Bu sorunun yanıtına bakmadan önce sizin için bir şeyin resmini çizmek istiyorum. Ölümünüzden sonraki ilk anlar. Bütün insanlığın şu ya da bu zaman geçtiği yolda, ölüm gölgesi vadisinde yürüyorsunuz gibi olacak. Birdenbire yolda bir kavşağa rastlayacaksınız. Biri, yukarı doğru, cennette sonsuz bir yaşama doğru devam ederken diğeri, aşağı doğru, canınızı sonsuza dek Tanrı’dan ayrı olacağı bir yere götürecek yoldur. Ölümünüze kadar ölümünüzün ruhsal yanı - Tanrı’dan ayrılmak - çoktan belirlenmediyse, cennetteki sonsuz yaşama giden, yukarı doğru giden yoldan gitmenize izin verilmeyecektir. Bunların hepsi bir anda olur. Bir an yoldasınızdır, bir anda karşınıza kavşak çıkar. Sonra siz daha fark etmeden hiç bitmeyecek olan bir şey başlar. Ne başlar? Tanrı’dan sonsuza dek ayrı kalmanın anında başlayan azabı ve tarif edilmez acısı.
Bu resmi aklınızın bir köşesinde tutarak bu yanıtı sonuna kadar okumanızı rica etmek istiyorum. Kutsal Kitap’ta ölümün ilk ve son kez kullanıldığı ayetlere bakalım. İlk olarak Tanrı’nın Aden Bahçesi’nde konuştuğunu işitiyoruz. Son olarak da cennette:
“RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem'i oraya koydu. Ona, ‘Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin’ diye buyurdu, ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.’” (Yaratılış 2:15-17, Eski Antlaşma)
“Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı.” (Vahiy 21:4, İncil)
Kutsal Kitap’taki bu iki ifade arasında, bilimin insanın yaşam süresini uzatma çabaları ve sadece sonsuzlukta kaydı bulunan milyarlarca insanın sevinç ve üzüntüleri vardır. İnsanın korkularının sayısı sevinçlerinin sayısı kadar çoktur. Karanlık korkusu, hastalık korkusu, doğaüstü olandan korku, ruhlar dünyasıyla ilgili duyulan korku ve ölüm korkusu bunlardan sadece birkaçıdır. Ölüm korkusu her zaman için insanın nihai korkusu olmuştur. İnsan bundan o kadar korkmuştur ki, bu konudan kaçınmaya çalışır, bu düşünceden nefret eder ve ölüme karşı olabildiği kadar savaşır. Hepimiz bunu yapıyoruz. Ne var ki, ölüm gerçektir ve ölecek kimse kalmayana kadar, herkes ait olduğu sonsuz dünyaya – cennet ya da cehennem – gidene kadar böyle devam edecektir.
O zaman siz nerede olacaksınız?
Ölüm gölgesi vadisi dünyadaki en uzun vadidir. Adem’le birlikte başlayıp insanlık tarihi boyunca binlerce yıldır devam etmiştir. İnsan bu korkunç anı ertelemeye çalışsa da bu karanlık vadiden geçecektir, fakat ölüm her yaşamı alır ve bizi almaması gerektiğiyle ilgili öne süreceğimiz hiçbir iddiayı kabul etmez. Ölüm, toplum için yararlı ya da zararlı olup olmadığımızı dikkate almaz. Ölüm, zengin mi yoksa yoksul mu olduğumuzu sormaz. Ölüm, buna hazır olup olmadığımızla ilgilenmez. Nitekim, attığımız her adım bizi mezara yaklaştırır. Dünyasal bağlarımızın her birine veda etmemiz an meselesidir. İnsanlığın muhteşem tıbbi ilerlemelerinin ve bizleri daha uzun süre yaşatacak bilimsel keşiflerin başarısızlığına karşın aşağıdaki sözleri söyleyen Süleyman’a katılmamız gerekir:
“Çünkü yaşayanlar öleceğini biliyor.” (Vaiz 9:5, Eski Antlaşma)
Kutsal Kitap ölüm hakkında pek çok uyarı içerir ve bu konu hakkında da herhangi bir konuda konuştuğu kadar konuşur. Aden Bahçesi’nde ve henüz günah çirkin yüzünü göstermemişken, Tanrı Adem ve Havva’yı yasak meyveyi yememeleri konusunda uyarmıştı. Uyarının yanında şunu da söylemişti: “Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.” (Yaratılış 2:17, Eski Antlaşma)
Söz dinlemediklerini ve yediklerini biliyoruz. O anda Tanrı’nın yargısı üzerlerine geldi ve bedenleri ölüm ve bozulma sürecine girdi. Günah işlememiş olsalardı günahları onlar aracılığıyla bütün insanlığa yayılmayacak ve Tanrı insanların dünyadan cennete geçmeleri için farklı bir yol bulacaktı. Ölüm geçidinden geçmeyi gerektirmeyecek bir yol olacaktı. Ne var ki, söz dinlemediler ve günah işlediler; bakın ne diyor:
“Adem toplam 930 yıl yaşadıktan sonra öldü.” (Yaratılış 5:5, Eski Antlaşma)
“Enoş toplam 905 yıl yaşadıktan sonra öldü.” (Yaratılış 5:11, Eski Antlaşma)
“Kenan toplam 910 yıl yaşadıktan sonra öldü.” (Yaratılış 5:14, Eski Antlaşma)
“Metuşelah toplam 969 yıl yaşadıktan sonra öldü.” (Yaratılış 5:27, Eski Antlaşma)
“Lemek toplam 777 yıl yaşadıktan sonra öldü.” (Yaratılış 5:31, Eski Antlaşma)