headerLogo2b-18pt-myriadpro

Yoldaki Tehlikelere Dikkat 1 - Ders 12

01 image2846 two kids 45İsa Mesih “Dar kapıdan girin. Çünkü yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur. Oysa yaşama götüren kapı dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır” demiştir. (Matta 7:13-14). Biz cennete giden bu yolda dar kapıdan girdik. Bu yolda yürümek hiç kolay değildir. Her an karşımıza ne çıkacağını bilmeden ilerliyoruz. Ancak karşımıza nelerin çıkacağını bilirsek her an tetikte bekleyebilir, bu tehlikelere karşı önlemler alabiliriz.

Her Mesih inanlısının üç düşmanı vardır. Bu üç düşman, Müjde'nin yayılmasını engellemeye çalıştığı gibi, imanlıların Mesih'te olgunlaşıp verimli olmalarını da önlemeye niyetlidir. Bu derste imanlının üç düşmanı açıklanacaktır. Bunların neler olduğunu öğrenecek ve bu düşmanlara nasıl karşı koyabileceğinizi kavrayacaksınız.

"Aynı gün İsa evden çıktı, gidip göl kıyısında oturdu. Çevresinde büyük bir kalabalık toplandı. Bu yüzden İsa tekneye binip oturdu. Bütün kalabalık kıyıda duruyordu. İsa onlara benzetmelerle birçok şey anlattı. "Bakın" dedi, "Ekincinin biri tohum ekmeye çıktı. Ektiği tohumlardan kimi yol kenarına düştü. Kuşlar gelip bunları yedi. Kimi, toprağı az, kayalık yerlere düştü; toprak derin olmadığından hemen filizlendi. Ne var ki, güneş doğunca kavruldular, kök salamadıkları için kuruyup gittiler. Kimi, dikenler arasına düştü. Dikenler büyüdü, filizleri boğdu. Kimi ise iyi toprağa düştü. Bazısı yüz, bazısı altmış, bazısı da otuz kat ürün verdi. Kulağı olan işitsin!" (Matta 13:1-9)

Yukarıda Matta 13:1-9 ayetlerini okuduk.

Bu ayetlere göre Müjde'yi duyan kişinin, bu kurtuluş sözüne verdiği ilk tepki nedir?

Müjdeyi duyan kişiler ilk önce bu sözü kabul ediyorlar. En azından kişi sözleri aklında tutuyor. Biz de ilk önce Müjdeyi duyduğumuzda bu sözleri aklımızda tutuyoruz. Bazı gerçekleri hatırlıyoruz. Rab'bin sözü yüreğimize ekilmiş oluyor. Bu onu tanımanın ilk adımıdır.

* * * * *


Ayete göre, bu durumda Müjde'nin ürün vermesini önleyen etkenler nedir?

Müjdeyi duyabiliriz, aklımızda da tutabiliriz ama bu sözleri yüreğimize almayabiliriz. Yüreğimize almak demek bu sözü anlamak, duygularımızla, bütün canımızla onları kabul etmek anlamına gelir. Yani ekilen tohum beslenmeli, bakılmalı ve büyütülmelidir.

* * * * *


02 image3845 sower seed yellow 45Şimdi de devamını okuyalım;

Çünkü bu halkın yüreği duygusuzlaştı, kulakları ağırlaştı. Gözlerini kapadılar. Öyle ki, gözleri görmesin, kulakları duymasın, yürekleri anlamasın ve bana dönmesinler. Dönselerdi, onları iyileştirirdim. Ama ne mutlu size ki, gözleriniz görüyor, kulaklarınız işitiyor! Size doğrusunu söyleyeyim, nice peygamberler, nice doğru kişiler sizin gördüklerinizi görmek istediler, ama göremediler. Sizin işittiklerinizi işitmek istediler, ama işitemediler.

"Şimdi ekinciyle ilgili benzetmeyi siz dinleyin. Kim göksel egemenlikle ilgili sözü işitir de anlamazsa, kötü olan gelir, onun yüreğine ekileni söker götürür. Yol kenarına ekilen tohum işte budur. Kayalık yerlere ekilen ise işittiği sözü hemen sevinçle kabul eden, ama kök salamadığı için ancak bir süre dayanan kişidir. Böyle biri Tanrı sözünden ötürü sıkıntı ya da zulme uğrayınca hemen sendeleyip düşer. Dikenler arasında ekilen de şudur: Sözü işitir, ama dünyasal kaygılar ve zenginliğin aldatıcılığı sözü boğar ve ürün vermesini engeller. İyi toprağa ekilen tohum ise, sözü işitip anlayan birine benzer. Böylesi elbette ürün verir, kimi yüz, kimi altmış, kimi de otuz kat." (Matta 13:15-23)

Matta 13:20-21'de tanımlanan durumda, Müjde'yi işiten kişinin bu kurtuluş sözüne ilk tepkisi nedir?

Bir kişi Müjdeyi duyabilir ama anlamayabilir. Bu sözleri bazen sadece güzel olduğu için dinleyen kişiler olabilir. Ancak bu sözler sadece güzel, ahlaklı ya da felsefi değildir. Bu sözler yaşam sözleridir onu anlamak gereklidir. Bir sözün yaşamı değiştirmesi o yaşamın o söze göre düzenlenmesi gerekir. Onun ilkelerine, buyruklarına uygun bir yaşam sunulmalıdır.

* * * * *


Ayete göre, hangi dışsal etkenler böyle bir kişinin Rab'bi izlemekten vazgeçmesine neden olur?

Kötü olan yani Şeytan kişiden bu sözü alıp götürür. Kişi anlamadığı bu söze zaten tam anlamıyla güvenmiyordur. Şeytanda gelip bu sözlerle ilgili yalanlar söyleyerek bu söze olan güveni sarsmak ister. Kişinin yüreğine girmeyen bu sözleri Şeytan'ın yalanları aracılığıyla bırakması kolay olacaktır. Çünkü bu yalanlar insanın benliğine çekici gelen vaatleride içerir. Aynı zamanda gerçeğe yakın gibi görünür ve yalan olduğunu anlamak için bir rehbere yani Tanrı Sözü'ne ihtiyaç duyarız.

* * * * *


İsa'nın "ama kök salamadığı için" sözleri, bu kişinin yaşamında Müjde'nin ürün vermemesine neden olan ve içten gelen bir etkene işaret etmektedir. Sizce, bu etken nedir?

Bir kişi sözü duyabilir kısmen anlayabilir. Aklında mantıklı açıklamalar getirebilir. Ama "kök salamaz." Kök salmak bu duyduğu söze sadece aklıyla değil yüreği ve canıyla güvenmek, iman etmektir. Tam olarak sözü imanla pekiştirip yüreğinde büyütmektir. Ancak kök salmayan bir çiçek nasıl çabuçak solar yerinden sökülürse bu söz de bir süre kişinin yüreğinde kalacak ama sonra solup gidecektir. İlk adım atılmıştır ama yolun uzunluğu içinde o mücadele yitip gider.

* * * * *


Matta 13:22'deki durumda, "Dikenler arasında ekilen de şudur: Sözü işitir, ama dünyasal kaygılar ve zenginliğin aldatıcılığı sözü boğar ve ürün vermesini engeller."

Müjde'nin ürün vermesini engelleyen etken nedir?

Bir kişi müjdeyi duyabilir, bir süre bu sözde gidebilir ama bir süre sonra bazı kaygılar ortaya çıkabilir. İman ettiğimizde bazen işimizi kaybedebiliriz, komşularımız bizimle konuşmayabilir, ünümüz, kariyerimiz zarar görebilir. Bu şekilde, eğer bunlardan korkarsak çabucak imandan uzaklaşabiliriz. Buna göre tam anlamıyla iman etmemişiz demektir. Bizim kaygılarımız müjdenin ürün vermesini engeller.

* * * * *


Düşmanımızı Tanıyalım;

03 image12433 cool text 3 three xxx 45Düşman nedir? Sözlüğe göre 'düşman', "bir canlının yaşamasına ve barınmasına engel olan güç" anlamına gelir. Rab İsa, "insanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim" (Yuhanna 10:10) ve "Babam çok ürün vermenizle yüceltilir. Böylelikle öğrencilerim olursunuz" (Yuhanna 15:8) demiştir. Oysa imanlının üç düşmanı, Tanrı'yı yücelten bu bol ve verimli yaşama köstek olmak ister. Bir düşmana karşı koymanın ilk ve temel kuralı, "düşmanı tanımaktır." Bu derste Kutsal Kitap'ta ilgili ayetleri işleyerek imanlının bu üç düşmanını inceleyeceğiz.

Bilindiği gibi Şeytan, başlangıçta önemli ve güzel bir melekti. Ancak Tanrı'ya başkaldırıp O'nun yerine geçmeye kalkıştığında cennetten kovuldu. Böylece Tanrı'nın düşmanı ve rakibi haline geldi. Şeytan ile Tanrı savaş halindedir ve savaş alanı da sizsiniz! Asıl düşmanımız olan Şeytan, yaşantımızdaki iman ve bereketi söndürmeye çalışarak bu savaşı kazanmak istiyor. Üstelik, Şeytan imanlıyı Tanrı yolundan saptırmak için dünyadan ve doğal benlikten de yararlanıyor.

