headerLogo2b-18pt-myriadpro

Bebekler Öldüğünde Cennete mi Giderler?

 

01 image9907 baby 45Müslümansanız böyle bir soru sormanız beni şaşırtır. Neden mi? Doğan her bebeğin pak ve günahsız doğduğu inancıyla yetiştirildiniz. Kuşkusuz, saf ve günahsız olan her insan, kaç yaşında olursa olsun, cennette bir yere sahip olacaktır. O halde, sorulması gereken öncelikli sorular şunlardır:

“Aramızda günahsız ve saf olan kim?”

“Aramızda günahlı ve kirli olan kim?”

“Bunu hayatımızda kaç yaşında göstermeye başlıyoruz?”

Umarım yakın bir zamanda Tanrı’nın bu konuda Tevrat, Zebur ve İncil’de neler açıkladığını okumak için zaman ayırırsınız. Size öğretilenlerin, Tanrı’nın, insanın günaha doğal eğilimi konusunda açıkladıklarıyla çeliştiğini çabucak göreceksiniz.

Yine de sorunuzu yanıtlamak için şunu söylemeliyim: Kutsal Kitap, Tanrı’nın, küçük çocukları öldükleri zaman cennete alacağından emin olmamız için her türlü nedeni veriyor. Zebur’da Kral Davut’un bu beklentiye sahip olduğunu görüyoruz. Kutsal Kitap’taki bu hikayeyi, Kral Davut’un Bat-Şeva’yla işlediği günahı biliyor musunuz? Evlilik dışı bir çocukları olmuştu. Çocuk öldü ve öldüğünde Davut yas tutmayı kesti. Bunu neden yapmış olabilir? Bebeklerinin ölümüyle birlikte Davut’un yasının artmasını beklerdiniz, değil mi? İtalik olarak vurgulanan ayetlere dikkat edin. Davut’un yas tutmayı bırakmasının nedeni o ayette verilmiştir:

“Davut çocuk için Tanrı'ya yalvarıp oruç tuttu; evine gidip gecelerini yerde yatarak geçirdi. Sarayın ileri gelenleri onu yerden kaldırmaya geldiler. Ama Davut kalkmak istemedi, onlarla yemek de yemedi. Yedinci gün çocuk öldü. Davut'un görevlileri çocuğun öldüğünü Davut'a bildirmekten çekindiler. Çünkü, “Çocuk daha yaşarken onunla konuştuk ama bizi dinlemedi” diyorlardı, “Şimdi çocuğun öldüğünü ona nasıl söyleriz? Kendisine zarar verebilir!” Davut görevlilerinin fısıldaştığını görünce, çocuğun öldüğünü anladı. 02 look up7 45 temp5Onlara, “Çocuk öldü mü?” diye sordu. “Evet, öldü” dediler. Bunun üzerine Davut yerden kalktı. Yıkandı, güzel kokular sürünüp giysilerini değiştirdi. RAB'bin Tapınağı'na gidip tapındı. Sonra evine döndü ve yemek istedi. Önüne konan yemeği yedi. Hizmetkarları, “Neden böyle davranıyorsun?” diye sordular, “Çocuk yaşarken oruç tuttun, ağladın; ama ölünce kalkıp yemek yemeye başladın.” Davut şöyle yanıtladı: “Çocuk yaşarken oruç tutup ağladım. Çünkü, 'Kim bilir, RAB bana lütfeder de çocuk yaşar diye düşünüyordum. Ama çocuk öldü. Artık neden oruç tutayım? Onu geri getirebilir miyim ki? Ben onun yanına gideceğim, ama o bana geri dönmeyecek.” (2. Samuel 12:16-23, Eski Antlaşma)

Kral Davut’un yanıtı, çaresizlik inlemesi değil, büyük bir umut ve güvenin ifadesiydi. Bu korkunç günaha karşın, Davut, Tanrı’nın kendisine cennette bir yer ayırdığı, Tanrı’ya bağlı bir insandı. Zebur’da Davut’un Tanrı’nın esiniyle yazdığı mezmurlardan birine kulak verin:

RAB çobanımdır,
Eksiğim olmaz.
Beni yemyeşil çayırlarda yatırır,
Sakin suların kıyısına götürür.
İçimi tazeler,
Adı uğruna bana doğru yollarda öncülük eder.

Karanlık ölüm vadisinden geçsem bile,
Kötülükten korkmam.
Çünkü sen benimlesin.
Çomağın, değneğin güven verir bana.

Düşmanlarımın önünde bana sofra kurarsın,
Başıma yağ sürersin,
Kasem taşıyor.

Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni,
Hep RAB'bin evinde oturacağım.”
(Mezmur 23, Eski Antlaşma)

03 iii future5 45 temp5“Hep” uzun bir süre, öyle değil mi? Davut, sonsuza dek “Rab’bin evinde”, O’nun yanında kalacaktı. Tanrı, Davut’a dünyadaki yaşamı sona erdiğinde, “evinde” sonsuza dek kalmak üzere kendisinin daha iyi bir dünyaya götürüleceği güvencesini vermişti. Bu nedenle, Davut, onun yanına gideceğim derken, oğlunun cesedinin yattığı mezarı kastetmiyordu. Oğlunun canının olduğu ve sonsuz mutluluğun bulunabileceği cenneti düşünüyordu. Bir gün çocuklarını cennette göreceğine inanıyordu. 

