headerLogo2b-18pt-myriadpro

İsa'yla Aç ve Çobansız 5.000 Kişilik Bir Kalabalık

OLAY: 5.000 kişilik bir kalabalık İsa’yı izledi.

AYETLER:  “İsa tekneden inince büyük bir kalabalıkla karşılaştı. Çobansız koyunlara benzeyen bu insanlara acıdı ve onlara birçok konuda öğretmeye başladı.” (Markos 6:34, İncil)

Bu olayın gerçekleştiği koşullara baktığımızda şunu görüyoruz,

“Akşama doğru öğrencileri yanına gelip, "Burası ıssız bir yer" dediler, “Vakit de geç oldu. Halkı salıver de köylere gidip kendilerine yiyecek alsınlar." İsa, "Gitmelerine gerek yok, onlara siz yiyecek verin" dedi. Öğrenciler, "Burada beş ekmekle iki balıktan başka bir şeyimiz yok ki" dediler. İsa, "Onları buraya, bana getirin" dedi. Halka çayıra oturmalarını buyurduktan sonra, beş ekmekle iki balığı aldı, gözlerini göğe kaldırarak şükretti; sonra ekmekleri bölüp öğrencilerine verdi, onlar da halka dağıttılar. Herkes yiyip doydu. Artakalan parçalardan on iki sepet dolusu topladılar. Yemek yiyenlerin sayısı, kadın ve çocuklar hariç, yaklaşık beş bin erkekti.” (Matta 14:15-21, İncil)

İSA’NIN DUYGUSU: Merhamet

NEDENİ: Ruhsal bir çobana ihtiyaç duymaları

EYLEM: Onları doyurdu ve onlara ders verdi.

ÜZERİNDE DÜŞÜNMEM GEREKEN KONU

01 image8834 crowd dark green 45İsa’yla ilgili bu hikaye üzerinde çalışmaya başlamadan önce olayın sadece 5.000 kişiyi kapsamadığını belirtmeliyim. O gün İsa’yı izleyen 10.000 kadar insan vardı. Bunu hikayenin son ayetinden alıyoruz: “Yemek yiyenlerin sayısı, kadın ve çocuklar hariç, yaklaşık beş bin erkekti.” (Matta 14:21, İncil)

Buradan kadınların ve çocukların doyurulmadığı anlaşılmasın! Yahudiler kadınları ve çocukları hesaplamazdı. Tabi hepsi yiyip doydular. Sayı, ister 5.000 ister 10.000 olsun, beş ekmek ve iki balıkla doyurulan büyük bir kalabalıktı, öyle değil mi? 

İnsanlar bedava yemek yemek için mi İsa’yı izlediler? Zannetmem. Ruhsal olarak beslenmek için O’nu izlediler. İsa hakkında okudukça bunun sizin yaşamınızda da böyle olduğunu göreceksiniz. Bir hikaye, sonra başka bir hikaye, sonra bir makale sonra başka bir makale okumak isteyeceksiniz. İsa’nın doğaüstü bir şekilde canınızı beslediğini göreceksiniz. Kalabalığa gelince, özledikleri çoban İsa’ydı. Çoban sürüye bakan kişidir. Görevi, sürüyü beslemek, kurtlara ve başka vahşi hayvanlara karşı korumaktır. Çoban genç ve zayıf olanları kayırır. Sürüyü yeşil çayırlara ve sakin suların kıyısına götürür. Koyunları için canını verir. İsa, İncil’de başka bir yerde kendisiyle ilgili olarak bunu söylüyor:

“Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir. Canımı, tekrar geri almak üzere veririm. Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var.”  (Yuhanna 10:11, 17-18, İncil)

İsa, halkın çobansız koyunlar gibi olduklarını söylediğinde, onlarla ilgilenen öğretmen ve rehberleri olmadığını söylüyor. Bundan sonraki birkaç sayfada bunun üzerinde duracağız. Din öğretmenleri sert ve kibirliydi. İnsanlara bir şey öğreteceklerine, onları yoldan çıkardılar. Çalışmamızın sonunda insanların öğrenmek için kalabalıklar halinde İsa’ya neden geldiklerini anlayacaksınız. 

Aslında Körüm!

02 blind in the dark 45Gözleri pek iyi göremeyen yaşlı bir kadın, yoğun trafiğin olduğu bir köşede durmuş, trafik ışıkları olmadığı için karşıya geçmek konusunda tereddüt ediyordu. Beklerken, düşünceli bir adam yanında belirdi ve ‘Sizinle karşıya geçebilir miyim?’ diye sordu. Kadın rahatlamış bir şekilde ona teşekkür etti ve koluna girdi.

Çıktıkları yok güvenli değildi. Karşıya geçerken zik zak çiziyorlardı ve adamın kafası karışmış gibiydi. Gelip geçen arabalar fren yapıyor, sürücüler bağırıp duruyorlardı. Karşı kaldırıma ulaştıklarında kadın öfkeyle bağırdı, ‘Neredeyse ölümümüze neden oluyordun!’ ‘Sanki körmüş gibi yürüyorsun!’ Adam, ‘Körüm’ diye yanıtladı, ‘Bu nedenle sizinle karşıya geçebilir miyim, diye sordum.’   

İsa’nın döneminde pekçok dini önder vardı ama çoğunluğu körlerin kör kılavuzuydu. Musa’nın Yasası’yla ilgili konularda son derece titizdiler fakat bunlara kendi geleneklerinden bir dolu yeni kural eklemişler ve bu süreç içinde bir şekilde halka karşı sevgilerini yitirmişlerdi. İsa, bu dini önderleri kendi geleneklerinin kölesi olup bunları Kutsal Yazılar’dan daha yetkin bir konuma getirmekle suçladı. İsa, onların yollarını reddetti ve ikiyüzlü olduklarını söyledi çünkü ‘kasenin dışını temizliyorlardı.’ Yani, içleri zorlamayla dolu ve ben-merkezliyken onlar dış görünüşe bakıyorlardı.

“Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Bardağın ve çanağın dışını temizlersiniz, oysa bunların içi açgözlülük ve taşkınlıkla doludur.” (Matta 23:25, İncil)

Görüyorsunuz değil mi, ulusun önderleri bu gibi din adamları olunca, halk da çobansız koyunlar gibi oluyordu. Din önderleri havraya günde üç kez gider ve gün içinde yedi kez dua ederlerdi. Ama bunu doğru nedenlerden ötürü mü yapıyorlardı? Çoğu böyle yapmıyordu. Kesinlikle, aralarında Eski Antlaşma’daki şu ayetin öğretişini anlayıp uygulayan Kutsal Yasa öğretmenleri ve kahinler vardı:

“Ey insanlar, RAB iyi olanı size bildirdi; adil davranmanızdan, sadakati sevmenizden ve alçakgönüllülükle yolunda yürümenizden başka Tanrınız RAB sizden ne istedi?”  (Mika 6:8, Eski Antlaşma)

Aynı şekilde, çoğu sıradan İsrailli erdem ve dindarlık konusunda örnek olarak, Tanrı’yı seven ve komşularına iyilik yapan insanlardı. Ne var ki, Yahudi halkı bastırılmış bir halktı. Hem Romalı işgalciler hem de kendi din önderleri tarafından baskı altındaydılar. Durumlarını en iyi anlatan ifade Tanrı sözünde bulunur: İsa “Kalabalıkları görünce onlara acıdı. Çünkü çobansız koyunlar gibi şaşkın ve perişandılar.”  (Matta 9:36, İncil)