Öncelikle birinci düşmanımız ŞEYTAN'dır!

Aşağıda bu düşmanımızı daha iyi tanıyabileceğimiz bir çalışma yapmalıyız bundan sonra devam edeceğiz;

Ayetlerde belirtilen unvanı bularak not ettikten sonra, söz konusu unvandan Şeytan hakkında öğrendiğiniz noktaları yazınız.

"Tanrı'nın görünümü olan Mesih'in yüceliğiyle ilgili Müjde'nin ışığı imansızların üzerine doğmasın diye, bu çağın ilahı onların zihinlerini kör etmiştir." (2. Korintliler 4:4)
Unvan:

Bu çağın ilahı.


Unvandan anlaşılan noktalar:

İnsanları etkileyebilir, bu dünyanın güzelliğiyle onları kör edebilir. Vaatleri çekici ve sözleri ruhu okşayıcıdır. Sizi kendinizle ve dünyayla ilgili gerçek konusunda yanıştır, çekici bir yol sunar. Yalan olsa bile!

* * * * *


"O zaman Ayartıcı yaklaşıp, "Tanrı'nın Oğlu'ysan, söyle şu taşlar ekmek olsun" dedi." (Matta 4:3)

Unvan:

Ayartıcıdır.

* * * * *


Unvandan anlaşılan noktalar:

İnsanları doğru yoldan ayırmaya çalışandır. Birçok yolla insanları ayartıp Tanrı'dan uzaklaştırmak ister. Tanrı'yla olan barışınızı bozmak onun nihai amacıdır.

* * * * *


"Siz babanız İblis'tensiniz ve babanızın arzularını yerine getirmek istiyorsunuz. O başlangıçtan beri katildi. Gerçeğe bağlı kalmadı. Çünkü onda gerçek yoktur. Yalan söylemesi doğaldır. Çünkü o yalancıdır ve yalanın babasıdır." (Yuhanna 8:44)

Unvan:

Yalancı ve yalanın babası.

* * * * *


Unvandan anlaşılan noktalar:

Şeytan yalancıdır. Gerçekle bir işi yoktur. Gerçeği saptırır. Bu ünvanları bizi de ilgilendiriyor çünkü bizi de yalanlarla kandırmaya çalışmaktadır. Bu konuda ayık ve uyanık durmamız gereklidir.

* * * * *


04 wounded in life99 brighter 45Peki düşmanımız hangi yöntemleri kullanarak bizi yolumuzdan döndürmeye çalışıyor? Aşağıda bazı ayetleri okuyacaksınız. Her ayeti okuduktan sonra bulduğunuz yolları yazınız:

Şeytan'ın bazı saldırı yollarını öğrenmek için, aşağıdaki ayetleri inceleyerek soruları cevaplandırınız.

"İsa'nın hastayı Şabat Günü iyileştirmesine kızan havra yöneticisi kalabalığa seslenerek, "Çalışmak için altı gün vardır" dedi. "O günler gelip iyileşin, Şabat Günü değil." Rab ona şu karşılığı verdi: "Sizi ikiyüzlüler! Her biriniz Şabat Günü kendi öküzünü ya da eşeğini yemlikten çözüp suya götürmez mi? Buna göre, Şeytan'ın on sekiz yıldır bağlı tuttuğu, İbrahim'in bir kızı olan bu kadının da Şabat Günü bu bağdan çözülmesi gerekmez miydi?"

Luka 13:10-17 ayetlerinde Şeytan'ın saldırı yollarından hangilerini görebiliriz?

Şeytan insanları hastalıklar yoluyla tutsak alabilir. İnsanları birçok şeyle meşgul etmek ve bıktırıp Tanrı'dan ayırmak için hastalıkları kullanabilir. Bu yolla Tanrı'ya isyanı teşvik eder.

* * * * *


"Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız İblis kükreyen aslan gibi yutacak birini arayarak dolaşıyor. Dünyanın her yerindeki kardeşlerinizin de aynı acıları çektiğini bilerek imanda sarsılmadan İblis'e karşı direnin." (1.Petrus 5: 8-9)

Bu ayetlerindeki bilgilere göre, Şeytan imanlıları Rabbin yolundan caydırmak için neler yapar?

11 tempted by satans light2 45 sharperKutsal Kitap'ı okumaya başladınız, değil mi? Kutsal Kitap’ın sayfalarında İblis, insanı aldatmaya ve Tanrı Sözü’nü çarpıtmaya çalışan saldırgan bir düşman olarak resmedilir. “Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız İblis kükreyen aslan gibi yutacak birini arayarak dolaşıyor.” (1. Petrus 5:8). Bu ilk olarak Aden Bahçesi’nde gerçekleşti. İblis acımasız tuzaklarında sık sık başkalarını da kullanır fakat insanlık tarihinde ilk göründüğü sırada onu tek başına görüyoruz. Havva’yla yalnız. Ne yapıyor? Havva’nın aklını ve yüreğini kuşkuyla dolduruyor. Tanrı’nın söylediklerine meydan okuyor. Adem için Havva’yı yaratmadan önce ve günahsız Adem, günahsız Tanrı’yla mutluluk dolu bir paydaşlık yaşarken Tanrı’nın şöyle dediğini duyuyoruz:

“Ona, ‘Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin’ diye buyurdu, ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.’” (Yaratılış 2:16-17)

Peki, İblis Havva’ya ne dedi? “Tanrı gerçekten, 'Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin' dedi mi?” diye sordu.” (Yaratılış 3:1). Tanrı aslında bunu söylemedi! Senin düşündüğünü kast etmedi! Tanrı’yı dinlemene gerek yok! Bu süreç içinde Adem ve Havva, bencil, ben-merkezci ve kendi iradesini gerçekleştirmek isteyen kişiler oldular. Bunun sonucunda insan itaatsizlik etti, günah işledi ve masumiyetini kaybetti. Yine de, bütün suçu onlara atmayalım. Onlar ne yaptıysa, siz de ben de bunu tekrar tekrar yaptık. Onların yaptıklarını, ben sizden daha fazla yapmış olabilirim. Siz de, ben de masumiyetimizi çok uzun bir süre önce kaybettik.

Doğal olarak Tanrı’nın iradesini bilmesek de ve yoksunluğumuzdan ötürü Tanrı’nın iradesine yönelme eğiliminde olmasak da, çevremizde izleyebileceğimiz ilahi bir plan olduğuna bizleri ikna etmeye çalışan pek çok kişi vardır. Doğruyu mu söylüyorlar, yoksa sadece kulağa hoş geleni mi? Aslında ihtiyacımız olan, iyi ve kötü ve doğru gibi görünenle, aslında doğru olan arasında ayrım yapmak için ilahi rehberliktir. İlahi vahye dayanan ilahi rehberliğe ihtiyaç duyarız. Tanrı’nın bizler için Kutsal Kitap’ta açıklanan iradesini anlamamız gerekir.

12 mirror tells all3 temp5 45Kutsal Kitap’ı okuduysanız İblis’in günümüzde dünyada işlerinin büyük bir kısmının dinle ilgili veya ruhsal alanda olduğunu görürsünüz. Birincil amacı, can ve Tanrı arasına girmek ve insanın yüreğini Yaratıcısına yabancılaştırmaktır. Öyle bir şekilde çalışıyor ki, Tanrı’ya değil, kendimize güvenmemizi sağlıyor. İblis, En Yüce Olan Tanrı’nın yerini zorla ele geçirmeye çalışıyor. Bu amaçla, kendi yalanlarını, ilahi gerçeğin yerine koymak için ateşli bir şekilde uğraş veriyor.

Aden Bahçesi’yle ilgili okuduğumuz ayetleri hatırlarsanız İblis’in taktiğinin ne olduğunu bilirsiniz. ‘Tanrı bunu gerçekten söyledi mi?’ Kutsal Kitap’ın ilahi esinini inkar etmek ve kesin yetkisini bir kenara bırakma girişimi sadece bu eski sorunun, ‘Tanrı gerçekten söyledi mi?’ sorusunun tekrarından başka bir şey değildir. Üzücü olan insanların yaşayan Tanrı’nın sözlerine inanmayı reddederken, İblis’in yalanlarını kabul edecek kadar inanmaya hazır olmasıdır. Başlangıçta böyleydi. O zamandan beri de böyledir.

Hıristiyanlık sadece Tanrı’nın gerçekten söyledikleri üzerine bina edilmiştir. Yani, Hıristiyan inancı Kutsal Kitap’a dayanır. Şeytan'ın amacı ise, insanı aldatmak ve Tanrı Sözü’nü çarpıtmaktır. Kutsal Kitap'ta saldırgan bir düşman olarak resmedilir.

Şeytan imanlıları Rab'bin yolundan ayırmak için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Bir aslan gibi avını arar, tuzaklar kurar, kendine çekmeye çalışır. Acılarla insanları kandırmaya çalışır. Rab'be olan güvenimizi sarsar. Bu konuda dikkatli olmalıyız.

