Dondurma alırken istediğinizi seçersiniz. İlaç alırken ise sizi gerçekten iyileştirecek olan ilacı seçmeniz gerekir. İşte sormamız gereken temel soru budur. Umarım İsa’nın iyi gelecek tek ilaç olduğunu anlamanıza yardım edebilirim.
Oğlumuz küçükken onu ilk kez güzel bir dondurmacıya götürdüğüm zamanı hatırlıyorum. Otuz çeşit dondurma vardı. Her birinin egzotik bir ismi vardı. Her biri çekici görünüyordu. Oğlumuzun boyu ancak dondurma kaplarının bir kısmını görebilecek kadar uzanıyordu. Hangisini seçeceği kararını ona bırakacaktım ama seçmesine yardımcı olması için dondurma çeşitlerinin isimlerini okumaya karar verdim. Sırayla hepsini işaret edip isimlerini okuyordum. Sona geldiğimiz zaman, geriye doğru gidip, dondurmaların isimlerini tekrar geriye doğru saymaya başladım, hepsini hatırlamasını istiyordum. Ne düşünüyordum bilmiyorum, çünkü otuz ismi ben bile hatırlayamıyorsam o nasıl hatırlayabilirdi? Karar verme zamanı geldiğinde oğluma, ‘Hangi çeşitten istersin?’ diye sordum. Şöyle yanıt verdi: ‘Vanilya.’ ‘Vanilya mı?’ diye düşündüm kendi kendime, ‘Evde hep vanilyalı dondurma yiyoruz. Nasıl vanilyayı seçebilir?!!’ Yeniden sordum ama vanilyada ısrar etti.
Sanırım bu tat ona daha tanıdık gelmiş veya egzotik isimli dondurmalar onu biraz korkutmuştu. Bu nedenle, bugün web sitemizi ziyaret ettiğiniz için sizi kutlamak istiyorum. Anne babanızın veya atalarınızın imanlarına bağlı kalıp hiç sorgulamazsanız en azından kısa dönemde daha güvende olursunuz. Bu güvenli olan seçim olurdu. Peki ya İsa? Gerçek İsa? O’nun hakkında düşünmeli misiniz? Bu, Tanrı önünde ruhsal ihtiyaçlarınızın neler olduğunu bağlıdır.
Hasta olduğunuz zaman ilaç dolabını açıp dondurma seçer gibi herhangi bir ilaç şişesini almazsınız. İyi görünen bir şişeyi seçmezsiniz. Hastalığı sizinkinden farklı olan birinin kendi hastalığı için seçtiği ilacı seçmezsiniz. Kendi gereksinimlerinize uygun olan ilacı seçersiniz. Sizi iyileştirecek olanı almanız gerekir.
İsa cennete giden tek yol mudur? İsa dışında, başka bir yolla cennete gitmemize engel olan ne gibi ruhsal hastalıklarımız olduğuna bakalım. Bunu İsa’ya saygısızlık olarak söylemiyorum ama İsa, ölümcül her hastalığın antikorudur. Bazı insanlar hastalığın belirtilerini daha fazla gösterirler ama herkes bu ölümcül hastalığa sahiptir. Kutsal Kitap bu hastalığın ‘günah’ olduğunu söylüyor. Hastalığın belirtisi kötü davranışlardır. Bazılarımız kötülüklerimizi maskelemek konusunda uzmanız ama hepimiz içimizdeki mücadelenin farkındayız.
