeniyle saygı görmek için değil, yalnızca Seni tanımak için yapmak istiyorum. Hata yapmak istemiyorum. Lütfen bana kendini açıkla ki, Senin Tanrı olduğunu bileyim.”

Bu duayı ettikten birkaç hafta sonra ilginç bir durum ile karşılaştım. Kutsal Kitap’ı açtığım zaman, dua ederken yanıt aradığım konular, gözüme ilişmeye başladılar. Birçok kez, “Tanrım, eğer İsa’yı izlememi istiyorsan, bana bir işaret göster” diye dua ettim. Ve Tanrı bu dualarımın hepsini yanıtladı.

1994 yılında İsa Mesih’in benim Kurtarıcım ve Rabbim olduğuna kesinlikle inandım. O günden sonra Tanrı, İsa’ya olan imanımı her geçen gün daha da arttırdı. Tanrı’yı gerçekten tanımak istiyor musunuz? Yüreğinizi O’na açın, dua edin ve olacakları izleyin!