OLAY: İsa Lazar’ın mezarına yaklaştı.
AYETLER: “Ama içlerinden bazıları, "Körün gözlerini açan bu kişi, Lazar'ın ölümünü de önleyemez miydi?" dediler. İsa yine derinden hüzünlenerek mezara vardı. Mezar bir mağaraydı, girişinde de bir taş duruyordu.İsa,"Taşı çekin!" dedi. Ölenin kızkardeşi Marta, "Rab, o artık kokmuştur, öleli dört gün oldu" dedi. İsa ona, "Ben sana, 'İman edersen Tanrı'nın yüceliğini göreceksin' demedim mi?" dedi. Bunun üzerine taşı çektiler. İsa gözlerini gökyüzüne kaldırarak şöyle dedi: "Baba, beni işittiğin için sana şükrediyorum. Beni her zaman işittiğini biliyordum. Ama bunu, çevrede duran halk için, beni senin gönderdiğine iman etsinler diye söyledim." Bunları söyledikten sonra yüksek sesle, "Lazar, dışarı çık!" diye bağırdı. Ölü, elleri ayakları sargılarla bağlı, yüzü peşkirle sarılmış olarak dışarı çıktı. İsa oradakilere, "Onu çözün, bırakın gitsin" dedi. O zaman, Meryem'e gelen ve İsa'nın yaptıklarını gören Yahudiler'in birçoğu İsa'ya iman etti.” (Yuhanna 11:37-45, İncil)
İSA’NIN DUYGUSU: Keder
NEDENİ: İsa Lazar’ı neden iyileştirmediği ve ölümüne engel olmadığı konusunda soruları yanıtladı.
EYLEMİ: Lazar’ı ölümden diriltti.
ÜZERİNDE DÜŞÜNMEM GEREKEN KONU:
Kalabalığı, Lazar’ın gömülü olduğu mezara doğru izlerken, bazı kişiler İsa’nın arkasından konuşmaya başlıyorlar. Söylenenler. Kötümserler. İsa Lazar’ın ölümüne engel olabilseydi olurdu diyorlar. Arkadaşını iyileştirmediğine göre, büyük olasılıkla iyileştiremedi. Aynı kuşkucu grup İsa’nın çarmıha gerildiği gün Yeruşalim’e 3 km’lik yürüyüşü sırasında O’nu izlemiş ve aynı şeyleri söylemiş olabilir. Çarmıha gerilmesiyle ilgili anlatılanları okuduğunuzda, kalabalıktan aynı sözlerin geldiğini duyarsınız.
“İsa'yla birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki haydut da çarmıha gerildi. Oradan geçenler başlarını sallayıp İsa'ya sövüyor, "Hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? Haydi, kurtar kendini! Tanrı'nın Oğlu'ysan çarmıhtan in!" diyorlardı.
Başkâhinler, din bilginleri ve ileri gelenler de aynı şekilde O'nunla alay ederek, "Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor" diyorlardı."İsrail'in Kralı imiş! Şimdi çarmıhtan aşağı insin de O'na iman edelim. Tanrı'ya güveniyordu; Tanrı O'nu seviyorsa, kurtarsın bakalım! Çünkü, 'Ben Tanrı'nın Oğlu'yum' demişti." İsa'yla birlikte çarmıha gerilen haydutlar da O'na aynı şekilde hakaret ettiler.” (Matta 27:38-44, İncil)
İsa’nın kendisini çarmıha germelerine neden izin verdiğini nasıl da anlamamışlardı! Bu web sitesinde bulunan Sıkça Sorulan Sorular ve makaleleri okuyunca gerçekte neyin, ne için olduğu hakkında daha iyi bir fikir ediniyorsunuz, öyle değil mi? Artık kuşku duyanlar ve iman etmeyenler arasında değilsiniz. Lazar’ın mezarının olduğu yerde aralarında konuşanlar, gücünün sınırlı olduğu, büyük olasılıkla ilahi olmadığı konusunda aralarında fısıldaşıyorlardı. Çarmıha gerildikten üç gün sonra mezardan çıkışını görün ve bakın bakalım hala aynı şeyi söylüyorlar mı!!!
Birkaç dakika içinde İsa, Lazar’ı ölümden dirilterek fısıldaşmalarına son verecekti. Bu, Lazar’ı hastalığından iyileştirmekten daha büyük bir iş olacaktı, öyle değil mi? Yoksa öyle mi? İsa, Lazar’ın hastalığının yayılmasına ve sonuç olarak onu öldürmesine engel olsaydı, yine de doğa üzerinde yetkisi olduğunu göstermiş olurdu. Yaşam üzerinde egemenliğini hücre düzeyinde göstermesi gerekirdi. Hücreleri, Lazar’ın beyninin, organlarının ve diğer yaşamsal sistemlerinin girift yerleriyle yeni bir uyumla çalışmaları için güçlendirmesi gerekirdi. Her iki eylem de ilahi olurdu fakat Lazar’ın canını dahi geri çağırıp bedeniyle birleştirebileceğini göstererek belki kendisini daha fazla yüceltmiş oldu. Emin değilim. İsa’dan kuşku duyduğum zamanların üzerinden çok yıllar geçti bu nedenle hangisi beni daha çok etkilerdi bilmiyorum.
Fakat şunu biliyorum; eğer İsa, Lazar’ı vücudunu ölüp tükenmeden önce tam olarak sağlığına kavuştursaydı, Lazar’ın vücudundaki her bir hücrenin Komutanlarına itaat etmesi gerekirdi! İsa’ya verdikleri yanıtı duyabilseydik ‘Evet, Komutanım!!!’ dediğini duyardık. Kaç tane mi? İnsan vücudunda kaç hücre var? Kaynaklarıma göre bunu kimse bilmiyor. Bazı bilimadamları ortalama bir insan vücudunun elli trilyon hücreden yapıldığını söylüyorlar. Bazıları on trilyon bazıları ise vücutlarımızın yüz trilyon hücreden daha fazla hücreden oluştuğuna inanıyorlar. Kimse tam olarak bilemiyor. Hepsini saymaya çalıştığınızı düşünebiliyor musunuz?
Fakat anlaşılması gereken gerçek şu. Trilyonlarca hücrenin İsa’ya itaat ederek hareket ettiğini hayal edebiliyor musunuz? Bu kadar çok sayıda hücreden oluşan ordunun İsa’nın talimatını beklediğini düşündüğümde aklıma şu ayet geliyor:
“Oğul, Tanrı yüceliğinin parıltısı, O'nun varlığının öz görünümüdür. Güçlü sözüyle her şeyi devam ettirir.” (İbraniler 1:3, İncil)
Tanrı Oğlu olarak İsa’ya bundan daha fazla tanrılık atfedilemez. Her şeyi birarada tutar- sadece dünya ve üzerinde bulunan her şeyi değil, aynı zamanda uzak dünyaları ve evrenin ta kendisini! Eğer Tanrı olmasaydı bunu nasıl başarabilirdi? Bunu nasıl yapıyor- şu anda bile? Söylediği sözlerle. “Çünkü O söyleyince, her şey var oldu; O buyurunca, her şey belirdi.” (Mezmur 33:9, Eski Antlaşma)
İsa’nın mezarın önünde durduğunu görüyor musunuz? İncil’de okuduğunuza göre kim kazanıyor? İsa mı, ölüm mü?