Hayatınızda ilk defa İncil’i okumaya başladığınızı söylüyorsunuz. Benim gibiyseniz, önce Matta İncili ile başlamışsınızdır. O zaman bu kafa karıştırıcı bu unvanla tabii ki hemen karşılaşmışsınızdır. Matta’da 8. bölümde şöyle diyor,
“O sırada din bilginlerinden biri O'na yaklaşıp, "Öğretmenim" dedi, "Nereye gidersen, senin ardından geleceğim." İsa ona, "Tilkilerin ini, kuşların yuvası var, ama İnsanoğlu'nun başını yaslayacak bir yeri yok" dedi.” (Matta 8:19-20, İncil)
İlk olarak, İsa’nın kendisini bütün yüreğiyle izleme isteğiyle gelen bu din bilginine neden böyle bir şey söylediğini merak ediyor olabilirsiniz. İsa’nın yanıtından, bu kişi hakkında farklı bir bilgiye sahip olduğunu anlıyoruz. Aşağıdaki ayetlerden İsa hakkında ne öğreniyoruz?
“Akıllarından geçenleri bilen İsa onlara şöyle seslendi: “Aklınızdan neden böyle şeyler geçiriyorsunuz?” (Luka 5: 22, İncil)
“Akıllarından geçeni hemen ruhunda sezen İsa onlara, "Aklınızdan neden böyle şeyler geçiriyorsunuz?" dedi.” (Markos 2: 8, İncil)
“Onların ne düşündüğünü bilen İsa şöyle dedi...” (Matta 12: 25, İncil)
Tam Olarak Gerçeği Söylemedi
İsa din bilgininin aklında olanları çok iyi bildiği için adamın tam olarak gerçeği söylemediğini biliyordu. İsa, adamın kararının alelacele verilmiş bir karar olduğunu ve niyetinin sorgulanabilir olduğunu biliyor gibi görünüyor. Din bilgini İsa’nın gerçekleştirdiği mucizelerden birkaçını görmüştü. İsa nihai olarak egemenliğini dünyada kuracak olsa, bunun içinde kendine bir pay mı istiyordu? Adam kalabalıkların izlediği Kişi’nin ününü görüyordu ve İsa’ya katılmakla yaşam boyu rahatlık, onur ve zenginlik kazanabileceğini düşünmüş olabilirdi. İsa ne adamın teklifini reddetti ne de adamın kendisini izleme özgürlüğüne karşı çıktı, sadece kendisini izleyecek olan kişiyi önündeki zorluklar konusunda uyardı.
Peki ya bu unvan, ‘İnsanoğlu’? Bu ne demek? Önce, ne anlama gelmediğini anlatayım. İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olmadığı anlamına gelmiyor. İsa, Kutsal Yazılar’da hem Tanrı’nın Oğlu, hem de İnsanoğlu olarak biliniyor. Bu unvanlar birbiriyle çelişiyor gibi görünüyor ama aslında burada bir çelişki yok. Kutsal Yazılar’ı incelediğinizde ‘İnsanoğlu’ unvanının büyük önemi olduğu ortaya çıkıyor.
“İnsanoğlu” unvanı İsa’nın insanlığına gönderme yapıyor, öte yandan tanrılığının inkârı anlamını taşımıyor. İsa insan olarak Tanrılığını kaybetmedi. Mesih’in beden alması tanrılığının çıkarılmasını değil, insanlığın eklenmesini içeriyordu. İsa, pek çok kere Tanrı olduğunu iddia etti, ama ilahi olmanın yanısıra, aynı zamanda insandı. İki doğa bir kişide bir araya gelmişti. Tanrı büyük mü? Tanrı istediğini yapabilir mi? Tanrı için mümkün olmayan bir şey var mı? Hayır, yok ve burada Tanrı’nın yapabileceği ve bizim yapamayacağımız bir şeye iyi bir örnek var.
Tanrı'dan Başka Kim Günahları Bağışlayabilir?
Ayrıca, Kutsal Yazılar İsa’nın, kendisinden İnsanoğlu diye bahsederek tanrılığını inkâr etmediğine işaret ediyor. Nitekim ‘İnsanoğlu’ teriminin, Kutsal Yazılar’da İsa’nın tanrılığını açıkladığı yerlerde kullanılması oldukça açıklayıcıdır. Örneğin, Kutsal Kitap sadece Tanrı’nın günahları bağışlayabildiğini söyler. Fakat “İnsanoğlu” İsa günahları bağışlama yetkisine sahipti.
“Bu arada O'na dört kişinin taşıdığı felçli bir adamı getirdiler. Kalabalıktan O'na yaklaşamadıkları için, bulunduğu yerin üzerindeki damı delip açarak felçliyi üstünde yattığı şilteyle birlikte aşağı indirdiler. İsa onların imanını görünce felçliye, "Oğlum, günahların bağışlandı" dedi.
Orada oturan bazı din bilginleri ise içlerinden şöyle düşündüler: "Bu adam neden böyle konuşuyor? Tanrı'ya küfrediyor! Tanrı'dan başka kim günahları bağışlayabilir?"
Akıllarından geçeni hemen ruhunda sezen İsa onlara, "Aklınızdan neden böyle şeyler geçiriyorsunuz?" dedi. "Hangisi daha kolay, felçliye, `Günahların bağışlandı' demek mi, yoksa 'Kalk, şilteni topla, yürü' demek mi? Ne var ki, İnsanoğlu'nun yeryüzünde günahları bağışlama yetkisine sahip olduğunu bilesiniz diye..." Sonra felçliye, "Sana söylüyorum, kalk, şilteni topla, evine git!" dedi.” (Markos 2: 3-11, İncil)
Görebileceğiniz gibi, unvan İsa’nın sadece insan olduğunu ima etmiyor. Nitekim İsa, ne zaman kendisi için ‘İnsanoğlu’ unvanını kullansa insanların aklına Eski Antlaşma’daki iki ayet gelir:
“Gece görümlerimde insanoğluna benzer birinin göğün bulutlarıyla geldiğini gördüm. Eskiden beri var Olan'ın yanına doğru ilerledi, O'nun önüne getirildi. Ona egemenlik, yücelik ve krallık verildi. Bütün halklar, uluslar ve her dilden insan ona tapındı. Egemenliği hiç bitmeyecek sonsuz bir egemenlik, krallığı hiç yıkılmayacak bir krallıktır.” (Daniel 7:13,14, Eski Antlaşma)