* * * * *


"Bu tür adamlar sahte elçiler, düzenbaz işçiler, kendilerine Mesih'in elçisi süsü verenlerdir. Buna şaşmamalı. Şeytan da kendisine ışık meleği süsü verir. Ona hizmet edenlerin de kendilerine doğruluğun hizmetkârları süsü vermesi şaşırtıcı değildir. Onların sonu yaptıklarına göre olacaktır."

2. Korintliler 11:13-15 metinlerinde Tanrı'nın egemenliğine karşı hangi yöntemin kullanıldığı belirtiliyor?

Şeytan'ın yönetiminde olanlar, imanlıları kandırmak, aradaki ilişkileri bozmak, kiliseleri dağıtmak bazen de acılar çektirmek için kendilerini imanlı gibi gösterebilirler. Bu kişiler kendilerini iyi gösterirler ama aslında içlerinde kötülük vardır.

* * * * *

(2) “Mesih'in Müjdesi'ni yayan Tanrı emektaşı kardeşimiz Timoteos'u yanınıza gönderdik. Bu sıkıntılardan ötürü kimse sarsılmasın diye sizi imanda güçlendirip yüreklendirmesini istedik. 05 image9914 face 45(3) Sıkıntılardan geçmek için belirlendiğimizi siz de biliyorsunuz. (4) Çünkü sıkıntı çekeceğimizi size önceden, daha yanınızdayken söylemiştik. Bildiğiniz gibi, öyle oldu. (5) Bu nedenle ben de daha fazla dayanamadım; acaba Ayartıcı bir yolunu bulup sizi ayarttı mı, emeğimiz boşa mı gitti diye iman durumunuzu öğrenmek için Timoteos'u gönderdim.” (1. Selanikliler 3:2-5)

1. Selanikliler 3:5'de Şeytan'ın hangi saldırı yöntemi ortaya konuluyor?

Şimdi yukarıda Şeytan'ın nasıl oyunlarla bizi yolumuzdan şaşırtmaya çalıştığını gördük. Peki biz nasıl bu oyunları geri püskürtebiliriz? Şimdi bu konuda biraz çalışalım.
Şeytan'ın taktiklerine nasıl bir karşılık vermeliyiz? İncil'in şu ayetleri bu soruyu yanıtlar:

"Bu çocuklar etten ve kandan oldukları için İsa, ölüm gücüne sahip olanı, yani İblis'i, ölüm aracılığıyla etkisiz kılmak üzere onlarla aynı insan yapısını aldı. Bunu, ölüm korkusu yüzünden yaşamları boyunca köle olanların hepsini özgür kılmak için yaptı." (İbraniler 2:14-15)

Bu ayette bir gerçek vardır; bu gerçeği aşağıya yazalım;

06 image12434 jesus victory victor triumph win 45İsa Mesih bizim Şeytan'a yenilmemizi asla istemiyor. Bu yüzden bizi yalnız da bırakmıyor. Kendi başımıza şeytanla mücadele edemeyiz. Bu mücadelede Şeytan aslında yenilmiştir. İsa Mesih zaferi kazanmıştır. Biz O'nun tarafındayız. Bunu unutmadan Şeytanın saldırılarına karşı koyabiliriz. Çünkü aslında kazanılmış bir savaşın son cephelerindeyiz. Sonucu biliyoruz. ZAFER KAZANILDI! O halde kalan mücadeleyi, insanlarında yararı için, Tanrı'yı yüceltmek için şerefle sürdürme gücümü vardır.

İncil’de bizlere aktarılan mesaj, tek mükemmel insanın, artık ölümün gücü altında kalmasının gerekli olmadığıdır. İblis ölüm korkusuyla insanların vicdanlarını dehşete düşürme konusunda sınırsız bir güce sahipti. Artık öyle değil. İsa’nın bizim yerimize ölümü ve ölümden dirilişi sayesinde, sonsuzluktaki durumumuz konusunda artık kafamızın karışmasına gerek yok. Artık ölümden ve mezarın ötesinde olanlardan korkmamıza gerek yok. Ölüm artık fethedilmiş bir düşman değil, barıştığımız bir dost. İsa’ya gerçekten inanan kişinin yaşamında ölüm, canına zarar vermek veya canını Tanrı’dan ayırmak için gerçekleşmez. Aksine, Tanrı’nın cennete geçişimizi güvenli bir şekilde sağladığı bir araçtır.

Ölümden korkmamıza gerek yok. İsa bizleri bu korkudan özgür kılmak için geldi. Ölüm korkusunu hayatlarımızdan çıkarmak için geldi ve ölümün yer almadığı bir dünyaya gideceğimiz konusunda bize güvence veriyor. Ölüm korkumuz ortadan kalktı, çünkü bu korkunun nedeni -günah ve günahın sonuçları- ortadan kaldırıldı. Bu nedenle, Kutsal Yazılar’da söylendiği gibi şunu söyleyebiliriz:

“Ey ölüm, zaferin nerede? Ey ölüm, dikenin nerede? Ölümün dikeni günahtır. Günah ise gücünü Kutsal Yasa'dan alır. Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla bizi zafere ulaştıran Tanrı'ya şükürler olsun!” (1. Korintliler 15:55-57).

Günahlarımızın bedeli bu görkemli Kurtarıcı tarafından ödendi! Bu nedenle, 07 image12436 cool text belong to jesus ddd sharpest 45gerçek bir Hıristiyan’ın evrende korkacağı hiçbir şey yoktur. Ne bugün, ne yarın, ne de bundan iki yüz yıl sonra. Suçluları bekleyen mahkumiyetten artık korkmamıza gerek yok, çünkü İsa bu mahkumiyeti bizim yerimize yüklendi:

“Böylece Mesih İsa'ya ait olanlara artık hiçbir mahkûmiyet yoktur.” (Romalılar 8:1)

İsa’ya ait misiniz? Eğer İsa’ya ait değilseniz, O’na ait olabilirsiniz! Tek yapmanız gereken bunu O’ndan istemek. Uğruna öldüğü günahkarlardan biri olduğunuzu itiraf edin. Ne harika bir gerçek! Mahkumiyetinizi yüklenmiş bir kurtarıcı var! Şayet O’nu Kurtarıcınız ve Rabbiniz olarak tanıyorsanız, dürüstçe şunu söyleyebilirsiniz:

“Günah beni mahkum etmeyecek! Yasa beni mahkum etmeyecek! Cehennem beni mahkum etmeyecek! Ve Tanrı beni mahkum etmeyecek. Bağışlandım! Diğer insanlardan daha iyi değilim. Sadece özgürüm!”

İsa Ölüm Fatihi’dir. Özgürlük verir. Ölümün bile elimizden alamayacağı bir yeni yaşam ve Tanrı’yla eski gönencine kavuşmuş bir ilişki verir. O’nu Kurtarıcımız olarak kabul etmemizi ister.


* * * * *

Bu tablo bugün yaşayan ve insanlara önderlik eden en güçlü iki lideri anlatıyor. Sadece bir tanesi sizi cennete götürebilecek.

 ŞEYTAN

RAB İSA MESİH

Herkesi suçlar

Günahkarı savunur

Kendisini yücelterek insanı mahvedip, günaha  tutsak olmasına neden olmuştur.

Kendini alçaltarak insanların günahtan özgür olmasını sağlamıştır.

Bizleri Tanrı önünde suçlar.

Tanrı önünde bizim için yakarışta bulunur.

Kendisini izleyenler onun gibi mahvolacaktır.

Kendisini izleyenler egemenliğini paylaşacaktır.

İnsanlar onun gibi olur.

İnsanlar O’nun gibi olur.

Yalancı ve aldatıcıdır.

Yol, gerçek ve yaşamdır.

Özgürlük vaat eder ama insanları köle yapar.

Köleleri alır ve onlara özgürlük verir.

İnsanları Tanrı’dan uzaklaştırır.

Tanrı’ya giden tek yoldur.

Ölüme neden olur.

Ölümden kurtarır.

Tanrı’nın isteğine karşı koyar.

Kendisini Tanrı’nın isteğine teslim eder.

Zalim ve sadisttir.

Cömert ve merhametlidir.


İblis’in ve İsa’nın dünyadaki görevleri hakkında daha fazla şey öğrenelim!

13 image7502 death sorrow sin grief brownish 45Ölüm korkumuz ışığında İncil’in İsa’nın bu dünyaya geliş amacı hakkında söylediklerine bakalım:

“Bu çocuklar etten ve kandan oldukları için İsa, ölüm gücüne sahip olanı, yani İblis'i, ölüm aracılığıyla etkisiz kılmak üzere onlarla aynı insan yapısını aldı. Bunu, ölüm korkusu yüzünden yaşamları boyunca köle olanların hepsini özgür kılmak için yaptı.” (İbraniler 2:14-15)

Bu ayetlerden İblis’in ve İsa’nın dünyadaki görevleri hakkında çok önemli bir şey öğreniyoruz. Onlardan biri, elinde ölüm gücünü tutuyordu. Diğeri bu gücü tutanı mahvetti. Neyi çok ilginç ve avutucu buluyorum? Tanrı’ya ne için sonsuza dek minnettar olacağım? Ölüm gücünü elinde tutanı mahveden, bunu kendi ölümüyle gerçekleştirdi! Bunu tam olarak anlamadığınızı düşündüğüm için aşağıda ayetlerle ilgi birkaç yoruma yer vermek istiyorum.

