headerLogo2b-18pt-myriadpro

Kutsal Kitap Ölüm Hakkında Ne Söylüyor?

07 image5301 praise 45Bu dünyada İblis’in görevi ve İsa’nın görevi hakkında okudunuz. Kiminkini onaylıyorsunuz? Kiminkinden yararlanıyorsunuz? İsa’nın ödediği bedel ve İblis üzerinde kazandığı zafer sayesinde, ölümün bizimle Tanrı arasına getirebileceği ayrılıktan korkmamıza gerek yoktur. Umudum ve duam bu yanıtın sonuna geldiğinizde Tanrı önünde bunu kabul edenler arasında sayılabilmenizdir. Bu hayatınızda gerçekleştiğini zaman mutlaka fark edeceksiniz. Bir anda ölüm korkunuz, yargı korkunuz ve cehennemde sonsuzluğu geçirme korkusu ortadan kalkacak. Bu üç korkunun her biri sonsuza dek ortadan kalkacak çünkü İsa sizin yerinize cehennemde mahkumiyeti çekti.

Ölümün Nedeni  

Ölüm nereden kaynaklanır? Tanrı’nın egemenliğini kabul ediyoruz. Peki insanın yaşamındaki her anın Tanrı tarafından yaratılıştan önce belirlendiğini kabul etmek zorunda mıyız? Ben Kutsal Kitap’ta böyle bir öğretiş görmüyorum. Evet, Tanrı kesin olarak egemendir fakat insanı kendisi için karar verme iradesiyle yaratmıştır. Tanrı olsaydınız, siz de yaşamı büyük olasılıkla daha farklı tasarlamazdınız. Bir dünya dolusu insanın onlar için programladığınız şekilde, kukla ya da insan robotlar gibi hareket etmesini ister miydiniz? Hayır, onlara seçim özgürlüğü vermek isterdiniz. Sizi sevme ve size tapınma konusunda seçim hakkı verirdiniz, fakat siz bu kararı onların yerine almazdınız. 

İnsan, henüz günah işlememişken, masumken, Adem hiçbir şeyin öldüğüne tanıklık etmemişti. Bu, Aden Bahçesi’ndeydi. İnsana hayvan yemek için izin, ancak Tufan’dan sonra verilmişti. Tanrı Nuh ve ailesine şöyle demişti:

“Bütün canlılar size yiyecek olacak. Yeşil bitkiler gibi, hepsini size veriyorum.” (Yaratılış 9:3, Eski Antlaşma).

08 deadend seems right to a man but its death question mark sharper 45Adem vejeteryandı. Bu yüzden bir hayvanın nefes almak için zorlandığını, nefes alamadığını ve öldüğünü hiç görmemişti. Kutsal Kitap ölümden ilk kez, ilk anne babamız bu konuda uyarıldığı sırada söz etmiştir. Havva yaratılmadan hemen önce, günahsız Adem, günahsız Tanrı’yla güzel bir paydaşlığa sahipken Tanrı’nın Adem için şöyle dediğini duyuyoruz: 

“Ona, ‘Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin’ diye buyurdu, ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.’” (Yaratılış 2.16-17, Eski Antlaşma)

Adem yaşadığını biliyordu ama Rab’den işitene kadar ölüm konusuna yabancıydı. ‘Ölüm’ sözcüğü ne anlama geliyordu? Tanrı’nın bu kavramı kendisine açıklamasına ihtiyaç duyuyordu.Artık ne yapacağı konusunda kendisinin karar vermesi gerekiyor. Artık neyin doğru neyin yanlış olduğunu biliyordu. Tanrı’nın sözünü dinlemenin devam eden ve sonu olmayan yaşam, sözünü dinlememenin ise ölüm cezası demek olduğunu biliyordu. Seçim gücü ve karar verme hakkı artık insana verilmişti. Günahsız Adem olarak kalıp, günahsız Tanrı’yla yakın bir paydaşlık yaşamak istiyor muydu? 

Bu noktada Kutsal Yazılar’da ilk kez gizemli bir kişiyle, Şeytan’la karşılaşıyoruz. Daha önceki tarihi hakkında hiçbir şey söylenmeden hikayeye dahil oluyor. Onun yaratılışı, Adem’den önceki varlığı, ona verilen yüceltilmiş konum ve buradan korkunç düşüşüyle ilgili bilgimiz Kutsal Kitap’ın diğer bölümlerinden gelir. Bu konuda daha fazla şey öğrenmek isterseniz Yeşaya 14:12-15 ve Hezekiel 28:12-19 ayetlerine bakabilirsiniz.  

Şeytan henüz Aden Bahçesi’nde varlığını göstermemişti fakat bu sefer meydan okumadan duramayacaktır. Şeytan Tanrı’nın söylediğine meydan okuyor ve Tanrı’nın iyiliğini sorgulamaya bile cesaret ediyor. Havva’yı ayartsa da meyveyi yemesi için zorlayamazdı. Bazen anne babalar çocukları yemek yemediği zaman onları yemek yemeğe zorluyorlar.  Bunu kendi deneyimlerime dayanarak söylüyorum. Çoğu zaman o kaşık dolusu ezilmiş yemek sonunda çocuğunuzun yüzüne bulaşıp kalıyor! 09 image12257 snake 45Şeytan meyveyi ağaçtan koparıp Havva’nın boğazından sonra da Adem’in boğazından aşağı tıkabilir miydi? Bakın ne oldu:

“RAB Tanrı'nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, ‘Tanrı gerçekten, 'Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin' dedi mi?’ diye sordu. Kadın, ‘Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz’ diye yanıtladı, ama Tanrı, 'Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz' dedi.’ Yılan, ‘Kesinlikle ölmezsiniz’ dedi. ‘Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.’ Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi.” (Yaratılış 3:1-6, Eski Antlaşma)

Şeytan Havva’yı Tanrı’nın sözlerinin doğru olmadığına ikna etmişti ama sonunda meyveyi alma kararını veren Havva ve kocasıydı. Bu onların seçimiydi ve bunu yaparak Rab’bin hoşnutsuzluğuna neden oldular. Verdiği uyarı açıktı:

“Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.” (Yaratılış 2:17, Eski Antlaşma)

O gün ne öldü? Tanrı, “Günahın ücreti ölüm,” dedi ve bunun anlamı ayrılık demektir. Ölümün iki yönü vardır; biri fiziksel, diğeri ise ruhsal. Her ikisi de ayrılıkla ilgili ve Tanrı’ya karşı günah işlemenin sonucu. Fiziksel olarak öldüğümüzde, canımız bedenimizden ve sevdiklerimizden fiziksel olarak ayrılır. O an Adem ve Havva Tanrı’ya karşı günah işlediklerinde gerçekleşen ölüm bu değildi. Fiziksel ölümleri daha sonra gerçekleşecekti. 

O gün ölen şey Tanrı’yla ilişkileriydi. Ruhsal olarak ölmüşlerdi.

“Bakın, RAB'bin eli kurtaramayacak kadar kısa, kulağı duyamayacak kadar sağır değildir. Ama suçlarınız sizi Tanrınız'dan ayırdı. Günahlarınızdan ötürü O'nun yüzünü göremez, sesinizi işittiremez oldunuz.” (Yeşaya 59:1-2, Eski Antlaşma)