Tanrı’nın olağanüstü agape sevgisini anlamanızın bu kadar zor olmasının üç nedeni olduğuna inanıyorum. Sizin için bunlardan hangisinin geçerli olduğunu düşünüyorsunuz? Tanrı’nın agape sevgisini kabul etmenize hangisinin engel olduğunu düşünüyorsunuz?
1) Yanlış bir Tanrı kavramımız var. İlk olarak, bunu başkalarının önünde kabul etmesek de, içimizde Tanrı’nın pek hoşlanmayacağı şeyler olduğundan eminizdir. Tanrı’nın bizi sevmemesi için binlerce neden bulabilirken, bizi neden sevdiğini anlayamayız! Bizim sorunumuz, Tanrı’nın sevgisini insanın sevgisiyle karıştırıyor olmamızdır.
Sorunlarımızdan biri Tanrı’nın sahip olduğu sevgi türünü romantizmden ayıramamamızdır. “Eros” sevgisi, İncil’in yazarlarının sevgiden bahsettikleri ayetlerde kast ettikleri sevgi türü değildir. ‘Eros’ temel olarak romantik sevgidir. Eros sevgisinin nasıl işlediğini bilirsiniz. Bizi çeken bir özelliği nedeniyle birine çabucak aşık oluruz. Bu tür sevgi, bir nedene bağlıdır, yani koşulludur. Birini, belli bir koşula uyduğu için severiz. Şu ifadeleri kaç kez duymuşsunuzdur? Bu ifadeler sizin ağzınızdan çıkmış bile olabilirler? ‘Seni seviyorum, çünkü çok güzelsin.’ ‘Seni seviyorum, çünkü bana iyi bakıyorsun.’ ‘Seni seviyorum, çünkü kendimi iyi hissetmemi sağlıyorsun.’ ‘Seni seviyorum, çünkü seninle birlikte olmak eğlenceli.’ Ya da, ‘Seni seviyorum çünkü en iyi özelliklerimin ortaya çıkmasını sağlıyorsun.’ Burada konunun ‘ben’ üzerinde odaklandığına dikkat edin. Bu tür sevginin odağı nihai olarak insanın kendisidir. Eros sevgisi, karşısındaki kişinin en iyi özelliklerini ortaya çıkarmayı düşünmez. Eros’u düşünerek hareket eden kişiler, oldukça benmerkezli kişilerdir.
Kendisi Sevgi Olduğu İçin Bizi Sever
Bu tür sevginin sorunu sadece koşullu olması değil, aynı zamanda değişken olmasıdır. “Eros” sevgisi bir andan diğerine değişebilir. Biraz zaman tanıyın, bu tür sevgiye sahip olan kişi kolayca, ‘Seni sevmiyorum, çünkü seninle olmak artık eğlenceli değil’ ya da ‘seni sevmiyorum, çünkü artık güzel değilsin’ diyebilir. Tanrı’nın sevgisi böyle değildir. Tanrı’nın sevgisi koşulsuzdur. Tanrı bizi sevilebilir olduğumuz için ya da O’na kendisini iyi hissettirdiğimiz için sevmez. Sevgisi duygularına ya da hislerine bağlı değildir. Tanrı hiçbirimiz daha O’nu sevmeden önce bizi sevmeyi seçti. Kendisi sevgi olduğu için bizi sever.
