Hayatınızdaki yolculukla, İbrahim’in memleketini arkasında bırakarak çıktığı yolculuk arasında benzerlikler olduğunu biliyor muydunuz? Harika! Ve bu yolculuk Tanrı’nın sizi bu websitesine yönlendirmesiyle başladı.
Önümüzdeki günlerde…
- duyduğunuz bu sesi merak edeceksiniz. Bu ses Tanrı’nın sesi mi?
- bu sesi izlemenin gerektireceği kişisel fedakarlıkları sorgulayacaksınız. Buna değer mi?
- Tanrı’nın vaatlerine inanıp inanmayacağınıza karar vereceksiniz.
İbrahim öldükten ve cennete alındıktan yıllar sonra Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın başka bir peygamberi hakkında okuyoruz. İsmi Yeşu. Bu isim Yeşu’nun ardılı olduğu ruhsal önder ve peygamberin isminden daha az tanıdık gelebilir size. Tanrı Yeşu’yu Musa’nın yerini alması için atadı. Bakın Yeşu hayatının sonuna geldiğinde Tanrı hakkında ne dedi:
“İşte her insan gibi ben de bu dünyadan göçüp gitmek üzereyim. Bütün varlığınızla ve yüreğinizle biliyorsunuz ki, Tanrınız RAB'bin size verdiği sözlerden hiçbiri boş çıkmadı; hepsi gerçekleşti, boş çıkan olmadı.” (Yeşu 23:14, Eski Antlaşma)
Tanrı sadıktır. Her zaman yapmayı vaat ettiği şeyleri yapar. Ayrıca, Tanrı sadık olduğu için O’na ve vaatlerine güvenmeye cesaretimiz olur – inanmakta zorluk çekebileceğimiz kadar harika olan vaatlerine bile güvenebilir. Tanrı’nın hangi vaadi inanılması zor olacak kadar harika? Cennette sonsuz yaşam vaadi- hepsi İsa sayesinde!
VAATLERİMİZİ YERİNE GETİRMEMEMİZİN İKİ NEDENİ
Hepimizin sözünü tutmadığı zamanlar olmuştur. Sözlerimizi tutamamış olabiliriz. Belki hava o kadar bozuktu ki, vapurla Boğaz’dan karşıya geçemedik. Boğaz trafiğe kapatılmıştı. Otobüse binmek mümkün değildi, şayet köprü geçilecekse. Anadolu yakasında otururken, arkadaşınızın Avrupa yakasındaki işyerine nasıl gidebilirdiniz? Vardığınızda işyeri zaten kapanmış olacaktı.
İstanbul’un en az sevilen balığının ne olduğunu biliyorsunuz, değil mi? Kalabalık! Her iki köprüde de akşam üstü trafiği kağnı hızında ilerler. Ama hava kötü olduğunda? Unutun gitsin. Arkadaşınızı arayın ve görüşmek için başka bir zaman ayarlayın.
Bazen sözümüzü tutmuyoruz çünkü daha başında sözümüzü tutmaya niyetimiz olmuyor. Söz verdiğimizde söylediğimiz şeyi aslında niyet etmiyoruz. Sadece karşımızdaki kişinin duymak istediğini düşündüğümüz şeyi söylüyoruz. Bu durumda, sorunun kökünde dürüstlük var, yavaş ilerleyen trafik veya kötü hava değil.
Vaatleri değerlendirirken dikkate almamız gereken iki şey var: Karakter ve yapabilme gücü. Bu, Tanrı’nın bize verdiği vaatler ve bizim birbirimize verdiğimiz söz veya vaatler için de geçerlidir. Bu yazıda Tanrı’nın İbrahim’e verdiği vaatler üzerinde duracağız. Tanrı bu vaatlerin her birini yerine getirdi. İbrahim’in yaşamında iman hakkında öğrenecek çok şey olduğunu göreceksiniz. Tanrı’nın İbrahim’in adını neden değiştirdiğini göreceksiniz. Ur ve Harran’da yaşarken ismi Avram’dı. Fakat Tanrı’nın değiştirdiği tek şey ismi değil.
Tanrı İbrahim’in fikrini değiştiriyor.
Tanrı İbrahim’in imanını değiştiriyor.
Ve Tanrı İbrahim’in olanaksız kelimesini tanımlama biçimini değiştiriyor.
Kısacası İbrahim’in Tanrı’ya güvenme konusuna yaklaşımını değiştiriyor.
Bu dizideki yazıları okurken Tanrı sizi değiştiriyor olacak. Tanrı O’na güvenebileceğinizi bilmenizi istiyor. Hem sizi cennete götürmeye hem istekli hem de bunu yapma gücüne sahip olduğunu bilmenizi istiyor. Ve bunu yaparken, günahınızdan çok sevap işleyip işlemediğinizi dikkate almayacaktır. Ne harika! Eşi çocuk doğuracak yaşı geçtikten sonra ve İbrahim çok yaşlı bir adamken, İbrahim’e bir çocuk veren aynı Tanrı, size lütuf vaat ediyor. Sizi o muhteşem, sonsuz dünyaya götürmeye yetecek lütuftan bahsediyorum. Düşünün bir kere. Bundan daha inanılmaz bir şey var mı?
(1) İbrahim’in eşinin ona baba olacağını söylemesi. “İbrahim yüzüstü yere kapandı ve güldü. İçinden, ‘Yüz yaşında bir adam çocuk sahibi olabilir mi? dedi, Doksan yaşındaki Sara doğurabilir mi?” (Yaratılış 17:17, Eski Antlaşma). Ya da,
(2) Tanrı, sizi, cennete girmek için ihtiyacınız olan doğruluğa büründürdüğü için Tanrı’nın sizi cennete çağırması. “Ama siz Tanrı sayesinde Mesih İsa'dasınız. O bizim için tanrısal bilgelik, doğruluk, kutsallık ve kurtuluş oldu. Bunun için yazılmış olduğu gibi, ‘Övünen, Rab'le övünsün.’” (1.Korintliler 1:30-31, İncil). “Nitekim Mesih de bizleri Tanrı'ya ulaştırmak amacıyla doğru kişi olarak doğru olmayanlar için günah sunusu olarak ilk ve son kez öldü.” (1.Petrus 3:18, İncil)
Bunlardan hangisi daha inanılmaz? İkisi de inanılmaz değil. Her ikisi de saçma, yani mantıklı değil. Her ikisi de doğru olamayacak kadar iyi. Ama her ikisi de Tanrı’dandır ve Tanrı vaatlerini yerine getirir.