Bu ayet, bebeklerin ve küçük çocukların öldüklerinde cennete gideceğini kanıtlıyor mu? Hayır, ama bu yönde bir inanışı kesinlikle destekliyor, çünkü Davut çocuğunun cennette olduğu düşüncesiyle teselli buluyor. 

İncil’de bazı ayetlere bakalım. 

“O sırada bazıları küçük çocukları İsa'nın yanına getirdiler; ellerini onların üzerine koyup dua etmesini istediler. Öğrenciler onları azarlayınca İsa, “Bırakın çocukları” dedi. “Bana gelmelerine engel olmayın! Çünkü Göklerin Egemenliği böylelerinindir.” Ellerini onların üzerine koyduktan sonra oradan ayrıldı.” (Matta 19:13-15)

İncil’in farklı bir kısmında, aynı olayın anlatıldığı paralel ayetlerde, çocukların yaşları konusunda daha belirgin bir ifade kullanır: “Bazıları bebekleri bile İsa'ya getiriyor, onlara dokunmasını istiyorlardı.” (Luka 18:15)

04 image10470 trust babyBebekler, Tanrı’nın günahla ve günahın çözümüyle ilgili yaptıklarını anlayamayacak kadar küçüktür. Fakat İsa cennetin bu gibi bireylerle dolu olduğunu söyler. Yukarıdaki ayet anlatıldığı konu kapsamında ele alındığında, İsa’nın burada gerçek imanın çocuksuluğundan söz ettiği görülür. Her gerçek imanlının Tanrı’ya bir bebeğinkine benzer bir ruhla geldiğini öğretmektedir. Bebekler, tamamıyla bağımlı, kendi gücü ve kaynaklarına dayanmadan, sorgulamayan, üstü kapalı bir güvene sahiptir. Kendi kendine yeterli değildir, kendi doğruluğuna güvenmez veya dinsel eylemleriyle övünmez. Diğer bir deyişle, Kutsal Kitap’ta imanlı, tıpkı bir çocuk gibi Tanrı’ya güvenen kişidir. İsa bu sözüyle, bir bölüm önce öğrettiklerini biraz daha açıyordu:

“İsa, yanına küçük bir çocuk çağırdı, onu orta yere dikip şöyle dedi: “Size doğrusunu söyleyeyim, yolunuzdan dönüp küçük çocuklar gibi olmazsanız, Göklerin Egemenliği'ne asla giremezsiniz.” (Matta 18: 2-3, İncil)

İsa, Tanrı’nın bebekleri doğrudan cennete kabul ettiğini de söylüyor mu? Çocuklarını kaybeden anne babalar İsa’nın bu sözleri nedeniyle bunu umut edebilirler mi? Evet, böyle bir umutları olabilir. İsa bütün gerçek inananları bebeklere benzeterek, Tanrı’nın, bütün ihtiyaçları için başkalarına güvenmek dışında seçeneği olmayanlara iyiliğini göstermiştir. Kendi çabaları sayesinde övünecekleri herhangi bir dinsel eylemde bulunmadıkları ve hiçbir zaman kendi kendilerine yeterli durumda olmadıkları için Tanrı’nın merhametine dayanmak dışında başka bir seçenekleri yoktur. Bebekleri kutsayan ve “Tanrı’nın Egemenliği böylelerinindir” diyen Kurtarıcı’nın onlardan bu merhameti esirgemek isteyeceğini ve cennete girmelerine izin vermeyeceğini hayal edemiyorum. 

Ölen bebekler cennete girerler, ama tamamıyla masum ve saf oldukları için değil, Tanrı lütufkar olduğu için. Doğaları gereği cennete layık oldukları için hiç değil. 

05 image10619 glass water dirty 45Şöyle düşünün. Yemek masanızda bir bardak içme suyu olduğunu düşünün. Bardak, elde kesilmiş Bohem kristalden yapılmış. Böylesi arıtılmış camın içindeki suya baktığınızda suyun saf güzelliğini görürsünüz. Bardağın dibindeki kalıntıyı göremeyebilirsiniz. Alttaki ince katmanlı kir ve toprağı görmek zordur. Kendi haline bırakıldığında iyi görünür. Bebekler de böyle görünür. Bardağın üstünü kapatın ve birkaç kez çalkalayın, berrak su artık kirli ve bulanık görünecektir. Küçük çocuklara içlerinin nasıl olduklarını gösterme fırsatı verilseydi, böyle görüneceklerdi. Devamlı günah işledikleri için mi? Hayır, küçük çocuklar sevimlidir ve etraflarını neşelendirirler. Ama her zaman saf ve günahsız da değildirler. Bu ay onları böyle görmediysek bile, bekleyin önümüzdeki ay mutlaka görürüz. Bu durumda, çocukların tamamen saf olmadıklarını ve günahlı olduklarını kabul etmemiz gerekir.

Bebeklerin ve küçük çocukların ahlaksal açıdan nötr olduklarına inanıyor olabilirsiniz. Ben de böyle inanırdım. Küçük çocuklar iyi mi, kötü mü olacakları konusunda henüz karar vermemiştir, öyle değil mi? Kutsal Kitap’a göre öyle değil. Küçük çocukların masumiyeti hakkında böylesi bir görüş, Tanrı’nın Kutsal Yazılar’da bizlere açıkladıklarına aykırıdır.