Bu web sitesindeki yazıları ve sorular’a cevapları okuduğunuzda, kafanızı en fazla karıştıracak olan yazılar insanın iyiliği hakkındaki yazılar olacak. Hangisi? İyi insanların cennete gitmeyeceğiyle ilgili ifadeler. Çoğunlukla kötü insanların cennete gidemeyeceğini varsayarız. Ama iyi insanlar da mı gidemeyecek? Bu kesinlikle daha önce duymadığınız bir şey. İncil böyle söylüyor, fakat İslam’ın iman ve öğretişi Kutsal Kitap’ınkinden oldukça farklıdır. Bu yüzden, sorunuzun nedenini anlayabiliyorum. Ne kadar nazik olursanız, o kadar iyi olduğunuzu ve cennette ödüllendirilme olasılığınızın daha yüksek olduğunu varsayarsınız. Bu konuyu değerlendirelim.
Sözünü ettiğiniz kötü insanlardan, cennete giden kötü insanları düşünelim. Bunlar her zaman kötü müydü? Zannetmem. Hayatlarında bazen kötü birtakım şeyler yapmış olduklarını kabul etmiş olabilirler ama kim etmez ki? Yaptıkları iyi şeylerin kötü şeylerden daha fazla olduğunu söyleyip aslında kendilerinin ‘kötü’ olmadığını söylerler. Düşüncelerini değiştiren neydi? Gerçekten kötü olduklarını kabul etmelerini sağlayan ne oldu?
Hepimizin değer verdiği, gerçekten iyi ve nazik görünen insanlar vardır. Kutsal Kitap insanların günah işlediklerini ve Tanrı’nın kusursuz standartına ulaşamadıklarını açıkça söyler. Cennete giden ‘kötü’ insanlar, Tanrı’nın kendileriyle ilgili değerlendirmesini kabul etmişlerdir.
“Çünkü yeryüzünde hep iyilik yapan, hiç günah işlemeyen doğru insan yoktur.” (Vaiz 7:20, Eski Antlaşma)
“Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldı.” (Romalılar 3:23, İncil)
Tanrı insanın yüreğini tüm açıklığıyla görür. Bütün yaptıklarını, söylediği her sözü ve bütün düşüncelerini bilir. Bu nedenle, Tanrı birini yargıladığı zaman herkesten, kişinin kendinden bile çok daha fazla bilgi sahibidir. Tanrı’nın bizi adil bir şekilde yargılamasını sağlayan, sahip olduğu kapsamlı bilgidir. Yaşamınızı Tanrı’nın gördüğü gibi görebilseniz, Tanrı’nın yaşamınızı değerlendirmesiyle ilgili çok daha iyi bir bakış açısına sahip olursunuz. Sırtınıza bir elektronik cihaz takılmasını ve bu cihazın çevrenizdekilere düşündüğünüz şeyleri düşündüğünüz anda göstermesine razı olur muydunuz? Aklınızdan geçen düşüncelerle gurur duyar mıydınız? Bunları akrabalarınıza, iş arkadaşlarınıza ve çevrenizdeki insanlara açıklamaktan çekinir miydiniz? Tanrı’nın yaşamınızı görebilmesi için böyle bir elektronik cihaza ihtiyacı yoktur. Kutsal Kitap, Tanrı’nın insanları değerlendirmesi hakkında şöyle söyler:
“RAB insanın gördüğü gibi görmez; insan dış görünüşe, RAB ise yüreğe bakar.” (1. Samuel 16:7, Eski Antlaşma)
‘Kötü’ olduklarını, Tanrı’nın iyilik ölçüsüne erişemediklerini kabul edenler, yüreklerini doğru bir şekilde görürler. Kutsal Kitap’ın şu sözlerine katılırlar:
“Yürek her şeyden daha aldatıcıdır, iyileşmez. Onu kim anlayabilir?” (Yeremya 17:9, Eski Antlaşma)
Tanrı’nın insanlarla ilgili şu benzetmeye de katılırlar:
“Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık. Her birimiz kendi yoluna döndü. Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi.” (Yeşaya 53:6, Eski Antlaşma)
İster küçük, ister büyük şeylerle olsun hepimiz Tanrı’dan uzaklaştık ve O’nu terk ettik. Tanrı’ya geri dönmek isteyenler başka bir yol olmadığını bilenlerdir. Tanrı’nın kendileriyle ilgili değerlendirmesini kabul ederler. Bu da, üç konuda fikirlerinin değişmesi anlamına gelir: kendileri, günahkar yolları ve İsa Mesih. ‘Kötü’, ta iç varlıklarına kadar ‘kötü’ olduklarını kabul edenler, yaşamlarını temizlemek için ne yaparlarsa yapsınlar Tanrı’yı etkileyemeyeceklerini çok iyi bilirler.
Leopar beneklerini değiştirebilir mi? Değiştirebilse bile, hala davranışlarının vahşi bir avcı olmasını beklersiniz, değil mi? Doğası değişmez. Yüreği ve kurnaz yolları her zaman olduğu gibi devam eder. ‘Kötü’ insanlar Tanrı’nın sırtlarında bir elektronik cihazı olduğunu ve Tanrı’nın bunu her daim izlediğini her zaman hatırlarlar. Cennete giden ‘kötü’ insanlar, yaşamlarında günahın gücü, cezası ve varlığından tamamıyla özgür olmak isteyen insanlardır. Bunun, İsa Mesih’e iman ederek mümkün olduğunu gördüler. İşte kendi doğruluklarına güvenenler değil, bu insanlar İsa Mesih’in kendilerinin günahları uğruna çarmıhta ölen günahsız kişi olduğuyla ilgili İncil’deki gerçeği kabul edenlerdir. İncil, Tanrı’nın Adem ile Havva’ya Aden bahçesinde söylediklerini tekrar eder: ‘Günahın ücreti ölümdür.’ İsa bu ücreti ödemeye geldi. Dünyadaki yaşamı boyunca kendisini sıkıştıran din öğretmenlerine bunu açıklamıştı:
“Ferisiler'le onların din bilginleri söylenmeye başladılar. İsa'nın öğrencilerine, “Siz neden vergi görevlileri ve günahkârlarla birlikte yiyip içiyorsunuz?” dediler. İsa onlara şu karşılığı verdi: “Sağlıklı olanların değil, hastaların hekime ihtiyacı var. Ben doğru kişileri değil, günahkârları tövbeye çağırmaya geldim.” (Luka 5:30-32, İncil)