Birincisi, ayetlerden İblis’in ölüm gücüne sahip olduğunu öğreniyoruz. Bu, İblis’in insanları istediği gibi öldürüp yok edebileceği anlamına gelmez. Aksine, İblis’in günahı dünyaya ilk tanıtan kişi olduğu anlamına gelir. Adem ve Havva’yı Tanrı’ya karşı ayartan oydu. Tanrı’nın sözünü dinlememeleri için onları teşvik etti. Nitekim, İblis evrende günah işleyen ilk yaratılmış varlıktı.

İnsan, henüz günah işlememişken, masumken, Adem hiçbir şeyin öldüğüne tanıklık etmemişti. Bu, Aden Bahçesi’ndeydi. İnsana hayvan yemek için izin, ancak Tufan’dan sonra verilmişti. Tanrı Nuh ve ailesine şöyle demişti:

14 image12437 cool text death 45“Bütün canlılar size yiyecek olacak. Yeşil bitkiler gibi, hepsini size veriyorum.” (Yaratılış 9:3)

Adem vejeteryandı. Bu yüzden bir hayvanın nefes almak için zorlandığını, nefes alamadığını ve öldüğünü hiç görmemişti. Kutsal Kitap ölümden ilk kez, ilk anne babamız bu konuda uyarıldığı sırada söz etmiştir. Havva yaratılmadan hemen önce, günahsız Adem, günahsız Tanrı’yla güzel bir paydaşlığa sahipken Tanrı’nın Adem için şöyle dediğini duyuyoruz:

“Ona, ‘Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin’ diye buyurdu, ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.’” (Yaratılış 2.16-17)

Adem yaşadığını biliyordu ama Rab’den işitene kadar ölüm konusuna yabancıydı. ‘Ölüm’ sözcüğü ne anlama geliyordu? Tanrı’nın bu kavramı kendisine açıklamasına ihtiyaç duyuyordu.Artık ne yapacağı konusunda kendisinin karar vermesi gerekiyor. Artık neyin doğru neyin yanlış olduğunu biliyordu. Tanrı’nın sözünü dinlemenin devam eden ve sonu olmayan yaşam, sözünü dinlememenin ise ölüm cezası demek olduğunu biliyordu. Seçim gücü ve karar verme hakkı artık insana verilmişti. Günahsız Adem olarak kalıp, günahsız Tanrı’yla yakın bir paydaşlık yaşamak istiyor muydu?

Bu noktada Kutsal Yazılar’da ilk kez gizemli bir kişiyle, Şeytan’la karşılaşıyoruz. Daha önceki tarihi hakkında hiçbir şey söylenmeden hikayeye dahil oluyor. Onun yaratılışı, Adem’den önceki varlığı, ona verilen yüceltilmiş konum ve buradan korkunç düşüşüyle ilgili bilgimiz Kutsal Kitap’ın diğer bölümlerinden gelir. Bu konuda daha fazla şey öğrenmek isterseniz Yeşaya 14:12-15 ve Hezekiel 28:12-19 ayetlerine bakabilirsiniz.

15 garden of eden fruit 45Şeytan henüz Aden Bahçesi’nde varlığını göstermemişti fakat bu sefer meydan okumadan duramayacaktır. Şeytan Tanrı’nın söylediğine meydan okuyor ve Tanrı’nın iyiliğini sorgulamaya bile cesaret ediyor. Bakın ne oldu:

“RAB Tanrı'nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, ‘Tanrı gerçekten, 'Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin' dedi mi?’ diye sordu. Kadın, ‘Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz’ diye yanıtladı, ama Tanrı, 'Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz' dedi.’ Yılan, ‘Kesinlikle ölmezsiniz’ dedi. ‘Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.’ Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi.” (Yaratılış 3:1-6)

Şeytan Havva’yı Tanrı’nın sözlerinin doğru olmadığına ikna etmişti ama sonunda meyveyi alma kararını veren Havva ve kocasıydı. Bu onların seçimiydi ve bunu yaparak Rab’bin hoşnutsuzluğuna neden oldular. Verdiği uyarı açıktı:

“Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.” (Yaratılış 2:17, Eski Antlaşma)

O gün ne öldü? Tanrı, “Günahın ücreti ölüm,” dedi ve bunun anlamı ayrılık demektir. Ölümün iki yönü vardır; biri fiziksel, diğeri ise ruhsal. Her ikisi de ayrılıkla ilgili ve Tanrı’ya karşı günah işlemenin sonucu. Fiziksel olarak öldüğümüzde, canımız bedenimizden ve sevdiklerimizden fiziksel olarak ayrılır. O an Adem ve Havva Tanrı’ya karşı günah işlediklerinde gerçekleşen ölüm bu değildi. Fiziksel ölümleri daha sonra gerçekleşecekti.

O gün ölen şey Tanrı’yla ilişkileriydi. Ruhsal olarak ölmüşlerdi.

16 image10044 separation 45“Bakın, RAB'bin eli kurtaramayacak kadar kısa, kulağı duyamayacak kadar sağır değildir. Ama suçlarınız sizi Tanrınız'dan ayırdı. Günahlarınızdan ötürü O'nun yüzünü göremez, sesinizi işittiremez oldunuz.” (Yeşaya 59:1-2)

Tanrı, insanla kişisel bir ilişkiye sahip olmayı arzulayan kişisel bir Tanrı’dır. Her şeyin ötesinde, bilinemeyen bir Tanrı değildir. Adem ve Havva’yla yaşadığı paydaşlığı bizimle de yaşamak istiyor - O’na karşı günah işlemeden önce sahip oldukları ilişkiyi. Günah resme dahil olduğunda ne oluyor? Siz söyleyin. Karanlığın ışıkla nasıl bir paydaşlığı olabilir? Kutsal Kitap'ta gözlerinin kötülüğe bakamayacak kadar saf olduğunu öğrendiğimiz Kişi ile bir günahkar arasında nasıl yakın bir bağ bulunabilir? Bizler başka günahkarlara gayet rahat uyum sağlayabiliriz. Günahkarlar arasında bu sorun olmayacaktır. Fakat Tanrı ile durum böyle değildir. Günah insan ve Yaratıcısı arasına ayrılık sokar. Tanrı huzurunda günah olmasına göz yumamaz. İnsan günahkar olduğu için Tanrı’nın huzuruna giremez. Bu, hem bu yaşamda hem de bir sonraki yaşamda geçerlidir. Günah konusunda bir çare bulunamadığı sürece O’nunla sonsuzlukta yaşamamız mümkün değildir.

Hepimiz günah nedeniyle suçluyuz. Adem ve Havva’ya gelince Tanrı onları uyarmıştı. Günahın ölüm anlamına geldiğini bildikleri halde yine de günah işlemeyi seçtiler.

İnsanın masum olduğunu iddia etmesi mümkün değildir. Masumiyetimizi uzun zaman önce kaybettik. Adem ve Havva günah işledikleri gün masumiyetlerini kaybettiler. Bu nedenle, hem onlar hem de biz öleceğiz. Tanrı’nın yasasını çiğnedik. İnsanın günahının ve itaatsizliğinin sonuçlarından kaçınmak için haklı bir neden öne sürmesi olanaksızdır.

17 image10164 blood hands long 45İlk ayetlerimizden İblis’in ve İsa’nın dünyadaki görevleri hakkında çok önemli bir şey öğrendik, değil mi? Şeytan’ın elinde ölüm gücünü tutuyordu. İsa’nın gücü tutanı mahvetti. Daha önce dediğim gibi, ölüm gücünü elinde tutanı mahveden, bunu kendi ölümüyle gerçekleştirdi!

İsa’nın sonsuzluktaki haliyle, bizim adımıza İblis üzerinde bu zaferi güvence altına almak için ölmesi mümkün değildi. İsa’nın insan olması gerekliydi. Bu nedenle, ölebileceği bir biçime büründü. İsa, isteyerek ve egemen olarak günahlarımızın bedelini ödeyerek öldü. Benzer şekilde, aynı egemenlikle üçüncü gün ölümden dirildi. İsa’nın bize kendisinden söz etmesine ve yapmak için geldiği şeye kulak verin:

“Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir. Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var.” (Yuhanna 10:11, 18)

Ölümden kaçış yoktur. Kaçmak için elimizden gelen her şeyi yapsak da ölüm hepimizi ziyaret edecektir. Gözyaşlarımıza, dualarımıza ve yakarışlarımıza kulaklarını tıkar. Gelmek zorundadır. Neden? Çünkü ölümle randevumuz vardır.

“Oysa Mesih, kendisini bir kez kurban ederek günahı ortadan kaldırmak için çağların sonunda ortaya çıkmıştır. “Bir kez ölmek, sonra da yargılanmak nasıl insanların kaderiyse, Mesih de birçoklarının günahlarını yüklenmek için bir kez kurban edildi. İkinci kez, günah yüklenmek için değil, kurtuluş getirmek için kendisini bekleyenlere görünecektir.” (İbraniler 9:26-28)

Ortadan kaldırılan neydi? İsa Mesih, günahın sonuçlarının üstesinden geldiği için günahı ortadan kaldırmıştır! Kimin günahları? İsa’nın uğruna öldüğü günahkarlardan biri olduğunu kabul eden herkesin günahlarını.

