headerLogo2b-18pt-myriadpro

Neden Birçok İnsan Ölmeden Önce Büyük Acı Çeker?

Sıkıntı bütün insanların yaşantısının bir parçasıdır. Peki ama bazı insanlar ölmeden önce neden çok acı çekiyor? Ölüm yaklaşırken bedenin yavaş yavaş kendini kapattığıyla ilgili tıbbi bir yanıt verebiliriz. Beden artık çökerken milyonlarca kırmızı ışığın yanıp söndüğünü söyleyebilirim ama içimde bir şey, aradığınız yanıtın bu olmadığını söylüyor. Öyle değil mi? Tıp bilimini resmin dışında tutalım ve tartışmamıza Tanrı’yı katalım.

01 calvary the lamb of god and the light of god were on the cross 45Biz insanlar kafamızı karıştıran pekçok konuya kendi deneyimlerimiz ışığında bakıyoruz ve Tanrı’nın sonsuz düşüncelerini ve amaçlarını anlayamıyoruz. Peki dirilmiş İsa’nın sıkıntılarımızda bizi anlayabileceğini biliyor muydunuz? Uzun süren ve en zalim ölümlerden biri olan bir ölümün ıstırabını çekti. Sizin ve benim yerime ölümü tattı, öldü ve ölümden dirildi. Taşıyacağı ünvanı hatırlayın: “Acılar adamı.” Kutsal Kitap’ta İsa dünyaya gelmeden 700 yıl önce kendisi hakkında yazılmış olan peygamberliği düşünün:

“İnsanlarca hor görüldü. Yapayalnız bırakıldı. Acılar adamıydı, hastalığı yakından tanıdı. İnsanların yüz çevirdiği biri gibi hor görüldü. Ona değer vermedik. Aslında hastalıklarımızı o üstlendi. Acılarımızı o yüklendi. Bizse Tanrı tarafından cezalandırıldığını, vurulup ezildiğini sandık. Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi. Bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza Ona verildi. Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk. Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık. Her birimiz kendi yoluna döndü. Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi.” (Yeşaya 53:3-6, Eski Antlaşma)

Yanıtımın sonunda buna daha ayrıntılı bir şekilde bakacağız. Şu an acı içindeyseniz ve sonsuzluk boyunca acı çekmek istemiyorsanız eminim bütün ayrıntıları dikkatle incelersiniz. Ama küçük bir kısmına bakmadan önce bir adım geri atıp büyük resme bakalım. Adem ve Havva’yla başlayacağız.

Adem ve Havva günah işlememiş olsaydı yaşamımız zevkli, sorunsuz, günahsız ve Aden Bahçesi tarzı bir yaşam olacaktı. Bunu biliyor muydunuz? Sıkıntılar ve ölüm dünya üzerinde günahın lanetinin bir parçasıdır. Kimin günahı? Tanrı’nın mı? Günahın nedeni Tanrı mı? Bakın Tanrı, Adem ve Havva günah işledikten sonra onlara ne diyor?

“RAB Tanrı kadına, ‘Çocuk doğururken sana çok acı çektireceğim’ dedi, ‘Ağrı çekerek doğum yapacaksın. Kocana istek duyacaksın. Seni o yönetecek.’
RAB Tanrı Adem'e, ‘Karının sözünü dinlediğin ve sana meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için toprak senin yüzünden lanetlendi’ dedi, ‘Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın. Toprak sana diken ve çalı verecek, Yaban otu yiyeceksin. Toprağa dönünceye dek ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın. Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın ve yine toprağa döneceksin.’” (Yaratılış 3:16-19, Eski Antlaşma)

Kutsal Kitap’ın ilk kitabı her şeyin neden böyle olduğunu anlamamız için büyük önem taşımaktadır. Dünyamız güzellik ve canavarlığın ve hoşluk ve çirkinliğin karışımıyla doludur. Kalan güzellik, bütün her şeyi yaratan Tanrı’nın iyilik ve büyüklüğünün kanıtıdır. Çirkinlik (kötülük) ise, insanın günahkarlığının kanıtıdır. 