Bazıları, Hitler gibi, kendilerini maskeleme ihtiyacı duymamışlardır. Çoğumuzdan daha fazla ölçüde günahkar durumunun belirtilerini göstermiştir. Öte yandan, Jonas Salk, günahkar olduğu halde Hitler’le aynı belirtileri göstermemiştir. Oysa her ikisinin de hastalığı aynıydı ve her ikisi de ölecekti, çünkü Tanrı günahın ücretini ölüm olarak belirlemiştir. Buna karşın, Dr. Salk daha az belirti gösteriyordu. Nitekim, polio hastalığını önleyecek bir aşı geliştirme konusundaki çalışması, insanlığa büyük bir hizmet oldu. Gerçek şu ki, yaptığı iyilikler günahını ortadan kaldıramadı. 50’li yıllarda yaptığı bu büyük iyilik, kendi günah hastalığıyla içinde yaşadığı mücadeleye çare olamazdı.
Bu hastalık insanlara ne yapıyor? İnsanları, Tanrı’dan ayrı düşecekleri cehenneme mahkum ediyor. Tanrı Eski Antlaşma’da günah işleyen canın öleceğini söyler. Ölüm ayrılık demektir. Bedenimizden, sevdiklerimizden ayrılırız, fakat daha önemlisi, sonsuza dek Tanrı’dan ayrı düşmek demektir.
Kansere yakalanan insanlar doktora gitmezlerse ölürler. Doğru doktoru ve doğru ilacı bulabilirlerse ve hastalık erken teşhis edilirse iyileştirilebilirler. Fakat bu, ancak doğru ilaç ve tedaviyle mümkündür. Bizim sözünü ettiğimiz hastalık, kanserden çok daha ölümcül ve kötüdür. Kanser ancak bu hastalığa sahip olanları öldürebilir. Fakat günah hepimizi öldürür. İnsanlık çaresiz bir hastalığa sahiptir, herkesi öldürecek bir hastalığa tutulmuştur. Bu hastalıktan ölürken çevremizdeki insanlara iyilik yapabiliriz ve bu da önemlidir. Hepimiz çevremizdeki insanlara iyilik yapabiliriz ama iyiliğimiz içimizdeki hastalığı iyileştiremez. Tanrı’nın ruhsal durumumuzu betimleyen sözlerine kulak verin.
“Hepimiz murdar olanlara benzedik. Bütün doğru işlerimiz kirli adet bezi gibi.” (Yeşaya 64: 6, Eski Antlaşma)
Bunu biraz düşünün. Doğruluğumuz, yapabileceğimizin en iyisi bile Tanrı’nın gözünde kirli bez gibidir. Bütün dinsel törenlerimiz, kurbanlarımız ve iyi olma çabalarımız günahımızı kaldıramaz. Sahip olmamız gereken bir doğruluk düzeyi vardır, o da İsa’nın doğruluğudur. İsa’nın çarmıhta bizim günahlarımız uğruna bizim yerimize ölmesi, ardından ölümden dirilip yücelik içinde göğe alınması sayesinde O’nun doğruluğu bize aktarılabilir. Tanrı kirli bezler yerine bizlere pak, lekesiz, güzel ve görkemli giysiler giydirmeyi her şeyden çok istiyor.
“RAB'de büyük sevinç bulacağım. Tanrım'la yüreğim coşacak. Çünkü çelenkle süslenmiş güvey gibi, takılarını kuşanmış gelin gibi, bana kurtuluş giysisini giydirdi. Beni doğruluk kaftanıyla örttü.” (Yeşaya 61:10, Eski Antlaşma)
Bu kurtuluş, Tanrı’nın önünde günahın gücü ve suçundan özgür kalma, peygamberin bu ayette anlattığı gibi harikuladedir. Kirli giysiler mi? Çul mu? İsa’ya iman eden insan nasıl görünür?