Bu dünyada İblis’in görevi ve İsa’nın görevi hakkında okudunuz. Kiminkini onaylıyorsunuz? Kiminkinden yararlanıyorsunuz? İsa’nın ödediği bedel ve İblis üzerinde kazandığı zafer sayesinde, ölümün bizimle Tanrı arasına getirebileceği ayrılıktan korkmamıza gerek yoktur.

Umudum ve duam Tanrı önünde bunu kabul edenler arasında sayılabilmenizdir. Bu hayatınızda gerçekleştiğini zaman mutlaka fark edeceksiniz. Bir anda ölüm korkunuz, yargı korkunuz ve cehennemde sonsuzluğu geçirme korkusu ortadan kalkacak. Bu üç korkunun her biri sonsuza dek ortadan kalkacak çünkü İsa sizin yerinize cehennemde mahkumiyeti çekti.

* * * * *

Kim daha büyük? Şeytan mı? Yoksa içinizde Olan mı?

08 image10499 happy smile smiley finger 45Şeytan’ın gerçek imanlıların düşünceleriyle oynayabilir mi? Oynayamaz. Üzerinde egemenlik sürdüğü tanrısız sistem aracılığıyla düşünce biçimimizi etkilemeye çalıştığı pek çok yol kuşkusuz vardır. Ne var ki, İsa’yı izliyorsanız, yani Mesih’te yeni bir yaratıksanız, o zaman yeni bir aklınız vardır ve Şeytan’ın bilincinize sokmaya çalıştığı düşünceler aklınızda egemen olamaz.

“Bir kimse Mesih'teyse, yeni yaratıktır; eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur.” (2. Korintliler 5:17)

Sizin hayatınızda yeni olan bir şey, hayatınızın yeni bir egemeninin olmasıdır. İmanlıların Şeytan üzerinde Tanrı tarafından verilmiş bir yetkileri var mıdır? Bu soruya şartlı ‘evet’ diyerek cevap verebiliriz. Şeytan üzerinde Tanrı tarafından verilmiş bir yetkiye sahip olan biz değiliz. Bu yetkiye sahip olan içimizde yaşayan Kutsal Ruh’tur.

“Yavrularım, siz Tanrı'dansınız ve sahte peygamberleri yendiniz. Çünkü sizde olan, dünyadakinden üstündür.” (1.Yuhanna 4:4)

Kim daha büyük? Şeytan mı? Yoksa içinizde Olan mı? İncil, içimizde Olan’ın daha büyük olduğunu söylüyor? Buna karşın Şeytan’ın gücüne saygı duymak gerekir. İçimizdeki Kutsal Ruh olmasa, biz zavallı insanlar bir an için bile olsa Şeytan’a karşı koyamayız. Savaşlarımızı yürütecek olan biz değil, Tanrı’dır. Başmeleklerden biri olan Mikail’in İncil’de söylediği söz bunu güzel bir şekilde ifade ediyor. Bu büyük melek ne dedi?

09 image1040 safe shelter god 45“Oysa Başmelek Mikail bile Musa'nın cesedi konusunda İblis'le çekişip tartışırken, söverek onu yargılamaya kalkışmadı. Ancak, ‘Seni Rab azarlasın’ dedi.” (Yahuda 1:9)

İncil’de gerçek İsa Mesih İnanlılarına bu sözler verilmiştir: “Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız İblis kükreyen aslan gibi yutacak birini arayarak dolaşıyor.” (1.Petrus 5:8)

Tanrı’ya itaat etmek için gösterdiğimiz tüm çabalara karşı koyduğu için Şeytan’ın düşmanımız olduğu söyleniyor. Kükreyen bir aslan gibi görülmesi gerekiyor. Avına doğru yavaş yavaş yaklaşan bir aslan gibi değil. Aksine ormanda bizi korkunç kükremesiyle korkutmaya çalışan bir aslan gibi. Bizi korkutabilir ama bize dokunamaz ve bizi mahvedemez. Kişisel olan olarak benim, İsa’yla birlikte olan yeni yaşamımla ilgili olarak en çok sevdiğim şey, yaşamım ve geleceğim üzerinde Şeytan’ın egemenliğini yok etmiş olmasıdır.

NOT:

Sonsuzluk boyunca, Tanrı’nın sevgisini ve bağışlamasını yaşamak ister misiniz? Bunu yaşayabilirsiniz, herkes yaşayabilir. İsa’nın çarmıhı, en karanlık insan trajedilerinin -insanın günaha ve bunu izleyen cehenneme tutsaklığının- tamamıyla tersine çevrildiği yerdir. İnsanın bu zalim angaryacıya tutsak kalması ve Tanrı’dan sonsuza dek ayrı kalması Tanrı’nın arzusu mudur? Hayır, değil!

“…ama size karşı sabrediyor. Çünkü kimsenin mahvolmasını istemiyor, herkesin tövbe etmesini istiyor.” (2. Petrus 3:9)

10 image5471xx cross blue 45“Çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşamdır.” (Romalılar 6:23)

İsa’yı bu ölüm tepesine gönderen Tanrı, O’nu üç gün sonra ölümden de diriltmiştir. İlahi ve merhametli sevginin bu yenilmez gücü, ölümü bile yener ve böylece İblis’in gücünün ve günahın üzerimizde bir zamanlar sahip olduğu güce üstün gelir.

“Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir.” (Yuhanna 5:24)

İnsan, İsa’yı öldürerek Tanrı’ya karşı zafer kazanacağını düşündü. Bilgeliğinin Tanrı’nın, İsa’da görünen saçma ve fedakar sevgisini alt edebileceğini düşündü. İncil’de, din öğretmenlerinin Roma Valisi’nden İsa’nın yatırıldığı, girişi kapatılmış mezara Romalı askerleri göndermesini istedikleri kısmı okudunuz mu? Bu din adamları, İsa’nın naaşının mezarda kaldığından emin olmak istiyorlardı. Mezarı koruyup İsa’nın peygamberlik ettiği gibi ölümden dirilmesine veya İsa’nın öğrencilerinin O’nun bedenini çalmasına engel olmak istiyorlardı. Sanırım, bu mantıksız ve korkuyla hareket eden din önderleri Tanrı’nın gerçekten de yenilmiş olduğundan emin olmak istiyorlardı. İsa’nın ölümü ve dirilişiyle ilgili peygamberliklerin gerçekleşmesine engel olmak için ellerinden gelenin en iyisini yaptılar. Ne büyük ahmaklık!

* * * * *

18 eden eve thought about what god said for awhile 45Kutsal Kitap’ın sayfalarında İblis, insanı aldatmaya ve Tanrı Sözü’nü çarpıtmaya çalışan saldırgan bir düşman olarak resmedilir. “Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız İblis kükreyen aslan gibi yutacak birini arayarak dolaşıyor.” (1. Petrus 5:8). Bu ilk olarak Aden Bahçesi’nde gerçekleşti. İblis acımasız tuzaklarında sık sık başkalarını da kullanır fakat insanlık tarihinde ilk göründüğü sırada onu tek başına görüyoruz. Havva’yla yalnız. Ne yapıyor? Havva’nın aklını ve yüreğini kuşkuyla dolduruyor. Tanrı’nın söylediklerine meydan okuyor. Adem için Havva’yı yaratmadan önce ve günahsız Adem, günahsız Tanrı’yla mutluluk dolu bir paydaşlık yaşarken Tanrı’nın şöyle dediğini duyuyoruz:

“Ona, ‘Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin’ diye buyurdu, ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün.’” (Yaratılış 2:16-17, Eski Antlaşma)

Peki, İblis Havva’ya ne dedi? “Tanrı gerçekten, 'Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin' dedi mi?” diye sordu.” (Yaratılış 3:1). Tanrı aslında bunu söylemedi! Senin düşündüğünü kast etmedi! Tanrı’yı dinlemene gerek yok! Bu süreç içinde Adem ve Havva, bencil, ben-merkezci ve kendi iradesini gerçekleştirmek isteyen kişiler oldular. Bunun sonucunda insan itaatsizlik etti, günah işledi ve masumiyetini kaybetti.

Kutsal Kitap’ı okuduysanız İblis’in günümüzde dünyada işlerinin büyük bir kısmının dinle ilgili veya ruhsal alanda olduğunu görürsünüz. Birincil amacı, can ve Tanrı arasına girmek ve insanın yüreğini Yaratıcısına yabancılaştırmaktır. Öyle bir şekilde çalışıyor ki, Tanrı’ya değil, 19 image11844 cool text injil nt xxx green sharp 45kendimize güvenmemizi sağlıyor. İblis, En Yüce Olan Tanrı’nın yerini zorla ele geçirmeye çalışıyor. Bu amaçla, kendi yalanlarını, ilahi gerçeğin yerine koymak için ateşli bir şekilde uğraş veriyor.

