Çok sayıda Katoliğin web sitemizi ziyaret etmesi umudum ve duamdır. Eğer siz de onlardan biriyseniz, sizi sıcak bir şekilde karşılamak isterim. Tanrı’yla ilişkiniz konusunda doğru kararı vermeniz için Tanrı’nın size yardım edeceğine güveniyorum. Sonsuzluğu cennette geçirme umudunuzun temeli ne olmalı? Kutsal Kitap mı, yoksa Katolik Kilisesi’nin öğretişleri mi? Bu ikisi birbiriyle çeliştiği için her ikisini de aynı anda kabul edemezsiniz.
Birbiriyle çelişiyor mu? Evet, Katolik Kilisesi öğretişlerini Kutsal Yazılar’ın öğretişleriyle kıyasladığımızda bunu görüyoruz. Bu dizide okuduğunuz ilk yazı bu ise, bu konu hakkında ki yazıların, Katolik öğretişlerinin birçoğuna meydan okuduğunu göreceksiniz. Lütfen niyetimi yanlış anlamayın. Amacım, Katolik bireylerin samimiyetine, doğruluğuna veya dini adanmışlıklarına saldırmak değil. Çoğu Katoliğin güçlü inançlara sahip olduğu ve dini inançlarına derin bir bağlılık duydukları konusunda bir an bile kuşku etmem. Katolik akrabalarımın çoğu böyledir. İnançlarından ötürü onları küçümsediğimi bir an için bile düşünmeyin. Bu dizide amacım Katolik Kilisesi duruş ve uygulamalarının Kutsal Kitap’ın temel öğretişleri ve açık gerçekleriyle hangi noktalarda farklılık gösterdiğine işaret etmektir.
Katolikler Hıristiyan mıdır?
Bu sorunun yanıtı ‘Hıristiyan’ kelimesini nasıl tanımladığımıza bağlı. Bu web sitesinde ‘Hıristiyan’ kelimesinin çok sık kullanılmadığını göreceksiniz. Bunun nedeni, günlük yaşantımda bu sözcüğü kullanmamam. ‘Hıristiyan’ kelimesi bugünlerde birçok anlamda kullanılıyor. Bu nedenle, kim olduğumu tarif etmek için bu kelimeyi kullanmıyorum. Bunun yerine şuna benzer bir şey söylüyorum: “İsa Mesih’e iman aracılığıyla Tanrı’yla yaşayan bir ilişkiye sahibim. Hiç bitmeyecek bir ilişki bu, ölüm bile bu ilişkiyi bitiremez.” Bu tanım hem doğru, hem de din konusu tartışıldığında birçok anlamlı konuşmanın yolunu açıyor.
Hayal edebileceğiniz gibi, anlamlı diyaloglar başlarken arkadaşlıklar da başlıyor. Yeni arkadaşlarım hayatlarımızı gözlemlemeye başlıyor; eşimle ilişkim, çocuklarımızla ilişkilerimiz, çocuklarımızın birbiriyle ilişkisi, vs. Bu düşüncenin akıllarından geçiyor mu hiç? Bu adam, plajlarımızda üstsüz güneşlenmek ve barlarımızda sarhoş olmak için ‘Hıristiyan’ Avrupa’dan gelen diğer ‘Hıristiyanlardan’ farklı. Bu sonuca varmalarını umuyorum. Fakat dediğim gibi, bugünlerde ‘Hıristiyan’ kelimesinin kullanılması kişinin inancını pek de açıklamıyor.
Katolik sevdiklerimin hiçbiri benim kullandığım tanıma göre ‘Hıristiyan’ değildir. Bunun gerçek olduğunu biliyorum çünkü cennette sonsuz yaşam hakkında onlara iki kez sordum. İlki İsa’ya gerçekten inanmadan önceydi. Ruhsal hayatımın ruhsal yanı Sahra Çölü gibi kurak ve kıraçtı. Bu nedenle sevdiklerime, öldüklerinde cennete gidip gitmeyeceklerini bilip bilmediklerini sormaya başladım. Cevapları beni çok şaşırttı. Bilmiyorlardı, vaftiz babam Art Amcam bile bilmiyordu. Her ne kadar dindar olsa da, cennette sonsuz yaşam güvencesine sahip değildi. Kendi kendime şöyle düşündüm, “Dinleri gereği yapmaları gereken her şeyi yaptıktan sonra cennete gidip gitmeyeceklerini hala bilmiyorlardı, o zaman kesin olarak Katolikliği yeniden bir seçenek olarak görmeyeceğim. Çocukken Katolikliği reddetmiştim. Sonrasında da yetişkin olarak Katolik inancına geçmek için herhangi bir neden görmüyordum.
İsa’ya gerçekten inanan biri olduktan yıllar sonra, anne babama ve akrabalarıma Tanrı’yla ilişkilerini sordum. Sadece annem, anneannem, en sevdiğim teyzem ve birkaç kuzenim cennete gideceklerini söyleyebildiler. Bunun nedeni, Katolik inancına diğer akrabalarıma göre daha bağlı olmaları mıydı? Hayır, sadece Kutsal Yazılar’ı kendi başlarına okuma tavsiyeme kulak vermişlerdi. Bunu yaparak yargılarını yüklenen ve cennette sonsuz yaşam sunan Kurtarıcı’yı buldular. İsa’ya dinleyelim: “Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir.” (Yuhanna 5:24)
Yeniden Doğmak
Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, Tanrı'dan doğdular.” (Yuhanna 1:12-13)
İsa’yı kabul eden ve O’na iman edenlere verilen nedir? Tanrı’nın ruhsal çocukları olma hakkı. Bunu Tanrı tarafından evlat edinilmek gibi düşünün. Tanrı’yla hiç bitmeyecek bir ilişkiye sahip olmak gibi düşünün. Yaratıcımız’la asla sona ermeyecek bir ilişkiye sahip olma hakkı ya da ayrıcalığı verildi bizlere. Tanrı’nın ruhsal çocuğu olmak, ne kadar seversek sevelim ve ne kadar harika olurlarsa olsunlar dünyadaki herhangi bir anne babanın fiziksel çocuğu olmaktan çok daha büyük bir ayrıcalıktır. İsa’ya gerçekten iman edenler dünyadaki herkesten daha çok onurlandırılırlar. Onlara bu ayrıcalığı Tanrı’nın verdiğine dikkat edin. Kazandıkları veya Katolik Kilisesi’nin törenleri ve uygulamalarına bağlılıklarıyla hak ettikleri bir şey değildir. Yaptıkları bir şeyin sonucunda ödül olarak aldıkları bir şey değildir. Tanrı bu gerçeği Kutsal Kitap’ta başka bir yerde doğruluyor:
“İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir.” (Efesliler 2:8-9). Cennette sonsuz yaşam armağanı iyi işlerimize dayanarak verilmiyor bizlere.