Bu yazımızda, İsa’nın ilahi varlığı ve bunun insanlıkla ilişkisi ile ilgili çeşitli düşünce ekollerini inceleyeceğiz. Son iki binyıl içinde, İsa’ya inananlar da, inanmayanlar da İsa’nın kimliği konusunda çeşitli kurgulamalar yapmışlardır. İnsanlar İsa’nın gerçek kimliğini ne kadar iyi biliyorlardı? Aşağıdaki ayetlerde göreceğiz:
İsa, Filipus Sezariyesi bölgesine geldiğinde öğrencilerine şunu sordu: "Halk, İnsanoğlu'nun [‘İnsanoğlu’ Kutsal Yazılar’da İsa’ya verilen ünvanlardan biridir] kim olduğunu söylüyor?"
Öğrencileri şu karşılığı verdiler: "Kimi Vaftizci Yahya, kimi İlyas, kimi de Yeremya ya da peygamberlerden biridir diyor."
İsa onlara, "Siz ne dersiniz" dedi, "Sizce ben kimim?"
Simun Petrus, "Sen, yaşayan Tanrı'nın Oğlu Mesih'sin" yanıtını verdi.
İsa ona, "Ne mutlu sana, Yunus oğlu Simun!" dedi. "Bu sırrı sana açan insan değil, göklerdeki Babam'dır.” (Matta 16:13-17)
İsa Petrus’a, insanların kim olduğunu söylediklerini sordu. Petrus’un cevabı, İsa’nın gerçek kimliği konusunda insanların kafalarının ne kadar karışık olduğunu kanıtlıyordu. Sonunda İsa Petrus’a, onun kim olduğunu düşündüğünü sordu. Petrus da, "Sen, yaşayan Tanrı'nın Oğlu Mesih'sin" diye cevap verdi. Bugün, insanlık tarihini değiştiren bu sıra dışı kişi üzerinde düşünürken, İsa’nın sorusu hala kulaklarımızda yankılanmaktadır. Kimdi bu İsa?
İsa ilahi bir varlık mıydı? İsa, insan mıydı? Hem insan, hem ilahi miydi? Eğer İsa hem ilahi hem de insani ise, bu iki doğanın birlikte nasıl işlediğini anlamalıyız? Mesih’in insanlığı ve tanrılığı arasında metafiziksel bir birlik (varlıkbilimsel) mi vardır? Varlıkbilimsel mi? Yoksa, bu birlik sadece işlevle mi ilgili? Ya da, sadece davranışlarla mı ilgili? Metafiziksel birlik mantıksal açıdan saçma mı? İşte bunlar yüzyıllar boyunca Mesih’i araştıranların ortaya çıkardıkları çok sayıda sorundan sadece birkaçıdır. Bunlar ve başka sorular bu makalede incelenecektir.
Sadece İsa’ya iman etme temelinde cennette sonsuz yaşam güvencesine sahip olmak, gerçekten de Tanrı’dan gelen inanılmaz bir armağandır. Böylesi bir armağan karşısında hayret duygumuzu hiçbir zaman kaybetmeyelim ve dünyadaki hiçbir şeyin bunu lekelemesine izin vermeyelim. “İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir.” (Efesliler 2:8-9, İncil). Öte yandan, bu yazıda armağanın ötesine, armağanı Veren’e bakacağız. Arzumuz, İsa’nın varlığı hakkında daha derin bir anlayışa sahip olmaktır. Gördüğünüz gibi bu arayışta yalnız değiliz.
İsa Mesih’le ilgili tarihsel anlayışın üç kolunu inceleyeceğiz. Bunların hepsi İsa’nın tanrılığı ve insanlığı arasındaki ilişki hakkındaki yanlış görüşlerdir. Bunların hepsi, ilk kilise ve ilk kilise dönemine ait çeşitli konsüllerde reddedilmiştir. Bu düşünce ekolleri, İsa’nın tanrılığı veya insanlığını aşırı vurgulayarak ya da, gereğinden az vurgulayarak, gerçek İsa’yı, Kutsal Kitap’ta resmedilen İsa’yı tarif etmekte başarısız oluyorlar.
Birinci kategori Mesih’in gerçek tanrılığını inkar edenlerden oluşuyor. İkinci kategori Mesih’in gerçek insanlığını inkar ediyor. Üçüncü kategori ise, İsa’nın gerçek tanrılığı ve insanlığını ikrar edenlerden oluşuyor.
GERÇEK TANRILIĞIN İNKARI
Ebiyonizm
Hıristiyan kilisesinin, aralarında çıkan ilahiyatla ilgili çeşitli yanlış öğretilere karşı daha ilk baştan itibaren kendisini savunması gerekti. Ebiyoncular, ilk kilise babaları tarafından sıkça adlarından söz edilen yanlış öğretiş tarikatlarından birisiydi. Logos’un (Söz) ezelden beri var olmadığı görüşündeydiler. İsa, Musa’nın Yasası’na mükemmel bir şekilde uyan bir insandı sadece. Mesih’ti ama bu ilahi bir anlam taşımıyordu. Yusuf ve Meryem’in çocuğu olarak normal bir şekilde dünyaya gelmişti. Musa’nın Yasası’nı yerine getirdiği için, vaftizinde Tanrı’nın Ruhu özel bir şekilde üzerine gelmişti. İsa, ilahi bir şekilde doğmamıştı. Her zaman Tanrı Oğlu değildi; tanrılığa oğul olarak kabul edilmişti. Öte yandan, onun ilahi doğası, Baba’nınkiyle aynı değildi.
Dinamik Monarkiyancılık
Bu Hıristiyan yanlış öğretişi 2. ve 3. Yüzyıllarda gelişmiştir. Üç tanrı inancına karşı çıkıp tektanrıcılığı koruma girişimi olarak ortaya çıkmıştır. Monarkiyancılık, bir kişi olarak bir Tanrı’nın – Baba’nın- var olduğunu öğretir. Başlıca iki gruptan oluşuyordu: Dinamik monarkiyanlar ve şekilsel monarkiyanlar. Tektanrıcılığı koruma girişimleriyle İsa Mesih’in kesin tanrılığını inkar ettiler. İsa sadece bir insandı ama hayatının bir döneminde Kutsal Ruh tarafından özel bir şekilde donatılmıştı.