Aden Bahçesi’yle ilgili okuduğumuz ayetleri hatırlarsanız İblis’in taktiğinin ne olduğunu bilirsiniz. ‘Tanrı bunu gerçekten söyledi mi?’ Kutsal Kitap’ın kesin yetkisini bir kenara bırakma girişimi sadece bu eski sorunun, ‘Tanrı gerçekten söyledi mi?’ sorusunun tekrarından başka bir şey değildir. Üzücü olan insanların yaşayan Tanrı’nın sözlerine inanmayı reddederken, İblis’in yalanlarını kabul edecek kadar inanmaya hazır olmasıdır. Başlangıçta böyleydi. O zamandan beri de böyledir.

Şeytan'ın eski sorusu nedir?

20 image10945 look up wonder 45Tanrı gerçekten söyledi mi?

Şeytan'ın birçok oyunu vardır. Onun düzenlerini biliyoruz. İncil'in güvenilirliğini ve kesin yetkisini bir kenara bırakma girişimi sadece bu eski sorunun, ‘Tanrı gerçekten söyledi mi?’ sorusunun tekrarından başka bir şey değildir.

Şeytan hala Tanrı’nın söylediklerine meydan okuyor;

'TANRI ASLINDA BUNU SÖYLEMEDİ!'

'İNCİL'E GÜVENEMEZSİNİZ!' 'DEĞİŞTİRİLDİ!'

Peki farzedelim ki Hıristiyanlar İncil'i değiştirdiler. Ne zaman değiştirdiler? Kim değiştirdi ve nasıl değiştirildi? Sizce de bu kadar ciddi suçlamalar karşısında en azından, tarih, isim ve kanıtlar istememize izin verilmesi gerekmez mi? İncil’i değiştirmek için bir komplo kurulduysa – size bunun olmadığına dair güvence verebilirim - komplonun birkaç adımı olması gerekirdi.

BİRİNCİ ADIMAsıl İncil’in bütün kopyalarını bulup hepsini yakmak. Dördüncü yüzyıla gelindiğinde İncil, Grekçe, Süryanice, Koptik, Latin, Gotik ve Etiyopya dillerine çevrilmişti. Hıristiyanlık bu dillerin ötesine, Britanya, Ermenistan ve Hindistan kadar uzak yerlere kadar ulaşmıştı. İncil’i değiştirmek amacıyla bütün kiliselerdeki ve dünyanın her yerindeki kopyalarını bulup yok edecek kadar güçlü insanlar yoktu. Gerçek imanlılar böyle bir girişime karşı çıkarlardı. İslam’ın ilk dönemlerinde halifeliğe sahip olan Müslümanların tarihinden farklı olarak Hıristiyan kiliseleri bağımsızdı ve insanların yargısı altında değildi. Bu kiliselerin çoğunluğu Roma İmparatorluğu’nun alanının dışındaydı. Bugün elimizde bulunan bazı İncil elyazmaları İ.S. 325 yılından daha öncesine aittir. Bu komployu kuranlar bunları da mı değiştirdi?

İKİNCİ ADIMDünyanın çeşitli yerlerinden Hıristiyanların uygulamalarını ve inançlarını zorla değiştirmek. ‘Yeni’ İncil’i kabul ettirmek için komplo kuranlar imanlıları yeni gelenekler ve törenleri benimsemeleri için zorlamak zorunda kalacaklardı. 21 church 9 45Kısa bir süre önce sahtesi yapılmış ‘Yeni’ İncil, İsa’nın çarmıha gerildiğini söyleyecekti.

Bunu kabul edecek bazı uygulamaların ya da dinsel törenlerin başlatılması gerekecekti. Kısa bir süre önce sahtesi yapılmış ‘Yeni’ İncil, İsa’nın Pazar günü ölümden dirildiğini söyleyecekti. Bu nedenle imanlıların düzenli olarak her hafta tapındıkları günü değiştirmeleri gerekecekti. Artık Pazar günü tapınmaları gerekecekti. Eski değiştirilmemiş İncil’in gelenekleri ve inanç uygulamaları nelerdi? Neden bunların kayıtları yok? İnsanlar nasıl kanıt bırakmadan böylesine dramatik bir değişim getirebilirler?

ÜÇÜNCÜ ADIMAsıl İncil’in bütün izlerini yok etmek. İncil’in insanlar arasında dolaşan pek çok kopyası var olduğu gibi birinci, ikinci ve üçüncü yüzyılda pek çok yazar İncil’den alıntı yapmıştı. Bu döneme ait 32.000 alıntının olduğunu biliyoruz! Komplocular herkesi kandıracaklarsa asıl İncil’den alıntı yapan kitapların da hepsini bulup bunların yerine yeni ve değiştirilmiş İncil’den ayetleri yerleştirmeleri gerekirdi. Hırsız gibi evlere ve kiliselere girip, çekmeceleri, dolapları, başucu komodinlerini ve İncil’den alıntıların saklanabileceği başka yer yeri aramaları gerekecekti.

Maalesef, Hıristiyanları Kutsal Yazılar’ı değiştirmekle suçlamak temeli olmayan bir suçlamadır. ‘Maalesef’ diyorum çünkü çok az Müslüman tarihsel kayıtların bu değişimi desteklemediğini anlıyor. Gerçek şu ki, İncil değiştirilmemiştir.

Ayrıca, İncil’de sözü edilen cennet vaadinin, güvenebileceğiniz bir vaat olduğundan emin olmanızı istiyorum!

* * * * *

MÜSLÜMAN OKUYUCULARIMIZA

İblis'in en ölümcül tuzaklarından biri nedir biliyor musunuz? Yanıtlarınızı çalmak değil. En ölümcül tuzaklarından biri sorularınızı çalmasıdır! Tek yapmanız gereken kalabalığı izlemek. 21b image4802zz robber thief 45Varoluşunuzun anlamı konusunda çevrenize uyum sağlayın. ‘Kadere’ olan inancınızın, şu an hayatınızda deneyiminizden daha fazlasını istemenize engel olmasına izin verin.

İsa şöyle dedi, “Hırsız ancak çalıp öldürmek ve yok etmek için gelir. Bense insanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim. Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir. Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm. Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var.” (Yuhanna 10:10-11, 18)

Evet, İblis’in en ölümcül tuzaklarından biri, sormanız gereken önemli soruları çalmasıdır. Nasıl olur da insan hiç bir zaman ‘Neden?’ diye sormadan doğar, eğitim alır, işte çalışır, evlenir, çocuk doğurur, çocuk yetiştirir, ölümü görür, çığlık atar, güler, ağlar, işte başarı merdiveninden çıkar ya da iner, emekli olur ve ölür? ‘Yaşamanın daha derin, daha doyurucu bir anlamı yok mu?’ diye sormadan insan nasıl var olabilir? İnsan önce sonsuzlukta nerede olacağını bilmeden nasıl yaşamından memnun olabilir? Tabii, bu gibi şeyler bilinebilirse?

Cennete gitmek ister miydiniz?

İnsanın nihai varış noktası olarak cennete gidip gitmeyeceğine BU YAŞAMDA karar verilir. Bunu biliyor muydunuz? Cennet hak edilmez. Tanrı’nın bir sevgi armağanıdır. İncil’i ve bu web sitesindeki makaleleri okuduğunuz zaman cennette sonsuz yaşamın, Tanrı’nın size vermek istediği bir armağan 21bb image8129 gift 45olduğunu öğreneceksiniz!

Ne kadar iyi olduğunuz ya da kaç tane iyilik yaptığınızla hiç ilgisi yoktur. Birincisi, kimse cenneti hak edecek kadar iyi değildir. Tanrı’dan gelen bu inanılmaz armağan imanla alınır. İman, artı başka bir şey değil. Sadece iman. Cennete gidip gitmeyeceğinizi bilmiyorsanız, Tanrı’nın cennette yaşamla ilgili cömert armağanını kabul etmediniz demektir. Bu armağan Yargı Günü’nde verilmez. BU YAŞAMDA ya kabul edilir ya da reddedilir.

Sizin imanınız Tanrı'nın onurlandırdığı bir iman mı? Öyle olmasını umarım. Bu tamamen neye iman ettiğinize bağlıdır. Ne kadar samimi olduğunuzla ya da inandığınız şeye sizden başka kaç kişinin inandığı ile ilgisi yoktur.

“İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir.” (Efesliler 2: 8-9)

İman Tanrı'nın Sözü'nü işitip buna göre davranmaktır. “Demek ki iman, haberi duymakla, duymak da Mesih'le ilgili sözün yayılmasıyla olur.” (Romalılar 10:17). Örneğin Tanrı size cennet armağanını vaadetti. Eğer bu armağana uygun davranır ve O'nun armağınını kabul ederseniz, O'na imanla yanıt vermiş olursunuz. Bununla da kalmaz, Tanrı imanı onurlandırır.

Bunu biliyor muydunuz?