“Bir kimse Mesih'teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur.” (2. Korintliler 5:17, İncil)
İhtiyacınız olan çare buradadır. Günahlarınızın -geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki- hepsinin tamamıyla bağışlanması. Bundan sonraki yaşamda cennete girmenizi sağlayacak kadar bağışlanma. Kendisine karşı suç işlediğimiz Kişi, bu bağışlamayı bizlere karşılıksız olarak verir. Tanrı’nın ta kendisi! Tanrı bağışlamayı, büyük olana da küçük olana da, en büyük günahkarlara da en az günah işleyenlere de sunar. Ahlaki hastalığının belirtilerini en fazla gösteren kişiler için de bu geçerlidir. Buna ihtiyaç duyuyormuş gibi görünenler için de bu geçerlidir. Tanrı sanki şöyle demektedir:
“Hepiniz ölümcül bir hastalığa sahipsiniz. Hayatınızdaki günah bana, Yaratılış’ın Kutsal Olanı’na karşıdır. Çare O’dur. Oğlum, İsa (fiziksel oğlum değil, bu saçma olurdu), size verdiğim sonsuz Oğlum, çare O’ndadır. Çarmıhta O’na bakın. Öldükten üç gün sonra mezardan çıkışını görün. Sizin yerinize kurban olarak ölüşü için şükredin. Günahlarınızın bedelini ödedi ve bunu yaparak yaralarınızı iyileştirecek. Aşağıda İsa’yı dünyanıza göndermeden 700 yıl önce peygamberlerimden birine verdiğim bir peygamberlik sözü var. Bakın O’nun hakkında neler söylemişim. Hepiniz için günahların cezasını kime yükledim? İsa’nın kendileri uğruna öldüğü günahkarlar olduklarını kabul edenler için İsa’ya yükledim. Ölümün Fatihi, Günahı Yüklenen, cennetin kapısını açmak için seçtiğim O’dur.
“Aslında hastalıklarımızı o üstlendi. Acılarımızı o yüklendi. Bizse Tanrı tarafından cezalandırıldığını, vurulup ezildiğini sandık. Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi. Bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza Ona verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk. Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık. Her birimiz kendi yoluna döndü. Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi.” (Yeşaya 53: 4-6, Eski Antlaşma)
Bütün günahlar bizi günahsız olan Tanrı’dan ayırır. ‘Beyaz yalan’ veya ‘zararsız yalan’ diye bir şey yoktur. Tanrı’nın gözünde, yapılan bütün yanlışlar, irili ufaklı da olsa, yanlıştır. Nitekim, içimizden devamlı olarak günahlı şeyler çıkaran yozlaşmış bir doğamız vardır. Dinsel görevlerimizi yerine getirip iyi şeyler yapmaya çalışırken, içimizden düzenli olarak hastalığın belirtisi olan, kendi doğruluğumuza güvenme, gurur, uyumsuzluk, kıskançlık, bencillik, dedikodu, öfke krizleri, sevgisizlik, yalancılık ve çeşitli şehvet pompalar. Ruhsal durumumuz böyle ise, karanlığın ışıkla ne gibi bir ortaklığı olabilir? Peki ya bizim Tanrı’yla? Sadece İsa, ikimiz arasındaki bu ayrılık arasında köprü kurabilir. İsa, günahımızın bedelini ödeyebilecek tek Kişi olduğu için kurtuluşun da tek yoludur.
Başka hiçbir din ruhsal sorunumuzun özüne inip onu çözemez, çünkü hiçbir din günahın ve sonuçlarının ciddiyetini öğretmez. Başka hiçbir din, İsa Mesih’in sağlayabildiği günahın bedelinin sonsuz ödemesini vermez. İncil’de kendini gösteren Tanrı kadar hiçbir Tanrı sizi sevemez.
Dinsel çoğulculuk, söz konusu din olduğu zaman bütün yolların cennete çıktığı düşüncesidir; diğer bir deyişle, hangi dini izlediğiniz önemli değildir, inanç sisteminizin bir yerlerinde ‘Tanrı’ ismi olduğu ve dininizi ciddiye aldığınız sürece. Bugün milyonlarca insan arasında oldukça popüler olan bir yaklaşımdır. Her ne kadar popüler olsa da, kendiniz ve Tanrı hakkında gerçeği bilmek konusunda çok çok yanlış ve eksik bir görüştür.