headerLogo2b-18pt-myriadpro

Neden Petrus'un Yerini Alan Papa Yoktu? Ya Katolik Kilisesi'nin hiyerarşisi?

01 image11625 read book black long 45Bu konuda, Katolik Kilisesi'yle Kutsal Kitap'ın öğrettikleri arasındaki farkı görmenizi kolaylaştıracak Ruhsal Yetki: Yanlışlar ve Doğrular başlıklı karşılaştırma tablosuna bakabilirsiniz. Ölçü standardımız Kutsal Kitap olacak ve sorumuz, 'Kim haklı, Katolikler mi, Protestanlar mı? değil, 'Katoliklik, Kutsal Yazılar'a göre ölçüldüğünde doğru mu? sorusu olacak.

İncil’i okuduğunuz zaman, Petrus ve diğer elçilerin, hizmetlerini devralan bazı kişiler olduğunu görürsünüz. Yeni Antlaşma kilisesinde liderlerin bu şekilde birbirinin yerine geçmesi bugün papaların üstlendiği görevin kurulmasıyla mı sonuçlanacaktı? Hayır, birinci yüzyıldaki elçilerin yerini alanlara, elçi değil, ihtiyar deniliyordu. Ayrıca, onlara hiçbir zaman papa denmedi! Yeni Antlaşma’nın liderlik konularındaki kişiler için gerekli gördüğü koşulları, hiçbir papa veya rahip yerine getiremez! Bunu bir düşünün. Tanrı’nın koyduğu koşullardan birisi, Petrus ve diğer elçilerin yerine geçecek olan kişilerin evli olması gerektiği idi. Ama yeni evli değil. İmanlılar toplulunun bakımı kendilerine emanet edilmeden önce, ailelerine iyi bir şekilde bakabileceklerini göstermek zorundalar. “Evini iyi yönetmeli, çocuklarına söz dinletmeli, her yönden saygılı olmalarını sağlamalı.” (1.Timoteos 3:4)

Başka koşullar var mıydı? Evet, dört koşullar vardı:

1)  Rab İsa’yı görmüş olmalıydılar ve bu şekilde kişisel bilgileriyle O ve dirilişi hakkında tanıklık verebilmeliydiler. “Buna göre, Yahya'nın vaftiz döneminden başlayarak Rab İsa'nın aramızdan yukarı alındığı güne değin bizimle birlikte geçirdiği bütün süre boyunca yanımızda bulunan adamlardan birinin, İsa'nın dirilişine tanıklık etmek üzere bize katılması gerekir.” (Elçilerin İşleri 1: 21-22). İsa’yı ele veren ve daha sonra kendisini asan elçi Yahuda İskaryot’un yerini alan kişi bu şekilde seçildi. Ölümden bu şekilde dirilmesinden sonra İsa Pavlus’a göründü. Bu tarihsel anlatıma bakalım:

“Saul ise Rab'bin öğrencilerine karşı hala tehdit ve ölüm soluyordu. Başkâhine gitti, Şam'daki havralara verilmek üzere mektuplar yazmasını istedi. Orada İsa'nın yolunda yürüyen kadın erkek, kimi bulsa tutuklayıp Yeruşalim'e getirmek niyetindeydi.

02 image11470 light 45Yol alıp Şam'a yaklaştığı sırada, birdenbire gökten gelen bir ışık çevresini aydınlattı. Yere yıkılan Saul, bir sesin kendisine, "Saul, Saul, neden bana zulmediyorsun?" dediğini işitti. Saul, "Ey Efendim, sen kimsin?" dedi.

"Ben senin zulmettiğin İsa'yım" diye yanıt geldi. "Haydi kalk ve kente gir, ne yapman gerektiği sana bildirilecek."

Saul'la birlikte yolculuk eden adamların dilleri tutuldu, oldukları yerde kalakaldılar. Sesi duydularsa da, kimseyi göremediler. Saul yerden kalktı, ama gözlerini açtığında hiçbir şey göremiyordu. Sonra kendisini elinden tutup Şam'a götürdüler.