21c image10977 puzzle 45Daha önce hiç yapboz yaptınız mı? Herhalde ilk yaptığınız yapbozu ana sınıfında yapmışsınızdır. Ya da anne babanız bir tane almış olabilir ve onu evde yapmış olabilirsiniz. Dört parçayı, büyük ve kalın olmalarına karşın bir araya getirmek o kadar kolay değildi, değil mi? Annem, büyük bir yapboz meraklısıydı. Evde her zaman bir masayı yapbozları için ayırırdı. O masada her zaman yapılmakta olan bir yapboz bulunurdu. Çoğu parça yığın olarak durduğunda ve resim, bir şey çıkaramayacak kadar eksik olduğunda kutunun üst kapağını kaldırıp asıl resme bakardım.

Ben çoğu insanın yaşamın bütün resmini görmediğine inanıyorum. En önemli parça - sonsuzluktaki nihai varış noktasının ne olacağı bilgisi - eksikse nasıl görebilirler? Eğer yaşamın nihai sorusunu, kimsenin bu soruyu yanıtlayamayacağını düşündüğünüz için son zamanlarda sormadıysanız, böyle bir web sitesine ulaşabildiğiniz için memnunum.

Parçaların geri kalanını nerede bulabileceğinizi biliyorum. Bunları İsa ve İki Kör Adam adlı yazıda bulabilirsiniz. Kulağa garip gelse de, bizi bu parçalara iki kör adam götürecek!

Tanrı’nın merhametli olduğuna inanıyor musunuz? Eğer Tanrı’nın merhametli olduğuna inanıyorsanız fakat dininizde en büyük ihtiyaçlarınızın karşılandığını görmüyorsanız, o zaman gerçekte merhametli değildir. Hala O’na inanabilirsiniz. 21d image5822 puzzle love missing black zzz 45Sadece merhametli olduğunu söylemeyin. Part-time merhametli, bazılarına merhametli, koşullu olarak merhametli, gerçekte merhametli değildir! Merhamet ya Tanrı’dan size doğru sürekli akan bir ırmaktır ya da inandığınız Tanrı merhamet kaynağı değildir. Eğer merhamet yaşamınıza damla damla akıyorsa, inandığınız Tanrı’nın gerçekten ihtiyaç duyduğunuz Tanrı olup olmadığını kendinize sormalısınız. Aynı şekilde, eğer cennette sonsuz yaşam güvenceniz yoksa Tanrı’nın merhametinin güçlü ve taşan ırmağına ne olduğunu kendinize sorabilirsiniz. En büyük ihtiyacınızı karşılaması gerekmez mi? Sorular kısmında Tanrı Merhametli Olsaydı Benim İçin Ne Yapardı? sorusunun yanıtını okuyabilirsiniz. Size yararı dokunacağını biliyorum.

12. dersimizden bu dünyada İblis’in görevi ve İsa’nın görevi hakkında öğrenmişsinizdir. Kiminkinden yararlanıyorsunuz? İsa’nın ödediği bedel ve İblis üzerinde kazandığı zafer sayesinde, ölümün bizimle Tanrı arasına getirebileceği ayrılıktan korkmamıza gerek yoktur.

Dediğim gibi bu hayatınızda gerçekleştiğini zaman mutlaka fark edeceksiniz. Bir anda ölüm korkunuz, yargı korkunuz ve cehennemde sonsuzluğu geçirme korkusu ortadan kalkacak. Bu üç korkunun her biri sonsuza dek ortadan kalkacak çünkü İsa sizin yerinize cehennemde mahkumiyeti çekti!

Sözle anlatılamayan armağanı için Tanrı'ya şükürler olsun!” (2. Korintliler 9:15)

"Öyle ki, Şeytan'ın oyununa gelmeyelim. Çünkü onun düzenlerini bilmez değiliz." (2. Korintliler 2:11)

Bu ayette bir uyarı var. Bu uyarıyı aşağıya yazalım.

Şeytan'ın birçok oyunu vardır. Onun düzenlerini biliyoruz.

2. Korintliler 2:11'de bir uyarı var. Ayeti çevresindeki ayetlerle birlikte, içinde bulunduğu bağlam içinde okumalıyız. 22 prostitute2 temp5 45Konu nedir? Aslında üç konu vardır. Günah, tövbe ve bağışlama.

İsa Mesih inanlılarından biri günah işlemişti. İnanılmaz bir günahtı. “Aranızda fuhuş olduğu söyleniyor, üstelik putperestler arasında bile rastlanmayan türden bir fuhuş! Biri babasının karısını almış. Siz hala böbürleniyorsunuz! Oysa yas tutup bu işi yapanı aranızdan atmanız gerekmez miydi? Bedence olmasa da ruhça aranızdayım. Bu suçu işleyeni, aranızdaymışım gibi Rabbimiz İsa'nın adıyla zaten yargılamış bulunuyorum.” (1. Korintliler 5:1-3)

Bu kişiyi hemen inanlılar topluluğundan attılar. (“Günah işleyenleri herkesin önünde azarla ki, öbürleri de korksun.” 1.Timoteos 5:20). Tövbe etmesi için ona zaman tanıdılar. Tövbe etti mi? Kötülüğünden tövbe ettiği belli. Elçi Pavlus şöyle yazdı, Böyle birine çoğunluğun verdiği bu ceza yeterlidir.” (2. Korintliler 5:6). Demek ki bu disiplin işe yaradı.

Elçi Pavlus tövbe eden kardeşi affetmelerini söyledi. Aşırı kedere boğulmasın diye o kişiyi daha fazla cezalandırmayıp bağışlamalı ve teselli etmelisiniz. Bunun için ona duyduğunuz sevgiyi yenilemenizi rica ederim.” (2. Korintliler 2:7-8).

Şeytan’ın oyuna gelmemeleri için kardeşlerine duydukları sevgiyi yenilemek zorunda kaldılar. Bağışlama, ‘size acı vereni cezalandırma hakkından vazgeçme’ olarak da ifade edilebilir. İsa’nın çarmıhta yaptığı budur. İsa’nın yaptığı ışığında ne yapmalıyız? 23 love book3 temp5 red 45Birbirinize karşı iyi yürekli, şefkatli olun. Tanrı sizi Mesih'te bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın.” (Efesliler 4:32)

Şeytan ise, başkaları bağışlamamızı istemez. Başkalarına karşı kin beslememizi ister. Acı anıları uyandırmamızı ister. Düşmanımız İblis kükreyen aslan gibi yutacak birini arayarak dolaşıyor. (bkz. 1.Petrus 5:8). İblis'i örnek almayın!

“Birbirinize karşı iyi yürekli, şefkatli olun. Tanrı sizi Mesih'te bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın. Bunun için, sevgili çocukları olarak Tanrı'yı örnek alın. Mesih bizi nasıl sevdiyse ve bizim için kendisini güzel kokulu bir sunu ve kurban olarak nasıl Tanrı'ya sunduysa, siz de öylece sevgi yolunda yürüyün.” (Efesliler 4:32, 5:1-2)

Şeytan hem ilişkilerde hem acılarda bizi ayartmaya çalışacak birçok yol vardır. Bu oyunları ayık ve uyanık durarak alt edebiliriz.

Şunu bil ki, son günlerde çetin anlar olacaktır. İnsanlar kendilerini seven, para düşkünü, övüngen, kibirli, küfürbaz, anne baba sözü dinlemez, nankör, kutsallıktan ve sevgiden yoksun, UZLAŞMAZ, iftiracı, özünü denetleyemeyen, azgın, iyilik düşmanı olacaklar. Hain, aceleci, kendini beğenmiş, Tanrı'dan çok eğlenceyi seven, Tanrı yolundaymış gibi görünüp bu yolun gücünü inkâr edenler olacaklar. Böylelerinden uzak dur.” (2.Timoteos 3:1-5)

* * * * *


"Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız İblis kükreyen aslan gibi yutacak birini arayarak dolaşıyor. Dünyanın her yerindeki kardeşlerinizin de aynı acıları çektiğini bilerek imanda sarsılmadan İblis'e karşı direnin." (1.Petrus 5:8-9)

Bu ayetlerde bir buyruk var; bu buyruğu aşağıya yazalım.

24 image12209 journey trip 45Petrus kendi de birçok acılardan geçmiş, denemelerden geçmiş tecrübeli bir kişi olarak bizlere sadece teşvik değil buyruk veriyor. Ayık ve uyanık olmalıyız. Bu ne demek? Sadece ruhsal bir şekilde yürümek, Şeytanın nasıl bizi ayartmak istediğini anlamadan saf bir şekilde hareket etmek yanlıştır. Bizler kendimizi ve dünyayı tanımalıyız. Bu konuda da ayık ve uyanık olmalıyız. İblis'e yenilmemeliyiz. Zaten zaferli olan tarafta olduğumuzu unutmadan sona kadar direnmeliyiz.

“Yine de bize daha çok lütfeder. Bu nedenle Yazı şöyle diyor: "Tanrı kibirlilere karşıdır, ama alçakgönüllülere lütfeder." Bunun için Tanrı'ya bağımlı olun. İblis'e karşı direnin, sizden kaçacaktır.” (Yakup 4:6-7). “Rab'bin önünde kendinizi alçaltın, sizi yüceltecektir.” (Yakup 4:10)

(10) Son olarak Rab'de, O'nun üstün gücüyle güçlenin.

(11) İblis'in hilelerine karşı durabilmek için Tanrı'nın sağladığı bütün silahları kuşanın.

