headerLogo2b-18pt-myriadpro

İncil’i Okumaya Yeni Başladım ve İsa’nın Ünvanlarından Biri Kafamı Karıştırdı. ‘İnsanoğlu’ Diyor. Bu, Ne Demek?

Peki, Ya Düşünülemez Olan Bu Şey?

16 dreamstime 03 45Siz de ben de biliyoruz ki, en iyi niyetli general bile askerlerinin günahları için ölmezdi. En tutkulu peygamber bile günahlarımızın cezasını yüklenmezdi. Tanrı, düşünülemez olan bu şeyi yapmış olabilir mi? Bunu olasılık olarak soramayız bile çünkü Tanrı her şeyi yapabilir. Tanrı için olanaksız olan bir şey yoktur. Peki ya düşünülemez olan bu şey? Tanrı, bizleri günahımızın suçu ve cezasından kurtarmak için bizlerden biri olabilir mi? Düşünülemez ama olanaksız değil.

İnsan ırkının günahları, günahları yüklenen biri olmadan bağışlanamazsa, günahları taşıyanın kendi günahlarının da bağışlanması gerekeceği için bu kişi kim olabilir? İkimiz de günahkâr olduğumuz için ne siz benim yerime, ne de ben sizin yerinize ölebilirim. Günahı taşıyan kişinin gerçek bir insan olması gerekiyor, yani bizim uğrumuza feda edebileceği bir yaşamı olması gerekiyor. Böyle olunca, yine aynı çıkmaza giriyoruz; kimse kusursuz değildir. Günahsız olan biri günahkâr olan biri yerine ölebilir ama kusursuz olan kim?

Kanımdan Çok Daha Değerli Olur Mu?

Kuzu ya da keçilerin kanı olur mu? Hayır. İnsanın Tanrı’ya karşı işlediği ahlaksal suçu yıkayabilecek hayvan kanı yoktur. Yüreği pak yapamaz. Hayvanın kanının dökülmesi günahı alabilseydi insanın kanının yapabildiğinden fazlasını yapmış olurdu. Benim çocuklarım için akıtabileceğim kanımdan çok daha değerli olurdu. Bu olamaz! Tanrı bize İncil’de bunun olanaksız olmadığını söylüyor:

“Çünkü boğalarla tekelerin kanı günahları ortadan kaldıramaz.” (İbraniler 10: 4, İncil)

17 image11033 authority power world in hand blue 45İhtiyacımız olan günahı taşıyan değil, Günahı Taşıyan’dır. (Büyük harflerle yazarak Tanrı’yı kast ediyorum.) Tanrı olanaksız olanı yapabilirse, Günahı Taşıyan olabilir. Bunu hayal bile etmekte güçlük çekebilirsiniz ama düşündüğünüzden çok daha mantıklı aslında. Tanrı, Tanrı olarak, günahlarımızın bedeli ödenmediği sürece günahlarımızı bağışlayamaz. Burada biraz durup, Kutsal Yazılar’dan Tanrı’nın içinde bulunduğumuz günahkâr durumu nasıl gördüğüne bakmanızı istiyorum. Kendimizi Tanrı’nın bizi gördüğü gibi gördüğümüzden emin olalım.

“Bakın, RAB'bin eli kurtaramayacak kadar kısa, kulağı duyamayacak kadar sağır değildir. Ama suçlarınız sizi Tanrınız'dan ayırdı. Günahlarınızdan ötürü O'nun yüzünü göremez, sesinizi işittiremez oldunuz.” (Yeşaya 59:1-2, Eski Antlaşma)

Tanrı’nın Adaletiyle Sevgisinin Görüldüğü Yerdir

Tanrı günah için belirlediği cezayı vermeden ‘bağışlandın’ deseydi adil olmamış olurdu. Kendi kutsal yasasını çiğnemiş olurdu. Ama Tanrı sadece adil bir Tanrı olsaydı, bize olan sevgisini nasıl gösterirdi? Daha önce çarmıh hakkında bu şekilde düşünmediğinizden oldukça eminim bu yüzden daha önce söylediğim bir şeyi tekrar etmek istiyorum. İsa’nın çarmıha gerilmeye razı olduğu ölüm tepesindeki bu yer Tanrı’nın adaletiyle sevgisinin buluştuğu yerdir. Tanrı’nın egemenliği sevgisiyle birleştiğinde ortaya çıkan gök gürültüsünün yankısıdır. Göklerin krallığıyla merhametinin birlikteliğidir. Tanrı’nın adaletiyle sevgisinin görüldüğü yerdir. “Sevgiyle sadakat buluşacak, doğrulukla esenlik öpüşecek.” (Mezmur 85:10, Eski Antlaşma)

18 image6629 arrow down 45Tanrı, Günahı Taşıyan oldu. Aşağıdakilerin sorumluluğunu alan yukarıdaki kişinin hikâyesini hatırlıyor musunuz? Bu hikâye Tanrı’nın yaptığı şeyi yansıtıyor. Tanrı beden alma ve bakireden doğma mucizeleriyle insan oldu. İnsan yaşamının bakire Meryem’in rahmine konmasında bizim hayal edebileceğimizin çok ötesinde bir gizem ve amaç vardır. Bu konuda Yuhanna Müjdesi’nde birinci bölümde okuyabilirsiniz. Birinci bölümün hepsini okumanızı öneririm. Ayetlerden dördü şöyle:

“Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı. Başlangıçta O, Tanrı'yla birlikteydi. Her şey O'nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O'nsuz olmadı… Söz, insan olup aramızda yaşadı.” (Yuhanna 1:1-3, 14, İncil)

Tıpkı Söylediği Gibi Oldu

Günahımızın suçundan ve cezasından bizleri kurtarmak için Tanrı’nın bizlerden biri olması gerekiyordu. Tanrı Mesih’te insanların günahlarının bağışlatılması için yeterli bir kurbanı ancak insanda görebiliyordu. Ancak bir insan, gerçek bir insan, insan ırkını temsil edebilirdi. Keçi kanı günahlarımızı örtmeye yeterli olmuyordu. Fakat Günahı Taşıyan’ın aynı zamanda Tanrı olması gerekiyordu çünkü ancak Tanrı günahımızın gerektirdiği sonsuz cehennem cezasının karşılığı olan sonsuz değere sahip kurbanı sunabilirdi. İlahi adaletin doğru talebi sonsuz bir bedeli gerekli görüyordu. Ancak Tanrı, aynı zamanda adil olup tanrısız insanların Aklayıcısı olabilmeyi mümkün kılan bir kurtuluş tasarısı geliştirebilirdi. İnsanı, hak ettiği sonsuz azaba göndermek yerine, deyim yerindeyse Tanrı oraya gitti. Yani, Günahımızı Taşıyan, çarmıhta cehennemi -cehennem cezasını- yüklendi. Tanrı olarak üçüncü gün, tıpkı söylediği gibi, ölümden dirildi.