Üç gün boyunca gözleri görmeyen Saul hiçbir şey yiyip içmedi. Şam'da Hananya adında bir İsa öğrencisi vardı. Bir görümde Rab ona, "Hananya!" diye seslendi. "Buradayım, ya Rab" dedi Hananya.

Rab ona, "Kalk" dedi, "Doğru Sokak denilen sokağa git ve Yahuda'nın evinde Saul adında Tarsuslu birini sor. Şu anda orada dua ediyor. Görümünde yanına Hananya adlı birinin geldiğini ve gözlerini açmak için ellerini kendisinin üzerine koyduğunu görmüştür." Hananya şöyle karşılık verdi: "Ya Rab, birçoklarının bu adam hakkında neler anlattıklarını duydum. Yeruşalim'de senin kutsallarına nice kötülük yapmış! Burada da senin adını anan herkesi tutuklamak için başkâhinlerden yetki almıştır."

Rab ona, "Git!" dedi. "Bu adam, benim adımı öteki uluslara, krallara ve İsrailoğulları'na duyurmak üzere seçilmiş bir aracımdır. Benim adım uğruna ne kadar sıkıntı çekmesi gerekeceğini ona göstereceğim."

Bunun üzerine Hananya gitti, eve girdi ve ellerini Saul'un üzerine koydu. "Saul kardeş" dedi, "Sen buraya gelirken yolda sana görünen Rab, yani İsa, gözlerin açılsın ve Kutsal Ruh'la dolasın diye beni yolladı."

O anda Saul'un gözlerinden balık pulunu andıran şeyler düştü. Saul yeniden görmeye başladı. Kalkıp vaftiz oldu. Sonra yemek yiyip kuvvet buldu.

03 image9373 crowd red 45Saul, Şam'da ve Yeruşalim'de Saul birkaç gün Şam'daki öğrencilerin yanında kaldı. Havralarda İsa'nın Tanrı'nın Oğlu olduğunu hemen duyurmaya başladı. Onu duyanların hepsi şaşkına döndü. "Yeruşalim'de bu adı ananları kırıp geçiren adam bu değil mi? Buraya da, öylelerini tutuklayıp başkâhinlere götürmek amacıyla gelmedi mi?" diyorlardı.

Saul ise günden güne güçleniyordu. İsa'nın Mesih olduğuna dair kanıtlar göstererek Şam'da yaşayan Yahudiler'i şaşkına çeviriyordu. Aradan günler geçti. Yahudiler Saul'u öldürmek için bir düzen kurdular. Ne var ki, kurdukları düzenle ilgili haber Saul'a ulaştı. Yahudiler onu öldürmek için gece gündüz kentin kapılarını gözlüyorlardı. Ama Saul'un öğrencileri geceleyin kendisini aldılar, kentin surlarından sarkıttıkları bir küfe içinde aşağı indirdiler.

Saul Yeruşalim'e varınca oradaki öğrencilere katılmaya çalıştı. Ama hepsi ondan korkuyor, İsa'nın öğrencisi olduğuna inanamıyorlardı. O zaman Barnaba onu alıp elçilere götürdü. Onlara, Saul'un Şam yolunda Rab'bi nasıl gördüğünü, Rab'bin de onunla konuştuğunu, Şam'da ise onun İsa adını nasıl korkusuzca duyurduğunu anlattı. Böylelikle Saul, Yeruşalim'de girip çıktıkları her yerde öğrencilerle birlikte bulunarak Rab'bin adını korkusuzca duyurmaya başladı.” (Elçilerin İşleri 9:1-28)

Pavlus’un Şam yolunda İsa Mesih’le karşılaşmasından sonra artık ‘Saul’ ismini kullanmadı. ‘Pavlus’ olarak tanınacaktı.  “Ama Kutsal Ruh'la dolan Saul, yani Pavlus, gözlerini Elimas'a dikerek...” (Elçilerin İşleri 13:9)

Pavlus, İsa’yı en son gören elçiydi. “Elçi değil miyim? Rabbimiz İsa'yı görmedim mi?” (1.Korintliler 9:1)