(12) Çünkü savaşımız insanlara karşı değil, yönetimlere, hükümranlıklara, bu karanlık dünyanın güçlerine, kötülüğün göksel yerlerdeki ruhsal ordularına karşıdır.

(13) Bu nedenle, kötü günde dayanabilmek, gerekli her şeyi yaptıktan sonra yerinizde durabilmek için Tanrı'nın bütün silahlarını kuşanın.

(14-15) Böylece, belinizi gerçekle kuşatmış, göğsünüze doğruluk zırhını takmış ve ayaklarınıza esenlik Müjdesi'ni yayma hazırlığını giymiş olarak yerinizde durun.

(16) Bunların hepsine ek olarak, Şeytan'ın bütün ateşli oklarını söndürebileceğiniz iman kalkanını alın.

(17) Kurtuluş miğferini ve Ruh'un kılıcını, yani Tanrı sözünü alın.

(18) Her türlü dua ve yalvarışla, her zaman Ruh'un yönetiminde dua edin. Bu amaçla, bütün kutsallar için yalvarışta bulunarak tam bir adanmışlıkla uyanık durun.” (Efesliler 6:10-18)

* * * * *


“Bundan sonra İsa, İblis tarafından denenmek üzere Ruh aracılığıyla çöle götürüldü. İsa kırk gün kırk gece oruç tuttuktan sonra acıktı. O zaman Ayartıcı yaklaşıp, "Tanrı'nın Oğlu'ysan, söyle şu taşlar ekmek olsun" dedi. 25 iii word became flesh1 temp5 45İsa ona şu karşılığı verdi: "'İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, Tanrı'nın ağzından çıkan her sözle yaşar' diye yazılmıştır." Sonra İblis O'nu kutsal kente götürdü. Tapınağın tepesine çıkarıp, "Tanrı'nın Oğlu'ysan, kendini aşağı at" dedi, "Çünkü şöyle yazılmıştır: 'Tanrı, senin için meleklerine buyruk verecek.' 'Ayağın bir taşa çarpmasın diye Seni elleri üzerinde taşıyacaklar.'" İsa İblis'e şu karşılığı verdi: "'Tanrın Rab'bi denemeyeceksin' diye de yazılmıştır." İblis bu kez İsa'yı çok yüksek bir dağa çıkardı. O'na bütün görkemiyle dünya ülkelerini göstererek, "Yere kapanıp bana taparsan, bütün bunları sana vereceğim" dedi. İsa ona şöyle karşılık verdi: "Çekil git, Şeytan! 'Tanrın Rab'be tapacak, yalnız O'na kulluk edeceksin' diye yazılmıştır." Bunun üzerine İblis İsa'yı bırakıp gitti. Melekler gelip İsa'ya hizmet ettiler. (Matta 4:1-11)

Bu ayetlerde bir örnek var; Bu örneğe göre Şeytan'a nasıl karşı durabiliriz?

26 image10572 bible prophecy 45Şeytan da Kutsal Yazıları biliyor. Ve İsa Mesih'e karşıda bazen Kutsal Yazıları kullandı. Bizler de Kutsal Yazıları bilmeliyiz. İsa Mesih yine Şeytan'a karşı Kutsal Yazılarla cevap verdi. Kutsal Kitap'ta Tanrı'nın bizim için planı, vaatleri, karakterini öğrenebiliriz. Bu yazılara güvenebiliriz. Onların ışığında yürüyebiliriz. Şeytan'a karşı bu yazılardaki gerçekleri bir kalkan olarak kullanabiliriz. Çünkü yalanın panzehiri gerçektir. Gerçek yalanı ortaya çıkarır, onu yargılar ve mahkum eder.

“İsa yine halka seslenip şöyle dedi: "Ben dünyanın ışığıyım. Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur.” (Yuhanna 8:12)

“Senin ışığınla aydınlanırız.” (Mezmur 36:9)

İncil’i okumaya başladığım ilk gün kitabı elimden bırakamadım ve başka bir şey yapmak istemedim! Sonra bir gün Eski Antlaşma’da, yaşadıklarımı mükemmel bir şekilde anlatan bir ayete rastladım ve bu ayeti ezberlemeye karar verdim: “Sözlerini bulur bulmaz yuttum. Bana neşe, yüreğime sevinç oldu, çünkü seninim ben, Ya RAB, Her Şeye Egemen Tanrı!” (Yeremya 15:16). Gerçekten de, bu denli ilahi sevgiyi içeren ve iyilik ve merhamet Tanrısı hakkında bu denli açık seçik bir görüntü veren başka bir kitap yoktur. Her yönüyle kusursuzdur ve bütün olarak yetkindir. Güvenilirdir ve saf insanı bilge yapar. Doğrudur ve yüreğe sevinç verir. Parlaktır ve gözlere ışık verir. Kusursuzdur, canı tazeler. İncil’i okudukça kalabalıkların sayısının neden gittikçe arttığını anlıyorum. Bu Kutsal Kitap için şu söylenmiştir:

27 image11434 bible 45“Tanrı’nın düşüncelerini, insanın durumunu, kurtuluş yolunu, günahkarların felaketini ve imanlıların mutluluğunu anlatır. Öğretişleri kutsal, kuralları bağlayıcıdır, tarihi gerçektir ve kararları sorgulanmaz. Bilge olmak için okuyun, güvende olmak için inanın ve kutsal olmak için uygulayın. Sizi yönlendirmek için ışık, desteklemek için besin ve sevindirmek için teselli verir.

Yolcunun haritası, hacının asası, pilotun pusulası ve Hristiyan’ın yasasıdır. Burada Gökler eski gönencine kavuşur, Cennet açılır ve cehennemin kapıları kapanır.

İsa Mesih kitabın en önemli konusudur, tasarımı bizim iyiliğimizdir ve amacı Tanrı’nın görkemidir.

Hafızayı doldurmalı, yüreğe egemen olmalı ve ayaklara kılavuzluk etmeli. Yavaş yavaş, sık sık ve dua ederek okuyun. Bir zenginlik madeni, görkem cenneti ve zevk ırmağıdır. Size bu yaşamda verilmiş ve yine sonsuzlukta açılacak ve sonsuza dek hatırlanacak. En yüksek sorumluluğu içerir ve en büyük çabaları ödüllendirir ve kutsal içeriğini hafife alanları mahkum eder.” (The Gideons International, The New Testament, National Publishing Company, 1985, Önsöz)

“Sözün adımlarım için çıra, yolum için ışıktır.” (Mezmur 119:105)

* * * * *

Yukarıda sıralanan taktiklere bakarsak, Şeytan'ın başlıca amaçlarının aldatmak, yıldırmak ve zarar vermek olduğunu söyleyebiliriz. Ancak sonuçta, Şeytan'ın saldırılarının çoğu düşüncelerimize yöneliktir. “Ama bizi sevenin aracılığıyla bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz.” (Romalılar 8:37)

Tanrı’nın Egemenliği

İsa’nın temel öğretişlerinden biri Tanrı’nın Egemenliği’ydi. Bazen bundan Göklerin Egemenliği diye söz etti. Egemenlik derken 28 image10976 jesus miracle hand light heal 45İsa’nın nereden söz ettiğini biliyor musunuz? Oraya nasıl girileceğini ya da içeriye girilmesine izin verilenlerden biri olmak için ne yapmak gerektiğini biliyoruz ama öncelikle burası neresidir? Kısaca, Tanrı’nın Egemenliği’nin Tanrı’nın gücü ve yetkisinin dinamik varlığının açıkça göründüğü bir yer olduğunu söyleyebiliriz. Bunun, bir şimdiki zamana ait, bir de gelecek zamana ait yönü var. Tanrı’nın gücü ve egemenliğinin göründüğü bu yerde olabilirsiniz ya da buranın dışında olabilirsiniz. Egemenlik, İsa aracılığıyla, İblis’in varlığını ve etkisini ortadan kaldıran yetki ve kudretin çözülmesini sağlayan ilahi kurtarışla ilgilidir.

Dünyada Tanrı’nın Egemenliği’nin kurulması, görünüşte İblis’in denetimi altında tuttuğu alanın ‘işgal’ edilmesidir. İsa’yı izlemeye başladığımda, gücü benim üstesinden gelebileceğimden çok daha büyük olan karanlığın dünyasından dışarı çekildim. Karanlıktan çıkartılıp, Tanrı’nın egemenlik sürdüğü alana alındığım anda Tanrı’nın Egemenliği’nin nüfusu bir arttı. Ayrıca, kudreti ve varlığı hayatımda etkin olmaya devam etmektedir. Bu, Tanrı’nın Egemenliği’ne girdiğim an başladı ve Tanrı beni cennete götürene kadar da devam edecek.

Tanrı’nın cennet davetini kabul ettiniz mi? Tanrı’nın hayatınızda büyük işler yapmasını istiyorsanız, öyle ki cennet Tanrı’dan size bir armağan olarak gelsin, o zaman İsa’ya ihtiyacınız var demektir.

Yolumuza devam ediyoruz; diğer iki düşmanımıza bir sonraki derste bakalım.


Kim daha büyük? Şeytan mı? Yoksa içinizde Olan mı?