Aynı yere götüren çok sayıda yol var mı? İslam da Hıristiyanlık da, her ikisi de bizi aynı noktaya mı götürür? Sonsuzluğu nerede geçireceğimizi bilmek mümkün mü? Bunlar çok önemli sorular ve maalesef kimin cennete gideceği konusunda, bu konuda fikir yürüten insan sayısı kadar farklı görüş var. İşte bunların en popülerlerinden birkaçı:
- Meleklere inanan herkes öldüğünde cennete gider.
- Tanrı’nın Musa’ya verdiği On Buyruğa inanan herkes cennete gidecek.
- Yargı Günü’nde Sırat Köprüsü’nden düşmeden geçebilen herkes cennete girecek.
- Tanrı’ya inanan herkes cennete gidecek.
- Kilise/cami/havra ya da başka ibadet yerlerine giden herkes cennete gider.
- Gizli grubun parçası olan herkes cennete girme ayrıcalığına sahip olacak.
- Yeterince dua eden, yeterince oruç tutan ve yeterince zekat veren herkes cennete gider. (Peki ama yeteri kadar, ne kadar?)
- Kimseyi öldürmemiş ya da gerçekten kötü olan bir şey yapmamış herkes cennete gidecek.
İrlandalı oyun yazarı George Bernard Shaw bir seferinde şöyle demişti, “Aslında tek bir din ama bu dinin yüzlerce çeşidi vardır.” Çoğulcu dünyamızda giderek artan sayıda insan Shaw’un din yorumunu çekici buluyor. Budizm, Hıristiyanlık, Hinduizm, İslam, Yahudilik vs. hepsinin aynı yere varan, farklı ama geçerli yollar sunmaları mümkün mü? Eğer böyle olsaydı hangi dinin ‘gerçek’ din olduğu konusunda tartışmaya gerek olmazdı. Bu gibi tartışmalar anlamsız olurdu. Belki de dini bu şekilde görmek dindar bağnazlığı azaltır ve farklı inançlardan insanlar arasında daha fazla işbirliğine götürebilir.
Diğer taraftan, ya bütün yollar aynı yere götürmüyorsa? İslam ve Budizm gibi gelenekler birbirlerinden büyük farklılıklara sahiptir. İnsan nasıl bu farklılıkların hesabını verip bütün yolların da aynı yere götürdüğünü düşünebilir? Eğer bütün yollar aynı yere götürmüyorsa her birimizin önemli bir sonuç doğuracak kararı verirken bilgi sahibi olmamız gerekir. Bu makalede her din yolunun aynı yere götürdüğüne ilişkin iddiayı destekleyen ve bu iddiaya karşı savları kısaca ele alacağım.
1. SEÇENEK - BÜTÜN YOLLAR AYNI YERE GÖTÜRÜR
Bazıları bütün dinlerin, aynı yere götüren farklı ama eşit derecede geçerli yolları temsil ettiklerini iddia eder. Her din kendi yolunu seçse de, bütün yollar aynı dağın tepesinde birleşir. Bu konumu savunanlar Budistlerle Hıristiyanlar, Hindularla Yahudiler ve Müslümanlarla Şintolar arasındaki inanç ve uygulama farklılıklarının farkındalar. Bununla birlikte, tezlerini desteklemek için aşağıdaki noktaları ileri sürerler:
(1) Bir dinin gerçek din olduğu ve diğerlerinin, aynı görüşte olmayanların, yanlış olduğunu iddia etmek hoşgörüsüz olmak ve kendini üstün görmek demektir. Bu tür hoşgörüsüzlüğün çok kan akmasına neden olduğunu söylerler.
(2) Farklı dinlerin birbirine karşıt iddiaları bir dinin gerçek ve diğerlerinin yanlış olduğunu kanıtlamaz. Bunun yerine, hiçbir dinin bütün gerçeği içermediğini, aksine gerçeğin birkaç parçasını içerdiğini düşündürür. Örneğin, üç kör adamın bir file dokunduğunu düşünün. Birinci kör adam filin bacağına dokunur. Şöyle bir açıklama getirir, "Bence fil büyük bir ağacın gövdesi gibidir." İkinci kör adam farklı bir görüştedir, "Hayır, bence fil bir yılan gibidir" der filin hortumunu tutarken. Üçüncü kör adam şöyle karşılık verir, "Hayır, ikiniz de yanılıyorsunuz, fil bir duvar gibidir," çünkü filin yanına dokunmaktadır. Kör adamların üçü de aynı file dokunduğu halde kendisinin haklı olduğunu ve diğerlerinin yanıldığını düşünür. Benzer şekilde, bütün dinlerin aynı nihai gerçeklikle temas halinde olması ve aslında bunu sadece farklı şekillerde ifade etmesi mümkün değil mi?
(3) Bütün dinlerin ortak olarak paylaştığı ahlaki bir çekirdek vardır. Örneğin, Altın Kuralın bir biçimi, “İnsanlara, onların sana davranmasını istediğin gibi davran,” Yahudilik, Hinduizm, Hıristiyanlık, Taoculuk, İslam ve Budizm’de mevcuttur. Buna ek olarak, bu geleneklerin her biri, müritlerinin yaşamlarında benzer bir etik/ahlaksal değişiklik üretir. Bir din geleneğinin müritlerinin yaşamlarını değiştirmek konusunda diğerlerinden daha etkili olduğunu kanıtlamak kuşkusuz çok zordur.
Bu üç sav, bütün yolların aynı yere götüren araçlar olduğuna ilişkin iddiayı desteklemek için genel olarak ileri sürülen savlardır. Bununla birlikte, bu gibi iddialar, bu görüşü kabul edilemez hale getiren büyük bir sorun içerir. Bu görüşü benimseyenler farklı dinlerin gerçekle ilgili olarak ileri sürdükleri birbiriyle çelişen iddialara düzgün bir şekilde yanıt veremez.
Bütün yolların aynı yere götürdüğünü iddia edenler tutarlılık konusunda bir sorun yaşıyorlar. Dinle ilgili her gelenek, diğer din geleneklerinin gerçekle ilgili iddialarıyla çelişen gerçek iddialarıyla ortaya çıkar. Bu ayrılıkla ilgili kısaca üç alanı inceleyeceğiz.
Birinci çelişki alanı nihai gerçekliğin doğasıyla (Tanrı gibi) ilgilidir. Tek tanrılı dinlerle (Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam gibi) çoktanrılı dinler (Hinduizm, Budizm gibi) arasında çok büyük bir uçurum olduğu görülür. Müslümanlar, evreni yoktan var eden sadece tek bir Tanrı, Allah, olduğunu iddia ederler. Öte yandan bazı Hindular, kişisel bir yaratıcıya inanmaz, bunun yerine her şeyin içine girmiş olan, kişi olmayan bir gerçekliğe, Brahman’a inanırlar. Diğer Hindular ise Brahman’ın görünümleri olan milyonlarca tanrı olduğuna inanırlar (Brahma, Vişnu, Şiva ve Krişna gibi).
Sonra, Hıristiyanlık ve İslam’ı incelediğimizde tek Tanrı’ya inanan iki büyük inanç görürüz ama aynı Tanrı’ya inanmazlar. Aynı Tanrı olamazlar çünkü doğaları, karakterleri ve yolları birbirlerinden çok büyük farklılık gösterir.