02 god99 praise him 45Yukarıdaki ayetlerden hemen önce Tanrı, Havva’yı kandırdığı için Şeytan’ı lanetlemişti. Tanrı’nın konuşmasını dinlerken Adem ve Havva bazı şok edici haberler işitirler. Havva’nın soyundan gelecek Olan’ın Şeytan’ı yeneceğini söyler!

“Seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu birbirinize düşman edeceğim. Onun soyu senin başını ezecek, sen onun topuğuna saldıracaksın.’” (Yaratılış 3:15, Eski Antlaşma)

Tanrı’nın Şeytan’ın sonunu nasıl da sakin bir şekilde anlatışına hayran kalmıyor musunuz? Şeytan insanlığa kadın aracılığıyla saldırdığı için Tanrı da, kadın aracılığıyla insanlığın günahın cezası ve gücünden kurtuluşu getirmeye karar verdi. Kuşkusuz bununla birlikte Şeytan’ın yok edilişi gelecekti! Bunlar ne zaman olacaktı? Şeytan bunu bilmiyordu. Şeytan her şeyi bilemez. O andan itibaren kadınların doğurduğu her çocuk Şeytan’ı rahatsız etmiş olmalıydı. “Tanrı’nın beni alaşağı etmek için gönderdiği çocuk bu olabilir mi?’ diye merak edip endişelenirdi. Bütün tarih boyunca bunu merak etti.Her doğumda endişe duydu. Kurtuluş Tanrı’nın atadığı bir Kurtarıcı aracılığıyla gelecek olsa da, acısız bir süreç olmayacaktı. Tanrı’nın kadına verdiği ceza kadına dokundu çünkü onu tam kalbinden vurdu; ceza çocuk doğurmakla ilgiliydi. Ne var ki, doğum sancılarını yaşarken bile Tanrı’nın hayatıyla ilgili amacının gerçekleştiğini biliyordu; belki de Vaat Edilen Mesih kendisi aracılığıyla doğacaktı. Her kadın bu düşünceyi yüreğinde saklıyordu.

Bakire Meryem de büyürken bunu düşünmüş olmalıydı. Onun durumunda bu rüya gerçekleşti. Melek Cebrail’in ziyareti onu şaşırtmıştı; melek özel kişinin Tanrı tarafından doğaüstü bir şekilde içine konacağını bildirdi. Bir cerrah ya da jinekoloğun yapacağı gibi mi? Hayır, Tanrı ruhtur. Fiziksel elleri yoktur. Tek bildiğimiz doğaüstü bir şekilde ve bir anda Bakire Meryem’in gebe olduğudur. Peki nişanlısı ne diyecekti? Nasıl tepki verecekti?

03 image10680 dream green sharper 45“İsa Mesih'in doğumu şöyle oldu: Annesi Meryem, Yusuf'la nişanlıydı. Ama birlikte olmalarından önce Meryem'in Kutsal Ruh'tan gebe olduğu anlaşıldı. Nişanlısı Yusuf, doğru bir adam olduğu ve onu herkesin önünde utandırmak istemediği için ondan sessizce ayrılmak niyetindeydi. Ama böyle düşünmesi üzerine Rab'bin bir meleği rüyada ona görünerek şöyle dedi: "Davut oğlu Yusuf, Meryem'i kendine eş olarak almaktan korkma. Çünkü onun rahminde oluşan, Kutsal Ruh'tandır. Meryem bir oğul doğuracak. Adını İsa koyacaksın. Çünkü halkını günahlarından O kurtaracak." Bütün bunlar, Rab'bin peygamber aracılığıyla bildirdiği şu söz yerine gelsin diye oldu: "İşte, kız gebe kalıp bir oğul doğuracak; adını İmmanuel koyacaklar." İmmanuel, Tanrı bizimle demektir. Yusuf uyanınca Rab'bin meleğinin buyruğuna uydu ve Meryem'i eş olarak yanına aldı. Ama oğlunu doğuruncaya dek Yusuf ona dokunmadı. Doğan çocuğun adını İsa koydu.” (Matta 1:18-25, İncil)