Tanrı’nın agape sevgisini kabul edemememiz büyük oranda Tanrı konusundaki yanlış anlayışımızdan kaynaklanmaktadır. Büyük olasılıkla Tevrat, Zebur ve İncil’i okumadınız. Tanrı bu Kutsal Yazılar’da nasıl birisi olduğunu bizlere açıklamıştır. Bunları okumadıysanız, Tanrı hakkında kaçırdığınız çok şey var demektir. Tanrı’nın, sevmeyi sevdiğini işitemediniz:
“Tanrın RAB, o güçlü Kurtarıcı seninle. Alabildiğine sevinecek senin için, sevgisiyle seni yenileyecek, ezgilerle coşacak.” (Sefanya 3:17, Eski Antlaşma)
Tanrı’nın size karşı, içi ezgilerle coşacak kadar büyük bir sevgi duyuyor olmasını hayal etmek sizin için çok zor olabilir. Anne babanız tarafından fiziksel ya da duygusal olarak terk edildiyseniz, Tanrı’yı bu şekilde görmekte özellikle zorlanırsınız. İstenmemiş olabilirsiniz. Ya da en azından istenmemişsiniz gibi hissetmiş olabilirsiniz. Sürekli eleştirilmiş olabilirsiniz. Sizi en çok teselli etmesine ihtiyaç duyduğunuz insanların kötü davranışlarına maruz kalmış olabilirsiniz. Ama Tanrı tarafından istenmiyor değilsiniz. Tanrı bizi reddetmez, kötü davranmaz. Tanrı bizlerden zevk alır. Sevgisiyle, korku ve endişelerimizi yatıştırmak ister. Yaratıcımız ve Kurtarıcımız, varlığımızdan o kadar zevk alır ki sevinçten ezgiler söyler!
“Ama RAB, “Kadın emzikteki çocuğunu unutabilir mi?” diyor, “Rahminden çıkan çocuktan sevecenliği esirger mi? Kadın unutabilir, ama ben seni asla unutmam. Bak, adını avuçlarıma kazıdım.” (Yeşaya 49:15-16, Eski Antlaşma)
Artık Öyle Değil
Tanrı bize burada ne söylemek istiyor? Bize olan sevgisini unutamadığını söylüyor. Yani, O’nun sahip olduğu sevgi türünü kast ediyor. Yine, Tevrat, Zebur ve İncil’i okumadıysanız büyük olasılıkla bunun farkında değilsiniz. Şu ana kadar Tanrı’nın sevgisini ve onayını kazanmak için çabaladınız. Kimse bunun tersine inanmanızı söylemedi. Ama artık öyle değil. Bu web sitesinde, bu dünyadan ayrıldıktan sonra cennette olmanızı-evet sizin cennette olmanızı- isteyen Tanrı’yla ilgili gerçekleri işiteceksiniz! Siz mi? Evet, siz!
“...size karşı sabrediyor. Çünkü kimsenin mahvolmasını istemiyor.” (2. Petrus 3:9)
“O bütün insanların kurtulup gerçeğin bilincine erişmesini ister.” (1. Timoteos 2:4)
Okuduklarınızın çoğu sizi şaşırtacak. Örneğin, Tanrı’nın size emziren bir anne hakkında bir soru sorduğunu hayal ettiğinizi sanmıyorum! Emziren annenin çocuğunu unutması mümkün mü? Burada doğru yanıt nedir? Anne hasta, ölmek üzere ya da uyuşturucu bağımlısı ise ya da çocukları için az merhameti olan ya da hiç merhamet duymayan nadir kadınlardan biri ise, o zaman emziren bir anne çocuğunu unutabilir. Ama Tanrı’nın sorusunun amacı bu değil, öyle değil mi? Tanrı, bazı annelerin davrandığı gibi davranmayacağını bilmenizi istiyor. Tanrı bizlere bizi terk etmeyeceği güvencesini veriyor.
Daha İyi Bir Yol Yok
Umarım, Tanrı’nın ellerinden söz edilmesi zihninizi karıştırmaz. Tanrı Kutsal Kitap’ta kendisine çoğu zaman insan nitelikleri atfeder. Böyle yapmasını beklemeliyiz. Sonuç olarak, Tanrı’nın varlık düzeyine çıkamayız, ama O, bizim olduğumuz yere inip bizim dilimizi kullanarak bize kendisinden bahsedebilir. Tanrı, bizim için tanıdık olan kavramları kullanmazsa bizimle nasıl ilişki kurabilir? Tabii ki, Tanrı’nın ne elleri ne de bedensel bir şekli var. Ama Tanrı bize olan sevgisinin gücünü başka nasıl ifade edebilir? Tanrı’nın, bir yandan doğasını ve özelliklerini anlama kapasitemizin zayıflığını dikkate alıp, bir yandan da bunları ifade etmesinin daha iyi bir yolunu bulduğunu düşünün. Daha iyi bir yol yoktur.