Bu dizide peygamberlik üzerinde çalışacağız. Neden peygamberlik? Bu konuyu çalışmamızın en azından üç nedeni olduğuna inanıyorum.
1. NEDEN – Nedenlerden biri günümüzde peygamberliğin insanlarda uyandırdığı ilgi. Çoğu insan Tanrı’yla ilişkilerinden emin olmadıkları için dünyada bir tür emniyet hissi bulmaya çalışıyorlar. Gelecekte ne olacağını ve eğer mümkünse, bundan iki yüz yıl sonra nerede olacaklarını bilmek istiyorlar.
Aramızda emniyet, uzun dönemli istikrar ve kendimiz ve bizden sonraki soyumuz için parlak ve öngörülebilir bir geleceği arzulamayan var mı? Hepimiz bunları isteriz. Fakat birçoğumuz için bu umutlar ve arzular gerçekleşmeyebilir. Her an, herhangi birimiz bir kaza, şiddet eylemi, kuvvetten düşüren bir hastalık veya doğal bir afetin kurbanı olabiliriz. Savaşlar ve terörist eylemler toplumun dokusunu tehlikeye sokmakla tehdit ediyor ve özlediğimiz emniyeti daha da belirsiz hale getiriyor. Belirsizlik bir yaşam biçimi haline geldi.
Geleceğe duyduğumuz güvensizlik endişemizin başlıca kaynaklarından biri. Geleceğin karanlığına bir göz atabilme amacıyla daha önce hiç görülmemiş sayıda insan medyumlara ve astrolojik okumalara başvurmaktadır. Sayısız milyonlar, tünelin sonunda bir tür ışık yanacağına ilişkin bir emniyeti özlüyorlar.
“Kimse geleceği bilmez, kim kime geleceği bildirebilir?” (Vaiz 8:7, Eski Antlaşma). Kral Süleyman’ın gözlemleri bugün için de geçerlidir. İnsan gelecekteki olaylar ve zamanları ve mevsimleri konusunda karanlıktadır. Ne göklerdeki yıldızlar ne de falcılık sanatlarından herhangi biri bize neler olabileceğini söyleyebilir.
Dünyamız neden bu kadar belirsiz? Başka bir alternatifimiz yok mu? Öngörülebilir bir şey yok mu? Geleceğimizden habersiz bir şekilde yaşamak zorunda mıyız? Bu dünyanın nereye gittiği konusunda bir bilgi kaynağı keşfedebilir miyiz? Sadece bu kadar da değil, nereye gidiyoruz? Sonsuzluğu nerede geçireceğimizi kesin olarak bilebilir miyiz?
Peygamberlik üzerinde çalışmamızın bir nedeni peygamberliğin bizleri gelecek olaylar için hazırlıyor olmasıdır hem kişisel düzeyde, hem de dünya düzeyinde. Doğal felaketler, hukuksuzluk veya insanlığı tehdit eden yeni bir virüs hakkında haberleri gazetelerde okumadığımız veya TV’de duymadığımız bir gün bile olmuyor. Bunun üzerinde biraz düşünün. Dünya felaketleri Tanrı’yı hiçbir zaman şaşırtmaz. Eğer Tanrı’nın hayatımız için tasarılarını biliyorsak, Tanrı’yı tanıyorsak bizleri de şaşırtmamalıdır.
Peygamberlik, şimdi nasıl yaşayacağımızı bilebilmemiz için geleceğe küçük bir bakış atabilmemizi sağlıyor. Kutsal Kitap’ın sayfalarında peygamberliğin bu denli önemli olmasının nedenlerinden biri budur. Bu sadece akademik bir alıştırma değil; günlük yaşam için pratik bir şeydir.
Bu denli peygamberliklerle dolu olan bu ilahi kitapta ki talimatları takip ediyor musunuz?
2. NEDEN - Kutsal Kitap’ta ki peygamberlikleri çalışmaya başlamanın başka bir nedeni de aldatılmaktan kaçınmamızı sağlamasıdır. Size, göldeki buzun, ağırlığınızı taşıyacak kadar kalın olduğunun söylendiğini hayal edin. Bunu size söyleyen kişi bu konuda yetkin biri gibi görünüyor. Sözleri kulağa ikna edici geliyor. Böylece, gülerek ve kayarak gölün ortasına doğru koşuyorsunuz, ta ki buzun ince olduğu yere varana dek. Derinlere, buz gibi soğuk suyun içine düşüyorsunuz. Kurtarma çabalarının ulaşamayacağı bir noktadasınız. Göl, su içindeki mezarınız oluyor.
Yetkili kişi, “İnce, ince! Bir adım bile atmayın!” demesi gerekirken, büyük bir güvenle “Kalın, kalın! Girin!” diye bilgi verdi. Bakın Tanrı, kendisini yanlış temsil eden dindar insanlar hakkında neler söylüyor:
“Küçük büyük herkes kazanç peşinde, peygamberler, kâhinler, hepsi halkı aldatıyor. Esenlik yokken, 'Esenlik, esenlik diyerek halkımın yarasını sözde iyileştirdiler. Yaptıkları iğrençliklerden utandılar mı? Hayır, ne utanması? Kızarıp bozarmanın ne olduğunu bile bilmiyorlar. Bu yüzden onlar da düşenlerin arasında yer alacak, onları cezalandırdığımda sendeleyip düşecekler” diyor RAB. RAB diyor ki, “Yol kavşaklarında durup bakın, eski yolları sorun, iyi yol nerede, öğrenin. O yolda yürüyün, canlarınız rahata kavuşur. Ama onlar, 'O yolda yürümeyiz dediler.” (Yeremya 6:13-16, Eski Antlaşma)
İnsanlar Tanrı’nın gerçek peygamberlerini dinlemeyi reddettiler. Bugün de buna çok benzer bir durum vardır. İnsanlar, bizlere her şeyin yolunda olduğunu söyleyenlere inanmayı tercih ediyorlar. Ben iyiyim. Sen iyisin. İyi olmaya çalıştığımız sürece hiçbir sorun yok.
Yapmamız gereken, Tanrı’nın İncil’deki uyarısını takip etmek. Eskiden yaşamış insanların haklı olduğunu düşünerek, sadece geçmişin rehberliğini izlememeliyiz. Neden? Kötü insanların izlediği eski bir yol da var. Eski yollar tek başına, yolumuzu aklamak için yeterli değildir. Tanrı’nın yönlendirişini takip etmeliyiz, “Her şeyi sınayın, iyi olana sımsıkı tutunun.” (1.Selanikliler 5:21, İncil). Hıristiyan inancı, kendisini sınamamızı istemesi açısından kendine özgü bir özelliğe sahiptir. Önce incelemeden hiçbir şeyin doğru olduğunu varsaymamalıyız. Bu nedenle, size tavsiyem, Tanrı’nın İsa’ya inananlardan yapmalarını istediği şeyi yapmanız. Buna gelecek hakkında bilmeniz gerekenler de dahildir.