Önce benim size bir soru sormama izin verin. Adem ve Havva, Tanrı’dan saklandıkları çalıların arkasından bakarken ne gördüler biliyor musunuz? Gördükleri onları şaşırttı. Ama gördükleri şey için Tanrı’ya sonsuza dek minnettar olacaklardı. Önce ben kendi soruma yanıt vereyim. Ben bunu yaptığımda siz de kendi sorunuza yanıt verebileceksiniz.
Bir keresinde biri şöyle demişti: İncil Tevrat ve Zebur’da saklıdır, Tevrat ve Zebur ise İncil’de açıklanmıştır. Yani, Tevrat ve Zebur’da bulunan gerçek tohumları İncil’de tamamen yüz üstüne çıkmış, açıklanmıştır. Bunun tam tersi de doğrudur. İncil’de bulduğumuz gerçekler Tanrı’dan gelen eski vahiylerde görülebilir; zincirin başladığı yerden itibaren birbirine bağlı halkalar izlendiğinde bu görülecektir. Kutsal Kitap’ın bu iki ana bölümün – Eski Antlaşma (Tevrat & Zebur) ve Yeni Antlaşma (İncil) – yazarı aynıdır. Kutsal Kitap ilahi bir kitaptır, Tanrı tarafından esinlenmiştir ve tamamıyla doğrudur. Ne var ki, bizlere verdiği vahiy giderek ilerleyen, açılan bir vahiydir. Aynı ilahi ışık bütün sayfalarında parlamaktadır fakat vahiy üzerindeki perdeler açıldıkça ışık da artmaktadır. Bunu, yaz gününde havanın şafağın karanlığından öğlenin parlak aydınlığına doğru değişmesi gibi düşünün.
Tanrı kendisini bize bu şekilde açıklamaya ve yollarını öğretmeye karar verdi. Bunu daha iyi anlamak için bugün web sitesinden ayrılmadan önce bir yazıyı okumanızı önermek istiyorum. Okur musunuz? Bu yazının ismi Kurbanın Üzerindeki Sır Perdelerinin Kaldırılması. Yazıyı okuduğunuzda Tanrı’nın kurban konusu ile ilgili öğretişini neden belli bir zaman içinde, birbirini izleyen kitaplarla genişletmeyi seçtiğini daha iyi anlayacaksınız. Adem ve Havva gibi sizin de gördükleriniz için Tanrı’ya minnettar olacağınıza inanıyorum.
Hıristiyanlıkta kandan bu kadar çok söz edilmesinin nedenini anlamak için Aden Bahçesi’ne geri gitmeliyiz. Bu konuyla ilgili zincirin halkalarını izlemek için zincirin başladığı yere gitmeliyiz. Tanrı’nın bu konudan ilk söz ettiği yer Aden Bahçesi’dir.
İnsan Masum Olarak Yaratılmıştı
Adem ve Havva’nın Aden Bahçesi’nde kusursuz bir hayatı vardı. Bildikleri tek şey esenlik ve uyumdu. Tanrı yaşamlarını, iyi olanı anlayabilmeleri, düşünebilmeleri ve görebilmelerini sağlayacak şekilde tasarlamıştı. Kötülüğü bilmiyorlardı, kötülük kavramını dahi bilmiyorlardı. Vicdanları bile yoktu. En azından işleyen bir vicdanları yoktu. Kötü olanla iyi olanı ayırt etmelerine yardım etmesi için vicdana ihtiyaçları yoktu, çünkü insan masum olarak yaratılmıştı. Masumiyet, kötülüğü bilmemektedir. Kendi düşünce yaşamınızda yaşadığınız mücadeleleri düşünün, kimsenin bilmediği gizli günahlarınızı düşünün. Adem ve Havva hiç böyle bir sorun yaşamadılar.
Bu pak ve günahsız yaşamı korumak için uymaları gereken tek bir yasa vardı. Tanrı’nın Adem’e söylediği Havva için de aynı derecede geçerliydi: “Ona, ‘Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin’ diye buyurdu, ‘Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.’” (Yaratılış 2:16-17, Eski Antlaşma). Aden Bahçesi’nde, yararlanabilecekleri başka çalılar ve meyve ağaçları vardı. Tanrı’nın yasakladığı tek bir ağaç vardı. Sanırım hikâyenin geri kalan kısmını biliyorsunuz…
Aden Bahçesi’yle İlgili Sekiz Gerçek
Aden Bahçesi’yle ilgili aşağıdaki sekiz gerçeği anladığımızda Tanrı’nın orada gerçekten ne olduğu ve bunun bugün yaşamlarımızı nasıl etkilediği konusunda neler bilmemizi istediğini anlayabiliriz. Aden Bahçesi’nde;
1) İnsanlığın şu anda içinde bulunduğu yozlaşmış ve mahvolmuş durumunun açıklamasını görüyoruz. Neden ruhsal ve ahlaksal olarak bu kadar büyük bir karışıklık içindeyiz? Yanıtı buradadır.
2) Ortak düşmanımız İblis’in sinsi araçları hakkında öğreniyoruz.
3) İnsanın doğruluğun düz ve dar yolunda yürüyecek gücü olmadığını görüyoruz.
4) Günahın ruhsal etkilerini keşfediyoruz- insan her zaman Tanrı’dan kaçmaya çalışır.
5) Tanrı’nın suçlu günahkârlara karşı yaklaşımını görebiliyoruz.
6) İnsan doğasının kendi ahlaksal utancını kendi işleriyle örtme eğilimini görüyoruz- Adem ve Havva için incir yaprakları, sizin ve benim için iyi işler.
7) Tanrı’nın en büyük ihtiyacımızı karşılamak için lütufkâr sağlayışını görüyoruz.
8) Tanrı’nın kendisi ve sorduğunuz soru hakkında bir şey açıkladığını görüyoruz. Yani kan dökmek konusunda.
Tevrat’ın bu açılış ayetlerinde, üzerinde düşünebileceğinizden çok daha fazla düşünecek konu var değil mi? Nitekim imanımın öğretişlerinin gerçekleri üzerinde düşünürken, Yaratılış’ın bu ilk bölümleri üzerinde dururum. Ben İsa Mesih inanlısı olsam da bu bölümlerdeki gerçekler İncil’de öğretilen diğer her şey kadar anlamlıdır. Neden doğrudur? Çünkü söylediğim gibi Kutsal Kitap’ın bütün kitapları aynı Tanrı tarafından esinlenmiştir. Aynı dili konuşur, aynı yüreği açıklar.